Saadeti Ebediye Kitabı hakkında Değerlendirme

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Birinci cümle ile ikinci cümle arasındaki bağlantı nedir acaba? Burada mantıklı bir argüman göremiyorum. Kusura bakma ama, diğer yazdıklarının da konuyla pek alâkası yoktur.

"Diş dolgusu" konusuna her iki tarafın argümanları hakkında yukarıda bahsedilen kaynaklarda ve internette fazlasıyla bilgi bulunabilir. Arzu eden kıyaslayarak okur ve kendisi için karar verir.

Şeriat, zaruret durumlarını genel hükümlerden her zaman istisna etmiştir.(El-Ceziri,El-Mezahibul Erbaa,4 Mezhebe göre İslam Fıkhı,Gusul Bahsi)
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Derici ve boyacının tırnaklarına ve tırnak altlarına bulaşan boya ve benzeri şeyler, suyun geçmesini engellerse de ilim adamlarının çoğu bunda zorluk bulunduğunu dikkate alarak cevaz vermişlerdir.(Delilleriyle İslam Fıkhı,Celal Yıldırım,Gusul Bahsi)

O halde bu konuda da zaruri (kaçınılması çok zor) halleri genel hükmün dışında tutmak gerekir. Çünkü Şer'î kaideler de bu kapıyı açık tutmuştur.(Delilleriyle İslam Fıkhı,Celal Yıldırım,Gusul Bahsi)

Bunun dışında pire ve sinek pisliğinden genellikle kurtulmak mümkün olmdığı için deri üzerinde yapışıp kalmaları gusle engel sayılmamıştır.(Delilleriyle İslam Fıkhı,Celal Yıldırım,Gusul Bahsi)

Çiçek ve ekzema gibi bir hastalıktan dolayı deri üzerinde meydana gelen kabuklar kabarık bir vaziyette olup kenarları deriye bitişikse gusle mâni' sayılmaz(Delilleriyle İslam Fıkhı,Celal Yıldırım,Gusul Bahsi)
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Zaruret herşeyi mubah kılarken , bunu neden mübah kılmıyor.Bu fıkıh kuralıdır.

Zaten "zaruret" olduğu kabul edilseydi, mesele kalmazdı.

Ayrıca, burada yaptığın genelleme yanlıştır:

"Bir adam diğerine, elimi kes ye, dese, helâl olmaz. Çünkü insan eti mecbur kalındığında da mubah olmaz." (İbni Abidin)
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Zaten "zaruret" olduğu kabul edilseydi, mesele kalmazdı.

Ayrıca, burada yaptığın genelleme yanlıştır:

"Bir adam diğerine, elimi kes ye, dese, helâl olmaz. Çünkü insan eti mecbur kalındığında da mubah olmaz." (İbni Abidin)

Derici ve boyacının tırnaklarına ve tırnak altlarına bulaşan boya ve benzeri şeyler, suyun geçmesini engellerse de ilim adamlarının çoğu bunda zorluk bulunduğunu dikkate alarak cevaz vermişlerdir.(Delilleriyle İslam Fıkhı,Celal Yıldırım,Gusul Bahsi)

O halde bu konuda da zaruri (kaçınılması çok zor) halleri genel hükmün dışında tutmak gerekir. Çünkü Şer'î kaideler de bu kapıyı açık tutmuştur.(Delilleriyle İslam Fıkhı,Celal Yıldırım,Gusul Bahsi)
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Zaten "zaruret" olduğu kabul edilseydi, mesele kalmazdı.

Ayrıca, burada yaptığın genelleme yanlıştır:

"Bir adam diğerine, elimi kes ye, dese, helâl olmaz. Çünkü insan eti mecbur kalındığında da mubah olmaz." (İbni Abidin)

Reddul Muhtardan delil getiriyorsun ama İbn Abidin bak ne diyor?


