Saadeti Ebediye Kitabı hakkında Değerlendirme

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Hoparlör konusuna gelince: Sanıyorum, en bariz olan konu budur. Hoparlör kullanılmasının bid'at olduğunda hiç şüphe yoktur. Zararları ise çok açıktır. Birçok sünnetin ve hatta farzların terk edilmesine sebep olmaktadır.

Hicaz'da karşılaştığım iki olay: Yüzlerce metre, hatta kilometrelerce uzaktan Kabe'deki imamın hoparlörden gelen sesine uyarak "namaza" duranları gördüm. Bir otelin bodrumundaki mescide büyük bir TV ekranı koymuşlar, cemaat ekranda gördüğü imama uyarak "namaz" kılıyorlardı. Bu namazlar sahih olmamaktadır.

Öyleyse, ben de mahalle camiinden evime yayın yaptırıp (şimdiki teknoloji ile bu kolaydır) imamın ekranda gördüğüm görüntüsüne uysam, cemaatle namaz mı kılmış olacağım? Elbette hayır. Üstelik böyle bir davranış bid'at ve günah olur.

Bu tür uygulamalar gerçekten artmaktadır ve gittikçe tuhaf hale gelmektedir. Bunlardan biri "merkezî ezan" bid'atıdır. Bir diğerini bir tanıdığım anlatmıştı: Daha önceden Kur'an-ı kerim okunarak kasete kaydedilmiş sesi kabristanda ölüler için çalıyorlarmış. Bunun ölülere bir faydası olmayacağı izahtan varestedir. Bunu yapanlar acaba niçin namaz kılarken kendilerini videoya kaydedip sonra her namaz vaktinde bu videoyu oynatmıyorlar?

Bu bid'atlara karşı çıkmayan, gerekli ikazları yapmayan din adamları gerçekten büyük vebal altındadır.
 

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Soru: Dişini mecburen doldurtan kimse, gusülde bu dolguyu söküp atması mümkün olmayınca, dolgunun üzerinden geçen suyla iktifa ederse, guslü sahih olur mu?

Elcevap: Olur. Şüpheye mahal kalmaz. (İzahlı Mülteka tercümesi, Taharet bahsi, s. 32)

Ben bununla ilgili sualime cevap alamadım. Bu yazının Mülteka'da nerede olduğunu görüp bizzat okumak isterim.
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
İyi ya işte biz de alenen yazışın ki bilgilenelim istiyoruz bu yüzden...Din ehil olmayanların eline geçerse olacağı bu tabii....

Benim kast ettiğim bu link değil ama bunun benzeri ve çok daha uzunu....

https://www.kunfeyekun.org/kf/maliki-mezhebini-taklidin-luzumu.2414/

Murat Beye söylüyorum.Hala yanlış Fetvaları savunuyor.

Kendisinin Delil getirdiğini şuana kadar görmedim de.Bana Muteber Hanefî Kaynaklarından bir tane kitaptan caiz olmadığına dair İbare getirsin.


Ben cevabını vereyim: Getiremez.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Onda şüphe yok zaten...Ama her şeye rağmen yine de başka mezhebe uymakta bir beis var mı? Yoksa, mesele de yok zaten değil mi?
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Onda şüphe yok zaten...Ama her şeye rağmen yine de başka mezhebe uymakta bir beis var mı? Yoksa, mesele de yok zaten değil mi?

Başka Mezhebe uymaya gerek yoksa , uyulmaması gerekir.

Zaten dolgu diş için başka Mezhebe uyulması gerekmiyor.O halde Malikiyi taklit etmemesi lazım.Buna gerek yok.


Sadece bu fetva değil ki ...

Diyorlar ki : Kaza kılarken Sünnete de niyet et.Halbuki Ebu Hanifenin talebeleri bizzat bunun caiz olmadığını dile getirmişler.

