Saadeti Ebediye Kitabı hakkında Değerlendirme

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Ben sadece bilgili kişilerin okumasını tavsiye ediyorum.Zira sürekli ''Bir Hadisi Şerifte buyuruldu ki'' deyip, kaynak verilmeden konuyu geçmesi insana bu hadisin kaynağı nedir dedirtiyor...

Sahih,Zayıf,Uydurma olduğunu belirtmeden herşeyi hadis diye vermek , çok sakıncalıdır.İftira günahına sebebiyet verebilir.

Bazı Hadisler ,Ehli Sünnet Alimlerin kitaplarında geçiyor diye heryerde verilmez.Gerek Gazali gerek Acluni'nin kitaplarındaki Uydurma hadisleri o zaman biz de buraya yazalım hadis diyelim.... olur mu?

Namaz konusuna gelince : Daha çok Hanbeli Mezhebinin görüşlerini vermeyi tercih eden bu kişiler, İmam Rabbani ve Hanefi ekolünden olduklarını iddia ediyorlar.


---

عَنْ جَابِرٍ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : { بَيْنَ الرَّجُلِ وَبَيْنَ الْكُفْرِ تَرْكُ الصَّلَاةِ } رَوَاهُ الْجَمَاعَةُ إلَّا الْبُخَارِيَّ وَالنَّسَائِيُّ )

Cabir (ra)dan rivayetle : Resulullah(sav) şöyle buyurmuş: Kişi ile küfr arasında Namazın terki vardır.

Buhari ve Nesai dışında Cemaat bu hadisi nakletmiştir.

İmam Şevkânî Neylul Evtar adlı eserinde bu hadisi vermiş ardından şu açıklamayı yapmıştır:


وَلَا خِلَافَ بَيْنَ الْمُسْلِمِينَ فِي كُفْرِ مَنْ تَرَكَ الصَّلَاةَ مُنْكِرًا لِوُجُوبِهَا

Namazın farz olduğunu inkar edenin küfre girmesi konusunda Müslümanlar arasında hilaf yoktur.

وَإِنْ كَانَ تَرْكُهُ لَهَا تَكَاسُلًا مَعَ اعْتِقَادِهِ لِوُجُوبِهَا

فَقَدْ اخْتَلَفَ النَّاسُ فِي ذَلِكَ ، فَذَهَبَتْ الْعِتْرَةُ وَالْجَمَاهِيرُ مِنْ السَّلَفِ وَالْخَلَفِ ، مِنْهُمْ مَالِكٌ وَالشَّافِعِيُّ إلَى أَنَّهُ لَا يَكْفُرُ بَلْ يَفْسُقُ

Fakat farz olduğunu bile bile , tembellikten kılmıyorsa bunda ihtilaf vardır.

Seleften ve Haleften İtret ve Alimlerin büyük çoğunluğu ve onlardan Malik Şafi , bu kişinin Küfre girmeyeceğine bilakis Fasık olacağına (günahkar olacağına) hükmetmişlerdir.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Kardeşim, siz benim yazımı okumadınız mı? Neyin tartışmasını yapıyorsunuz, doğrusu anlayamadım? Şöyle yazmıştım:

Namazı terkedenin hükmü hakkında müctehidlerin ihtilafına işaret etmekle beraber, Tam İlmihal kitabı Hanefi mezhebine göre yazılmıştır. Nitekim, kitabın "son söz" kısmında şöyle yazılı:

“Cehennemde kimler sonsuz kalacak? Nemâz kılmıyanlar mı? Günâh işliyenler mi? Hayır! Cehennemde, Allahü teâlânın düşmânları, sonsuz yanacakdır. Günâh işliyen müslimânlar, Allahü teâlânın düşmanı değildir. Kabâhatli kullarıdır. ”

Şimdi tekrar sorayım: Burada kabul etmediğiniz bir husus var mı?