أَقُولُ : فِيهِ أَنَّ الْغُسْلَ فِي الِاصْطِلَاحِ غَسْلُ الْبَدَنِ ، وَاسْمُ الْبَدَنِ يَقَعُ عَلَى الظَّاهِرِ وَالْبَاطِنِ إلَّا مَا يَتَعَذَّرُ إيصَالُ الْمَاءِ إلَيْهِ أَوْ يَتَعَسَّرُ كَمَا فِي الْبَحْرِ

Yine İbn Abidin diyor ki : Istılahta gusül bedeni yıkamaktır. Beden ismi hem dışa hem içe şâmildir. Bundan yalnız suyu ulaştırmak imkânsız veya pek güç olan yerler müstesnadır.(Reddul Muhtar,Taharet kısmı)
 

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
Ahmed kardeşim, kusura bakma ama, boşuna çabalıyorsun. Benzetme, kıyas, çıkarım vs. yapmadan, muteber kitaplardan davana yardım edecek bir bilgi ortaya koyamazsın. Senin yapacağın hiç bir benzetme, kıyas, çıkarım vs. de bana etki etmez. Şimdi esas konuya döneceğim. Sifil Hoca'nın son sözleri üzerinde duracağım.
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Ahmed kardeşim, kusura bakma ama, boşuna çabalıyorsun. Benzetme, kıyas, çıkarım vs. yapmadan, muteber kitaplardan davana yardım edecek bir bilgi ortaya koyamazsın. Senin yapacağın hiç bir benzetme, kıyas, çıkarım vs. de bana etki etmez. Şimdi esas konuya döneceğim. Sifil Hoca'nın son sözleri üzerinde duracağım.

Sen boşver onu, gelelim 2.konuya : Hem sünnete hem kazaya niyet

Bunun hakkında ne diyorsun?
 

Murat Yazıcı

Deneyimli Üye
Kademeli
SAADETİ EBEDİYE KİTABI DEĞERLENDİRME

7. Bir "garib hadis" tarifi: "Yalnız bir kimsenin bildirdiği hadis-i sahihdir." (423)

Demek ki Usul-i Hadis ilminde ya bütün garip hadisler sahih kabul ediliyor veya uydurma hadisler arasında, garib hadisler gibi tek kişi kanalıyla nakledileni yok!! Mezkûr kitap hakkında elbette daha fazla şey söylenebilir. Ancak muhtelif konulardan seçtiğim bu örnekler, kitabın, tam anlamıyla güvenilerek okunamayacağını göstermeye yeterlidir.

Ebubekir Sifil

Sifil Hoca burada da beni şaşırtıyor. Bahsettiği yerdeki yazı da başka bir eserden iktibastır, yani Tam İlmihal kitabının müellifinin kendi sözü değildir. Neticede bu bir ilmihal kitabıdır, bir hadis kitabı veya usül-i hadis ilmi üzerine yazılmış bir eser değildir. İlmihal’de, hadis-i şeriflerin tasnifinde kullanılan bazı kelimeler hakkında, yine tamamen başka kitablardan naklen, kısa bilgiler verilmiştir; bu bilgilerin eksiksiz olması elbette beklenemez. Fakat, yukarıdaki tenkidin ilmî bir tesbitten ziyade, kusur bulma saikiyle yazıldığı anlaşılıyor.