Bir insan ya sünnete niyet etmeli yada kazaya niye etmeli.2 niyet 1 namazda cem olmaz.İnsan hem Nafile Hac Hem Farz Hac niyetine Hacca gidemez.Farz için gidecekse farza niyet eder

 

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Buna katılıyorum işte. İki niyetle tek namaz olması her şeyden öte mantıklı gelmiyor bana. Yalnız namaz abdesti hususunda Mâliki'ye uymaya devam edeceğim inş....Çünkü buna lüzum var bence....
 

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Soru: Dişini mecburen doldurtan kimse, gusülde bu dolguyu söküp atması mümkün olmayınca, dolgunun üzerinden geçen suyla iktifa ederse, guslü sahih olur mu?

Elcevap: Olur. Şüpheye mahal kalmaz. (İzahlı Mülteka tercümesi, Taharet bahsi, s. 32)

Ben bununla ilgili sualime cevap alamadım. Bu yazının Mülteka'da nerede olduğunu görüp bizzat okumak isterim.

Mülteka Şerhi'nin baktığım sayfalarında göremedim. Bu soru-cevap kısmının Mülteka'nın orijinalinden taranmış görüntüsünü temin edebilir miyiz acaba?

Multeka1.jpg
 

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Konuyu Google ile arayınca Dinimizislam'da bu meseleyle ilgili şu yorum karşıma çıktı:

Kod:
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=4051

Mülteka tercümesine yapılan hile

Sual: (İzahlı Mülteka Tercümesi)
isimli kitapta, (Diş dolgusunu çıkarmak mümkün olmayınca, dolgunun üstünden geçen suyla iktifa edilirse, gusül sahih olur) deniyor. Bu delil gösteriliyor. Mülteka muteber değil mi?

CEVAP
Mülteka kitabı elbette muteberdir; ama bu kitapta böyle bir ifadenin olduğunu söylemek sahtekârlıktır. İzahlı yerine, ilaveli dense, daha isabetli olurdu. Mülteka kitabı yazıldığı zaman, dolgu diye bir şey yoktu. Bu bakımdan kitabın orijinalinde, dolgudan hiç bahsedilmiyor, bahsedilmesi de mümkün değildir. Kitabın müellifi İbrahim Halebî hazretleri, 1549’da vefat etmiştir. Tercüme eden, bu kısmı kendisi ilave etmiştir. Tercümesinin dipnotuna yapılan bu ilave, asla muteber değildir; çünkü 1825’te Paris’te ilk suni diş yapıldığı, diş tabipliği kitaplarında yazmaktadır. Bunu delil sayan, orijinaline ilave eden kadar suça ortak oluyor.

Bazı ahmaklar da, Mülteka’da böyle bir şey var diyerek delil olarak gösteriyorlar. Hatta bin sene önceki Mebsut’tan bile, diş kaplaması hakkında delil gösteren sahtekârlar türemişti. Hâlbuki 200 sene önce dolgu ve kaplama diye bir şey yoktu. Böyle söylemek, 100 sene önce, bilgisayarlar vardı demekten farksızdır. Denize düşen yılana sarıldığı gibi, bunlar da delil bulamayınca, yalana ve sahtekârlığa sarılıyorlar. Birkaç örnek daha verelim:

1- Hindiyye’nin, (Dişinde kovuk bulunup içerisinde, ya dişlerinin arasında yemek kalırsa veya burnunda ıslak kir bulunursa, gusül sahih olur. Kir, ıslak değil kuru ise, altına su geçirmeyeceği için gusül sahih olmaz) ifadesindeki, (Kir ıslak değil kuru ise, altına su geçirmeyeceği için gusül sahih olmaz) kısmını kasten çıkarıp, diş dolgusu gusle mani değil diyen ilim sahtekârları da çıkmıştır.

