Tasavvuf'un Gâyesi
Bilmiş ol ki
Tasavvuf mertebelerinde mesafe kat etmekten gaye nefsin huzur bulmasıyla alakalı olan gerçek imanı yakalamaktır.
Nefis mutmainne (huzura eren) olmadıktan sonra kurtuluş düşünülemez. Nefsin mutmainn olabilmesi için de kalbin onu kontrol ve idare etmesi gerek. Kalbin onu kontrol edebilmesi ise kalbin nefisten gelebilecek bütün her şeyden boş olup Hak Teâlâ'dan gayrı şeylerle alaka kurmaktan kurtulmasıyla mümkündür.
Kalbin Hak Teâlâ'dan gayri şeylerle alaka kurmaktan kurtulmasının alameti ise O'ndan başka her şeyi unutmasıdır. Öyle ki; Allah'dan başka herhangi bir şeyi kıl kadar düşünecek olsa kurtuluşu elde edememiş demektir.
Öyleyse kalbini Mevlâsına teslim edenlere ne mutlu!
Kalp selamete erene dek çalışmak gerekiyor. Tâ ki iş nefsin mutmainne (huzura eren) oluşuna varabilsin.
'Bu Allah'ın bir ihsanıdır ki onu dilediğine verir. Allah (c.c.) büyük ihsan sahibidir.' (Cuma 4)
(161. Mektup)
imam rabbani
Bilmiş ol ki
Tasavvuf mertebelerinde mesafe kat etmekten gaye nefsin huzur bulmasıyla alakalı olan gerçek imanı yakalamaktır.
Nefis mutmainne (huzura eren) olmadıktan sonra kurtuluş düşünülemez. Nefsin mutmainn olabilmesi için de kalbin onu kontrol ve idare etmesi gerek. Kalbin onu kontrol edebilmesi ise kalbin nefisten gelebilecek bütün her şeyden boş olup Hak Teâlâ'dan gayrı şeylerle alaka kurmaktan kurtulmasıyla mümkündür.
Kalbin Hak Teâlâ'dan gayri şeylerle alaka kurmaktan kurtulmasının alameti ise O'ndan başka her şeyi unutmasıdır. Öyle ki; Allah'dan başka herhangi bir şeyi kıl kadar düşünecek olsa kurtuluşu elde edememiş demektir.
Öyleyse kalbini Mevlâsına teslim edenlere ne mutlu!
Kalp selamete erene dek çalışmak gerekiyor. Tâ ki iş nefsin mutmainne (huzura eren) oluşuna varabilsin.
'Bu Allah'ın bir ihsanıdır ki onu dilediğine verir. Allah (c.c.) büyük ihsan sahibidir.' (Cuma 4)
(161. Mektup)
imam rabbani