Kadın hakları ve haremlik-selamlık anlayışı

Hicran Yürekli Ammar

Kıdemli Üye
Kademeli
Mektubunuzda, "Türkiye'de resmi ideolojiyi savunan profesörler; kadın-erkek eşitliğini ve kadın haklarını cumhuriyetin getirdiğini iddia ediyorlar. Bir radyo programında, bu konu ile ilgili olarak şu tez ileri sürüldü: 'Osmanlı döneminde, kadın-erkek eşitliği kabul edilmemiştir. Hatta kadınları sosyal hayattan uzaklaştırabilmek için; Kur'an-ı Kerim'de olmamasına rağmen, haremlik-selamlık icad edilmiştir.' (...) Bu iddiayı ortaya atan bayan; İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın (...) isimli eserinden, konu ile ilgili bazı nakillerde bulundu. Programa katılan (...) isimli Müslüman yazar, Seyyid Kutub'un 'İslam-Kapitalizm uyuşmazlığı' isimli eserinde, haremlik-selamlığın reddedildiğini söyledi. (...) İslam fıkhında; kadın ve erkek birbirine eşit midir? Mahrem ve namahrem anlayışında ölçü nedir? Haremlik-selamlık tatbikatı ve bununla ilgili hükümler; Kur'an-ı Kerim'de ve sünnette yok mudur?" diyorsunuz.

CEVAP: Önce "İslam fıkhında; kadın ve erkek birbirine eşit midir?" sualinize cevap vermeye gayret edelim. Bir kimsenin; dünyaya gelirken, kendi cinsiyetini seçme hakkı ve hürriyeti yoktur. Dilediğine kız, dilediğine erkek çocuk veren Allahu Teala (cc)'dır. Ayrıca Resul-i Ekrem (sav), erkeği ve kadınıyla bütün beşeriyetin peygamberidir.(1) Kur'an-ı Kerim'de kadın ve erkek cinsi için "en-nas" (insanlar) denilmiştir. Şerefli bir varlık ve yeryüzünde Allahu Teala (cc)'nın halifesi olan insanoğlu; (en-nas) bir hikmete mebni olarak, kadın ve erkek cinsine ayrılmıştır.Her iki cins de Allahu Teala (cc)'ya ihlasla ibadet etmekle vazifelidir. Zahiri ulemasından İbn-i Hazm, "Resul-i Ekrem (sav) hem erkeklere, hem kadınlara eşit şekilde gönderilmiştir. Kitapta ve sünnette yer alan teklifler; aynı şekilde hem erkeklere, hem kadınlara mükellefiyet getirir. Bu teklifleri, açık bir nass veya icma olmadıkça sadece erkeklere tahsis edip, kadınları dışarda bırakmak caiz değildir"(2) diyerek, önemli bir inceliğe dikkati çekmektedir. Kadın-erkek eşitliği veya kadın hakları meselesi; hevalarını ilah edinen insanların, değişik vesilelerle birbirlerinin haklarına tecavüz etmelerinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Tecavüz devam ettiği müddetçe, tartışma bitmez. Diğer meseleye gelince: Mahrem ve na-mahrem tasnifinde ölçü, nikahtır. Kur'an-ı Kerim'de, "Birbirleriyle nikahlanmaları müebbeden (ebedi) ve muvakkaten haram olan kimseler" teker teker zikredilmiştir. (En-Nur Suresi, 22-24) Resul-i Ekrem (sav) meseleyi en ince ayrıntılarına kadar insanlara tebliğ etmiştir. Dolayısıyla mahrem ve namahrem konusunda, herhangi bir ihtilaf söz konusu değildir. "İslam'da haremlik-selamlık ayırımının olmadığını ve bunun Osmanlı döneminde ortaya çıktığını" iddia edenler, meseleyi iyi tahkik etmemişlerdir. Zira Kur'an-ı Kerim'de, "Mü'min erkeklere söyle; gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu kendileri için çok temizdir. Şüphesiz ki Allah (kullarının ne) yapacaklarından hakkı ile haberdardır. Mü'min kadınlara da söyle; gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar..." (En-Nur Suresi, 30-31) hükmü beyan buyurulmuştur. Dikkat edilirse Allahu Teala (cc); (gerek erkeklere, gerek kadınlara) "Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar" emrini, "ırzlarını korusunlar" hükmünden önce zikretmiştir. Bilindiği gibi göz; her şeyi kalbe ve beyne ulaştıran bir organdır. Cinslerin şehvetle birbirine bakmaları, birçok musibete sebep olabilir. Bazı insanların; her gördüğüne aşık oldukları (şıpsevdi) ve arzularına ulaşamadıkları için bunalıma düştükleri de sabittir. Haremlik-selamlık tatbikatı; gözleri haramdan korumak ve nesil emniyetini muhafaza etmek için, meşru kılınan bir tedbirdir. Resul-i Ekrem (sav)'in, bir sahabeye hitaben, "Hanımından ve cariyenden başkasına gözünü yum (bakma)" emrini verdiği malumdur.(3) Yine "Kim yabancı bir kadının güzelliklerine şehvetle bakarsa, kıyamet gününde onun gözlerine kurşun dökülür"(4) hadisi, meseleyi kavramamızı kolaylaştırmaktadır. Hz. Ümmü Seleme (r.anha) validemizden rivayet edilen hadis-i şerif; haremlik-selamlık tatbikatınının Osmanlı'ya değil, sünnete dayandığını göstermektedir. Hadis-i şerif şudur: "Hicab (tesettür) ayet-i kerimesi geldikten sonra, Meymune ile birlikte Resul-i Ekrem (sav)'in yanında otururken, âmâ olan İbn-i Mektum yanımıza çıkageldi. Bunun üzerine Resulullah (sav), bize 'Perde arkasına çekilin' dedi. Biz 'Ey Allah'ın Resulü!.. O âmâ değil mi? Bizi ne görür, ne tanır?' dedik. Bunun üzerine Resul-i Ekrem (sav), 'Siz de âmâ mısınız? Onu görmüyor musunuz?' buyurdu."(5) Dikkat edilirse; gözleri harama bakmaktan korumak hususunda, kadın ile erkek arasında herhangi bir fark yoktur. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.

(1) El Araf Suresi, 158.
(2) İbn-i Hazm- El İhkam- Kahire: 1927 C: 3, Sh: 81.
(3) İmam-ı Merginani- El Hidaye Şerhu Bidayetü'l Mübtedi- Kahire: 1965 C: 4, Sh: 84. Ayrıca Şerhu Damad- İst.: 1316 C: 2, Sh: 539.
(4) Molla Hüsrev- Düreri'l Hükkam fi Şerhi'l Gureri'l Ahkam- İst.: 1307 C: 1, Sh: 314.Ayrıca İbn-i Hümam- Fethu'l Kadir- Beyrut: 1317 C: 8, Sh: 98.
(5) Sünen-i Ebu Davud- İst.: 1401 C: 4, Sh: 361-362 K.Libas: 37 Had. No: 4112
 
A

AhDe_VeFaLi

Ziyaretçi
Dikkat edilirse; gözleri harama bakmaktan korumak hususunda, kadın ile erkek arasında herhangi bir fark yoktur.

Güzel tepsitler yapılmış teşekkürler.
 
Üst