Şimdi biz de masayı tersine çevirip, Ebubekir Sifil Hoca'nın yazılarını hata aramak saikiyle okusak doğru bir iş mi yapmış oluruz? Yukarıda biraz mecburen belgelediğim hataları bir yana, meselâ, 26-27-28 Kasım 2005 tarihli Milli Gazete’deki müzik hakkındaki yazılarında daha ciddi hatalar vardır. Bahis konusu makalelerinde bazı yazdıkları helal ve haram hakkında yanıltıcı olabileceği için, konu daha ağırdır. Şimdilik burada durayım; yarın sabah erken mesai var...
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
أما حشو الأسنان والأضراس بما يسد فجواتها فى الصناعة أو تغطيتها بمعدن كالذهب أو الفضة أو البلاتين أو نحوها أو شد بعضها إلى بعض بالأسلاك المعدنية بحيث أصبح الحشو والغطاء كأنه جزء من الأصل متصل به اتصالا ثابتا مستقرا وكذلك السلك المشدود به .
فالظاهر من القواعد العامة أنه لا يجب فى الوضوء والغسل إزالتها بل يجرى عليها الماء بحالتها الراهنة ولا يجب غسل ما تحت الحشو والغطاء أو الأسلاك لما فى ذلك من بالغ الحرج والمشقة وهما مندفعان فى التشريع قال تعالى { يريد اللّه بكم اليسر ولا يريد بكم العسر } البقرة 185 ، وقال تعالى { وما جعل عليكم فى الدين من حرج } الحج 78 ، وأى حرج أشد من إلزام المتوضىء والمغتسل إزالة ذلك وهو لم يلجأ إليه إلا للضرورة الصحية ودفعا لألم شديد .

Bu arada yukarda , takma diş,dolgu diş gibi konular zaruret olduğundan caizdir deniyor.Sanki kendi dişiymiş gibidir hükmü veriliyor.

[Fetava Daril İfta El-Mısriyye,7/245]
 

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Yine de diş dolgusunun ya da benzeri işlemlerin , yani,estetik kaygısı olmadan yapılanların gusle mani olmadığını düşünüyorum. İslâmiyet kıyâmete kadar hükmünü idâme ettirecek geniş zamanlı bir din.Elbetteki kolaylık dini olduğunu da göz önüne alırsak, böyle bir uygulamayı men etmesi hangi mezhep olursa olsun olası görünmüyor. O zamanlar böyle bir uygulama olmadığı için direkt olarak bahsedilip cevaz verilmese de, benzeri konulardaki hükümler esas kabul edilebilir.
Tabii bu da benim şahsi kanaatim. Aksini düşünenlerin ise, her ihtimale karşı tedbiren başka mezheplere uymasında da ,kanımca hiç bir beis yok .
Zaten mühim olan, kişinin içine sinmesi ,şüphe ve tereddüte yer bırakmadan gönlünün rahat olmasıdır....
 

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Ben dolgunun/kaplamanın "zaruret" olmadığı konusunda bahsettiğim kaynaklardaki açıklamaları okudum ve ikna oldum. Siz ikna olmadıysanız, kendi doğru bildiğiniz gibi amel edersiniz.

Zaruret olup olmaması göreceli bir kavram. Birine göre olmayan diğerine göre olabilir. Ağız ve dişler ,sindirim sistemi başta olmak üzere sayısız hastalığa zemin hazırlayan, belkide bakterilerin en yoğun bulunduğu ortamda bulunan kısımlardır. Beyne yakın olması hasebiyle, ve enfeksiyon oluşturmaya çok elverişli yerde bulunduğundan her tür bakımı ve tedaviyi yaptırmak gerekir.Bu tür mevzûlarda daha geniş zamanlı düşünmek lazım.Uzun vadede sebebiyet vereceği etkileri göz ardı edilemez..Vücudumuzda hiç bir şey lüzumsuz yaratılmamıştır ki, hemen çektirilip atılsın....Sanki bana biraz ruhsat ve azimet konusunu anımsattı...Ruhsat varsa yaptırmak,veya azimeti seçerek yaptırmamak,ya da başka mezhebe tâbî olmak tercih meselesidir....Yine de bahsettiğiniz kaynaklara da bakmaya çalışacağım....
 
