Saadeti Ebediye Kitabı hakkında Değerlendirme

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
SAADETİ EBEDİYE KİTABI DEĞERLENDİRME

1-Eserde bol miktarda zayıf –ve hatta bazen uydurma– rivayetlere rastlanmaktadır. Mesela Hz. Peygamber (s.a.v)'in, Hz. Ali (r.a)'ye, "Benden sonrahalife Ebû Bekr olacaktır. Ondan sonra Ömer, ondan sonra Osman, ondan sonra da sen" buyurduğunun söylenmesi (60) böyledir.

2. Eserde yer alan birtakım fıkhî hükümler muteber değildir. Mesela hoparlörle ezan ve radyoda Kur'an okunmasının caiz olmadığının söylenmesi (206) böyledir. Hatta "Saadet-i Ebediyye" yazarı bu meselede o denli ileri gitmiştir ki, belirttiğim sayfada şöyle demektedir: "Görülüyor ki, radyo (mizyâ') ile ve minarede hoparlör (mükebbirussavt) ile ezan okumak (...) ve bunları ezan diye dinlemek caiz olmaz. Bunlar hem kabul olmaz, hem de günah olur. (...) Küçük günaha devam, büyük günah olmaktadır."
"... İbadetlerde değişiklik yapmanın bid'at olduğunu, büyük günah olduğunu biliyoruz. Resulullah'ın (sallallahu aleyhi ve selem) kabul etmediği, red ettiği bir şeyi ibadete karıştırmak ise, bid'atten daha büyük, ondan daha çirkin günah olur..." (722)
"... Radyodan ve hoparlörden çıkan sesler, şimdi Hıristiyanların ve Yahudilerin ellerinde bulunan İncil ve Tevratlar gibi Allah kelamı değildir... (724)

3. "... Yani mü'min namaz kılar, kâfir kılmaz. Münafıklar ise bazen kılar, bazen kılmaz. (...) Hadis imamları söz birliği ile bildiriyor ki, bir namazı vaktinde, amden kılmayan, yani namaz vakti geçerken namaz kılmadığı için üzülmeyen kâfir olur veya ölürken imansız gider..." (210)

Oysa bu konuda Hadis imamlarının söz birliği ettiğini söylemek mümkün değildir. Daha önce (2003 Ekim'inde) bu köşede, yine bizzat Ehl-i Hadis'ten birisinden, İmam el-Buhârî'nin çağdaşı Muhammed b. Nasr el-Mervezî'den, Ehl-i Hadis'in bu konuda ikiyi ayrıldığını nakletmiştim.
4. "İmam-ı Şafiî hazretleri, İmam-ı a'zamın içtihadının inceliğinden az bir şey anlayabildiği içindir ki, "Bütün müçtehidler, İmam-ı a'zam Ebû Hanîfe'nin çocuklarıdır" demiştir." (49)

Oysa İmam eş-Şâfi'î'nin bu sözü, İmam Ebû Hanîfe'nin içtihadlarından ancak az bir şeyi anlayabildiğini değil, hüküm istinbat metotlarının, özellikle de Kıyas'ın inceliklerini sistemli bir şekilde ilk önce ortaya koyan kişinin İmam Ebû Hanîfe olduğunu tesbit ve itiraf ettiğini gösterir. Aksi halde İmam eş-Şâfi'î'nin İmam Ebû Hanîfe'ye ve onun talebelerine muhalefet etmesini açıklamak mümkün olmaz. Daha da önemlisi, bu durumda İmam eş-Şâfi'î'nin mezhebinin "yüzeysel" ve "daha az değerli" olduğu gibi bir garabet ortaya çıkar ki, aklı başında bir kimsenin böyle bir iddiada bulunması mümkün değildir.
Bir de İmam Ebû Hanîfe'nin, "Sünnet'e ittibada herkesten ileri gittiği"nin söylenmesi (49), "diğer mezheplerin Sünnet'e daha az ittiba ettiği"nin tersinden ifade edilmesidir ve oldukça düşündürücüdür.

5. Bir diğer tesbit hatası da, Sahabe'nin tümünün müçtehid olduğunun söylenmesidir (50). Oysa muhakkık ulema, Sahabe'den içtihad seviyesine yükselenlerin sayısının 20 civarında olduğunu söylemiştir.

6. Bir kısım Hadis alimlerinin (es-Sehâvî, Ali el-Kârî gibi), sırf mevzu hadis konusunda eser verip, mevzu hadisleri diğerlerinden ayırdıkları için hedef tahtasına oturtulduğu görülmektedir ki, "Din kitaplarında uydurma hadis olmaz" diyen "âllame"nin buradan beslendiği açık.
İmam el-Gazzâlî ve İmam es-Süyûtî'nin eserlerinde hiç uydurma hadis bulunmadığı iddiasında da öyle...

Bir takım kitaplarda uydurma hadis bulunduğu gerçeğinin savunulacak yanının kalmadığı görüldüğü zaman da "O kitaplar dinin temel bilgilerini bildiren kitaplar değildir" denerek güya çıkış yolu bulunuyor!...

