TEVBE
İLİ : ANKARA
AY-YIL : KASIM-2011
TARİH : 18/11/2011
TEVBE
Muhterem Kardeşlerim!
Yüce Allah Hz. Âdem ve eşine, cennete yerleşip, cennetin imkânlarından dilediklerince istifade edebileceklerini bildirmiş; ancak bir ağaca yaklaşmalarını yasaklamıştı. Fakat şeytan çeşitli vesveseler vererek o ikisini yanılttı ve yasağı ihlal etmelerine yol açtı. Ancak onlar bu yanılgıyla yaşamaya devam etmedi, içinde bulundukları durumdan kurtulmanın yollarını aradılar. Yaptıkları yanlışın farkına varıp hemen arınma ve temizlenme ihtiyacı hissettiler ve Allah’a şöyle yalvardılar:
“Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.”[1]
Aziz Müminler
Her insan hata yapabilir, günah işleyebilir. Nitekim Rasulüllah efendimiz bir hadislerinde
“her insan hata eder, hata edenlerin en hayırlıları ise tevbe edenlerdir.”[2] bir başka hadislerinde de
“Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder ve yerinize günah işleyip sonra kendisinden af dileyen bir topluluk yaratırdı” buyurmuştur.
[3] Allah rasulünün bu sözleri, günahı küçümseyip, insanları günah işlemeye değil, aksine işlenen hatadan pişmanlık duyarak tevbe etmeye teşviktir. Allah insanın bedeni hastalıklarının şifalarını verdiği gibi, manevi hastalıklarının da çaresini bildirmiştir.
Değerli Kardeşlerim!
Tevbe günahlardan kurtuluştur; günahların silinmesidir. Hz. Ali’nin şu sözü oldukça ilgi çekicidir:
“Beraberinde kurtuluş reçetesi olduğu halde helak olan kimsenin durumuna hayret ediyorum. O reçete de tevbedir, istiğfardır, bağışlanma talebidir.”
Tevbe, bir özeleştiridir. İnsan yaratılışı gereği, hata yapmaya, günah işlemeye elverişli bir varlıktır. Hata yapmak veya günah işlemek, insan açısından bakıldığında anlaşılabilir bir şeydir. Asıl anlaşılmaz olan hatayı savunmak başka bir ifadeyle günahları meşrulaştırmaya çalışmaktır. İşte bu nedenle hata yapan, günah işleyen af edilebilir, fakat hatayı savunan asla.
Değerli kardeşlerim!
Rabbimiz, kendisine şirk koşmanın dışındaki tüm günahları affedeceğini bildirmekte,
[4] tevbe edenlerin tevbelerini kabul edeceğini va’d etmektedir.
[5] Efendimiz de günahından tevbe eden kişinin hiç günah işlememiş gibi tertemiz olacağını haber vermektedir.
[6] Tevbenin makbul olması için şu şartların yerine getirilmesi önem arzetmektedir;
Günahlardan pişmanlık duymak,
Kul hakkıyla ilgili olan günahlarda, hakkı sahibine teslim etmek ve helalleşmek,
Gönülden, samimi bir şekilde bir daha günah işlememeye söz vermek,
Bir daha o günahı işlememek.
Kardeşlerim!
Allah’ın rızasını kazanmanın yolu, Adem olmaktan geçer. Rabbimizin rahmeti, merhameti, Adem’ler içindir. Yeter ki O’na samimi bir şekilde yönelelim. Hatamızı bilelim, hatada ısrarcı olmayalım. Merhameti sonsuz Allah’tan af dileyelim, tevbe edelim. Günahlardan korunmuş olan Efendimizin bile günde 100 kere tevbe ettiğini unutmayalım.
[7] Ölüm kapımızı çalmadan önce biz tövbemizle arınalım.
Hazırlayan ve Redaksiyon:
D.İ.B. Hutbe Komisyonu
[1] A’râf 7/19-23.
[2] İbn Mace, Zühd, 30.
[3] Tirmizi, Da’vât 99
[4] Nisa 6/48, 116
[5] Tevbe, 9/104, 118
[6] İbn Mace, Zühd, 30
[7] Ebu Davud, vitir 26.