Şimdi iki lokma farzediyoruz. Bir lokma, peynir ve yumurta gibi mugaddi maddeden kırk para; diğer lokma, en a'la baklavadan on kuruş olsa.. bu iki lokma, ağıza girmeden, beden itibariyle farkları yoktur, müsavidirler; boğazdan geçtikten sonra, cesed beslemesinde yine müsavidirler belki bazan kırk paralık peynir daha iyi besler. Yalnız, ağızdaki kuvve-i zaikayı okşamak noktasında yarım dakika bir fark var. Yarım dakika hatırı için kırk paradan on kuruşa çıkmak, ne kadar manasız ve zararlı bir israf olduğu kıyas edilsin. Şimdi, saray hâkimine gelen hediye kırk para olmakla beraber, kapıcıya dokuz defa fazla bahşiş vermek, kapıcıyı baştan çıkarır, "Hâkim benim" der. Kim fazla bahşiş ve lezzet verse onu içeriye sokacak, ihtilal verecek, yangın çıkaracak, "Aman doktor gelsin, hararetimi teskin etsin, ateşimi söndürsün." dedirmeye mecbur edecek. İşte iktisad ve kanaat, hikmet-i İlahiyeye tevfik-i harekettir. Kuvve-i zaikayı kapıcı hükmünde tutup, ona göre bahşiş verir. İsraf ise; o hikmete zıd hareket ettiği için çabuk tokat yer, mideyi karıştırır, iştiha-yı hakikiyi kaybeder. Tenevvü-ü et'imeden gelen sun'i bir iştiha-yı kazibe ile yedirir, hazımsızlığa sebebiyet verir, hasta eder. (Bediüzzaman Said Nursi
– 19. Lem’adan) Lügatler
A’lâ :
en yüksek, en iyi Bahşiş
: Lütfedip verilen para. Fazladan, iyilik olsun diye verilen. İhsan. Hediye, mükâfat. Bazen
:ara sıra, her zaman olmayan Beden
:vücut Belki :
bilakis, aslında Ceset :
beden, ten, gövde Fark
: Ayrılık, başkalık. Ayırma, ayrılma, seçilme, Farzetmek
: Addetmek, saymak, tutmak, öyle kabul etmek Hâkim :
hükmeden, galip, başkasını müdahale ettirmeden idare eden Hararet:
sıcaklık, ısı Hat
ır : Zihin. Fikir. Gönül. Kalb. Hal. Tedbir. Vesvese. Hazım
:sindirmek Hikmet
:Herkesin bilmediği gizli sebeb, gizli sır, sebeb, fayda, gaye, her şeyin belirli gayelere yönelik olarak, manalı, faydalı ve tam yerli yerinde olması ve yaratılması Hikmet-i
İlâhiye :Allah’ın bildiği ve bildirmediği gizli sır Hükmünde
:benzeri, gibi İ
htilal : Ayaklanma, devlete isyan. Bozukluk, karışıklık. İ
ktisad :tutum, biriktirme, lüzumundan fazla veya noksan sarfetmemek İsraf :lüzumsuz yere harcamak, boşa götürmek
İ
ştiha-yı hakiki :gerçek iştah özelliği İ
ştiha-yı kâzibe :yalancı iştah İ
tibarıyla :yönüyle, şekliyle, bunun gibi Kanaat
:helalle yetinmek, kısmetine razı olmak, aç gözlü olmamak, tatmin olmak, inanmak K
ıyas :benzetmek, karşılaştırmak, mukayese etmek Kuvve-i zaika :
tatma kuvvesi, tad alma duyusu Lem’a :
parıltı, parlamak Lezzet
:tat Madde
:asıl, esas, cevher, ruhani olmayıp ağırlığı olan cismani olan şey Mana
:anlam, iç, içyüz, bir söz veya bir şeyden anlaşılan Mecbur
:zorunlu, ister istemez yapılan, zaruret icabı Mugaddi
:gıdalı, besleyici Müsavi :
denk, aynı derecede, eşit Sebebiyet
: sebeb olmak Sun’î
:uydurma, yapmacık Tenevvü-ü et’ime
:yemeklerin çeşitliliği Teskin
:sakinleştirmek, rahatlandırmak, yatıştırmak Tevfik-i hareket
:uygun hareket, davranış uygunluğu Z
ıd :aksi, muhalif, ters
--
Moderatörün son düzenlenenleri: