Önemli Tesettür, Türban, Örtünme Hakkında Herşey

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Kur'an'da Başörtüsü Yok Diyenlere

https://www.kunfeyekun.org/kf/kuranda-basortusu-yok-diyenlere.37128/

Açılıp Saçılarak Yürümeyin

https://www.kunfeyekun.org/kf/acilip-sacilarak-yurumeyin.37017/

Irzlarınızı Koruyun
https://www.kunfeyekun.org/kf/irzlarinizi-koruyun.37121/

Müminlerin Hanımlarına Söyle
https://www.kunfeyekun.org/kf/muminlerin-hanimlarina-soyle.37126/

Resimdeki Tesettür
https://www.kunfeyekun.org/kf/resimdeki-tesettur.37189/

12 Madde De Örtünme Gerçeği
https://www.kunfeyekun.org/kf/12-madde-de-ortunme-gercegi.37188/

İnananlar İçin Tesettür Kesinlikle Uyulması Gerekli Bir Farzdır.
https://www.kunfeyekun.org/kf/inananlar-icin-tesettur-kesinlikle-uyulmasi-gerekli-bir-farzdir.37880/

Tesettür Hakkında En Gerekli Bilgiler
https://www.kunfeyekun.org/kf/tesettur-hakkinda-en-gerekli-bilgiler.37783/

Tesettürle Ilgili Bilinmesi Gerekenler
https://www.kunfeyekun.org/kf/tesetturle-ilgili-bilinmesi-gerekenler.37208/#post-99336

İlâhi Emir "Tesettür" Ve Kız Çocuğu
https://www.kunfeyekun.org/kf/ilahi-emir-tesettur-ve-kiz-cocugu.37876/

Çarşaf
https://www.kunfeyekun.org/kf/carsaf.37122/

Peçe
https://www.kunfeyekun.org/kf/pece.37124/

Cilbab
https://www.kunfeyekun.org/kf/cilbab.37123/

Deve Hörgücü,Topuz,Moda,Tesettür?
https://www.kunfeyekun.org/kf/deve-horgucu-topuz-moda-tesettur.37865/

Tesettür ve Kul hakkı
https://www.kunfeyekun.org/kf/tesettur-ve-kul-hakki.38383/

Saçları Tepeye Toplayıp Deve Hörgücü Gibi Yapmak
https://www.kunfeyekun.org/kf/saclari-tepeye-toplayip-deve-horgucu-gibi-yapmak.37129/

Giyindiği Halde Açık Olan...hadis
https://www.kunfeyekun.org/kf/giyindigi-halde-acik-olan-hadis.37352/

Başörtüsünün Hükmü Nedir?

https://www.kunfeyekun.org/kf/basortusunun-hukmu-nedir.22250/

İslamiyet'den Önce Cahiliye Döneminde Kadınların Giyimi Nasıldı?
https://www.kunfeyekun.org/kf/...ye-doneminde-kadinlarin-giyimi-nasildi.37132/

Hz. Adem'den Günümüze Kadar Gelen Peygamberlerin Dininde Kadının Tesettürü Nasıldı?
https://www.kunfeyekun.org/kf/...erin-dininde-kadinin-tesetturu-nasildi.37133/

Kadınların Pardesü Giymesi
https://www.kunfeyekun.org/kf/kadinlarin-pardesu-giymesi.37186/

Tesettürle ilgili ayet ve hadisler nelerdir?
http://www.sorularlaislamiyet.com/article/16634/tesetturle-ilgili-ayet-ve-hadisler-nelerdir.html

Tesettür, Türban, Örtünme Soru-Cevap
Tesettür, Türban, Örtünme | Sorularla İslamiyet

Tesettürle ilgili ayet ve hadisler nelerdir?
http://www.sorularlaislamiyet.com/article/16634/tesetturle-ilgili-ayet-ve-hadisler-nelerdir.html

Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı?


Örtülü ve Özgür

Tesettüre nasıl girebilirim (Ümit Meriç Hanımın röportajı)

Başörtüsünün hükmü nedir? Bası açık gezmek insanı nasıl bir tehlikeye götürür?

Dinen kadının çalışmasında bir sakınca var mıdır? Erkeklerin içinde yanyana çalışması dinen caiz midir?

Kadının dış örtüsü?

Transparan giyimle tesettür olur mu?

Tesettürün, İslama uygun giyimin hikmetleri nelerdir?

Türban Kuranda var mıdır? Örtünme ile ilgili Kuran ayeti olmadığını iddia eden yorumcular peygamberimizin hadislerini de niçin hiçe saymaktalar?

Türban ve başörtüsünün farkı nedir?

Okumak için başörtüsünü takmamak caiz mi?

kapanmak

https://www.kunfeyekun.org/kf/kapanmak.33385/
kapanmak-istemiyorum
https://www.kunfeyekun.org/kf/kapanmak-istemiyorum.23132/

Kalbini Yokla Kalbinide Vücudun gibi sergileyebilirmiydin?
https://www.kunfeyekun.org/kf/kalbini-yokla-kalbinide-vucudun-gibi-sergileyebilirmiydin.37801/

İslamda Erkeğin Tesettürü
https://www.kunfeyekun.org/kf/islamda-erkegin-tesetturu.21642/

Müslüman Erkekler Ne Kadar Tesettürlü?
https://www.kunfeyekun.org/kf/musluman-erkekler-ne-kadar-tesetturlu.7202/

Tesettürsüzlük, Zinâya Yaklaştırır ve Gözlerin Nûrunu Giderir!
https://www.kunfeyekun.org/kf/...-yaklastirir-ve-gozlerin-nurunu-giderir.3884/

Tesettür ve Kul hakkı
https://www.kunfeyekun.org/kf/tesettur-ve-kul-hakki.38383/

örtümüze türban dediler önce ;
https://www.kunfeyekun.org/kf/ortumuze-turban-dediler-once.4391/

Genç kızın ibretlik sonu
https://www.kunfeyekun.org/kf/genc-kizin-ibretlik-sonu.4369/

Ben 13 yaşındayım ve kapanmak istiyorum
https://www.kunfeyekun.org/kf/ben-13-yasindayim-ve-kapanmak-istiyorum.27859/