Not: Şevkani'ye "imam" diyen kimdir? Lütfen yazılarınızın kaynaklarını peşinen veriniz.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Tam İlmihal müellifi merhum, sadece İmam-ı Gazalî, İmam-ı Rabbanî, İbni Hacer, İmam-ı Rebhamî, İbni Abidin (rahmetullahi teâlâ aleyhim ecmain) gibi yüzlerce meşhur ve muteber âlimlerin kitaplarını tercüme etmiş ve derlemiştir. Hadis-i şerifler de o eserlerde geçmektedir. Bu âlimlere güven olmazsa, kime güven olacak? Bu âlimlerin kitaplarından nakil ve tercüme yapılmasına nasıl karşı çıkılır? O zaman bütün bu âlimlerin herhangi bir kitabının veya yazısının içindeki hadislerin tahrici yapılmadan tercüme edilmesinin caiz olmadığının söylenmesi gerekir. Hatta, bu büyük âlimlerin bu kitapları yazmakla caiz olmayan bir iş yaptığı söylenmiş olur! Bunu söyleyenden, bunu bize ispat etmesini isteriz. Allahü teâlâ böyle büyük âlimlere karşı çıkmaktan hepimizi muhafaza buyursun.

Bu fakir şahsen Seadet-i Ebediyye'nin müellifi (rahimehullah) ile tanışmadım; sadece eserlerinden ve uzaktan tanıyorum. Şahsen ilim öğrendiğim hocalar başkadır. Ancak, merhumun kitaplarını okuyanların kalplerinin ancak Ehl-i sünnet âlimlerine sevgi ve güven ile dolacağını söyleyebilirim. Birkaç fıkhî meseleye takılarak, insafa aykırı hüküm vermemek lazımdır derim.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
1-Sitelerinde ''Üzülmeyen Kafir olur''diyen onlar.Yukardaki yazıyı sadece yazsalardı.

2-Tek konu bu değil , yanlış fetvalarla dolu olan bir kitabı niye bu kadar savunuyorsunuz? Onu da anlamış değilim.

3-Ehli Sünnet kaynaklarından alınmış diyorsunuz.Sünnetle Kazaya beraber niyet edin diye hangi Ehli Sünnet kaynağında yazıyor.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
1-Kitabın hepsi yanlış demiyorum.
2-İçinde birçok yanlış Fetvalar var.Bunu da İmam Gazali gibi isimler vererek kimseyi kandıramazlar.
3- Ne İmam Gazali ne de başka bir Alim , ne diş dolgusu konusunda ne Kaza ve Sünnete beraber niyet konusunda bu kitaptaki gibi fetva vermemiştir.Bu Ehli Sünnete iftiradır.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Konudan konuya atlamak biraz ayıp oluyor, değil mi?

Sizin bana verdiğiniz bağlantıya baktım, oradaki yazıyı aşağıda verdim. Bu yazı İmam-ı Rebhamî'nin rahimehullah eserinden nakildir (müstakil tercümesi kütüphanemde mevcuttur):

Kod:
http://www.bizimsahife.org/namazk/namaz_namaz_kilmayanlar.htm

Altıncı Bölüm

NAMAZ KILMAYANLAR

Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh” buyuruyor ki, beş namâz vaktleri gelince, melekler der ki: (Ey Âdem oğulları, kalkınız! İnsanları yakmak için hâzırlanmış olan ateşi namâz kılarak söndürünüz.) Bir hadîs-i şerîfde, (Mü’min ile kâfiri ayıran fark, namâzdır) buyuruldu. Ya’nî mü’min namâz kılar, kâfir kılmaz. Münâfıklar ise, ba’zan kılar, ba’zan kılmaz. Münâfıklar, Cehennemde çok acı azâb görecekdir. Müfessirlerin şâhı, Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü anhümâ” diyor ki, Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem” işitdim. Buyurdu ki: (Namâz kılmayanlar, kıyâmet günü, Allahü teâlâyı kızgın olarak bulacaklardır).