2- İzmirli İsmail Hakkı, camileri kiliseye benzetmek için, sandalye, koltuk, müzik aletleri konmasını ve Türkçe namaz kılınmasını isteyen reformcu heyetten biriydi. Bu reformcu da, Siyer-i kebir şerhinde olmayan ifadeyi var gibi göstererek, (Diş dolgusu gusle mani olmaz)yalanını savurmuştur.

3- İttihatçı mason şeyhülislam Musa Kâzım, Mecmua-i cedide’nin ikinci baskısına, birinci baskıda bulunmayan, (Diş dolgusu gusle mani olmaz) ifadesini ilave etmiştir.

***

Yorum: Bunlar benim sözlerim değil; bağlantısını verdiğim sayfada mevcut yazılar. Mevkufat Mülteka Tercümesi kütüphanemde var, ama Mülteka'nın orijinaline sahip değilim. Bu sebeple, kesin konuşamıyorum. Aktardığım bu yazıya cevap vermek isteyen, Mülteka'nın orijinalinden (izahlı tercümeden değil) ilgili yeri ortaya koyabilmelidir. Kesin olarak söyleyeyim ki, ben de istifade etmiş olurum.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Bende Arapçasından aradım bulamadım.

Mültekada bu ibarenin geçmemesi , böyle bir fetvanın olmadığı anlamına gelmez.100'lerce Fıkıh Kitabından sadece Mülteka tek Muteber kaynak değildir.Birçok Muteber Fıkıh ve Hadis kaynağı daha vardır.

Sonuç olarak Hakikat grubunun Fetvası tamamıyla yanlıştır.

Doğrusu Aşağıda anlatıldığı gibidir.

عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ طَرَفَةَ أَنَّ جَدَّهُ عَرْفَجَةَ بْنَ أَسْعَدَ قُطِعَ أَنْفُهُ يَوْمَ الْكُلَابِ فَاتَّخَذَ أَنْفًا مِنْ وَرِقٍ فَأَنْتَنَ عَلَيْهِ فَأَمَرَهُ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَاتَّخَذَ أَنْفًا مِنْ ذَهَبٍ


Abdurrahman b. Tarafe'den şöyle rivayet edilmiştir:


Külab gününde dedesi Arfece b. Esad'ın burnu kesildi. Arfece'de gümüşten bir burun yaptırdı, ama o, koku yaptı. Bunun üzerine "Rasûlullah (s.a) kendisine altından bir burun yaptırmasını emretti (Ebu Davud,Hatem,4232)


Açıklama:

Hadîs altından burun taktırmak ile ilgili olduğu halde, musannif(Ebu Davud) bunu, "altın ile diş bağlatmak" adı altında vermiştir. Herhalde buna sebep, halk arasında yaygın olanın burun taktırmak değil, altından diş taktırmak veya diş bağlatmak oluşudur.


Ebû Davûd buruna kıyasla, sallanan dişleri altın, ile bağlatmanın cevazına kail olmuştur.

Ulema bu hadîse istinad ederek, zaruret halinde altının erkekler tarafından kullanışının caiz olduğunu söylemişlerdir.

İbn Kûdame bu konuda şöyle demektedir: "Burnu kesilenin, burnunu taktırması gibi, zaruretin gerekli kıldığı yerlerde altın kullanmak mubahtır.(Serbesttir)

Bu alimin naklettiğine göre Esrem; Ebu Râfî, Sabit el - Bûnânî, İsmail b. Zeyd b. Sabit ve Muğire b. Abdullah'ın dişlerini altınla bağladıklarını rivayet etmiştir. Ayrıca Hasen, Zühri ve Nehâî buna ruhsat vermiştir


Üç büyük mezhebin hepsine göre, sallanan dişlerin altın bir telle bağlanması veya altından diş yaptırıp takılması caizdir.

Ebû Hanife'ye göre ise dişin gümüşle bağlanması gerekir.İmam Muhammed'e göre ise, hem altınla hem de gümüşle bağlanması caizdir.

Diş doldurmak da diş bağlatmak gibidir.Yani diş doldurmak veya diş taktırmak bütün ulemaya göre caizdir.