Örtünen Ve Örtünmeyen Herkez Buraya
https://www.kunfeyekun.org/kf/ortunen-ve-ortunmeyen-herkez-buraya.36767/

Kapanma
https://www.kunfeyekun.org/kf/kapanma.23311/

Modern Tesettür

https://www.kunfeyekun.org/kf/modern-tesettur.14346/#post-98110

Saçı Açık Olmak Günah mı?
https://www.kunfeyekun.org/kf/saci-acik-olmak-gunah-mi.24587/

Senelerdir Kapanmak Istiyorum Ama Başaramıyorum
https://www.kunfeyekun.org/kf/senelerdir-kapanmak-istiyorum-ama-basaramiyorum.31350/


Kadın Kocasının Isteği Üzerine Açık Giyinebilir Mi?
https://www.kunfeyekun.org/kf/kadin-kocasinin-istegi-uzerine-acik-giyinebilir-mi.37382/

Islam Devleti, Tüm Müslüman Kadınların Başını Örtmesini Zorunlu Kılabilir Mi?
https://www.kunfeyekun.org/kf/...-basini-ortmesini-zorunlu-kilabilir-mi.37381/

Gelinlik Giymek Caiz Midir?
https://www.kunfeyekun.org/kf/gelinlik-giymek-caiz-midir.37380/

Tesettür Için, Teferruat Denilebilir Mi?
https://www.kunfeyekun.org/kf/tesettur-icin-teferruat-denilebilir-mi.37377/

Başı Açık Çalışabilir Miyim?
https://www.kunfeyekun.org/kf/basi-acik-calisabilir-miyim.37354/

TESETTÜR HAKKINDA (Tesettür risalesi ve İmamı Gazalinin bakışı
https://www.kunfeyekun.org/kf/...ttur-risalesi-ve-imami-gazalinin-bakisi.2923/


Kadının Başı Açık Gezmesinden Dolayı Kocası Mesul Olur Mu?
https://www.kunfeyekun.org/kf/kadinin-basi-acik-gezmesinden-dolayi-kocasi-mesul-olur-mu.37350/

Tesettür Ayeti Indirilmeden Önce Kadınların Giyimi Nasıldı?
https://www.kunfeyekun.org/kf/tesettur-ayeti-indirilmeden-once-kadinlarin-giyimi-nasildi.37349/

Kadının Örtünme Şekli Nasıl Olmalıdır?
https://www.kunfeyekun.org/kf/kadinin-ortunme-sekli-nasil-olmalidir.37348/

Tesettürün Hükmü Nedir?
https://www.kunfeyekun.org/kf/tesetturun-hukmu-nedir.37347/

Ailem Örtünmeme Karşı Çıkıyorsa Ne Yapmam Gerekir?
https://www.kunfeyekun.org/kf/ailem-ortunmeme-karsi-cikiyorsa-ne-yapmam-gerekir.37346/

Peruk kullanmak hakkında bilgi
https://www.kunfeyekun.org/kf/peruk-kullanmak-hakkinda-bilgi.11148/#post-100050

Dandik Tesettür'den Soyunmak İçin 10 Hatırlatma
https://www.kunfeyekun.org/kf/dandik-tesetturden-soyunmak-icin-10-hatirlatma.9311/#post-100052

Başörtülü Kızın Babaya Cevabı
https://www.kunfeyekun.org/kf/basortulu-kizin-babaya-cevabi.3144/#post-99960

EY MÜSLÜMAN KADIN..!
https://www.kunfeyekun.org/kf/ey-musluman-kadin.37326/#post-99959

Tesettürlü Ol Ama...
https://www.kunfeyekun.org/kf/tesetturlu-ol-ama.28292/#post-99957

Kapanmak istemiyorum ama ailem zorla başımı kapatıyor
https://www.kunfeyekun.org/kf/kapanmak-istemiyorum-ama-ailem-zorla-basimi-kapatiyor.22248/

Örtünmek İsteyenlere Samimi Bir Duyuru
https://www.kunfeyekun.org/kf/ortunmek-isteyenlere-samimi-bir-duyuru.37488/

Örtünmek Kadını Çirkin mi Gösterir?

https://www.kunfeyekun.org/kf/ortunmek-kadini-cirkin-mi-gosterir.25055/

Tesettürlü bir kişiyi gördüm
https://www.kunfeyekun.org/kf/tesetturlu-bir-kisiyi-gordum.37531/#post-100735

Tesettürlüyüm Diye Kendinizi Kandırmayın [Nouman Ali Khan]
https://www.kunfeyekun.org/kf/tesettürlüyüm-diye-kendinizi-kandirmayin-nouman-ali-khan.38200/

Hanım Kardeşim, Sen Güzelsin! [Nouman Ali Khan]
https://www.kunfeyekun.org/kf/hanim-kardeşim-sen-güzelsin-nouman-ali-khan.38199/

Tesettür hakkında bazı konular forumda varmış onlarıda ekliyorum.

https://www.kunfeyekun.org/kf/...nefsime-yenik-düşmekten-çok-korkuyorum.20508/

https://www.kunfeyekun.org/kf/ortunme-bahaneleri.3953/

https://www.kunfeyekun.org/kf/gercekten-tesetturlu-musun.5266/

https://www.kunfeyekun.org/kf/turbanli-ile-tesetturlu-arasindaki-7-fark.5265/

https://www.kunfeyekun.org/kf/kapanamiyorum.30777/

https://www.kunfeyekun.org/kf/kot-pantolon-giyiyor-musun.14403/

https://www.kunfeyekun.org/kf/haydi-kizlar-diri-diri-okula.6982/

https://www.kunfeyekun.org/kf/ortumuze-turban-dediler-once.4391/

https://www.kunfeyekun.org/kf/avret-ve-ortunme.4393/

https://www.kunfeyekun.org/kf/kapaliyim.2876/

https://www.kunfeyekun.org/kf/sanal-zina.3816/

https://www.kunfeyekun.org/kf/reklam-panolarini-protesto-ediyorum.3075/


Tesettür,Örtünme,Kapanma Programı 3
https://www.kunfeyekun.org/kf/tesettur-ortunme-kapanma-programi-3.37858/#post-101933
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
SORU
İslam'ın öngördüğü bir örtünme şekli var mı? Örtünmenin gayesi nedir? Takva elbisesi ne demektir? Bu zamanda tesettür olur mu?