7. Bir "garib hadis" tarifi: "Yalnız bir kimsenin bildirdiği hadis-i sahihdir." (423)

Demek ki Usul-i Hadis ilminde ya bütün garip hadisler sahih kabul ediliyor veya uydurma hadisler arasında, garib hadisler gibi tek kişi kanalıyla nakledileni yok!! Mezkûr kitap hakkında elbette daha fazla şey söylenebilir. Ancak muhtelif konulardan seçtiğim bu örnekler, kitabın, tam anlamıyla güvenilerek okunamayacağını göstermeye yeterlidir.


Ebubekir Sifil
 
Son düzenleme:

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
SAADETİ EBEDİYE KİTABI DEĞERLENDİRME

1-Eserde bol miktarda zayıf –ve hatta bazen uydurma– rivayetlere rastlanmaktadır. Mesela Hz. Peygamber (s.a.v)'in, Hz. Ali (r.a)'ye, "Benden sonrahalife Ebû Bekr olacaktır. Ondan sonra Ömer, ondan sonra Osman, ondan sonra da sen" buyurduğunun söylenmesi (60) böyledir.

Bu makalenin yazarı Dr. Ebubekir Sifil'dir. Ahmed1'in niye referans göstermediğini bilmiyorum.

İktibas ettiğim bu kısımda Sn. Sifil hata etmiştir. Çünkü bu yazı, Seadet-i Ebediyye'nin müellifine ait değildir. İmam-ı Rabbani hazretlerinden kuddise sirruh iktibastır. İmam-ı Rabbani hazretleri de İmam-ı Abdülkadir-i Geylani'den kuddise sirruh aktarmaktadır:

Mektub2_67.jpg
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Bu makalenin yazarı Dr. Ebubekir Sifil'dir. Ahmed1'in niye referans göstermediğini bilmiyorum.

İktibas ettiğim bu kısımda Sn. Sifil hata etmiştir. Çünkü bu yazı, Seadet-i Ebediyye'nin müellifine ait değildir. İmam-ı Rabbani hazretlerinden kuddise sirruh iktibastır. İmam-ı Rabbani hazretleri de İmam-ı Abdülkadir-i Geylani'den kuddise sirruh aktarmaktadır:

1-İktibas olarak Ebubekir Sifil yazdım şimdi.
2-Hocam mesele o değil aslında,Kendileri Din Kitaplarında hiçbir zayıf veya uydurma hadis olmadığını iddia ediyorlar.
3-Fakat Gazali ve Aclunî ve daha birçok ilim adamı , eselerine zayıf veya uydurma bazı rivayetleri aldığını söylemişlerdir.Çünkü zayıf ve uydurma olduğu bilinsin.Herkes Resulullah şöyle dedi böyle dedi diyerek İftira günahına sebebiyet vermesin.Zira Hadis konusuda derin bir mevzudur
 

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
SAADETİ EBEDİYE KİTABI DEĞERLENDİRME

4. "İmam-ı Şafiî hazretleri, İmam-ı a'zamın içtihadının inceliğinden az bir şey anlayabildiği içindir ki, "Bütün müçtehidler, İmam-ı a'zam Ebû Hanîfe'nin çocuklarıdır" demiştir." (49)

Oysa İmam eş-Şâfi'î'nin bu sözü, İmam Ebû Hanîfe'nin içtihadlarından ancak az bir şeyi anlayabildiğini değil, hüküm istinbat metotlarının, özellikle de Kıyas'ın inceliklerini sistemli bir şekilde ilk önce ortaya koyan kişinin İmam Ebû Hanîfe olduğunu tesbit ve itiraf ettiğini gösterir. Aksi halde İmam eş-Şâfi'î'nin İmam Ebû Hanîfe'ye ve onun talebelerine muhalefet etmesini açıklamak mümkün olmaz. Daha da önemlisi, bu durumda İmam eş-Şâfi'î'nin mezhebinin "yüzeysel" ve "daha az değerli" olduğu gibi bir garabet ortaya çıkar ki, aklı başında bir kimsenin böyle bir iddiada bulunması mümkün değildir.
Bir de İmam Ebû Hanîfe'nin, "Sünnet'e ittibada herkesten ileri gittiği"nin söylenmesi (49), "diğer mezheplerin Sünnet'e daha az ittiba ettiği"nin tersinden ifade edilmesidir ve oldukça düşündürücüdür.

Burada da İmam-ı Rabbani'nin rahimehullah bir mektubunun tercümesi var. Başka bir tercümeyi aşağıda veriyorum.

Mektub2_55_b.jpg
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Burada da İmam-ı Rabbani'nin rahimehullah bir mektubunun tercümesi var. Başka bir tercümeyi aşağıda veriyorum.

Hocam , bazı konularda öyle olabilir.Doğru söylüyorsunuz.Ama bu karşı tarafın bazı yanlışlarını örtmez.


Aşağıdaki konular , İmam Rabbanide geçmez.O böyle fetvalardan uzaktır.


1-Diş Dolgusu hakkında yaptıkları YANLIŞ FETVA

Hanefi’de, gusülde ağzın içini yıkamak farz olduğu için, gusül sahih olmaz. Maliki Mezhebinde ağzın içini yıkamak farz olmadığı için, diş dolgusu olan, Maliki mezhebini taklit ederse guslü sahih olur.Dolgu dişi çıkarmak elbette haracdır, hem de çok kuvvetli zorluktur. Ancak, başka mezhepte bir çıkış yolu olduğu için, o mezhebi taklit edince mesele kalmıyor.

http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=4061

( Tam tersine hiçbir Mezhebi taklite gerek yok..Çünkü kaplama veya dolgu diş zarurettir.Zaruretlerde Hanefi bile olsa , gusul sahih olur.Taklide gerek yok.Ben Hanefiyim.Diş taktırdım.Gusul alırken de Malikiyi taklid etmiyorum.Çünkü zaruretten dolayı Hanefi Mezhebinde de Gusul bu durumda geçerli oluyor.Ama Hakikat Yayınevi bana Cunub demiş oluyor bu fetvasıyla.)

2-Hoparlör ile Ezan okumak hakkında YANLIŞ FETVALARI


İşin dini yönüne gelince, cemaat, kendi imamından başkasının sesine uyarak namaz kılarsa sahih olmaz. Hoparlörden çıkan ezan sesinin de, müezzinin sesi olmadığı, teknik olarak yukarıda açıklandı.Metalik sesle, namaz kılınmaz, ezan okunmaz ve başka ibadet de edilmez. Hem dine aykırıdır, hem de bid’at olur.Görülüyor ki, radyo (mizyâ’) ile ve minarede hoparlör (mükebbirussavt) ile ezan okumak ve bunları ezan diye dinlemek caiz olmaz. Bunlar hem kabul olmaz, hem de günah olur. Küçük günaha devam, büyük günah olmaktadır.”

http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=4727

( Sizin orda Ezan sesi sana geliyorsa , sende dinliyorsan, onlara göre günahmış.Büyük günaha bile dönüşüyormuş.Bu nasıl fetva?)


3-Namaz kılmayan ve vakit geçince üzülmeyen kişi hakkında Kafir demeleri YANLIŞ FETVA

Hadis imamları söz birliği ile bildiriyor ki, bir namazı vaktinde, amden kılmayan, yani namaz vakti geçerken namaz kılmadığı için üzülmeyen kâfir olur veya ölürken imansız gider.
http://www.bizimsahife.org/namazk/namaz_namaz_kilmayanlar.htm

(Namaz kılmayan birçok kişiye Kafir denir mi?)

4- Din Kitaplarında Uydurma Hadis olmaz demeleri olan YANLIŞ FETVA

Din kitaplarında yada Hadis kitaplarında uydurma hadis olmaz

http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=776

(İmam Aclunî,İmam el-Gazzâlî ve İmam es-Süyûtî gibi Alimler eserlerini takdim ederken, kendi eserlerinde zayıf yada uydurma olabileceğini söylemiştir.Bende Mecmauz Zevaid adlı hadis kitabı var.Yazarı Heysemidir.Bizzat kendisi hem sahih hem hasen hem zayıf hemde uydurma hadisleri almıştır.Ve hangilerinin de uydurma olduğunu söylemiştir.Demekki bazı Hadis kitaplarında Uydurma hadisler olabilir.)

6-Hem Sünnete hem kazaya niyet edilirse ikisi beraber kılınmış olur ' YANLIŞ FETVA

Sünnet kılarken kazaya da niyet edince kaza da sünnet de kılınmış olur.

http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=2910

( iki niyet olmaz.Ya Sünneti kılacaksın, ya Kazanı.İkisine niyet edeyim de ikisini aynı anda kılayım şeklinde yanlış fetvaları var.Hacca ya Nafile için gidersin , Ya Farz için gidersin.Hem Nafile , hem Farz için gidilmez.Bunun gibi Namazlarda da ya Sünnete niyet edersin, ya da Kazaya niyet edersin.)

-----

Daha başka YANLIŞ FETVALARI da var.Ben çok yazmak istemiyorum.Aslında sevdiğim bir Yayınevi ama neden böyle yanlış fetvalar veriyorlar bilmiyorum.Allah hepimizi hidayet etsin.


Cübbeli Hocada söylemişti : Sevdiğim insanlar ama neden böyle yanlış fetvalar veriyorlar?

Camideki bir İmam'a sormuştum ,''Saadeti Ebediye'' adlı kitabı o da : Bir ara o kitap Camilerde yasaklanmıştı'' dedi.

O yüzden kitabı bence , herkesin okuması doğru değil.Fıkhı , İlmihali iyi olan biri okumalıdır.Böylece yanlışları da doğruları da ayırt edebilir.Ama bunları ayırt edemeyen okumasın.

O yüzden Ebubekir Hocanın tarafı veya şunun bunun taraflığı altında birşey söylemedim.Yazılar ortada , tarafsız bir şekilde söyledim.
 