Hadîs imâmları söz birliği ile bildiriyorlar ki: (Bir namâzı, vaktinde amden kılmayan, ya’nî namâz vakti geçerken, namâz kılmadığı için üzülmeyen, kâfir olur). Veyâ ölürken îmânsız gider. Ya, namâzı hâtırına bile getirmeyenler, namâzı vazîfe tanımayanlar ne olur? Ehl-i sünnet âlimleri, sözbirliği ile buyurdular ki, ibâdetler îmândan parça değildir. Yalnız, namâzda sözbirliği olmadı. Fıkh imâmlarından, İmâm-ı Ahmed ibni Hanbel, İshak ibni Râheveyh, Abdüllah ibni Mübârek, İbrâhîm Nehaî, Hakem bin Uteybe, Eyyûb Sahtiyânî, Dâvüd Tâî, Ebû Bekr ibni Şeybe, Zübeyr bin Harb ve dahâ birçok büyük âlimler, bir namâzı amden, ya’nî bile bile kılmayan kimse kâfir olur dedi. O hâlde, ey din kardeşim, bir namâzını kaçırma ve gevşek kılma! Seve seve kıl! Allahü teâlâ kıyâmet günü, bu âlimlerin ictihâdlarına göre cezâ verirse ne yaparsın?

Hanbelî mezhebinde, bir namâzı özrsüz kılmayan, mürted gibi katl olunur. Yıkanmaz, kefenlenmez ve namâzı kılınmaz. Müslimânların mezârlığına gömülmez ve mezârı belli edilmez. Dağda bir çukura konur.

Namâz kılmayan kimse, Şâfi’î mezhebinde, mürted olmaz ise de, cezâsı katldir. Namâz kılmıyan için Mâlikî mezhebinin hükmleri, Şâfi’î hükmlerinin aynıdır.

Namâz kılmayan, Hanefî mezhebinde, namâza başlayıncaya kadar habs olunur veyâ kan akıncaya kadar dövülür.


Beş şeyi yapmıyan, beş şeyden mahrûm olur:

1 — Malının zekâtını vermeyen, malının hayrını göremez.

2 — Uşrunu vermeyenin tarlasında, kazancında bereket kalmaz.

3 — Sadaka vermiyenin vücûdunda sıhhat kalmaz.

4 — Düâ etmiyen arzûsuna kavuşamaz.

5 — Namâz vakti gelince, kılmak istemeyen, son nefesde Kelime-i şehâdet getiremez.

Bir hadîs-i şerîfde buyuruldu ki:

“Namâzı özrsüz kılmayan kimseye, Allahü teâlâ onbeş sıkıntı verir. Altısı dünyâda, üçü ölüm zemânında, üçü kabrde, üçü kabrden kalkarkendir.

Dünyâda olan altı azâb:

1 — Namâz kılmıyanın ömründe bereket olmaz.

2 — Yüzünde, Allahü teâlânın sevdiği kimselerin güzelliği, sevimliliği kalmaz.

3 — Hiçbir iyiliğine sevâb verilmez.

4 — Düâları kabûl olmaz.

5 — Onu kimse sevmez.

6 — Müslimânların iyi düâlarının buna fâidesi olmaz.

Ölürken çekeceği azâblar:

1 — Zelîl, kötü, çirkin can verir.

2 — Aç olarak ölür.

3 — Çok su içse de, susuzluk acısı ile ölür.

Kabrde çekeceği acılar:

1 — Kabr onu sıkar. Kemikleri birbirine geçer.

2 — Kabri ateşle doldurulur. Gece gündüz onu yakar.

3 — Allahü teâlâ kabrine çok büyük yılan gönderir. Dünyâ yılanlarına benzemez. Hergün, her namâz vaktinde onu sokar. Bir an bırakmaz.

Kıyâmetde çekeceği azâblar:

1 — Cehenneme sürükliyen azâb melekleri yanından ayrılmaz.

2 — Allahü teâlâ, onu kızgın olarak karşılar.

3 — Hesâbı çok çetin olup, Cehenneme atılır.”
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Bu yazının tamamı dikkatle okununca şunlar anlaşılıyor:

1. Namazın farz olduğuna inanıp, önemli olduğunu kabul edip, tenbellikle kılmayan Hanefî, Şafiî ve Malikî mezheblerine göre kâfir olmaz. Hanbelî mezhebine göre kâfir olur.
2. Dört imamın dışındaki bazı imamlar da kâfir olacağını söylemişlerdir.
3. Kâfir olmayacağını söyleyen âlimler, bahis konusu hadis-i şerifleri çeşitli şekillerde tevil etmişlerdir. İki tanesi, namaz kılmayanın son nefesde imansız gitme tehlikesinde olduğu, diğeri de üzülmeden terk edenin kâfir olacağıdır. (Bu âlimlere göre, üzülerek terk edenin kâfir olmayacağı anlaşılmaktadır.)

Bu bilgileri yazanın İmam-ı Rebhamî rahimehullah olduğunu hatırlatarak, ben hâlâ neye itiraz edildiğini anlamış değilim.
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Peki diyelim ki Namaz konusunu tamam.

Peki Diğer konulara ne denilecek.Diğerlerinde dökülüyorlar.Onlara ne diyeceğiz.

Tekrar ifade ediyorum: Ne İmam Gazali ne de başka bir Alim , ne diş dolgusu konusunda ne Kaza ve Sünnete beraber niyet konusunda bu kitaptaki gibi fetva vermemiştir.

Eğer böyle bir Ehli Sünnet kaynağı biliyorsanız bana da haber veriniz.


Yukardaki 2 konu ise sadece gözattığım şeyler. Araştırsam belki daha bulunur.
 

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Tartışma gibi olmuyor.Müdâvele-i efkâr oluyor...Ben de okumak istiyorum,lütfen özelden yazışmayın....\:(
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Anladığım kadarıyla, Türkiye'deki Ehl-i sünnet olarak bilinen grupların (Vehhabîleri, Şiileri, mezhebsizleri, yalnız Kur'an diyenleri vs. kaale almıyorum) takıldığı hususlar şunlardır:

1. Kaza namazı meselesi
2. Diş dolgusu meselesi
3. Hoparlör meselesi

Bunlar yeni meselelerdir ve İmam-ı a'zam rahimehullah, İmam-ı Gazalî rahimehullah vs. gibi kadim ulema zamanında, hatta 1900'lü yıllara kadar bu meseleler yoktu. Belki de anlaşmazlığın kaynağında bu vardır.

Bu meseleler tek tek ele alınabilir (vaktim olursa ben de yazarım). Bir anlaşmaya varılmasa bile, her konunun iki tarafını da savunanlar için, bunlar -şu anda tahayyül edebildiğim kadarıyla- kişiyi kâfir yapacak, dinden çıkaracak hususlar değildir. Vaktim olunca konuyu biraz açarım ve kendi yaklaşımımı da izah etmeye çalışırım.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
O kadar kesin konuşmayın.Vardı.

1-Sünnet ile Kazaya beraber niyet etmek caiz değildir.Böyle yapan bir kişi ''İmam Muhammed'e göre, ne farz, ne sünnet, ne de nafile olarak sahih olur. İmam Ebû Yusuf'a göre ise sadece farz olarak câiz olur; ayrıca sünnet veya nafile sevabı söz konusu olmaz. İki tane müctehidin bu konudaki ictihatları, böyle olunca, fakih bile sayılmayan "filan kişinin kitabında şöyle buyruldu" demenin, hiç bir anlamı yoktur.


2-Hanefî mezhebine göre ağız ve burnun içi vücudun dış kısmından sayılmaktadır. Bundan dolayı farz olan gusül esnasında ağız ve burna su verip iç kısmını ıslatmak gerekir.Fakat dolgu ve diş takma zaruret olduğundan buna izin vardır.