CEVAP
Değerli kardeşimiz;
Örtünme yaratılışın gereğidir

Örtünme, insanı zinaya götüren yolları kesen en önemli etkenlerden birisidir. Örtünme fıtridir, yaratılışın gereğidir. Bakınız Bediüzzaman Hazretleri bu meseleyi mealen nasıl izah ediyor:

Örtünme, kadınlar için gayet tabiidir ve fıtratları bunu gerektirir. Çünkü kadınların kendilerini sevdirmeye, nefret ettirmemeye ve aşağılanmaya maruz kalmamaya karşı tabii bir meyilleri vardır. Sonra kadınların % 60-70'i ihtiyarlık ve çirkinlik gibi sebeplerden dolayı kendisini herkese göstermek istemez. Veya kıskançlık sebebi ile kendinden daha güzellere nispetle çirkin düşmemek ister. Tecavüz ve suçlamalardan korktuğundan, saldırıya maruz kalmamak ve kocası nazarında hainlikle suçlanmamak için fıtraten örtünmek isterler.

Malumdur ki, insan sevmediği kimselerin bakışından sıkılır, rahatsız olur. Hem ahlaken bozulmamış güzel bir kadın nazik ve hadiselerden çabucak etkilendiğinden bakışlardan elbette sıkılır, hatta bu dikkatli bakışlardan "Bu alçaklar bizi göz hapsine alıp rahatsız ediyorlar" diye şikâyette bulunan pek çok hanım vardır.

Demek ki, medeniyetin örtünmeye karşı çıkması, bir manada kadınlık âlemine ait tabii ve fıtri kanunlara karşı çıkmasıdır. Halbuki Kur'an örtünmeyi emretmekle birer şefkat âbidesi, sonsuz ve kıymetli bir hayat arkadaşı olabilecek kadınları küçük düşürmekten, aşağılanmaktan, esirlik ve sefillikten kurtarıyor.

Hem kadınlarda yabancı erkeklere karşı fıtraten bir çekingenlik vardır. Çekingenlik ise örtünmeyi gerektiriyor. Ayrıca kadının tabiatı örtünme ile yabancı erkeklerin şehevi arzularını açmamayı ve tecavüze meydan vermemeyi emreder. Bu gibi kötü düşüncelere dur diyecek aşırılıklara set çekecek olan şey, kadının kalesi hükmündeki tesettürüdür.

Günümüzde kadının içinde bulunduğu içler acısı durum, gençlerimizin içine düşmüş olduğu ahlaki bunalım ve bu durumun meydana getirmiş olduğu pek fena yan tesirler, tesettür aleyhinde olanların, örtünme emrine "esirliktir" diyenlerin yüzüne karşı şamar gibi iniyor.

Kadın ve erkek arasındaki gayet şiddetli olan muhabbet ve alaka sadece dünyaya ait bir ihtiyaçtan dolayı kaynaklanmaz. Bir kadın kocasına yalnız dünya hayatına mahsus bir hayat arkadaşı değildir. Ebedi hayatta da kadın yine kocasına ebedi bir hayat arkadaşı olacaktır.

Öyleyse kadının ileride kendisine ebedi bir arkadaş olarak kalmaya devam edecek kocasından başkasına ilgi, alaka ve samimiyet duymaması, kocasından başkasının bakışlarını kendi güzelliğine çekmemesi, kocasını bu hususta darıltmaması ve kıskandırmaması gerekmektedir.

Çünkü mü'min bir kocanın, kendisinde bulunan iman sebebi ile hanımıyla olan alakası yalnız dünya hayatına ve güzellik vaktine mahsus değil ve geçici bir sevgi de değildir. Bu alaka kadının ahirette kocasına ebedi bir hayat arkadaşı olması yönü ile esaslı ve ciddi bir sevgi, bir hürmetle alakalıdır. Hem yalnız gençlik ve güzellik vaktinde değil, belki ihtiyarlık ve çirkinlik zamanında dahi o ciddi sevgi ve hürmeti taşır. Elbette buna karşılık kadının da kendi güzelliklerini kocasının nazarına has kılması ve sevgisini sadece ona göstermesi insanlık gereğidir.

Bir ailenin mutluluğu bey ve hanımın birbirine emniyet duyması, samimi bir hürmet ve sevgi göstermesi ile meydana gelir. Tesettürsüzlük ve açık saçıklık ise bu emniyeti bozar, karşılıklı hürmet ve sevgiyi de kırar.

Neslin çoğalması herkesçe istenen bir şeydir. Hiçbir millet ve idare bunun aksini savunmamıştır. Peygamber Efendimiz, "Evlenin, çoğalın. Ben kıyamette sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim" (İbn Mace, Nikâh 1) buyurmuştur. Halbuki açık saçıklık evlenmeyi çoğaltmıyor, azaltıyor. (Bugün için bazı Avrupa ülkelerinde evlenme primleri verilerek evlilik müessesesinin diriltilmesine çalışıldığı bir gerçektir.)

Üstelik memleketimiz Avrupa'ya kıyas edilemez. Çünkü Avrupa ülkeleri soğuk tabiatlı yerlerdir. Asya âlem-i İslam kıtası ise ona nispeten sıcak memleketlerdir. Bilindiği gibi çevrenin insan ahlakı üzerinde tesiri vardır. Hassas ve alıngan mizaçlı olan sıcak ülke insanlarının şehevi hislerini de devamlı tahrik edecek olan açık saçıklık elbette pek çok suiistimale, israflara ve neslin zayıflığına sebeptir. Bir ayda veya yirmi günde olabilecek fıtri ihtiyaca karşılık her birkaç günde kendini israfa mecbur zanneder. O zaman her ayda on beş gün kadar hayız gibi arızalar münasebeti ile kadına yaklaşmamaya mecbur olduğundan nefsine mağlup ise fuhşiyata da meyleder. (Lem'alar, 24. Lem'a, s. 318-323)

İslam'ın öngördüğü bir örtünme şekli var mı?

İslam'da şekil itibariyle sabit bir kıyafet tarzı olduğu söylenemez. Ne Peygamber Efendimiz, ne de Sahabe-i Kiram için hususi bir kıyafet şekli yoktur. Zaten İslamiyet gibi bütün insanlığı kuşatan evrensel bir dini bağlayıcı kıyafetler içinde değerlendirmek onun evrenselliğine terstir. İnsanlığın İftihar Tablosu'nun hayatı boyunca giyim kuşamına bakınca tek tip bir kıyafetle karşılaşmayız. Allah Resulü, bazen peştamal, bazen urba, bazen güzel bir entari giyerdi.

Abdullah b. Cabir şöyle demektedir: "Vallahi ay ışığında üzerinde bir entariyle, gömleğiyle Allah Resulü'nü gördüm. Bir kimse üzerindeki giysiyle ancak bu kadar güzel olabilirdi." Bir başka sahabi ise bir gün Allah Resulü'nün sırtında gördüğü güzel bir gömleği ister. Allah Resulü de çıkarıp kendisine hediye eder.

Onun hayatında bir kıyafet standardına, böyle bir telkine rastlamak mümkün değildir. Toplumda genelde kabul edilen kıyafet tarzı neyse Allah Resulü aynısını veya bir benzerini giyerdi. Bazen bunu da değiştirerek ve geliştirerek giyerdi. Bugün giyilen siyah cübbelerin Hz. Peygamber'e dayandırılması da doğru değildir. Allah Resulü genelde göz alıcı beyaz giyerdi. Beyaz, kırmızı, bazen de yeşil giydiği olurdu.

Kostümün şekline ve rengine takılıp kalınmamalıdır. Bunlar tartışma konusu haline getirilerek asla ihtilafa sebebiyet verilmemelidir. İşte ecdadımız Osmanlılar, İslam'ı almış ve onu kültürümüzle kaynaştırmışlardır. Kılık-kıyafeti ile değil, alması gerekenleri almış, Kayı boyu kendi ülkesinde ne giyiniyorsa onu da devam ettirmiş ve zamanla geliştirmiştir. Pişdonları ve cepkenleriyle ihtişam dönemlerimize ait kıyafetimizle, deriden yapılmış kostümlerimizle de uzun zaman Avrupa'da örnek alınmıştır.

Örtünme Allah'ın emridir

Cahiliye devrinde başını örten kadınlar, başörtülerini enselerine bağlar veya arkalarına salıverirlerdi. Allah Teala, Nur Suresi'nin 30-31. ayet-i kerimeleriyle İslam'dan önceki bu âdeti kesinlikle yasaklayarak mü'min kadınların ?kendiliğinden görünen hariç? ziynetlerini, ziynet yerlerini açmamalarını ve başörtülerini, saçlarını, başlarını, kulaklarını, boyun, gerdan ve göğüslerini iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmalarını emretmiştir.

Hz. Aişe, "Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eyleye, Yüce Allah, 'Mü'min kadınlar başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar' ayetini indirince, onlar eteklerinden bir parça keserek, onunla başlarını örttüler" (Buhari, Tefsir-u Süreti'n-Nur 13; Ebu Davud, Libas 33) der.

Bu ayet-i kerime nazil olunca, ensar ve muhacir kadınların, eteklerinden bir parça keserek, onunla başlarını örtmeye acele etmeleri, Hz. Aişe'nın ablası Hz. Esma'nın, ince bir elbise ile Hz. Peygamber'in huzuruna çıktığı zaman, Efendimizin, "Ergenlik çağına gelen bir kadının elleri ve yüzü dışında kalan yerlerini göstermesinin caiz olmadığını" (Ebu Davud Libas, 32) bildirmesi kadınların yukarıda sayılan ziynet yerlerini örtmekle yükümlü olduklarına işaret etmektedir.

Yine Hz. Peygamber'in, bileklerinin dört parmak yukarısını işaret ederek "Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadına, ergenlik çağına gelince yüzü ve şuraya kadar elleri hariç, herhangi bir yerini açması caiz değildir" (Ebu Davud, Libas 33) buyurması, söz konusu ayetteki emirlerin bağlayıcı olduğuna delildir.

Burada bir de Allah Resulü'nün "Kâsiyâtün âriyâtün" ifadesiyle anlattığı "örtülü açıklar" üzerinde bir iki cümleyle duralım. Bir hanımın giyinip örtünmesinden maksat, bedenindeki cazibesini gizlemesi, bakanları tahrik etmemesidir. Efendimizin bu ifadelerinden anlaşıldığına göre giyilen şey içini göstermeyecek şekilde kalın olmalı, aynı zamanda vücudun hatlarını da belli etmemeli.

Örtünmenin gayesi nedir?

Dinimizin emrettiği örtünmeden maksat, kadının ziynetini ve ziynet yerlerini eşi veya mahremi olmayan erkeklere göstermemesi ve yabancı erkekler tarafından görülmesine meydan vermemesidir. Bu itibarla örtünün; saçın, ten renginin veya ziynetlerin görünmesine engel olacak kalınlıkta, vücut hatlarını göstermeyecek nitelikte olması gerekir. Bu konuda, yukarıda meali zikredilen hadis-i şerifler dışında, daha pek çok hadis-i şerif bulunmaktadır. (Müslim, Libas 34, Cennet 13; Müsned, 2/356)

Ahzap Suresi'nin 60. ayetinde de "Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına söyle: (Evden çıkarlarken) üstlerine vücutlarını iyice örten dış elbiselerini giysinler. Bu, onların iffetli bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar" buyurulmaktadır.

Bu ayette Müslüman hanımların evlerinden çıkarken, üstlerine vücut hatlarını belli etmeyecek bir dış elbise almaları, ev kıyafetiyle sokağa çıkmamaları emredilmektedir. Nur Suresi'nin 60. ayetinde ise, yaşlanmış kadınların, 31. ayette örtülmesi emredilen ziynet ve ziynet yerlerini örtmek kaydı ile (manto, pardösü, çarşaf gibi) dış elbiselerini üstlerine almadan dışarı çıkabilecekleri belirtilerek şöyle buyrulmaktadır:

"Bir nikâh ümidi beslemeyen, çocuktan kesilmiş yaşlı kadınların ziynetlerini, (yabancı erkeklere) göstermeksizin, dış elbiselerini çıkarmalarında, kendilerine bir vebal yoktur. Yine de dış elbiseli olmaları, kendileri için hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir."

Sonuç olarak, kadınların, vücudun el, yüz ve ayakları dışında kalan kısımlarını, aralarında dinen evlilik caiz olan erkekler yanında, vücut hatlarını ve rengini göstermeyecek nitelikte bir elbise (örtü) ile örtmeleri, başörtülerini, saçlarını, başlarını, boyun ve gerdanlarını iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmaları, dinimizin, kitap, sünnet ve İslam âlimlerinin ittifakı ile sabit olan kesin emridir. Müslümanların bu emirlere uymaları dinî bir vecibedir.

"En güzel elbise, takva elbisesidir"

Rabbimiz bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor: "Ey Âdem'in evlatları! Bakın size edep yerlerinizi örteceğiniz giysi, süsleneceğiniz elbise indirdik. Fakat unutmayın ki en güzel elbise, takva elbisesidir. İşte bunlar Allah'ın ayetlerindendir. Olur ki insanlar düşünür de ders alırlar." (Araf, 7/26)

Elbiseden de önemli olan, takva duygusu ve hayâ hissidir. Örtülmesi gereken yerleri örtmek, namusu korumanın ilk şartıdır. Allah'ın hikmeti, diğer pek çok canlı varlığın yapısına, hayâ ve örtünme duygusu koymayıp sağlam, güzel ve doğal bir elbise vermiştir.

Sadece hayâ duygusu verdiği insanı çıplak yaratmıştır. Böylece insan, hem örtünme emrini tutmanın sevabına ermekte, hem de dünyadaki halifelik görevini ispatlamaktadır. Çünkü bütün yeryüzüne yayılan hayvan ve bitkilerden ve diğer maddelerden elde ettiği giyecekleri yapıp giymekle, bütün yaratıklar üzerindeki tasarruf ve yönetme gücünü, halifeliğinin tezahürlerinden birini göstermektedir.

Örtünme bütün varlıklar içinde yalnızca insana mahsus bir özelliktir. Çıplaklık, insanlığın her döneminde, vicdan ve sağduyu tarafından daima hayâsızlık ve arsızlık olarak nitelendirilmiştir.

Dinimizin örtünme emri, insanın ruh sağlığını, fıtri (yaratılıştan olan) yapı ve onurunu, toplumun genel ahlakını koruma, insanlar ve cinsler arası ilişkilerde dengeyi gözetme, ayrıca insanın haysiyetine yaraşır bir cinsi hayat ve aile hayatı kurma gibi amaçlara yöneliktir. Örtünme çizgilerinin kadın ile erkek için farklı hükümlere bağlı olması, bu iki cinsin yaratılışlarındaki farklı özellikler gözetilerek yapılmış bir ayırımdır.

Peki başörtüsü takmayan iffetsiz midir? Şüphesiz başını örtmeyen kadınlarımıza iffetsiz demek mümkün değildir. Ayrıca her başını örten kadına da iffetli demek isabetli olmayabilir. Başını örten ve örtmeyen kadınlar arasında namuslu ve iffetli olanlar bulunduğu gibi, namus ve iffetten yoksun olanlar da bulunabilir.

Ancak meseleye İslam ahlakı ve ahkâmı açısından bakarsak, hüküm bir ölçüde değişmektedir. İslam, kadın ve erkeğin vücudunda bazı yerlerin avret olduğunu, bunların yabancılara (namahrem olanlara) gösterilmemesi gerektiğini bildirmiş, insanların gözleri ve elleri ile de zina yapabileceklerine işaret etmiştir. (Buhari, İstizan 12; Müslim, Kader 20)

Toplum içinde kadının ve erkeğin avret yerlerine şehvetle bakacak insanlar her zaman ve her yerde bulunabileceğine göre, bunu bilen bir Müslüman'ın avret yerlerini açarak dışarı çıkması, İslami namus ve iffet kavramını zedeleyen bir davranış olmaktadır. Başörtüsü de kadının avret yerlerinden olan başını ve boynunu kapatan bir örtü olduğuna göre mesele bu şekilde değerlendirilmelidir. (Hayrettin Karaman)

Bu zamanda tesettür olur mu?

Zannediyorum bu soru değişik mekânlarda sizin de kulağınıza gelmiştir. Bir belediye otobüsü içindeydim. Tam önümde iki yaşlı insan oturuyordu. Aralarında konuşuyorlardı. Bu sırada otobüse iki başörtülü genç kız bindi. Yer olmadığı için ön tarafta ayakta dikiliyordu. Önümde oturan yaşlı hanım, yanındaki kişiye koluyla dürterek "Şunları görüyor musun?" dedi. Kadın, "Evet, görüyorum ve çok üzülüyorum. Yazık bu gençlere... Hadi eskiden başımızı örtüyorduk. Ama şimdi modern çağdayız. Hiç bu asırda böyle kılık kıyafet olur mu? Bu çağ dışılıkla bir adım ileri gidemeyiz" diye cevap verdi.

Maalesef ülkemizde böyle düşünen insanlar da var. Öncelikle şunu ifade edelim ki tesettürün, zamanla hiçbir alakası yoktur. İnsan farklı ve acayip kılık-kıyafete girebilir, ama kafası çalışabilir. Mesela Almanya'da bir dönemde kadın-erkek herkes başlarına kalpak giyiyorlardı. Başına kalpak giyen Alman aptallaşmamış, sanayisi ve tekniğiyle üstün gelmiştir. Düne kadar Avrupa başını kapatıyordu. Onların başlarını kapatmaları, gelişmelerine mani olmamıştır. Bu meselenin devirle hiç ilgisi yoktur.

Bu meseleyi medeniyetle telif etmek de mümkün değil. "Medeni insan açık gezer" sözü çok anlamsız. Medeniyet, eski devirlere nispeten onlardan, onların tarz-ı hayatından uzak olmak ise, vahşet devri, açıklık saçıklık olarak İslam'ın gelmesiyle terk edilmiştir. İslam gelmiş, tesettürü emretmiştir. Tesettür, cazip hale getirilmiş, mükemmelleştirilmiş, olgunlaştırılmış ve kadının sevdiği bir kıyafet haline getirilmiştir.

Dolayısıyla medeniyet, çok eski devirlere ait şeyleri yaşamamak ise, bugünkü çırılçıplaklık, İslam'dan evvel Cahiliye devrinde yaşanan şeylerdi. Çırılçıplak, açık saçık dolaşmak şayet medeniyet ise, ormanlarda yamyamlar, tamtamlar göğüslerini de açarak gezmektedirler.

Kadının kılık kıyafetine şiddetle reaksiyon gösterenler neyi savunuyorlar? Niçin bu konuda ısrar ediyorlar? Bunu anlamak mümkün değil. Zannediyoruz ki bu düşünce sahipleri, başkaları hakkında bir hüküm olarak savurdukları yobazlık içinde kendileri bocalamaktadırlar. Yobazlık, delilsiz, mesnetsiz bir kısım iddialara kalkışmak demektir. Mü'minin iddia ettiği şeylerde, delili çok kuvvetlidir.

(Bkz. Gençliğin Cinsellik İmtihanı, M. Ali Seyhan, NESİL YAYINLARI)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
 

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Tesettür ve Türban Özel DosyasI
Başörtüsü, kadını, erkek bakışlarından koruyarak ve cinsiyetler arasındaki sınırları belirleyerek, mahrem alanı, yasak koyarak çizmektedir. Zira cemaatin birliği, erkeğin şerefine bağlıdır ki, bunun da ölçüsü kadının mahrem alanda korunan namusudur.

Kur'an-ı Kerim'de başörtüsü geçmektedir:

“Kadınlar, başörtülerini, yakalarının üstlerini örtecek şekilde bağlasınlar.” (Nur Suresi, 24/31) mealindeki bu âyette geçen “humur” kelimesi, başörtüsü manasına gelen “hımâr” kelimesinin çoğuludur.

“Kur'an'da geçen hımâr kelimesi yalnızca örtü manasına gelir, başörtüsü manasına gelmez” diyenler kesinlikle yanılıyorlar. Çünkü bu kelimenin kökünde “örtme, karışma, yaklaşma” gibi manalar varsa da, kökten alınmış farklı kelimelerin (şekillerin) de farklı manaları vardır.

Mesela aynı kökten gelen “hamr”, şarap, “hamîr”, hamur mayası, “humâr” akşamdan kalma hali manalarına gelir. Tartışma konumuz olan “hımâr” da başörtüsü ve vücudun bütününü örten örtü manalarında kullanılmıştır.

Tesettür ile ilgili makaleler, sorular ve cevaplar:
Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı?


Örtülü ve Özgür

Tesettüre nasıl girebilirim (Ümit Meriç Hanımın röportajı)

Başörtüsünün hükmü nedir? Bası açık gezmek insanı nasıl bir tehlikeye götürür?

Dinen kadının çalışmasında bir sakınca var mıdır? Erkeklerin içinde yanyana çalışması dinen caiz midir?

Kadının dış örtüsü?

Transparan giyimle tesettür olur mu?

Tesettürün, İslama uygun giyimin hikmetleri nelerdir?

Türban Kuranda var mıdır? Örtünme ile ilgili Kuran ayeti olmadığını iddia eden yorumcular peygamberimizin hadislerini de niçin hiçe saymaktalar?

Türban ve başörtüsünün farkı nedir?

Okumak için başörtüsünü takmamak caiz mi?


http://www.sorularlaislamiyet.com/index.php?s=show_qna&id=1616
 

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
SORU
Müslüman kadının giyim şekli nasıl olmalıdır? Diz altına kadar gelen etek ile tesettür sağlanmış olur mu? Başörtüsünü omuzlardan aşağı indirmek şart mı?

CEVAP
Değerli kardeşimiz;
Müslüman kadının giyiminde esas mesele, tesettürü sağlamasıdır. Eli ve yüzü dışında bütün vücudunu örtmesi, açık kalmamasıdır. Giyilen bir elbisenin tesettüre uygun olması için de altını göstermeyecek şekilde kalın ve avret yerlerini örtecek kadar uzun olmalıdır. Bunun için altını gösterecek şekilde ince ve şeffaf olan bir elbise ile örtünme gerçekleşmiş olmaz.

Kadınların yüzleri ile ellerinden başka bütün bedenleri avrettir. Yüzleri ile elleri namazda ve namaz dışında fitne korkusu olmadıkça avret değildir. Ayaklarının avret olup olmaması ihtilaflıdır. Sahih kabul edilen görüşe göre kadınların ayakları da avret değildir. Diğer bir görüşe göre namazda kadının ayakları avret sayılmazsa da namaz dışında avret yeri sayılır. Bu ihtilaftan kurtulmak için ayaklarını örtmeleri iyi olur. Sahih olan görüşe göre kadınların kolları kulakları ve salıverilmiş saçları da avrettir.

Bu meseleye esas teşkil eden hadis-i şeriflerin meali şöyledir:

Hz. Âişe'nin rivayetine göre, kız kardeşi Hz. Esma bir gün Peygamberimizin huzuruna gitti. Üzerinde altını gösterecek şekilde ince bir elbise bulunuyordu. Resulullah (a.s.m.) onu görünce yüzünü çevirdi ve şöyle buyurdu: "Ya Esma, bir kadın buluğ çağına erince—yüzünü ve ellerini göstererek—bunlardan başka bir tarafının görünmesi sahih olmaz." (Ebû Dâvud, Libas 31)

Sahih-i Müslim'de Ebû Hüreyre (r.a.} tarafından bir rivayette Peygamberimiz, giyindiği halde açık olan, yani ince ve şeffaf elbise ile dolaşan kadınların Cehennemlik olduklarını, Cennetin kokusunu bile alamayacaklarını bildirirler. (Müslim, Libas,125)

Alkame bin Ebi Alkame annesinin şöyle dediğini rivayet eder:

"Abdurrahman'ın kızı Hafsa'nın başında, saçını gösterecek şekilde ince bir başörtüsü olduğu halde Hz. Âişe'nin huzuruna girdi. Hz. Âişe başından örtüsünü alarak ikiye katladı, kalınlaştırdı. (Muvatta', Libas:4)

Hz. Ömer (r.a.) ise, cam gibi şeffaf olmasa da, giyindiği zaman altını iyice belli eden elbisenin kadınlara giydirilmemesi hususunda mü'minlere ikazda bulunmuştur. (Beyhaki, Sünen, 2/235)

İmam Serahsî bu nakilden sonra, kadının giydiği elbise çok ince de olsa yine aynı hükmü taşır, şeklinde bir açıklama getirir. Daha sonra da, "Giyindiği halde açık" olan mealindeki hadisi kaydeder ve şöyle der: "Bu çeşit bir elbise şebeke (ağ) gibidir, örtünmeyi temin etmez. Bunun için yabancı erkeklerin bu şekilde giyinmiş bir kadına bakması helâl olmaz." (el-Mebsût, 10/155)

Elbisenin şeffaf olmasındaki ölçü, tenin rengini belli etmesidir. Dışarıdan bakıldığı zaman elbisenin altından insanın teni görünüyorsa, elbise ince de olsa, kalın da olsa böyle bir elbise ile örtünme gerçekleşmiş olmaz. Bu mesele Halebî-i Sağir'de şöyle belirtilir: "Elbise altını, tenin rengini belli edecek şekilde ince olursa, bununla avret yeri örtülmüş olmaz. Fakat kalın olsa da, uzva yapışsa ve uzvun şeklini alsa (uzvun şekli görünür hale gelse), bu durumda örtünme hasıl olduğu için men edilmemesi gerekir, namaz caiz olur. (Halebî-i Sağır, s.141)

Mesele diğer mezheplerde de aynı şekilde ifade edilir.



Mâliki mezhebinin görüşü şöyledir:



Elbise şeffaf olur, cildin rengini hemen belli ederse, bununla örtünme olmaz. Bu şekilde kılınan namazın mutlaka iade edilmesi gerekir. İnce ve dar olduğu için azanın şeklini belli eden elbiseyi giymek de mekruhtur. Çünkü bu bir şahsiyetsizlik sayılır ve selef ulemasının giyim tarzına muhalif hareket edilmiş olunur. (Menânü'l-Celü, 1/156)

Hanbelî mezhebinin görüşü ise şu şekildedir:

Vacip olan örtünme, cildin rengini belli etmeyecek şekildeki örtünmedir. Eğer giyilen elbise cildin rengini belli edecek tarzda ince olur da bedenin beyazlık ve kırmızılığı görünürse namaz caiz olmaz. Çünkü bununla örtünme gerçekleşmiş olmaz. Şayet rengini örter de, hacmini belli ederse namaz caiz olur. Çünkü örtü kalın da olsa bundan kaçınmak mümkün değildir. (İbni Kudâme. el-Muğnî, 1/337)

Şafiî mezhebinin görüşü ise şöyledir:

Vacip olan, cildin rengini belli etmeyecek elbiseleri giyinmektir. İnceliğinden dolayı cildin rengini belli eden bir elbiseyi giymek caiz olmaz. Çünkü böyle bir elbise ile tesettür gerçekleşmiş olmaz. Yani, inceliğinden dolayı cildin beyazlığını veya siyahlığını gösteren elbise tesettür için kâfi gelmez. Yine, elbise kalın olsa da, dokunuşu itibariyle altından avret yerlerinin bir kısmını gösterse yine yeterli şekilde örtünme sağlanmamış olur. Diz kapakları ve uyluklar gibi bedenin incelik ve kalınlığını belli eden bir elbise ile kılınan namaz sahihtir, çünkü tesettür sağlanmış demektir. Fakat azaları belli etmeyecek şekilde bir örtü kullanmak müstehaptır. (el-Mecmû, 3/170-172)

Bütün bu nakillerden şöyle bir neticeye varmak mümkündür:

Kadının kendine nikah düşen erkeklerin yanında giymiş olduğu tenin rengini belli edecek ve gösterecek şekilde ince ise bununla örtünme gerçekleşmiş olmayacağından giyilmesi caiz olmaz. Bu giyecek, bir elbise, gömlek ve etek olduğu gibi, başörtüsü ve çorap da olabilir.

Buna göre tesettürün dinen makbul olabilmesi için bazı şartları vardır, onlara dikkat etmek gerekir:

- Elbisenin vücudu gösterecek tarzda ince olmaması,

- Nazar-ı dikkati çekecek kadar süslü ve renkli olmaması,

- Vücudun hatlarını gösterecek şekilde dar olmaması gerekir.

Vücudun azalarını iyice belli edecek şekilde giyilen dar pantolon ve dar gömlekle namaz sahih olsa da, bakanların dikkatini çekip tahrik edeceğinden dinen helal olmaz. Merhum İbn-i Âbidin de eserinde bu hususa işaret etmektedir. (Reddü'l-Muhtar, 5/238)

Diğer taraftan kadınlar gerekli örtüyü sağlamak zorunda oldukları gibi, erkeklerin dikkatini çekecek bakışlardan, konuşmalardan ve yürüyüş tarzından da sakınmaları gerekir:

"Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış (cinsî güçten düşmüş) hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz." (Nur Suresi 31)

İşte hür kadınların, bu istisna edilmiş kimselerden başkasına zinetlerini göstermemeleri, kendi iffet ve korunmaları ve güzel geçimleri noktasından gayet önemli olduğu gibi, yabancı erkekleri etkilememek, günaha sokmamak, edeb ve iffet telkin etmek noktasından da çok önemlidir. Özellikle bu noktayı da düşündürmek ve tesettür emrinin kuvvet ve şumülünü bir daha hatırlatmak üzere, yürüyüş tavırlarının bile düzeltilmesi için buyuruluyor ki: gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar, yani baştan ayağa örtündükten sonra yürürken de edeb ve vakar ile yürüsünler. Örtüp gizledikleri sunî veya doğal ziynetler bilinsin diye, bacak oynatıp ayak çalmasınlar, çapkın yürüyüşle dikkat nazarları çekmesinler; çünkü erkekleri tahrik eder, şüphe uyandırır. Fakat unutulmaması gerekir ki, kadının bu konuda başarısı daha önce erkeklerin iffeti ve görevlerine dikkati ve toplumda olanların gayreti ve özeni ile de ilgili olarak, bunlar da Allah'ın yardımı ile ayakta durabilir. Onun için bu noktada Resulullah (s.a.v) den bütün müslümanlara hitap ve erkekleri zikredip kadınları da içine alacak bir şekilde buyuruluyor ki:

