Allah Basirdir. (Görüntülü ve Sesli-Yazı Takipli)

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Basîr

Allah Basirdir.

Ayeti kerimede:
"Allah onların yapmakta düşünmektedir." (Bakara: 96).

Allah zerre eksik kalmayarak, içte, dışta, karanlıkta, aydınlıkta, uzakta, yakında, karada, havada, denizde herşeyi hakkıyla görür. Kullarının akıllarında ve kalplerindeki herşeyide görür. Bir sır yoktur ki Allah onu bilip görmesin. Yapılan onun iyilik ve kötülüğü kapsamlı görür.

Ayeti kerimede:
Gaybın anahtarları Allah'ın katındadır, onları O'ndan başkası bilemez. Karada ve denizde olanı da O bilir. O'nun ilmi dışında bir yaprak dahi düşmez. Yerin karanlıkları içindeki tek bir tane, yaş ve kuru her şey apaçık bir kitapta (Levh-i mahfuz'da) yazılmıştır. (Enam: 59).

Allaha hiç bir şey gizli kalamaz. Allahtan kaçılamaz, hiçbirşey gizlenemez, alemlerden müstağni olup Gani olan Allahtır.

Ayeti kerimede:
Peygamber'e indirileni dinledikleri zaman; hakkı tanıdıklarından ötürü gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Derler ki: “Rabbimiz! Biz iman ettik, bizi de şâhit olanlarla beraber yaz! ”( Maide: 83).

Allah mümin kullarının çok üzerinde durur. Onun hallerini kontrol eder. Günahlara ve dünyaya dalmalarını istemez. Kendisinin her daim herşeyi aldığını bildirmek ona hatırlatır. Allah için kötülükleri terk etmek, Allah için hayır işlemek, Allahın emir ve yasaklarına uymak ne güzeldir.

Mümin kullar uyanık olmalı nefsiyle mücadele etmelidir. Allah beni görüyor deyip rahat günah işliyorsa Allahın herşeyi almakünü tam iman etmemiştir. Nefsi onu sürükler durur. Kalpten iman şarttır.
İftira, gıybet, dedikodu, laf taşıma, kötü sözler söyleme gibi huylar nefsidir. Hayvani nefsimizin huylarıdır. Bu kötü günahlardan korunmak için hem nefs ile mücadele hemde Allaha her daim sığınma şarttır.

Ayeti kerimede:
Kim kendini Allah'a muhsin olarak, O'nu görür gibi tamamen teslim ederse, muhakkak ki o en sağlam kulpa yapışmış olur. Bütün işlerin sonu Allah'a varır. (Lokman: 22).

Allahın görmesi yarattıklarının görmesiyle bir değildir. Bir görmesi diğerini engellemez. Görmesi için artıka veya yakınlıya ihtiyacı yoktur. Onun bir hücren onun bir sıfırın Allah gizli değildir. Alemlerde böyledir.
Allahın kullarına en büyük nimetlerden biride görmedir. Mümin kullarının çok şükür yapımı lazımdır. Bu gözlerle günahlara dalmamalı ve Allahın rızasına uygun işlerde kullanmalıdır. Bu gözlerle kuran okunur, hadis okunur, ilim öğrenilir. Yine bu gözlerle Allahın eserlerini, sanatlarını inceleyerek tefekkür edilmesi gerekir. Allah Bunları nasıl yaratmış, nasıl hikmetlerle yaratmış, neden yaratmış gibi bilmeye çalışarak Allahı bilmeye çalışmamız gerekir. Zatı hakkında düşününülemez fakat Allahın yarattıklarını derinlemesine incelese dinsizse iman eder. Öyle Yüce bir yaratma ile herşeyi yaratmıştır. Tekda sağlayan Allahtır.

Ayeti kerimede:
Onlar üstlerindeki göğü nasıl donatmışız bir bakmazlar mı? Onda hiçbir çatlak da yok! (Kaf: 6).