Sahabîlerden Afrece bin Es’ad’ın İslâmiyet'ten önce vuku bulan bir savaş esnasında burnu kesilmişti. Bundan sonra gümüşten bir burun taktırdıysa da kötü bir koku neşrettiğinden rahat edemedi. Sonunda durumu Resulullaha (a.s.m.) anlattı. Peygamber Efendimiz (a.s.m), altından bir burun yaptırıp taktırmasını tavsiye etti. (Tirmizi, Libas 31; Ebû Dâvud, Hâtem 7)

İşte bu hadisten hareket eden, başta İmam Muhammed olmak üzere bazı İslâm âlimleri, takma ve doldurma diş yaptırmada bir sakıncanın bulunmadığını; hattâ bunun altın madeninden yapılması hususunda ruhsat bulunduğunu ifâde etmektedirler. Bu meselenin esasını, meâlini verdiğimiz hadis-i şerifin izahında bulmak mümkündür. (Serahsî. el-Mebsût, 1/132)
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Şimdi ben uzun iktibaslar yapmak yerine daha basit bir yaklaşımla konuları ele alacağım:

(Zaten her üç konuda detaylara ulaşmak isteyenler bu konuları Tam İlmihal'den ve İslâm Ahlakı isimli eserlerden okuyabilirler:
Kod:
http://www.hakikatkitabevi.net/book.php?bookCode=001

http://www.hakikatkitabevi.net/book.php?bookCode=003
Gerçekten merak eden, doğruyu öğrenmek isteyenler konuların her iki tarafını da okuyarak kendileri için bir karara varabilirler.)

Ben kendi yaklaşımımı diş dolgusu meselesi ile izah edeyim (işin ilmî detaylarını yazmıyorum). Burada iki ihtimal var:

1. Diş dolgusu Hanefi mezhebinde gusle mani değildir
2. Diş dolgusu Hanefi mezhebinde gusle manidir

Bu fakir, guslederken ve abdest alırken Malikî mezhebinin şartlarını da yerine getiriyorum (Malikî mezhebinde ağzın içini yıkamak farz değildir). Mesela, abdest alırken başımın tamamını mesh ediyorum. Uzuvlarımı ara vermeden yıkıyorum. Uzuvları delk ile yıkıyorum vs. Bunlar zaten Hanefî mezhebinde de ya sünnettir, ya müstehabdır. Yani bunları yerine getirmenin hiç bir mahzuru olmaz, bilakis iyi olur. Malikî mezhebinin gusül, abdest ve namazla ilgili tüm farzları yerine gelip, müfsidlerinden kaçınınca, yukarıdaki ikinci ihtimal doğru ise, abdestim ve namazım -Hanefî mezhebine göre sahih olmamakla beraber- Malikî mezhebine göre sahih oluyor. Birinci ihtimal doğru ise, hem Hanefî hem de Malikî mezheblerine göre sahih oluyor ve bu uygulamamın hiç bir zararı olmuyor. Zaten âlimler mümkün olduğu kadar tüm mezheblerin farzlarının yerine getirilmesini, müfsidlerinden kaçınılmasını tavsiye etmişlerdir, faziletli olduğunu bildirmişlerdir. Bunu her konuda her zaman yapamasam da, en azından gusül/abdest/namaz konusunda Hanefî'ye ilaveten Malikî mezhebinin şartlarını da aksatmamaya dikkat ediyorum.

Bu konuda söyleyeceğim budur. Diğer konularda belki daha sonra yazabilirim.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
1-Hala bu fetvaları savunuyorsunuz.
2-Böyle bir ihtimal yok.İhtimal uydurmayalım lütfen.Koskoca Ebu Hanifenin öğrencisi İmam Muhammed fetva verdiği halde(ki Hanefiler bu fetvadadırlar) ,hala bu kitaptaki bu fetvayı savunmak körü körüne gitmekten başka birşey değildir.

Soru: Dişini mecburen doldurtan kimse, gusülde bu dolguyu söküp atması mümkün olmayınca, dolgunun üzerinden geçen suyla iktifa ederse, guslü sahih olur mu?

Elcevap: Olur. Şüpheye mahal kalmaz. (İzahlı Mülteka tercümesi, Taharet bahsi, s. 32)
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Bu üslupla bir yere varamayız.

"...uydurmayalım..."

"...körü körüne gitmek..."

Böyle devam ederse, cevap vermeyeceğim.

***

İmam-ı Muhammed rahimehullah diş dolgusu veya kaplaması hakkında bir fetva vermemiştir.

Bir zahmet, Mülteka'nın "İzahlı"sından değil de, ilave yapılmamış olanından ilgili yeri aktarırsanız, doğrusu incelemek isterim.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Tartışma gibi olmuyor.Müdâvele-i efkâr oluyor...Ben de okumak istiyorum,lütfen özelden yazışmayın....\:(

Bediüzzaman Hazretleri bir mektubunda, bir sual vesilesiyle bu durumu şöyle izah eder:
Kaplamanın altının gusülde yıkanmaması guslü iptal etmez. Çünkü, üstündeki kaplama yıkanıyor, onun yerine geçiyor. Evet, cerihaların (yaraların) üstündeki sargıların zarar için kaldırılmadığından ceriha yerine yıkanması, şer’an o yaranın gusli (yıkanması) yerine geçtiği gibi, böyle ihtiyaca binâen sabit kaplamanın yıkanması dahi dişin yıkanması yerine geçer, guslü iptal etmez. Ve’l-ilmü indallah, madem ihtiyaca binaen bu ruhsat oluyor, elbette yalnız süs için, ihtiyaçsız dişleri kaplamak veya doldurmak bu ruhsattan istifâde edemez. Çünkü, hattâ zarûret derecesine geldikten sonra böyle umûmü’l-belvâda eğer bilerek sû-i ihtiyariyle olsa o zaruret ibâheye (mübah olmasına) sebebiyet vermez. Eğer bilmeyerek olmuş ise zarûret için elbette cevaz vermez.” (Barla Lâhikası, s. 157)
 

ma'vera

Emektar
Özel Üye
İllâ evham oluyor ve engel olunamıyorsa,başka mezheblere de tâbi olunabilir. Ben de abdest hususunda maliki mezhebini taklîd ediyorum meselâ...Bunda beis var mı?
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
İllâ evham oluyor ve engel olunamıyorsa,başka mezheblere de tâbi olunabilir. Ben de abdest hususunda maliki mezhebini taklîd ediyorum meselâ...Bunda beis var mı?
Diş dolgusu konusunda buna gerek yok.Zaten Hanefî Mezhebi de Şafi Mezhebi de caizdir diyor.Şüphe yoktur diyor.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Diş dolgusu için değil....Benim de kaplamalarım ve dolgum var ama bu konuda müsterihim...Kadınlara mahsus haller için....
Sitede biri paylaşmıştı,okudum, uygulamaya karar verdim...Bulursam linki yazayım....
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Diş dolgusu hakkında okumuştum .

Hakikat grubunun bu fetvasını duyan bir kişi olayı uzun uzadıya şöyle anlatıyor:

:'' Bende diş dolgusu yapmıştım.Hiçbir mezhebi de taklit etmemiştim.

Sonra biri ''Malikiyi taklit etmezsen guslun sahih olmaz'' demişti .

Bende ''Evyah bütün namazlarım boşa gitti , meğersem cünüpmüşüm'' demiştim

--

İşte İnsanları böyle yanlış fetvalarla Evham ve Vesvese çukuruna itmek , yanlış fetvanın ta kendisidir.Halbuki o kişinin kendi Mezhebi olan Hanefi de bile , Guslu sahihtir , namazları caizdir.
 
Üst