1-2-3 konu kelam özeti

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
1-2-3 konu kelam özeti indir

Ömer Nasuhi Bilmen, bu ana eksenlerden hareketle, Kelam ilmini şu şekilde tanımlamaktadır:”Kelam ilmi, Allah’ın zatından
ve sıfatla-rından, peygamberlik ve risalete ilişkin konulardan, başlangıç ve son itibariyle yaratılmışların hallerinden İslam
ilkeleri üzere söz eden bir ilimdir”(Bilmen, Muvazzah ilm-i kelam, s.5)
 Kelam ilmi sorunları tartışırken karşıdakini ikna edecek güçlü akli ka-nıtlar kullanır. Bu anlamda diğer bilimlerle
karşılaştırıldığında “işte kelam budur” şeklinde son sözü söyler. Bu yüzden “kelamın esası, aslı ve özü budur” anlamına
gelmek üzere bu ilme Kelam adı verilmiştir.
 Kelam’ın konusu, iman ve eylem olarak belirlenmek-tedir. İmanın üç temel alanını Allah, nübüvvet ve ahiret konuları
oluşturmaktadır. Kelamın eylem yani amel alanı ise ahlakı ilgilendirmek-tedir. Bunun çerçevesini de, insanın kendine,
yakınlarına, toplumuna, insanlığa, doğaya yani diğer organik ve inorganik bütün varlıklara karşı nasıl bir tutum ve davranış
içinde olması gerektiğine dair prob-lematik doldurmaktadır.
 Kelamın ilk ortaya çıkışı, kelam terimi ve türevlerinin ilk kez ne zaman kullanıldığına bakarak değil, bahsedilen problemlerin
ilk kez ne zaman tartışıldığından hareketle belirlemek gerekmektedir. Örneğin, Kelam terimi ve türevleri (mütekellim,
tekellüm) kullanılmadığı halde, ele aldığı konular dikkate alınarak Hasan Basri’nin halife Abdülmelik’e yazdığı Kader Risalesi
ile Ebu Hanife’nin Fıkhu’l-Ekber’i Kelam eseri olarak kabul edilmektedir. Bu da Kelam isimlendirmesinin, bir kelimeye bağlı
olarak değil, irdelenen problemlerle ilintili olarak ortaya çıktığını göstermektedir.
 İbn Haldun’un ifadesiyle, İslam toplumunda-ki amelî yükümlülükleri irdeleyen Fıkhın aksine, Kelam kalbi yüküm-lülükleri
temellendirmeyi hedeflediği için, zorunlu olarak, ilk doğan ilimdir. İbn Haldun, Kelam’ın bu isimle anılmasını, ilgilendiği
konuların yanı sıra, kaynak kullanımındaki yöntemine de bağlar.
 Kelam’ın kendine özgü yöntemi vardır. Diğer İslam bilimleriyle kıyaslandığında, yöntem yönünden Kelam’ın öne çıkan farkı,
ilk olarak, metinlerin ortaya çıkmasından daha çok, bunları normatif hükümler çıkaracak tarzda yoruma tabi tutmasındadır.
İkinci olarak da, bu normatif hükümleri çıkarırken takip ettiği yöntemdir. Örneğin Tefsir, Kur’an ayetlerinin anlamlarını açığa
çıkarmaya çalışırken, Kelam bu ayetlerin içeriklerinin oluşturduğu sistemi ve içeriğin inanan insanda hangi davranışlara
sebep olduğunu tespit etmeye çalışır.
 Bu bağlamda Kelam’ın en yakın durduğu İslami disiplin Fıkıh’tır. Zira, Kelam ve Fıkıh, ‘hüküm’ ortak paydasında
birleşmektedir. Kelam’ın hükmü kalbi fiillere, Fıkhın hükmü ise, bedenin fiillerine yöneliktir. Ancak, ‘amellerin niyetlere göre
değer kazandığı’ ilkesi dikkate alındığında, Fıkhın hükümlerinin ‘fer’i hükümler’ olduğu; kalbe ait hükümleri irdeleyen
Kelamınkilerin ise ‘asli hükümler’ olduğu görülmektedir. Kelam’ın Fıkıh’la ortak çıkarım yöntemi olarak kullandıkları ‘kıyas’,
bu iki bilimin hem birbiriyle iç içe geçtikleri alanı hem de farklılaşma tarzlarının ipucunu vermektedir. Kelamın, yorumlarında
ve inançla ilgili hüküm çıkarmalarında, dilin mecazi kullanımını ve te’vili dikkate alması onu daha da farklılaştırmaktadır.
 İlk dönemlerde eleştirilecek bir grup olarak görülenleri ifade etmek için kullanılan ‘ashab-ı kelam’ kavramı, başta Mu’tezile
olmak üzere Cehmiyye, Gaylaniyye gibi mezheplerle ilişkisi olanları göstermek için kullanılmıştır. Bu gruplara yöneltilen
eleştiri, aklı önceleyen yöntemlerinden öte dini ilkeleri anlama ve yorumlamada gösterdikleri çok köklü ayrışma eğilimiydi.
Yeni oluşmakta olan İslam toplumunun bu gruplara tepkisi sert olmuş ve bunları toplumun dışına atmanın yollarını
aramışlardır.

Bütün özet için aşağıdaki linke bakınız.

Kod:
https://drive.google.com/file/d/0BzaHdIAnV-b6UGhleWl2azZJT3c/view
 
Son düzenleme:
Üst