İslâmiyet fıtrat dinidir. İnsanların dünya nimetlerinden meşru sınırlar içerisinde yararlanmalarına izin verir. Hastalananları tedavi olmaya teşvik eder.

[Süneni Ebu Davud Şerhi,Ahmed Davudoğlu,ilgili hadis Şerhi]
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Bende Arapçasından aradım bulamadım.

Tamam, o zaman o konuyu uzatmayacağım.

Doğrusu Aşağıda anlatıldığı gibidir.

عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ طَرَفَةَ أَنَّ جَدَّهُ عَرْفَجَةَ بْنَ أَسْعَدَ قُطِعَ أَنْفُهُ يَوْمَ الْكُلَابِ فَاتَّخَذَ أَنْفًا مِنْ وَرِقٍ فَأَنْتَنَ عَلَيْهِ فَأَمَرَهُ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَاتَّخَذَ أَنْفًا مِنْ ذَهَبٍ

Abdurrahman b. Tarafe'den şöyle rivayet edilmiştir:

Külab gününde dedesi Arfece b. Esad'ın burnu kesildi. Arfece'de gümüşten bir burun yaptırdı, ama o, koku yaptı. Bunun üzerine "Rasûlullah (s.a) kendisine altından bir burun yaptırmasını emretti (Ebu Davud,Hatem,4232)

Açıklama:
Hadîs altından burun taktırmak ile ilgili olduğu halde, musannif(Ebu Davud) bunu, "altın ile diş bağlatmak" adı altında vermiştir. Herhalde buna sebep, halk arasında yaygın olanın burun taktırmak değil, altından diş taktırmak veya diş bağlatmak oluşudur.

Ebû Davûd buruna kıyasla, sallanan dişleri altın, ile bağlatmanın cevazına kail olmuştur.

Ulema bu hadîse istinad ederek, zaruret halinde altının erkekler tarafından kullanışının caiz olduğunu söylemişlerdir.

İbn Kûdame bu konuda şöyle demektedir: "Burnu kesilenin, burnunu taktırması gibi, zaruretin gerekli kıldığı yerlerde altın kullanmak mubahtır.(Serbesttir)

Bu alimin naklettiğine göre Esrem; Ebu Râfî, Sabit el - Bûnânî, İsmail b. Zeyd b. Sabit ve Muğire b. Abdullah'ın dişlerini altınla bağladıklarını rivayet etmiştir. Ayrıca Hasen, Zühri ve Nehâî buna ruhsat vermiştir

Üç büyük mezhebin hepsine göre, sallanan dişlerin altın bir telle bağlanması veya altından diş yaptırıp takılması caizdir.

Ebû Hanife'ye göre ise dişin gümüşle bağlanması gerekir.İmam Muhammed'e göre ise, hem altınla hem de gümüşle bağlanması caizdir.

Buraya kadar itiraz edilecek hiç bir bilgi göremiyorum.

Problem aşağıdaki kıyasla başlamaktadır ki, muteber kitaplarda böyle bir bilgi yoktur:

Diş doldurmak da diş bağlatmak gibidir.Yani diş doldurmak veya diş taktırmak bütün ulemaya göre caizdir.

İslâmiyet fıtrat dinidir. İnsanların dünya nimetlerinden meşru sınırlar içerisinde yararlanmalarına izin verir. Hastalananları tedavi olmaya teşvik eder.

[Süneni Ebu Davud Şerhi,Ahmed Davudoğlu,ilgili hadis Şerhi]

Erkeklere gümüş yüzük caizdir; ama dar yüzüğü gusül ederken oynatmak gerekir. Altın (veya gümüş) tel veya diş kullanımı da böyledir. Burada cevaz verilen, altın malzeme kullanılmasıdır. Yoksa, altına su girmemesine cevaz veren yoktur.