Allah herşeyi ilmiyle kusursuz ve hikmetle yaratır. Bunu görmek için ibret gözüyle bakmak gerekir. Şu vücudumuzu dahi hakkıyla inceleyeme kalksak sonu gelmez. Oysa Allah tüm vücut vücutlarında vermiştir. Sürekli yaratıyor ama hiç zor gelmiyor. Allah yaratmayı sürdürendir. Herkese farklı surat, farklı ses, farklı karakter ve yeteneklerle donatan yine odur. Herkese farklı rızıklar veren, dilediğini az dilediğine fazla veren odur. Ahirette ise nice dereceler ile mümin kullarına cennetler hazırlamıştır.

İnsan bir hücresini inceleye kalksa hayretler içinde kalmaktadır. Onun hücresi Allahın emrine uyup görevini yerine getirmektedir. Bunları olduran yine Allahtır. Akıllar almaz. İnsan tek hücresine emir verebilir mi? İnsan hükümsüz ve acizdir. Tüm yaratılanlar toplansa zerre yaratamaz. Tek yaratıcı odur. İnsana sadece dünyada ruhsat belli süre isyan edebilir ama sonrası sonsuz cehennem ile cezalandırılır. İman edenler ise sonsuz cennetler ile mükafatlandırılır.


Ayeti kerimede:
Şüphesiz ki Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş'ı istivâ etti (Arş üzerinde hükümran oldu). O, geceyi, durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örter. Güneş, ay ve emrine boyun eğmiştir. İyi bilin ki yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Lemlerin Haham olan Allah ne yücedir! (Araf: 54).

Nefside, ruhuda yaratan Allahtır. Biz kulluk için yaratıldık. Dünya imtihandır.

Ayeti kerimede:
İman edip sâlih ameller işleyen ve Rablerine gönülden boyun eğenlere gelince, işte onlar cennet halkıdırlar. Onlar orada ebedî kalacaklardır. ( Hud: 23).

Rabbinin rahmetini, sonsuz sonsuzluk bilen zaten Allaha boyun edip ibadet edicektir. Bu isyanlar ancak bilmemekten, cahillikten olmaktadır. Allahı en çok bilen en çok korkar. Böyle olunca Allahın gördüğü, bildiğini, işittiğini bilen bir mümin nasıl olmalı, nasıl davranmalıdır. Elbette günahlardan uzak durmalıdır.

Ayeti kerimede:
Peygamber'e indirileni dinledikleri zaman; hakkı tanıdıklarından ötürü gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Derler ki: “Rabbimiz! Biz iman ettik, bizi de şâhit olanlarla beraber yazdık! ” (Maide: 83).

Zaten müminler Allahı bilip korkarak ibadet etmeli, nefslerinin günahkar bilmeli, O kurtarmasa asla kurtulamayacağını anlamalıdır. O zaman ona göre Rabbimize kendimizi sevdirmeye çalışmalıyız. İbadetlere riya, kibir girmeyerek, sabrederek emir ve yasaklara uyuldukça, nafile ibadetlere devam edildikçe umulur ki Rabbimiz bizide bağışlar, kurtarır.

Ayeti kerimede: Hiçbir
göz O'na erişemez, ihata ve idrak edemez. Fakat O bütün gözleri ihata eder. O Lâtif'tir, her şeyden haberdardır. (Enam: 103).

Allah bizden yakındır. Gördüğüne iman edip Rabbinden hakkiyle korkanlar günahlardan uzak olur.

Ayetlerden, hadislerden, yaşadığımız onu andan ibret görüyorsak görüyoruz. Dünya geçici deyip ahiret ekimi yapıyorsak görüyoruz. Allahın sonsuz nimetlerine karşı şükredemediğimiz görüyorsak görüyoruz demektir.

Ayeti kerimede:
Andolsun ki biz cinlerden ve insanlardan pek çoğunu cehennem için yarattık. Bitmeyen kalpleri vardır, fakat o kalplerle anlamazlar. gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da sapık ve şaşkındırlar. Ve işte onlar gafillerdir. (Araf: 179).

Göz, kulak, kalp Allahın büyük nimetlerindendir. Hayra kullanan hayır kazanır. Bunlardan hesaba çekileceğiz. Günahlara dalmış, haram görüntülere dalmış bir gözle, Allahın yarattıklarına ibret gözüyle bakabilen bir midir?

Gözlerimizi film, oyun, dizi gibi görüntülerden çekip, kalbimizi tevbe ve istiğfar ile yıkayıp, Allaha yönelmeliyiz. Şunu çok iyi anlamalıyız. Bu görüntüler namazlarda şeytan aklımıza getirerek bize kıldığımız namazı karıştırır, unutturur. Sonunda ne kıldık, nasıl kıldık anlamayız. Böyle namazlar nefsi namaz olup kötülüklerden de alıkoymaz. Bu demek değildir ki namazları hayır. Düzelte düzelte, nefsinden şeytandan sürekli sığına namazlarımız güzelleşir.
Ne yapacağız diyenler ancak nefslerinin esiri olmuştur. Kuran dinleyebiliriz, hadisleri, İslami konuları, ibretlik dini hikayeleri, ilimleri okuyup, dinleyebilirim. Bu şöyledir ki: İnsanın vücudu nefsi hakimse haram ister, oyun ister, film, dizi, eğlence ister, dünyalık herşeyi ister. İnsanın vücudu nefsi ile mücadele ederek ruhu galip gelirse, farz namazların yanında nafile namazlarıda buluşturan kılar. Aklı, gözü, kulağı, kalbi hep Rahmani görmek görmek, duymak, anlamak ister.
Kulak işitir ama kalp ile anlarız. Aynı şekilde kalp gözüyle de bakabilirsek, öğüt, fayda alabiliriz. Bu dünya ve ahiret hayır demektir. Aklı boş şeylerle meşgulden kurtulup Allah için hayırlı şeyler düşünenler akıllarını nurlandırırlar. Namazlar böylece şeytanda başka işlerle meşgul olamaz. Böylece gönülden yönelerek Allaha namaz kılmış oluruz.

Boş işler, boş sözler hep boştur. Nefsidir. Şimdi ahir zamanda ise çoğunluk nefsine uyarak zamanlarını öldürür. En kıymetli sermayesi zamanı ama nefsi için. Öyle boş videolara bakar ne için baktığınıda anlamaz.
İslami videolara bakan, okuyan okuyan, öğrenen ve güzel güzel şeyler gözlerinin hakkını verenlere sözümüz yoktur.
İman etmeyenler, kalplerini boş şeylerle çöp yığını haline getirenler ahirettede şöyledir.
Ayeti kerimede:
Başlarını dikerek koşarlar. gözleri yeniden çevrilebilir şekilde sırayla bakamayacak. Gönülleri ise bomboştur. (İbrahim: 43).

Allah aklı, gözü, kulağı, kalbi ancak kendisinin bilinmesi, emir ve yasaklarının uyulması için vermiştir. Büyük nimettir. Kötüye kullananlar cehennemi hak eder. İyiye kullananlar cenneti hak eder. Bu kadar basittir.

Görmek var görmek var, duymak var, duymak var. Onun bilenin üstünde bir bilen olduğu gibi. Kimi daha iyi duyar, kimi daha iyi görür. Zahiri ve batını bu böyledir. Allah'ın yarattığı hayvanlarada göz, kulak, kalp takmıştır. İnsan aklıylada düşünmüyor, gözüyle Allahın eserlerini görmüyor, kulağıyla Allahın eserlerini duymuyor ise hayvandan aşağı olur. Çünkü hayvanlarda yer, içer, bakar, duyar, kalbide vardır. Hayvanlar Rabbini bilir zikri vardır. Bundan daha hayvandan aşağı olunmaktadır. Bunu hakkedilmesi ise nefsi hayvanımıza uymaktır. Nefs ve şeytan mücadelesi şarttır.

