" K " harfleriyle başlayan atasözler

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Kaçan balık büyük olur.
Çok önemsiz, çok küçük de olsa, her nedense elden kaçırılan fırsat ah vahedilerek gözde büyütülür.

Kaçanın anası ağlamamış.
Karşı koyamayacağı bir tehlikeden ve saldırıdan kaçan kişi kazançlı çıkar.Ayrıca yakınlarının üzülmesine yol açacak bir olaya da fırsat vermemiş olur.

Kalaylı bakır küflenmez.
Saf, temiz, dürüst ve namuslu kimseye kimse kara çalamaz; onun şahsiyetinekimse leke süremez.

Kalıp kıyafetle adam, adam olmaz.
Ne kadar güçlü, gösterişli, sağlıklı bir vücuda sahip olursa olsun; bu vücudune kadar iyi, güzel ve çekici giyim, kuşamla donatırsa donatsın, bütün bunlarkişiyi değerli kılmaz. Kişiyi değerli kılan güzel ahlâkı, becerisi,üretkenliği, bilgisi ve çalışkanlığıdır.

Kalp kalbe karşıdır.
Sevgi karşılıklıdır. Birinin hissettiğini diğeri de hisseder, birinindüşündüğünü diğeri de düşünür. Zevk, alışkanlık, arzu ve isteklerde de birlikmevcuttur.

Kanaat gibi devlet olmaz.
Elindekinden hoşnut olan, onu yeter bulan, fazlasını istemeyen, ihtirasbeslemeyen kişi kolay doyuma ulaşır ve mutlu olur. Bundan ötürü de kolay kolayyokluk çekmez, sıkıntıya düşmez.

Kanatsız kuş uçmaz (olmaz).
Gerekli şartları sağlanmayan, araç ve gereci temin edilmeyen, kimidayanaklardan yoksun bırakılan iş ya da insandan başarı beklenemez.

Kanı kanla yumazlar, kanı su ile yurlar.
Bir kötülük, kötülük yapılarak düzeltilemez; hatta böyle bir karşılıktabulunmak işi daha da vahim hâle sokar, içinden çıkılmaz yapar. Kötülük ancakiyilik yapılarak ortadan kaldırılabilir.

Kara haber tez duyulur.
Ölüm veya felâket haberi, kötü haber çabuk duyulur; ağızdan ağıza geçerek hızlayayılır.
Karaya sabun, deliye öğüt neylesin.
Esası, özü bozuk olan şeyi düzeltmek hemen hemen imkânsızdır. İnsanlar için dedurum aynıdır. Kimi akılsız, anlayışsız, yoldan çıkmış kimseleri de doğru yolagetirmek mümkün değildir.

Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş.
Kardeşler ne kadar geçimsiz, anlaşmaz, kavgalı, dargın olurlarsa olsunlar yinede kötü bir durumda birbirlerine yardım ederler. Çünkü onları birbirinebağlayan bir kan bağı vardır ortada.

Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış.
Bk. “Kardeş, kardeşi atmış, yar başında tutmuş.”

Karga, kekliği taklit edeyim demiş; kendi yürüyüşünü şaşırmış.
İnsanlar yetiştikleri çevrenin eğitimini alırlar. Bu bakımdan görgüleri, becerive bilgileri, davranışları, yol ve yöntemleri birbirinden farklıdır. Bunarağmen kimi kişiler özenti hastalığına yakalanırlar ve onu bunu taklit etmeyebaşlarlar. Ancak bunu beceremezler, bunu beceremedikleri gibi tabiîdavranışlarını da yitirir, gülünç duruma düşerler.

Karga yavrusuna bakmış, “benim ak-pak evlâdım” demiş.
Yaptığı iş ne kadar kusurlu, çocuğu ne kadar çirkin olursa olsun, kişiye bunlariyi ve güzel görünür. Başkalarının bu konuda ne diyeceği o kadar önemlideğildir.

Kartala bir ok değmiş, o da kendi yeleğinden.
Kişi, hayatta karşılaşacağı en büyük kötülüğü çoklukla en yakınlarından görür.

Kâr, zararın kardeşidir (ortağıdır).
Ticarette sadece kâr etmek düşünülemez, zarar da edilebilir. Ticarete atılankimse bunu göze almalı, alış verişe öyle girmelidir.
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Katıra “baban kim?” demişler, “dayım attır” demiş.
Kişi kusurlu yanının açığa çıkmasını istemez, bunu gizlemeye çalışır. Sadece iyiyanıyla görünmeye ve övünmeye gayret eder.

Kaynayan kazan kapak tutmaz.
İçin için gelişen olaylar veya duygular bir yerde patlak verir, önünegeçilemez, kolay kolay yatıştırılamaz.

Kaza geliyorum demez.
Can veya mal kaybına sebep olan kötü olayın ne zaman olacağını kestirmek mümkündeğildir. Bu bakımdan önceden kimi tedbir alınmalı, ansızın ortaya çıkacakkazaya karşı hazırlık yapılmalıdır.

Kazanmayanın kazanı kaynamaz.
Yiyip içmek, geçimini temin etmek isteyen insan çalışıp kazanç sağlamakzorundadır. Kazancı olmayan insanın geçinmesi mümkün değildir.

Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez.
Büyük çıkarlar beklenen yer için küçük fedakârlıklar yapılmalı, kimisıkıntılara girilmeli ve bundan kaçınılmamalıdır.

Kazma elin kuyusunu, kazarlar kuyunu.
Sen başkasına kötülük yaparsan, o da sana kötülük yapacaktır. Her şeyin birkarşılığı vardır. Unutma ki, her ne edersen onun karşılığını alırsın.

Keçi can derdinde, kasap yağ derdinde.
Kötü bir duruma düşmüş, büyük zarara uğramış kimi kimseler acı içindekıvranırken, kimileri de küçük yararlarını düşünürler ve hiç umursamadan budurumdan istifade etmeye çalışırlar.

Keçi nereye çıkarsa oğlağı da oraya çıkar.
Küçükler daima büyüklerini taklit ederler, örnek alırlar. Anne_baba ne yaparsaçocuk da onu yapar; hangi yola giderse çocuk da o yola gider.

Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur.
Açgözlü, gözü doymaz, hırslı insanlar küçük bir çıkar için bütün varlığınıtehlikeye atar.

Kedinin boynuna ciğer asılmaz.
Kendisine güvenilmeyecek birine bir şey bırakmak, emanet etmek doğru değildir.Yoksa o şey ya zarar görür, ya da yok olur.

Kedi uzanamadığı (yetişemediği) ciğere pis (murdar) der.
Kimileri, çok istedikleri hâlde elde edemedikleri şeyi hor göstermeyekalkışırlar; beğenmiyor görünürler. Böyle davranmakla asıl yapmak istediklerişey, kendi çaresizliklerinin ortaya koyduğu açığı kapatmaya çalışmaktır.

Kele, köseden yardım gelmez.
Yardıma muhtaç olan kişi, ihtiyaç duyduğu şey konusunda kendi dururkenbaşkasına yardım edemez. Kendi derdine çare bulamamış, kendi işini halledememişki, başkasına nasıl yardım etsin?

Kelin ilâcı olsa başına sürer.
Bk. “Kele, köseden yardım gelmez.”

Kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur.
Önce değersiz bulunan, beğenilmeyen bir kimse, küçük bir şey veya bir fırsatelimizden çıkıp yok olunca birden kıymet kazanır; çok önemli ve iyi gibigörülür.

Kem göz, kalp akçe sahibinindir.
Kötü sözü kimse kabul etmediği gibi, sahte parayı da kimse kabul etmez. Kötüsöz söyleyenin, geçmeyen para da onu kullananındır.

Kendi düşen ağlamaz.
Girdiği bir işte kendi zararına kendi sebep olan bir kimsenin yakınmaya hakkıyoktur. Çünkü bildiğini okumuş, istediği gibi davranmış, kimseyi dinlememiştir.O hâlde kötü sonuca da katlanmalıdır.
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Kesilen baş yerine konmaz.
Bir iş yapıldıktan sonra eski durumuna getirilemez. Bu bakımdan bir işegirişmeden, bir davranışta bulunmadan önce, işin nasıl sonuçlanıpsonuçlanmayacağını iyi hesapla; pişman olup olmayacağını iyi düşün taşın veondan sonra harekete geçip geçmeme konusunda karar ver.

Keskin sirke küpüne (kabına) zarar verir.
Öfkeli, sert, sinirli kimsenin zararı kendisinedir. Kendini yıprattığı,sağlığına zarar verdiği, toplum içinde saygınlığını yitirdiği gibi işlerini debozup alt üst eder.

Kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmaz.
Kişi öncelikle kime danışacağını, kimin peşinden gideceğini iyi bilmelidir.Çünkü seçtiği kişi kötü, işe yaramaz biri olabilir ve onun başını belâyasokabilir.

Kılıç kınını kesmez.
Ne kadar sert ve öfkeli olursa olsun hiçbir kişi yanındakilere, yakınlarınazarar vermez.

Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan.
Kişi, kiminle arkadaşlık ederse, ondan etkilenir; onun alışkanlıklarına,düşüncelerine eğilim duyar; huyunu, gidişini kapar.

Kırkından sonra azanı teneşir paklar.
Yaşlandıktan sonra yaşına uymayan davranışlarda bulunan, ahlâksız bir yolasapan, kötü işlere bulaşan insanları doğru yola getirmek çok zordur. Bu gibikimselerin sonu da iyi değildir.

Kırk yıllık Kâni, olur mu Yani.
İyi alışkanlıklar edinmiş ve bunu uzun yıllar sürdürmüş kişi, kolay kolay buyapısından vazgeçip de kötülük edemez.

Kısmetinde ne varsa kaşığına o çıkar.
Kişi ne kadar çalışırsa çalışsın, çabalarsa çabalasın alın yazısındaki şeyeulaşır. Yüce Allah, ona ne nasip etmişse ancak ona kavuşur; bu az da olur, çokda.

Kızı gönlüne (keyfine) bırakırsan ya davulcuya varır, ya zurnacıya.
Evlenme çağındaki kızı büyükleri uyarmazlarsa uygun olmayan birisiyle evlenir.Çünkü yaşı gereği hem tecrübesiz, hem de eğlenceye düşkün olur ve ileriyigöremez. Bu bakımdan anne baba tarafından denetlenmeli, uyarılmalıdır.

Kızını dövmeyen, dizini döver.
Kızını, çocuğunu daha küçük yaşta eğitme yoluna gitmeyen, terbiye kurallarınıöğretmeyen, gerekirse dövmeyen ileride çok pişman olur; ancak iş iştengeçmiştir.

Kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye.
Hayat sıkıntılarla, çelişkilerle doludur. Buna bir de insanların nasipleriarasındaki tutarsızlıklar eklenince hayat daha da çekilmez olur. Kimileri bolcabulurken, kimileri hiç bulamaz. Bu da toplumu kargaşaya sürükler. Gerekli olanşey dengeyi sağlamaktır.

Kiminin parası, kiminin duası.
Öyle işler vardır ki, kiminden para, kiminden de dua alınarak yürütülür. Budünyada para kadar dua da önemlidir. Canı gönülden yapılan duanın önemibüyüktür.

Kimse ayranım (yoğurdum) ekşi demez.
Herkes sattığı malı; kendi işini, tutumunu ve davranışını över. Kendine yönelikeleştiriler yapılsa da aldırmaz, kusur kabul etmez, o methe devam eder.

Kimseden kimseye hayır yok (gelmez).
İnsan, yapacağı işte başkasının yardımına güvenirse, hayal kırıklığına uğrar.Bu bakımdan bir işe girerken kendine dayanmalı, kendi gücüne güvenmelidir
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Kimsenin âhı kimsede kalmaz.
Güçlü bir kimsenin dine, yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığıkötü durum, kıyım, acımasızlık, haksızlık ve cefa asla karşılıksız kalmaz.Zalimler, er veya geç zulme uğrayanların âhını, bedduasını alırlar ve perişanolurlar.

Koça boynuzu yük değil.
1. Kişiye kendisinin ve yakınlarının işini görmek ağır gelmez. 2. Kişi, kendinisavunacak araç-gerecini, güvenlik sistemlerini taşımaktan ve kullanmaktan geridurmaz, bunlar ona yük değildir.

Komşu komşunun külüne muhtaçtır.
Hayat şartları insanları bir arada yaşamaya zorunlu kılmıştır. Bir arada yaşamasosyal hayatı, sosyal hayat da karşılıklı olarak yardımlaşmayı beraberindegetirmiştir. Dolayısıyla insan her meselesini tek başına halledemez olmuş,yakınındakine başvurmak zorunda kalmıştır. Bu bakımdan komşular birbirlerine enküçük şey için bile muhtaçtırlar. Çünkü en önemsiz şeyin yokluğu, büyük birişin aksamasına yol açabilir.

Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür.
Başka bir kimsenin malı, kişiye olduğundan daha değerli görünür. Çünkü insannefsi doymak bilmez, başkasının elindekine imrenir. Hele insanlar birbirleriniçekemiyorlarsa birinin elindeki mal, diğerini sürekli rahatsız eder.

