A
AhDe_VeFaLi
Ziyaretçi
Ağzımızdaki kan yutağımıza dolmadan, yürü abi gidelim.
Taunlu nefeslerin harladığı ateşte kemiklerimiz pişmeden, düşmanını bulan mermi kahrından maraz olup namlusunda şişmeden, sen topla bütün ayetlerini ve ben unutayım bildiğim ne varsa, arkamıza bakmadan, sıla ve sevda bırakmadan gidelim şehr-i melâle. Hadi gidelim abi, kulak ver kardeşinin sesine.
Burnumuz aşktan kanasın illa kan akacaksa. Namusu varsa kalbimizden vursun, biri bizi vuracaksa. Sen ayetlerini topla abi, bohçalayalım bin kaç yıllık öfkemizi. Sis vakti sağır ve sessiz terk edelim bu viran ülkemizi. Hadi abi gidelim, Leyla'nın ülkesine…
Bırak helâk ile enkaz olsun arkamızda medâyin.
Bırak ağyara yâr olsun cümle mehasîn.
Bırak minberi devrilsin ve çöksün kubbesi içi boş mâbedinin.
Hadi abi gidelim, tanrının gazabını üstümüze çekmeden, giderayak bir ihanet kalbimize çökmeden, gidelim.
Yüreğimiz dağa kalksın, dağlar ayağa kalksın, bir intifada olsun gidişimiz.
O şehr-i şân üstünden,
Halep ve Şam üstünden,
Tan ve akşam üstünden,
Kahır ve gam üstünden gidelim Leyla'ya.
Sen Aksa'da namaz kıl ben bir sapan bulayım, kaldırımlardan taş söküp zulme düşman olayım, vurulup yere düşen bir cana can olayım, yürüyüp giden gençlere kurban olayım. Gidelim abi…
Gidelim.
Ki kalmadı durmak için makul bir gerekçemiz. Kalmadı burda hayat. Buradan ırak olalım, ırakta toprak olalım. Gidelim Leyla'nın ülkesine. Orada alnı dövmeli, burnu hızmalı, takıları akik ve zebercetten ve serâpa iffetten mağrur kadınlar, vakur ve mütevekkil erkekleriyle, Rahman"ın rahmetinden çok Kahhar'ın kahrına vekil yürekleriyle bekliyorlar bizi. Gidelim abi hazırlan, neyin varsa al yanına. Koy cebine bu ülkenin bütün günahlarını.
Tava vadisinden incir, Tûr dağından zeytin toplayalım. Ve gidelim sonra, bekliyor bizi Endülüs'te tehir edilmiş bir aşk. Kurtuba tepesinden seyredelim akşam güneşini. Elhamra'daki soframız henüz toplanmadı. İbn-i Rüşd yolumuza dikilmiş Sevilla"da, kurtarmak için bizi bu çelişkilerin çelişkisinden.
Ruhumuzun uyanışını anlatmak için bekliyor bizi Medinetü-z Zehra'da İbn-i Tufeyl. Endülüs'te aşk bekliyor bizi kehribar sarılığında. Akşam ufku yakutî bir şevk ve kızıl bir kederdir Granada üstünde. Yarım adım duraksayan bir raks bekliyor bizi gidelim abi.
Gidelim abi. Yolumuz uzun. Bağdat'ta bir veli bekliyor üstü başı kan içinde, yıkık mekân içinde, ruhu zindan içinde. Gidelim ki duramıyorum burada yaslandığım her duvar üstüme devriliyor. Gidelim ki sinemde kopan zelzeleyi sen biliyorsun abi. Ömrümüzün en eski lehçesinden kurulmuş türküler bekliyor bizi, şehrin kapılarına asılmış mahkumların dilinde. Çocuklar yola yatırmış gözlerini bekliyor bizi yüreği ellerinde.
Gidelim abi. Yaptık yapacağımız ne varsa bu ülke için. Can dediler verdik, marş dediler söyledik, vergi istediler ödedik. Asker olduk, namlusu paslı G3'lerle dağlara sürüldük, oyuncak tabancalarla oynamamızı yasaklayan annelerimize inat. Bırak yeni çocuklar doğursun analar abi, uğruna ölünecek bir vatan için. Bırak dağlar eşkıyanın olsun abi biz gidelim gayrı buralardan. Gidelim ki ölüm bizi bulmadan biz ölümü bulalım. Buradan gayrı ırak olalım, ırakta toprak olalım. Sevdik, kimliğimiz sorgulandı, küstük terke zorlandık. Bu gücenik kalbimizle gel gidelim Leyla'nın ülkesine.
Sen ayetlerini topla abi, benim öfkem kınımda. Ben ölümden uzağım, ölümse çok yakınımda. Gidelim ki Leyla bin yılın hasretiyle bekliyor bizi. Burnumuz aşktan kanasın illa kan akacaksa. Namusu varsa kalbimizden vursun, biri bizi vuracaksa. Sen ayetlerini topla abi, bohçalayalım bin kaç yıllık öfkemizi. Sis vakti sağır ve sessiz terk edelim bu viran ülkemizi. Hadi abi gidelim, Leyla'nın ülkesine…
Bulvarların sisinden alnımıza yapışan rutubeti serelim çöl güneşine, uzaktan Kudüs'ü görsün. Lacivert bir çarşaf olsun ru-i zemin, arş-u sema. Bedir vakti geceleyin yıldızların sırrını çözelim sırtımız kumla kavi, yatalım Leyla'nın rüyasına.