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Lafı uzatmamak için şunu yazayım: Bir forumda, Sn. Sifil'in bu makalesindeki bazı hataları ortaya koymuştum. Sonra kendisi gazetesinde benim yazdıklarıma günlerce cevap yazdı. Yazdığı cevaplarda burada söylediği bazı hususları kabul etti; ancak genel olarak kendi görüşlerinde ısrar etti. Bu arada, bana cevaben yazdığı yeni yazılarında da başka hatalar yaptı. Konuyu fazla uzatmamak temayülünde olduğum için (ve başka zararlara yol açmamak için), ben tekrar uzun cevap yazmadım. Konuyu fazla da büyütmemek lazım diye düşünüyorum. Sn. Sifil hatasız değildir; ancak bu husus, kıymetli çalışmalarından istifade etmeme mani olmamıştır. Bloguma bakarsanız, pek çok yazımda kendisine referans verdiğimi görürsünüz.
 

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Hocam , bazı konularda öyle olabilir.Doğru söylüyorsunuz.Ama bu karşı tarafın bazı yanlışlarını örtmez.

Aşağıdaki konular , İmam Rabbanide geçmez.O böyle fetvalardan uzaktır.


3-Namaz kılmayan ve vakit geçince üzülmeyen kişi hakkında Kafir demeleri YANLIŞ FETVA
Hadis imamları söz birliği ile bildiriyor ki, bir namazı vaktinde, amden kılmayan, yani namaz vakti geçerken namaz kılmadığı için üzülmeyen kâfir olur veya ölürken imansız gider.
http://www.bizimsahife.org/namazk/namaz_namaz_kilmayanlar.htm

(Namaz kılmayan birçok kişiye Kafir denir mi?)

Bu da başka muteber bir kitapdan iktibastır.

(Not: Orada namaz kılmayana kafir denmiyor; kılmadığı için üzülmeyen kafir olabilir veya ölürken imansız gidebilir deniyor. Farkı görmek lazımdır. Kaldı ki, diğer 3 mezhebde namaz kılmayanın hükmü bellidir.)

Sn. Sifil'in beni esas şaşırtan tavrı, bu makalesinde tenkid ettiği yazıların esas sahiplerini -büyük İslâm âlimlerini- gizlemiştir.

Konuyu biraz araştırınca, karşıma şu çıktı: Sn. Sifil bahis konusu cemaatten bir yazar ile tartışmıştır. Kızgınlıkla bu makaleyi yazmıştır. Daha sonraki yazılarında daha sakin bir üslupla yazdığını görüyoruz. Bundan dolayı, konuyu uzatmamak taraftarıyım. Zararı faydasından fazla olur. Ama, Sn. Sifil'in her söylediğine satır satır cevabım vardır.

Neticede, kıymetli, istifadeli çalışmaları olan bir ilahiyatçı-yazardır. Bir hata yapmış olması, çalışmalarının kıymetini görmezden gelmeme yol açmaz.

Küfür ve bid'atlar hariç, diğer hatalar sebebiyle insanları silmek, her şeyi veya kişiyi ya siyah ya da beyaz görmek, elbette yanlış olur.
 
Son düzenleme:

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Bu da başka muteber bir kitapdan iktibastır.

(Not: Orada namaz kılmayana kafir denmiyor; kılmadığı için üzülmeyen kafir olabilir veya ölürken imansız gidebilir deniyor. Farkı görmek lazımdır. Kaldı ki, diğer 3 mezhebde namaz kılmayanın hükmü bellidir.)

Hocam , E-bilir,olabilir gibi bir lafız görmedim.

''Bir namâzı, vaktinde amden(bilerek) kılmayan, ya’nî namâz vakti geçerken, namâz kılmadığı için üzülmeyen, kâfir olur.'' diyor.

Üzülmeyen birçok insan vardır.Bu namazı inkar ettiğinden dolayı değil , tembelliğinden dolayı bir ğafillik olmuştur.

Üç Mezhebe göre Namazı inkar etmedikçe kılmayan kafir olmaz.(Hanbeliler bunun dışındadır)

Zaten Esas görüş , kafir olmadığıdır.
 

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Namazı özürsüz terk edenin hükmü hakkında alimlerin ikiye ayrıldığı İlmihal’de zaten yazılıdır. Sn. Sifil kitabdaki yazıyı eksik nakledince, okuyucusunu da yanıltmış oluyor. İlmihal kitabında şöyle yazılı:

“Hadîs imâmları, söz birliği ile bildiriyor ki, (Bir nemâzı vaktinde amden kılmıyan, ya’nî nemâz vakti geçerken, nemâz kılmadığı için üzülmeyen, kâfir olur veyâ ölürken îmânsız gider. Yâ nemâzı, hâtırına bile getirmiyenler, nemâzı vazîfe tanımıyanlar ne olur?). Ehl-i sünnet âlimleri sözbirliği ile buyurdular ki, (İbâdetler îmândan parça değildir). Yalnız, nemâzda söz birliği olmadı. Fıkh imâmlarından imâm-ı Ahmed ibni Hanbel, İshak ibni Râheveyh, Abdüllah ibni Mubârek, İbrâhîm Nehâî, Hakem bin Uteybe, Eyyûb Sahtiyânî, Dâvüd Tâî, Ebû Bekr ibni Şeybe, Zübeyr bin Harb, dahâ birçok büyük âlimler, bir nemâzı amden, ya’nî bile bile kılmıyan kimse, kâfir olur, dedi.”