A

Abdül_samet

Ziyaretçi
أما حشو الأسنان والأضراس بما يسد فجواتها فى الصناعة أو تغطيتها بمعدن كالذهب أو الفضة أو البلاتين أو نحوها أو شد بعضها إلى بعض بالأسلاك المعدنية بحيث أصبح الحشو والغطاء كأنه جزء من الأصل متصل به اتصالا ثابتا مستقرا وكذلك السلك المشدود به .
فالظاهر من القواعد العامة أنه لا يجب فى الوضوء والغسل إزالتها بل يجرى عليها الماء بحالتها الراهنة ولا يجب غسل ما تحت الحشو والغطاء أو الأسلاك لما فى ذلك من بالغ الحرج والمشقة وهما مندفعان فى التشريع قال تعالى { يريد اللّه بكم اليسر ولا يريد بكم العسر } البقرة 185 ، وقال تعالى { وما جعل عليكم فى الدين من حرج } الحج 78 ، وأى حرج أشد من إلزام المتوضىء والمغتسل إزالة ذلك وهو لم يلجأ إليه إلا للضرورة الصحية ودفعا لألم شديد .


Bu arada yukarda , takma diş,dolgu diş gibi konular zaruret olduğundan caizdir deniyor.Sanki kendi dişiymiş gibidir hükmü veriliyor.

[Fetava Daril İfta El-Mısriyye,7/245]

Öncelikle Murat Yazıcı çok bilgili bir adamsın aynı fıtrattanız sanki hep verdiğin bilginin kaynağını paylaşıyorsun ve kaynak istiyorsun eli öpülecek adamsın İlim Talebesi sünnet yerine kazaya niyet bahsinden kaynak istemişsin Murat yazıcı ağabey paylaşmayınca biz paylaşmak istedik
Bütün fıkıh kitaplarında, kaza namazı anlatılırken faite yani kaçırılmış namaz deniyor, çünkü bir Müslüman namazlarını terk etmez. Ancak uyumak, unutmak gibi geçerli bir özürle kaçırabilir. Bu bakımdan kaçırılan namaz sayısı az olur. Bugün terk edilmiş namaz sayısı çoktur. Bir özürle kaçırılmış namazla özürsüz, kasten terk edilmiş namazın hükmü aynı değildir. Namazları, yukarıda bildirilen bir özürle fevt ederek kazaya bırakmak günah olmadığı için, bunların kazalarını, sünnetleri ve diğer nafileleri kılacak kadar geciktirmek de günah olmaz. Uyumak, unutmak gibi bir özürle kılınamayan yani fevt edilen [kaçırılan] namazların hükmü şöyledir:
Fevt olan namazları kaza etmek, nafile kılmaktan iyi ise de, beş vakit namazın sünnetlerini ve hadis-i şerifte övülen Duha, Tesbih, Tehıyyet-ül-mescid gibi belli namazları kılmak böyle değildir. Vaktin sünnetleriyle bu nafileleri kılmak, kaza kılmaktan evladır. (Redd-ül-muhtar, Halebi, Hindiyye) yani fevt kelimesi özürle kazaya kalmış namaz için kullanılır kasıtlı terk etmek farklıdır
 
A

Abdül_samet

Ziyaretçi
İlim Talebesi http://www.dinimizislam.com/Download/Resimler/Vesika1.gif bu linkte (Nevâdir-i fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye) kitabında İbni Nüceym rahmetullahi aleyh in bilerek namazı kazaya bırakanın sünnet yerine kazaya niyet etmesinin caiz olduğunu söylemiştir

http://www.dinimizislam.com/Download/Resimler/Vesika2.gif bu linkte de Osmanlı ulemasından Mahmud efendinin hocası Hacı Dursun Efendinin hocalarından olan Oflu Mehmed emin efendi yazmıştır ve sünnet yerine kazaya niyet etmeye cevaz vermiştir Ama Ömer Nasuhi Bilmen ilmihalinde bu türden fetvaları kabul etmemiştir biz bu iki kitabın fetvasının doğru olduğu kanaatindeyiz İbni Nüceym hazretleri Ömer Nasuhi Bilmen efendiyle kıyas edilemiyecek kadar ilimde üstündür


Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(En üstün cihad, farzları edadır.) [Taberani]

(Kaza namazı olanın, kıldığı nafile namaz kabul olmaz.) [Dürret-ül-fâhire]

(Herkes nafile ile meşgul iken sen farzları tamamla!) [Miftâh-ün-necât]

(Hak teâlâ, farz ibadetle bana yaklaşıldığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşılamaz buyurdu.) [Buhari]
Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyurdu ki:
(Farz namaz borcu olanın nafilesi kabul olmaz) hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu varken nafileyle meşgul olmak ahmaklıktır. Kaza borcu olanın nafile kılması, alacaklıya borçlunun hediye götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz. Mümin bir tüccara benzer, farzlar sermayesi, nafileler ise onun kazancıdır. Sermaye kurtarılmadan, kâr olmaz. (Fütuh-ul-gayb m. 48 bu kadar delil yeterlidir Ha bu arada Hüseyin Hilmi efendinin talebesi Süleyman Kukunun gün batarken gördüğüm son ışık adlı kitabında Hüseyin Hilmi Efendinin süleymaniye kütüphanesinde Ahmet Davut hoca ile karşılaştığını ve sünnet yerine kaza bahsini nevadiri fıkhiyye kitabında bulduğunu söyler ve Ahmet Davutoğlu hoca demek bu kitapta geçiyormuş demiş ama ilmihaline tam tersini yazmış.
 
M

Murat Aldeniz

Ziyaretçi
Diş dolgusu hakkında okumuştum .

Hakikat grubunun bu fetvasını duyan bir kişi olayı uzun uzadıya şöyle anlatıyor:

:'' Bende diş dolgusu yapmıştım.Hiçbir mezhebi de taklit etmemiştim.

Sonra biri ''Malikiyi taklit etmezsen guslun sahih olmaz'' demişti .

Bende ''Evyah bütün namazlarım boşa gitti , meğersem cünüpmüşüm'' demiştim

--

İşte İnsanları böyle yanlış fetvalarla Evham ve Vesvese çukuruna itmek , yanlış fetvanın ta kendisidir.Halbuki o kişinin kendi Mezhebi olan Hanefi de bile , Guslu sahihtir , namazları caizdir.
Peki diyelim ki Namaz konusunu tamam.

Peki Diğer konulara ne denilecek.Diğerlerinde dökülüyorlar.Onlara ne diyeceğiz.

Tekrar ifade ediyorum: Ne İmam Gazali ne de başka bir Alim , ne diş dolgusu konusunda ne Kaza ve Sünnete beraber niyet konusunda bu kitaptaki gibi fetva vermemiştir.

Eğer böyle bir Ehli Sünnet kaynağı biliyorsanız bana da haber veriniz.

Yukardaki 2 konu ise sadece gözattığım şeyler. Araştırsam belki daha bulunur.


Önce namaz konusunda infaz yapıyordunuz yanıldığınızı anladınız yani tamam siz haklısınız deyip tornistan yaptınız. Dolayısıyla diğer itham ve isnatlarınızda da doğruluk payı, haklı olabileceğiniz konusunda güveni sıfırladınız....Çok ilginç!... 4 mezhebin fıkıh bilgilerinde mütehassıs derin alim Abdülhakim Arvasi'nin mahdumu Kadıköy müftülüğü yapmış, babasından icazetli faziletli ve alim merhum Ahmed Mekki Üçışık Efendi ve isimleri Tam İlmihalde yazılı bir çok alim sizin gibi düşünmüyor. Ahmed Mekki Efendi diyor ki "Bu kitabın ardında Süleymaniyye ve Bayazıt kütüphaneleri vardır" Tam İlmihale kim yanlış, okunmamalı demişse mağlup ve mahcup olmuştur.
 
Üst