Tedavi olunabilir; ben de dolgu ve kaplama yaptırdım. Hanefî mezhebinde olanlar için, çok basit bir şey gerekiyor: Malikî veya Şafii mezhebinin farzlarını yerine getirip, müfsidlerinden kaçınılması. Ben de böyle yapıyorum. Vesselâm.

Not: Uzun tartışmakta fayda görmüyorum. Daha evvel verdiğim bağlantılarda (Tam İlmihal'de ve İslâm Ahlakı kitabında) detaylı bilgi vardır. Bunların ilgili kısımlarını dikkatle okuyup da ikna olmayan varsa, hiç bir sözüm yoktur. Herkes istediği gibi davranmakta hürdür. Neticede kabre yalnız başımıza gireceğiz. Ben önce kendimi kurtarmak derdindeyim.
 
Son düzenleme:

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Bu arada, Ahmed kardeşim, belki bana kızıyorsun ama, şu ana kadar forumlarda herhangi bir konuda görüş ayrılığım olup "tartıştığım" insanlar içinde en insaflı, hakkı kabul etmeye en meyilli gördüğüm kişisin. Ben doğru bildiğimi söylemeye devam edeceğim, sen de belki bana daha fazla kızacaksın, ama şu ana kadarki yazışmalardan oluşan kanaatim budur. Umarım bu yazışmamız tatsız bir yöne gitmez.
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Bu arada, Ahmed kardeşim, belki bana kızıyorsun ama, şu ana kadar forumlarda görüş ayrılığım olan insanlar içinde en insaflı, hakkı kabul etmeye en meyilli gördüğüm kişisin. Ben doğru bildiğimi söylemeye devam edeceğim, sen de belki bana daha fazla kızacaksın, ama şu ana kadarki yazışmalardan oluşan kanaatim budur. Umarım bu yazışmamız tatsız bir yöne gitmez.

Benimde anlamadığım bu .

Hadis ve Hükümleri gördükten sonra neden görüşünüzde ısrar ediyorsunuz?

Siz bir kaynak ve delil getirin bekliyorum sürekli ama birşey göremiyorum.


Bir delil getirseniz beraber bakarız beraber inceleriz.Ama kendi görüşünüzle hareket ederseniz olmaz ki....

Bu arada Kusuruma bakmayın. \:) Bazen aşırı tepki verdiğim oluyor.
 

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Ameller niyetlere göredir....Görünüşe göre herkes doğru bildiğini yapmaya çalışıyor ....Daha fazla uzatmaya lüzum yok arkadaşlar....
 

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Kaynaklar verdim. Onları buraya kopyala-yapıştır yapmak şart olmamalı. Müctehidlerden diş dolgusuna veya kaplamasına cevaz veren yoktur; zaten o zamanlar diş dolgusu veya kaplaması yoktu. Takma burun, takma diş ve diş teli başkadır; bunlar çıkarılıp veya oynatılıp, altına su geçirilir. Hanefi kitaplarında dişin üzerinde sertleşmiş hamur, zamk vb. altına su geçmeyen madde olursa guslün sahih olmayacağı yazılıdır (bkz. bahsettiğim kitaplar). Bunlar benim şahsî fikirlerim değildir.
 
Son düzenleme:

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Kaynaklar verdim. Onları buraya kopyala-yapıştır yapmak şart olmamalı. Müctehidlerden diş dolgusuna veya kaplamasına cevaz veren yoktur; zaten o zamanlar diş dolgusu veya kaplaması yoktu. Takma burun ve diş teli başkadır; bunlar çıkarılıp veya oynatılıp, altına su geçirilir. Hanefi kitaplarında dişin üzerinde hamur, zamk vb. altına su geçmeyen madde olursa guslün sahih olmayacağı yazılıdır (bkz. bahsettiğim kitaplar). Bunlar benim şahsî fikirlerim değildir.

Kitapları ve sayfa numaralarını verir misiniz?
 
Üst