Bütün bu bilgiler, bu kitabdaki diğer dini bilgiler gibi, İslam alimlerinin kitaplarından alınmıştır. Mesela, Hindistan’ın büyük alimlerinden Mevlana Muhammed Rebhami rahmetullahi teâlâ aleyh m.1431 senesinde dörtyüz kırk dört kitabdan toplayarak yazdığı farsca Riyad’ün Nasıhin kitabında namazı kasden ve özürsüz terkedenin kafir olacağına delalet eden hadis-i şerifleri senedleriyle yazdıktan sonra şöyle buyuruyor:

“Bir hadis-i şerifde de: (Kul ile küfr arasındaki fark namazdır.) buyuruldu. Yani mü’min ile kafir arasındaki fark, namaz iledir ki, mü’min namaz kılar ve kafir kılmaz. Fakat münafıklar bazan kılar, bazan kılmazlar.” (Riyad’ün Nasıhin, s.166)

Muhaddisler hadis-i şerifleri naklederler, hadis-i şeriflerin manasını ise mezheb imamları açığa çıkarır, izah ederler. Hadis imamlarının söz birliği demek, hadis imamlarının hepsi namazın terk edenin kafir olacağına delalet eden bir veya daha çok hadis-i şerif bildirmiştir demektir. Bu husus izahtan varestedir. Mezheb imamları ise bu hadis-i şerifleri değişik şekillerde açıklamışlardır. Muhammed Rebhami hazretleri buyuruyor ki:

“Bu onbeş hadis ve asar, bir namazı amden terk ederek, namaz vaktini geçiren kimsenin kafir olacağını göstermektedir. Bu hadis-i şeriflerdeki terkden maksad, Allahü teâlâ bilir, namaz kılmadığından dolayı üzülmeyen kimse demek, yahud namazı kılmayanlar son nefeslerinde kafir olurlar demek olsa gerektir. Allahü teâlâ korusun. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem’in muradını Sübhanehü ve teâlâ bilir. Bu söylediklerimiz hadis alimlerinin icma ve ittifakıdır. Fakat fıkıh imamlarından bir çoğu da, bir namazı kasden terkedenin kafir olmasında ittifak etmişlerdir. Mesela İmam Ahmed bin Hanbel, İshak Raheveyh, Abdullah bin Mübarek, İbrahim-i Nehai, Hakim bin Uteybe, Ebu Eyyub Sicistani, Davud-i Tayalisi, Ebubekir, Ebu Şeybe, Zübeyr bin Harb ve birçokları bunlardandır. ...İmam Ahmed bin Hanbel mezhebinde, bir namazı kasden terkeden katl olunur. Kafir olduğundan katl olunur, öldürülür. Yıkanmaz, kefene sarılmaz, üzerine namaz kılınmaz, müslümanların kabristanına konulmaz. Zad-ül mukvin’de diyor ki: geçmişteki alimler buyurdu ki, beş şeyi yapmayan beş şeyden mahrum kalır: [Bunlardan beşincisi:] Namaz vakti gelince kılmak istemeyen, son nefesde kelime-i şehadet getiremez.” (Riyad’ün Nasıhin, s.169)

Seyyid Abdülkadir-i Geylani kuddise sirruh hazretleri, Gunye’tüt Talibin kitabında namaz kılmayanın küfrüne delalet eden ayet-i kerime ve hadis-i şerifleri bildirdikten sonra buyuruyor ki:

“Hanbeli mezhebi imamı İmam-ı Ahmed’e (rahımehullah) göre, namazı terkeden, namazın farz olduğunu kabul etmemekle beraber terk ediyorsa kafir olur. Namazın farz olduğunu kabul etse, fakat gevşeklik ve tenbellikle namazı terkeylese, kendisine gel namazı kıl dense, namazı kıl dendiği zamandan sonra gelen namazın vakti daralıncaya kadar kılmasa, yine kafir olur. İki halde de mürted gibi, tevbe etmesi için üç gün mühlet verilir. Bu zaman zarfında tevbe ederse ne ala, etmezse kafir olduğundan ötürü kılıçla öldürülür. Cenaze namazı kılınmaz. Müslüman mezarlığına konmaz. İmam-ı Ahmed’den (rahımehullah) bir başka rivayette, o kimse üç vakit namazı terkedip, dördüncü vakit çıkıncaya kadar tenbellik ve gevşeklikle kılmasa, katli vacib olmaz. Zina eden gibi, had cezası vurularak katledilir. Bu durumda hükmü, müslüman ölülerin hükmü gibi olur. Yani müslümanlardan veresesi varis olur. İmam-ı A’zam (rahımehullah): Gevşeklik ve tenbellikle namaz kılmayan katlolunmaz, öldürülmez, ancak namaz kılıp tevbe edinceye kadar hapsolunur, buyurdu. İmam-i Şafii (rahımehullah), tenbellik ve gevşeklikle namaz kılmayan kimse ceza olarak kılıçla öldürülür, kafir denmez buyurdu. O kimsenin küfrüne delil, yukarıdaki ayet ve hadis-i şeriflerdir.” (s.413)