Kork Allah`tan korkmayandan.
Allah korkusu, öte dünyaya inanan insanları pek çok kötülükten uzak tutar.Çünkü yaptığı kötülüklerin cezasız kalmayacağını bilir ve kolay kolay kötülükyapamaz. Ama insan yüreğinden Allah korkusunu söküp attı mı, şeytanla baş başakaldı demektir. Artık onun düşünemeyeceği kötülük yoktur, her türlü fenalığıeline fırsat geçti mi kolaylıkla yapar. Bu bakımdan böylelerinden çekinmek,uzak durmak, kendini korumak gereklidir.

Korku dağları bekletir.
1. Korku varlığını her yerde duyurur. Yapacağı işe karşı verilecek cezadankorkan kimse o işi yapmaktan çekinir. 2. Cezadan veya zulümden kaçan dağlarakaçar, gizlenir, zor da olsa orada yaşamaya çalışır.

Korkulu rüya (düş) görmektense uyanık yatmak yeğdir (hayırlıdır).
Tehlikeli bir işe girişmektense o işin sağlayacağı kazançtan vazgeçmek dahaiyidir. Çünkü sonu pek iyi görülmeyen, her gün ha battım ha batacağım korkusuveren işten insana pek hayır gelmez.

Korkunun ecele faydası yoktur.
Kişi korkmakla kendisine gelecek bir kötülüğü önleyemez. Bu sebeple korkuyusürdürmek yerine gelecek tehlikelere karşı önlem alma yoluna gitmek gereklidir.Çünkü gelecek olan gelecek, olacak olan olacaktır. Üzüntü, korku ise bunu
önleyemeyecektir.

Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler.
İstenilen nitelikteki şey bulunamayınca onun daha düşük nitelikte olanına darazı olunur. Çünkü bir ihtiyaca, kalitesi düşük de olsa cevap verecektir.

Köpeğe gem vurma kendisini at sanır.
Hiçbir değeri olmadığı hâlde kendisine değer verilen, lâyık olmadığı hâlde birmakama getirilen kişi, kendisini gerçekten kıymetli sanıp buna da inanmayabaşlar.

Köpek ekmek veren kapıyı tanır.
Şurası unutulmamalıdır ki, köpek bile kendisini besleyen yeri bilir; o yerininsanına karşı bunu iyi davranışlarıyla belli eder. O hâlde insan bunu görmelive bunun çok ötesinde olmalıdır. Kendisine iyilik eden, yardımcı olan kimselerekarşı gerekli saygıyı göstermeli, nankörlük etmemeli ve kendisine uzananşefkatli elleri unutmamalıdır.

Köpek sahibini ısırmaz.
Köpek bile kendisini besleyen, kendisini koruyan sahibine saygılı davranır.Peki, kişi ne kadar kötü olursa olsun iyilik gördüğü, geçimini sağladığı yerenasıl kötülük edecektir? O da nankörce davranıp zarar veremez
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Köpeksiz sürüye (köye) kurtdalar (iner).
Koruyucusuz kalan yere veya ülkeye düşman girer, saldırır, ne var ne yokhepsini talan eder. Eğer elinizdeki yeri ya da ülkeyi iyi koruyup gözetirseniz,düşman sizden uzak durur ve kötü sonlarla karşılaşmazsınız.

Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı derler.
Kişi işini gördürünceye kadar yardım beklediği kimseye dil döker, onu över, nekadar kötü de olsa onu göklere çıkarır. Ancak işini gördürdükten sonra bu tavrıbirdenbire değişir. Karşısındaki kimse, sanki o övdüğü kimse değildir. Kuşkusuzbu tavır iki yüzlü kimselerin tavrıdır ki namuslu insanlar bundan uzaktırlar.

Körler memleketinde şaşılar padişah olur.
Bilgisiz, anlayışsız, beceriksiz insanların bulunduğu bir yerde, çok az bilgi,anlayış ve becerisi bulunan kişiler başa geçip yönetimi ele alırlar.

Körle yatan şaşı kalkar (İtle yatan bitle kalkar).
Değersiz, kötü, ahlâksız kişilerle ilişki kurup arkadaşlık yapanlar isteristemez onlardan etkilenir ve kötü huylar kaparlar. Çünkü insanı en çoketkileyen yakınında bulunduğu insanlardır.

Kötü komşu insanı (adamı) hacet sahibi eder.
İnsanlar en çok birbirlerine yakın olan insanlarla yardımlaşırlar. İnsanınyardımlaşacağı insanlardan biri de komşusudur. Eğer komşu kötü huylu biri ise,kendisinden emanet olarak istenen bir şeyi vermez. Emanet isteyen de geriçevrildiği için ihtiyaç duyduğu şeyi satın almak zorunda kalır. Böylelikle okötü komşu, insanı bir alet-eşya sahibi yapmış olur.

Kötülük her kişinin kârı, iyilik er kişinin kârı.
Bk. “İyiliğe iyilik her kişinin kârı...”

Kötü söyleme eşine, ağu katar-aşına.
Yakın ilişkide bulunduğun kimselere (aile fertleri, komşu, arkadaş, mesaiarkadaşları vs.) iyi davran, onları incitip kırma. Eğer böyle yaparsan onlar dasenin hakkında hiç iyi düşünmezler, sana daha büyük kötülük yapma yolunagiderler.

Kul azmayınca Hak yazmaz.
Kişinin başına gelen felâketler hep onun azgınlığı, sapkınlığı yüzündendir.Çünkü Yüce Allah hiçbir kuluna zulüm yapmaz. Doğru yolda giden toplumlarselâmete ermişler, sapanlar ise felâketlerle karşı karşıya kalmışlardır.

Kul hatasız (kusursuz) olmaz.
Bk. “Hatasız kul olmaz.”

Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez.
Sıkıntıda olan, dara düşen ve kendisine inanan insanları Yüce Allah dardakoymaz. Onlara en sıkışık anlarında yardım eder, yeter ki o kullar kötü yolasapmadan sabrederek yollarına devam etsinler.

Kurda, “Neden boynun (ensen) kalın?” demişler; “İşimi kendim görürüm de ondan”demiş.
Kendi işini kendisi gören, başkasına bırakıp yaptırmayan kişinin içi rahattır;çünkü işin bütün yükü ve sorumluluğu ona aittir. Dolayısıyla hiç kaygılanıpüzülmez de, keyfine bakar.

Kurt dumanlı havayı sever.
Kötü niyetli kimseler ortalıktaki karışıklıklardan yararlanma yoluna giderler.Çünkü o anda dikkatler dağılmıştır, kimin ne yaptığı belli değildir.Dolayısıyla kendilerine engel olacak kimselerin bulunmadığı bu ortamı sever vebu ortamın oluşmasını istekle beklerler.

Kurt kocayınca köpeklere maskara olur.
Güçlü, kuvvetli bir kurt ile köpekler kolay kolay başa çıkamazlar, ondançekinip korkarlar. Bunun gibi her bakımdan güçlü, kuvvetli iken herkesikorkutan, tedirgin eden, yıldıran kişi, bu gücünü-kuvvetini kaybettikten sonraonun bunun, aşağılık kimselerin eğlencesi ve oyuncağı hâline gelir.

Kurt tüyünü (köyünü) değiştirir, huyunu değiştirmez.
Kötü, zalim kimseler kılık-kıyafetlerini, oturdukları ev ve yerlerinideğiştirseler de huylarını değiştirmezler; onların bu kötü yapıları devam edipgider.

Kuru lâf karın doyurmaz.
Anlamsız, yersiz, boş sözlerle bir iş yapılamaz. Bir işten olumlu sonuç alınmakisteniyorsa, o konuda eylemde bulunmak, yararı dokunan davranışlar göstermekgereklidir.

Kurunun yanında yaş da yanar.
Bir düzeni kurmak, huzuru sağlamak için girişilen bir eylem sırasında suçişlemiş kötülerin yanı sıra, suçsuzların da cezalandırıldığı ve zararauğratıldığı görülür.

Kusursuz dost arayan dostsuz kalır.
Eksiksiz, noksansız kişi olmaz, hiç kimse mükemmel değildir. Bu sebeplekusursuz dost aramak boşunadır. Arayan da dostsuz kalır. Dost bulmakistiyorsak, insanları kusurları ile kabullenip sevmeliyiz.

Kuzguna yavrusu güzel (anka) görünür.
Bak. “Karga yavrusuna bakmış...”

Küçük suda büyük balık olmaz.
1. Yetenekli, büyük kişiler küçük çevrelerde yetişse bile barınıp kalamaz. Bukişiler kendilerini besleyecek, barındıracak ve olgunlaştıracak daha büyükçevrelere, kültür ortamlarına ihtiyaç duyarlar. 2. Küçük kazançlar, küçükortamlarda; büyük kazançlar da büyük ortamlarda elde edilir. Sınırlı, küçük birortamda yapılan işten bol kazanç sağlanamaz.

Kürkçünün kürkü olmaz, börkçünün börkü.
Başkalarının ihtiyaçlarını karşılayan bir meslek dalında çalışıp çabalayankişi, kendi ihtiyaçlarını ha bugün, ha yarın diyerek ihmal eder ve savsaklar
 
Üst