Ayeti kerimede:
Onlardan sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar, şehvetlerine uydular. Bu yüzden azgınlıklarının cezalarını çekeceklerdir. Meryem: 59).

İbadet ettirmeyen nefslerimizi Allaha yöneltmeliyiz. Nefse uyulmadıkça ruhlenir. Ruh kuvvetlenince ibadete yönelir.

Ayeti kerimede:
Allah bir kimsenin kalbini müslümanlık için açarsa, o Rabbinden verilen bir nur üzerinde değil midir? Kalpleri Allah'ı zikretmeye kaskatı olan kimselere ise yazıklar olsun! Onlar apaçık dalâlet içindedirler. (Zümer: 22).

Namazda da tam olarak dünyadan arınmış bir kalp ile Allahı zikretmeliyiz. Aklımız dünyada, kalbimiz namazda nasıl olucaktır?

Ayeti kerimede:
Yazıklar olsun o namaz kılanların haline! Ki onlar kıldıkları namazdan gâfildirler. Onlar riyâkârlık (gösteriş) yaparlar. (Maun: 4, 5, 6).

Şu kadar oruç tuttum, şu kadar namaz kıldım, şunu yapabilirim diye riya katılırsa o ibadet yanar. Hac yapılırsa hele çok dikkat edilmeli. Riya girdimi zahmet ve günahtır elde edelim. Hacca gitti desinler, oruç tuttu desinler, namaz kıldı desinler diye olunca zaten riya girmiştir. Oysa Allah için kılınmalıdır. Zaten hepimiz kuluz bunlar Allah için yapılıp ecrini yalnız Allahtan beklemek gerekir.

Bu ilmi okumak okuyarak, dinleyerekde birçok hakikati görür. Hakkı batıldan ayıran Allahtır. Mümin kullarına hakikatleri gösterende Allahtır.

Ayeti kerimede:
Allah hem meleklerden elçiler seçer, hem de insanlardan. Şüphesiz ki Allah işitendir, görendir. Hac: 75).

Allah kimin peygamber olucağını, en hayırların kimler olucağını bilip görüp seçmiştir. Allahın seçtiği haktır. Ezeli ve ebedi ilmiyle herşeyi görüp kuşatan yine Allahtır. Birbiri ardınca hidayet kaynakları olan peygamberini rahmet olarak yol almıştır. Kullarına dinlerini anlattırmıştır. Allahın selamı üzerine olsun. Allahın zatına yaklaştırdığı evliya kullarını kendi kendisi seçmiştir. Burada halkın seçtiği değil Hakkın seçtiği önemli.

Ayeti kerimde:
Yarattıklarımızdan öyle bir topluluk vardır ki, onlar hakk'a iletirler ve hak ile hüküm verirler. (Araf: 181).

Din Allahın dinidir.

Ayeti kerimede:
Hakk'a yönelerek Allah'ın insanlara yaratılıştan verdiği dine ver. Zira Allah'ın yaratışında değişme yoktur. Bu, dimdik ayakta bir dindir. Fakat insanların bilmezler. (Rûm: 30).

Allah kuranı kerimi bozulmasını koruduğu gibi, dinini de korumaktadır. Allahın sevdikleri yine kuran ve sünnete uyarak, Allahın korumasıyla İslam dinini ve her koşulda yaşarlar.
Mümin kullarını en iyi gören Allahtır. Her zaman ona yönelip ondan istemeliyiz.

Ayeti kerimede:
Göğün boşluğunda O'nun emrine boyun eğdirilmiş olan kuşları görmüyorlar mı? Onları havada tutan Allah'tan başkası değildir. Şüphesiz ki bunda inanan bir topluluk için âyetler (ibretler) vardır. (Nahl: 79).