Namazın farz olduğuna inanmayanın kafir olacağı açıktır ve bunda ihtilaf olmaz. Sadece namazı değil, açık nass ile farz olduğu bildirilmiş (Ramazan orucu ve zekat gibi) herhangi bir ibadeti inkar eden de kafir olur. İslam alimlerinin yazılarından, namazın terkedenin hükmü hakkında sözbirliği olmadığı görülmektedir. İmam-ı Zehebi, Kitab’ül Kebair kitabında diyor ki:

“Alimler namaz kılmayanın (şeri cezası)nın ne olacağı hususunda ihtilaf etmişlerdir. Malik, Şafii ve İmam Ahmed (Namaz kılmayanın boynu kılıçla vurulur) demişlerdir. Meşru mazereti olmadan namazı terkedenin küfründe de müctehidler ve fakihler değişik görüşlere sahiptir. İbrahim en-Nehai, Eyyüb es-Sahtiyani, Abdullah b. El-Mübarek, Ahmed b. Hanbel ve İshak b. Rahuya küfrüne kaail olmuşlar...” (Bedir Yayınevi, İstanbul, 1986; s.26)

İmam-ı Gazali rahmetullahi teâlâ aleyh hazretleri de “Namaz Kılmayanın Cezası” başlığı altında bu konuyu uzun yazıyor ve buyuruyor ki:

“Tirmizi der ki, Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem sahabileri namazdan başka hiçbir ibadeti terk etmenin küfre yol açacağını ileri sürmezlerdi.” (Mükaşefetü´l Kulub)

Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi’nde de benzer bilgiler verilmiş:

“Gerçekten namazı terk eden kimse onun farz olduğunu inkar ediyorsa, bütün ulemanın icmaı ile dinden çıkar... Farz olduğunu itikad etmekle beraber, tenbelliğinden kılmıyorsa mesele ulema arasında ihtilaflıdır. İmam Malik ve Şafii ve diğer bir çok ulemaya göre kafir değil fasık olur...Seleften bir cemaate göre, namazı terkeden alelıtlak kafir olur. İmam-ı Ahmed’den gelen iki rivayetten biri bu olduğu gibi, Abdullah bin el-Mübarek ve İshak bin Rahuye’nin ve diğer bazı zevatın mezhebi de budur.” (Ahmed Davudoğlu, Sönmez Yayınevi, 1977; c.1, Bab:35, s.355) Aynı kitabın 356. sayfasında da, bahis konusu hadis-i şerifleri tevil eden ulemanın bir açıklamasının da “Namaz kılmamak kendisini küfre götürür.” olduğu yazılıdır.

İlmihal’deki yazıda “veya ölürken imansız gider” ifadesi var. Yani, bazı alimlere göre kafir olacağı, bazılarına göre ise namaz kılmayanın -tövbe etmezse- son nefesde imansız gidebileceği anlaşılmaktadır. Bu izahın da Riyad’ün Nasıhin kitabından alındığı ve diğer kitablardaki yazılarla tutarlı olduğu görülmektedir.

Namazı terkedenin hükmü hakkında müctehidlerin ihtilafına işaret etmekle beraber, Tam İlmihal kitabı Hanefi mezhebine göre yazılmıştır. Nitekim, kitabın "son söz" kısmında şöyle yazılı:

“Cehennemde kimler sonsuz kalacak? Nemâz kılmıyanlar mı? Günâh işliyenler mi? Hayır! Cehennemde, Allahü teâlânın düşmânları, sonsuz yanacakdır. Günâh işliyen müslimânlar, Allahü teâlânın düşmanı değildir. Kabâhatli kullarıdır. Bunlar, yaramaz, suçlu çocuğa benzer. Yaramaz çocuğa, anası, babası düşman olur mu?”
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Fıkıh imamlarından bir çoğu da, bir namazı kasden terkedenin kafir olmasında ittifak etmişlerdir.

Tembellikten kılmayan (Ebu Hanife)İmam Malik ve Şafii ve diğer bir çok ulemaya (yani Fıkhî İmamların çoğuna) göre kafir değil fasık olur.

---

Hocam yukarıda iki söz zıttır.

1-Üstte Fıkıh İmamlarının çoğu ''kasten terkeden kafir olur'' deniliyor.
2-Altta ise Fıkıh İmamlarının çoğu''kasten terkeden fasık olur'' deniliyor.

Doğru olan 2.sidir.

Hocam madem bu kişiler , İmam Rabbaniye intisaplı madem Hanefi Mezhebine intisaplılar , Sitelerinde sürekli Kasten namaz terkeden Kafir olur yazısı ne demek oluyor?

حكي أن أحمد ناظر الشافعي في تارك الصلاة ، فقال له الشافعي : يا أحمد ، أتقول إنه يكفر ؟ قال : نعم.

قال : إذا كان كافرا ، فبم يسلم ؟ قال : يقول : لا إله إلا الله ، محمد رسول الله ، صلى الله عليه وسلم.

قال الشافعي : فالرجل مستديم لهذا القول لم يتركه ، قال : يسلم بأن يصلي ، قال : صلاة الكافر لا تصح ، ولا يحكم بالإسلام بها.

فانقطع أحمد وسكت.

حكى هذه المناظرة أبو علي الحسن بن عمار ، من أصحابنا ، وهو رجل موصلي من تلامذة فخر الإسلام الشاشي.

Subkî, "Tabakat'uş-Şâfiiye" adlı kitapta şöyle yazmıştır:

"Şafiî ile Ahmed (rahimehullah) namazı terkeden hakkında tartıştılar:

Şafiî, Ahmed'e: "Ey Ahmed, namazı terkeden kâfir mi olur diyorsun?"
Ahmed: "Evet," dedi.

Şafiî: "Peki kâfir olduğu zaman ne ile müslüman olur?"

Ahmed: "La ilahe illAllah Muhammedun Rasûlüllah ile," der.

Şafiî: "Adam bu sözü henüz terketmiş değil."

Ahmed: "Müslüman olduğunu namaz kılmakla gösterir."

Şafiî: "Kafirin namazı sahih olmadığına göre onun müslümanlığına hüküm verilemez." deyince,

İmam Ahmed susmuştur."

(İmam Subkî,Tabâkâtuş-Şâfîye, 2/48 ; Muhammed b. Râfi,Târihul lil Hâkim)Subkî, naklettikten sonra şöyle dedi :Bu Munâzarayı arkadaşlarımızdan Aliyyu'l Hasan b. Ammâr nakletti. O Musul'ludur. Ve o İslamın gururu olan Şâşî'nin öğrencilerindendir.

 

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Fıkıh imamlarından bir çoğu da, bir namazı kasden terkedenin kafir olmasında ittifak etmişlerdir.

Tembellikten kılmayan (Ebu Hanife)İmam Malik ve Şafii ve diğer bir çok ulemaya (yani Fıkhî İmamların çoğuna) göre kafir değil fasık olur.

---

Hocam yukarıda iki söz zıttır.

1-Üstte Fıkıh İmamlarının çoğu ''kasten terkeden kafir olur'' deniliyor.
2-Altta ise Fıkıh İmamlarının çoğu''kasten terkeden fasık olur'' deniliyor.

Doğru olan 2.sidir.

Birinci ifade İmam-ı Rebhami'ye aittir: "Fakat fıkıh imamlarından bir çoğu da, bir namazı kasden terkedenin kafir olmasında ittifak etmişlerdir. Mesela İmam Ahmed bin Hanbel, İshak Raheveyh, Abdullah bin Mübarek, İbrahim-i Nehai, Hakim bin Uteybe, Ebu Eyyub Sicistani, Davud-i Tayalisi, Ebubekir, Ebu Şeybe, Zübeyr bin Harb ve birçokları bunlardandır."

Diğer ifade İlmihal'de mevcut değildir; ilave bilgi olarak ben naklettim. Merhum Ahmed Davudoğlu'nun ifadesidir (veya aktardığı bilgidir): "İmam Malik ve Şafii ve diğer bir çok ulemaya göre kafir değil fasık olur...Seleften bir cemaate göre, namazı terkeden alelıtlak kafir olur. İmam-ı Ahmed’den gelen iki rivayetten biri bu olduğu gibi, Abdullah bin el-Mübarek ve İshak bin Rahuye’nin ve diğer bazı zevatın mezhebi de budur."

Malumunuz, dört mezheb imamının dışında ve onlardan önce yaşamış büyük imamlar vardı. Mezhebleri kitaplara geçmediği için kısmen unutuldu. Dört mezheb âlimlerini düşünürsek, "fıkıh imamlarının çoğuna göre fasık olur" sözü doğru olur. Önceki büyük fakihleri de denkleme katarsak, hangisinin daha çok olduğunu Allahü teâlâ bilir.

Burada maksad, namaz kılmanın ne kadar mühim olduğunu anlatmaktır. Anlatan da İmam-ı Rebhami'dir. İlmihal yazarı sadece tercüme etmiştir (rahmetullahi teâlâ aleyhim ecmain)

Hocam madem bu kişiler , İmam Rabbaniye intisaplı madem Hanefi Mezhebine intisaplılar , Sitelerinde sürekli Kasten namaz terkeden Kafir olur yazısı ne demek oluyor?

Hangi sitede acaba? Yazının orijinaline bir bakayım. Gerekirse kendilerine yazarım.

Yalnız lafızları okurken şu hususu hatırlamakda fayda var: Bir günahı işlemek başka şey, hafife almak, küçük görmek başka şey. Namazı ve dinin başka emirlerini hafife alan (önemsemeyen, küçük gören) kâfir olur.
 
Son düzenleme:

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Dinimizislam.com onların sitesi

Hangi sayfa acaba? Bağlantısını verirseniz bir inceleyeyim. Çünkü İlmihal'de diyor ki: "“Cehennemde kimler sonsuz kalacak? Nemâz kılmıyanlar mı? Günâh işliyenler mi? Hayır! Cehennemde, Allahü teâlânın düşmânları, sonsuz yanacakdır. Günâh işliyen müslimânlar, Allahü teâlânın düşmanı değildir. Kabâhatli kullarıdır."