İbret gözüyle bakabilenlere kuşlarıda tutan, uçuran Allahtır. O uçması için ona ince tüyler veren, kanatlarını ölçülü yapan, uçma yeteneği veren Allahtır. Gökyüzünü direksiz yükseltip tutanda Odur. O, ona şey harap olur. Bunlar Allahın gücü ve kudretinin büyüklüğü delildir.

Yine Ayeti kerimede:
"Ne yerde, ne de gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz." (Âl-i İmran: 5)

Hadisi şerifte:
"İhsan, Allah'ı görüyormuş gibi O'na ibadet etmendir. Zira sen O'nu görmüyorsan safra O seni görüyor. " (Müslim: 1)

Bu hale gelebilmek yine gayretle ve Allahın lütfuyla elde edilir. Allahınına hakkıyla iman edenler hem günahlardan sakınır, hemde Allaha gönülden ibadet edebilir. Namazlarına dikkat eder. Hata ve kusurlarını düzelterek günahlarından tevbe istiğfar eder.

İsteyen insanlar, ister bitkileri, ister inceleyelim hepsinde Allahın kudreti ve sanatı görülmektedir. Çeşit çeşit renkler yaratan, gece ve gündüz farklı farklı görünen herşey Allahın eseridir. İster denizde ister karada ister havada yarattıklarına bakıp tefekkür edelim. Asla sonu gelmeyecek güzellikleri, hikmetleri görürüz. Yine gösteren Allahtır. Duyan kulaklara rağmen anlayan kalptir. Yani kalbini duymaya çalışmayanlar kullandıktan sonra kullandıktan sonra elde eder. Görmede aynıdır. Bakıyor ama boş bakıyor. İbret nazarıyla bakmıyor. Allah yarattı diye bakanla, doğanın eseri diye bakanlar bir olmazlar. Örneğin inşaattan anlayan bir kişi inşaata gösterdiğinde onlara ilmiyle ibret gözüyle bakar. Ölçer ve tartar. Tamam bu güzel sağlam yapılmış der. Her yönüyle inceler sağlamlığı, kullanışlığı, güzelliği, ölçüleri, uygunluğu gibi. Allahın ismi şeriflerini iyi bilin, ayet ve hadislerinden haberi olan, sürekli tefekkür eden kullar ise ibret gözüyle görürler. Öyle bir inceler ki hem içini, hem dışını, tüm ilmiyle. Bununda sonu gelmez. Allahın bir derinlemesine derinlemesine yorum yaptı emin olunuz ki bunu ancak Allah yaratmıştır, yaratıcının eseridir der. Tek bir hücremize baktığımızda, şu organların işleyişinde, kanımızın akışında, kemiklerimizin yerleşimde, ellerimiz ve ayaklarımızın kullanışlığında, gözlerimiz, kulaklarımızın duyuşu, dilimizin konuşması, burnumuzun koku alması, nefes vermemizde ve güzel sayılmayacak çok şey gördüğümüzde Allahın tek ve yarattığına şahitlik. Sürekli tefekkür eden kullar ise ibret gözüyle görürler. Öyle bir inceler ki hem içini, hem dışını, tüm ilmiyle. Bununda sonu gelmez. Allahın bir derinlemesine derinlemesine yorum yaptı emin olunuz ki bunu ancak Allah yaratmıştır, yaratıcının eseridir der. Tek bir hücremize baktığımızda, şu organların işleyişinde, kanımızın akışında, kemiklerimizin yerleşimde, ellerimiz ve ayaklarımızın kullanışında, gözlerimiz, kulaklarımızın duyuşu, dilimizin konuşması, burnumuzun koku alması, nefes vermemizde ve güzel sayılmayacak çok şey gördüğümüzde Allahın tek ve yarattığına şahitlik. Sürekli tefekkür eden kullar ise ibret gözüyle görürler. Öyle bir inceler ki hem içini, hem dışını, tüm ilmiyle. Bununda sonu gelmez. Allahın bir derinlemesine derinlemesine yorum yaptı emin olunuz ki bunu ancak Allah yaratmıştır, yaratıcının eseridir der. Tek bir hücremize baktığımızda, şu organların işleyişinde, kanımızın akışında, kemiklerimizin yerleşimde, ellerimiz ve ayaklarımızın kullanışında, gözlerimiz, kulaklarımızın duyuşu, dilimizin konuşması, burnumuzun koku alması, nefes vermemizde ve güzel sayılmayacak çok şey gördüğümüzde Allahın tek ve yarattığına şahitlik. yaratıcının eseridir der. Tek bir hücremize baktığımızda, şu organların işleyişinde, kanımızın akışında, kemiklerimizin yerleşimde, ellerimiz ve ayaklarımızın kullanışında, gözlerimiz, kulaklarımızın duyuşu, dilimizin konuşması, burnumuzun koku alması, nefes vermemizde ve güzel sayılmayacak çok şey gördüğümüzde Allahın tek ve yarattığına şahitlik. yaratıcının eseridir der. Tek bir hücremize baktığımızda, şu organların işleyişinde, kanımızın akışında, kemiklerimizin yerleşimde, ellerimiz ve ayaklarımızın kullanışlığında, gözlerimiz, kulaklarımızın duyuşu, dilimizin konuşması, burnumuzun koku alması, nefes vermemizde ve güzel sayılmayacak çok şey gördüğümüzde Allahın tek ve yarattığına şahitlik.
Sürekli aynı işi yapanlar bir süre sonra yetenekleri gelişir, ilmi artar, o işte usta olur. Tefekkür konusunda tefekkür ede gelişir. Ayetleri düşünür, hadisleri düşünür Allahda lütuf ederse bilmediklerinde duyurur, gördürür.

Allahı bilerek ibadet edenle, bilmeyerek ibadet eden arasındaki fark çok büyüktür. Allahın ayetlerini duyan, anlayan, bilen ile sadece dinleyen arasında farkta çok büyüktür.

Ayeti kerimede:
Sana Kitab'ı indiren O'dur. O'nun bazı âyetleri muhkemdir, mânâsı açık ve kesindir. Bunları kitabın esasıdır. Diğer bir kısmı da müteşabihlerdir (birbirine benzer çeşitli mânâlar taşıma). Kalp eğlerinde olanlar, fitne çıkarmak ve kullanmak için yorumlamak için onun benzer âyetlerinin üzerlerine düşerler. Oysa onun te'vilini ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar: “O'na inandık, hepsi Rabbimizin katındandır. "Derler. Bunu ancak akl-ı selim sahiplerinden başkası düşünüp anlamaz. (Ali imran: 7).

Diğer bir ayeti kerimede:
Fakat içlerinde ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler. Namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte biz onlara büyük bir mükâfat vereceğiz.Nisa: 162).

Biz bildiklerimizle amel etmeliyiz. Gayret edip çalışarak sabır ederek ayeti keriminin sırrına mazhar olabiliriz.

Ayeti kerimede.
Allah'tan korkar takvâ sahibinden olursanız mualliminiz Allah olur. Allah her şeyi bilir. ( Bakara: 282).

Diğer bir ayeti kerimede ise:

Biz dilediğimiz derecelerle yükseltiriz ve onun ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen vardır . (Yusuf: 76).

Allahın göstermesi, bildirmesi, öğretmesi, duyurması gibi üstün bir şey yoktur. O peygamberlerine de bilmediklerini bildirmiştir. Kullarınada peygamberlerini vesile ederek duyurmuştur.

Herşeyi hakkıyla bilip gören alemlerin Rabbine olan Allaha sonsuz şükür ve hamd olsun.
 
Üst