Bu yazı şurada görülebilir:

http://www.hakikatkitabevi.net/book.php?bookCode=001

Burada pdf kısmına tıklayınca, s. 1043'de bulunuyor. İmam-ı Rebhami'nin yazısı ise s. 210'dan itibaren okunabilir.

Not: Ahmed kardeşim, bu şekilde yazışınca sanki tartışma gibi oluyor. İsterseniz özel mesajla haberleşebilir, diğer konuları ele alabiliriz.
 
Son düzenleme:

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
İbni Âbidîn ise Reddü’l-Muhtar isimli eserinde namaz bahsinin baş taraflarında, “Namazın farziyetini inkâr eden kâfir olur. Umursamayarak, yani tembelliğinden dolayı kasden terk eden kimse ise fasık, günahkâr olur” demektedir.

Yüzlerce İbn Abidine ait fetva yayınlayan Hakikat grubu neden bu fetvayı koymamış ,onu da söylesinler.
 

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
İbni Âbidîn ise Reddü’l-Muhtar isimli eserinde namaz bahsinin baş taraflarında, “Namazın farziyetini inkâr eden kâfir olur. Umursamayarak, yani tembelliğinden dolayı kasden terk eden kimse ise fasık, günahkâr olur” demektedir.

Yüzlerce İbn Abidine ait fetva yayınlayan Hakikat grubu neden bu fetvayı koymamış ,onu da söylesinler.

"Namazı inkâr eden kâfir olur. Çünkü kat'î delil ile sabittir. Umursamayarak, yani tenbelliğinden dolayı kasten terk eden fâsık olur. Ve namaz kılıncaya kadar hapis edilir. Çünkü bir insan kul hakkı için bile hapis edilir. O halde ALLAH Taâlâ'nın hakkı için hapis edilmesi. Evleviyette kalır. Bazıları kan akıncaya kadar dövüleceğini söylemişlerdir. İmam Şâfiî'ye göre bir tek namazdan dolayı haddı şer'î (ceza) olmak üzere öldürülür. Bazıları kâfir olduğu için öldürüleceğini söylemişlerdir." Kan akıncaya kadar dövülür diyen Mahbubî'dir. Bunu Halebî «Mineh»ten nakletmiştir. «Hilye»nin ifâdesinden anlaşılan mezhebin bu olduğudur. Zira şöyle demiştir: «Aralarında Zührî de bulunan birtakım ulema öldürülmeyeceğini, fakat ta'zir (te'dip) edileceğini ve ölünceye yahut tövbe edinceye kadar hapis edileceğini söylemişlerdir». İmam Şâfiî'ye göre tenbellikten dolayı kasten bir tek namaz bırakan kimse hadd-ı şer'i olmak üzere öldürülür. İmam Malik ile İmam Ahmed'in mezhepleri de budur. İmam Ahmed'den bir rivâyete göre kâfir olduğu için öldürülür. Hanbelîlerin cumhuruna göre muhtar olan kavil budur. «Hilye» de bu mesele uzun uzadıya izah olunmuştur (İbni Abidin Tercümesinden)

Bunu kendilerine sormanız ve münazara etmeniz uygun olur.

Ancak, tekrar edeyim: Sn. Sifil'in tenkid ettiği yazı İmam-ı Rebhami rahimehullah gibi meşhur bir âlime aittir. Orada yazılanlar da diğer kitaplarda yazılı olanlarla uyumludur.

Bu kitabın müstakil bir Türkçe tercümesi mevcuttur, arzu edenler bakabilirler:

http://www.turkiyekitaparsivi.com/r...uslumanlara-nasihat-mevlana-muhammed-rebhami/

riyad%C3%BCn-nasihin.jpg
 
Son düzenleme:

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Tekrar ifade edeyim ki , Hakikat grubu yayınlarının kitaplarını herkes okumamalıdır.Yanlış Fetvalar bulunmaktadır.

Bazı Yanlış Fetvaları

1-Diş Dolgusu varsa taklid etme fetvası
2-Hoparlör ile Ezan okumak okunmaz fetvası
3-Din Kitaplarında Uydurma olmaz İddiası
4-Hem Sünnete Hem Kazaya Niyet fetvası
 

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Türkiye'de Vehhabilere karşı muhtemelen ilk reddiye (ve en istifadeli olanı) "Müslümana Nasihat" kitabıdır:

http://www.hakikatkitabevi.net/book.php?bookCode=004

Yine Vehhabilere ve mezhebsizlere karşı yazılmış çok istifadeli bir eser "Faideli Bilgiler" isimli kitapdır:

http://www.hakikatkitabevi.net/book.php?bookCode=008

Şiilere/Rafızilere reddiye mahıyetinde çok istifadeli iki eser "Hak Sözün Vesikaları" ve "Eshab-ı Kiram" isimli eserlerdir:

http://www.hakikatkitabevi.net/book.php?bookCode=007

http://www.hakikatkitabevi.net/book.php?bookCode=009

Dikkatle incelenirse, bu kitaplar hep meşhur Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından derlenmiştir. Bunların hepsini her din kardeşime kuvvetle tavsiye ederim. Vesselâm.
 
Üst