Ve ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz. Demek ki bozuk bir toplulukta kurtuluş ümid olunmaz, toplumun bozukluğu da kadınlardan önce erkeklerin kusur ve hatalarındandır. Bundan dolayı başta erkekler olmak üzere erkek dişi bütün müminler imana yaramayan ve cahiliyyet izleri olan kusur ve hatalarından tevbe ile Allah'a dönüp Allah'ın yardımına sığınıp emirlerine özen ve dikkat göstermelidirler ki, topluca kurtuluşa erebilsinler. O halde herkesin kurtuluşu bakımından iş sahipleri ve ilgili şahıslar şu emirlere de özen göstermelidir. (Elmalılı, Tefsir)

İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
TESETTÜRLE İLGİLİ HADİSLER:


1- “Şüphe yok ki Allah, Âdemoğluna zinadan payını yazdı (yani onun kendi iradesini kullanarak işleyeceği zina türünü levh-i mahfuz’da belirtti, diğer bir yoruma göre şehvet sevgisini onun fıtratına yerleştirdi). Artık Âdemoğlu yazılan payına kesinlikle ulaşır. Gözlerin zinası (şehvetle) bakmak, dilin zinası (haramı) konuşmaktır. Nefis de (zinayı) temenni edip şehvetlenir ve nihayet ilgili organ bunların ortak isteklerini yerine getirmek suretiyle onları tasdik eder ve arzularını gerçekleştirmekten imtina etmekle onları tekzib eder.” buyurur. (Buhâri Kitabü’l-Kader 8. Bab, Müslim 5. bab, Ebû Dâvûd Nikâl 4. bab, Ebû Hüreyre (r.a)’den rivayet edilmiştir.)
2- Ashabdan Cerir bin Abdullah el-Becelî (r.a)’den: Şöyle demiştir: “Ben Rasûlüllah (s.a.v)’e (harama) ani bakışın hükmünü sordum. O, bana, gözümü başka yöne çevirmemi emretti”. (Müslim Kitabü’l-adab 10. bab, Tirmizi İstiz’ân 61. bab, Ebû Dâvûd Nikah Kitabı 44. bab, Ahmed 4/358, Beyhâki 7/90..., Dârimî 2/278, İsti’zân 15.)
3- “Ey Ali! Harama (tesadüfen) bakışın ardından (kasıtlı) olarak tekrar bakma; çünkü, şüphesiz (tesadüfen olan) birincisi sana (muaf)tır ve (kasıtlı olan) sonuncusu sana muaf değildir”. (Tirmizi İsti’zân 61. bab, Ebû Dâvûd Nikâh 44. bab, Ahmed 5/531-532, Dârimî Rikak 3, Beyhâki, 7/90)
4- Hz. Âişe (r.a) “Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eyleye! Allah “Mü’min kadınlar başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar!” ayetini indirince onlar eteklerinden (bir rivayette en kalın olanı) kesip onunla başlarını örttüler.” der. (Buhari Nûr Suresinin tefsiri 13. bab, Ebû Dâvûd Libas Kitabı 32. bab, Beyhâki 88.)
5- Hz. Âişe (r.a) bir gün ensar kadınlarından sitayişle bahsederken buna benzer bir ifade ile başörtüsü emrine nasıl uyduklarını anlatır.(Ebû Dâvûd Libas Kitabı 31. bab.)
6- Hz. Âişe (r.a) şöyle demiştir: “Ebû Bekr (r.a)’ın kızı Esmâ (ki Âişe validemizin ablasıdır) ince bir elbise ile örtülü olarak Rasûlüllah (s.a.v’in) huzuruna girdi. Rasûlüllah (s.a.v) ondan yüzünü çevirdi ve kendi mübarek yüzünü ve ellerini işaret ederek; “Ey Esmâ! Kadın erginlik çağına ulaşınca vücudunun şurası ve burası dışında kalan yerlerinin görülmesi (gösterilmesi) caiz değildir.” buyurdu.( Ebû Dâvûd Limas kitabı 33. bab.)
7- Yine Hz. Âişe (r.a)’den: Şöyle demiştir: “Rasûlüllah (s.a.v) bileklerinin dört parmak yukarısını işaret ederek “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadın ergenlik çağına varınca yüzü ve şuraya kadar elleri dışında herhangi bir yerini açması helâl değildir!” buyurdu.(Buhari Kitabü’l-Kader 8. bab, Müslim 5. bab, Ebu Davud Nikâh 4. bab, Ebû Hüreyre (r.a)’den rivaet edilmiştir.)
8- Ebû Hureyre (r.a)’den: Şöyle demiştir: “Rasûlüllah (s.a.v) “Ateş ehlinden olup, görmediğim iki sınıf insan var: (Birisi) yanlarında bulunan sığır kuyruklarına benzer kamçılarla insanları döğen (işkence yapan) bir kavimdir. (Diğeri) giyinik, çıplak birtakım kadınlardır...” buyurdu. (Müslim Kitabü’l-Adab 10. bab, Tirmizi İsti’zân 61. bab, Ebû Dâvûd Nikah kitabı 44. bab, Ahmed 4/358, Beyhakî, 7/90..., Dârimî 2/278, İsti’zân 15.)
 

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Elmalılı hamdi Yazır Ayet Tefsiri
Kur’ân-ı Kerim’deki sıralamaya dikkat ederek önce Nûr suresinin 31. ayet-i kerimesi ile ilgili olarak yazdıklarını nakledelim:
“ ‘Ve ziynetlerini teşhir etmesinler.’ Kadının ziyneti denince örfte, taç, küpe, gerdanlık, bilezik ve benzeri takılar, sürme, kına ve benzerleri ve elbise süsleri gibi şeyler akla geliverir. A’raf suresinde Ey Âdemoğulları! Her mescide gidişinizde ziynetli elbiseler giyin. (Kuran-ı Kerim, 7/31) ayetinde ziynetin elbise demek olduğu da geçmişti. O halde bu ziynetleri açmak bile yasaklanmış olunca, bunların mahalli olan vücudu açmak öncelikle yasaklanmış olur. Yani vücutlarını açmak şöyle dursun, üzerlerindeki ziynetleri bile açmasınlar.


Bununla birlikte bir kısım âlimler, burada ziynetten maksadın, ziynetin takıldığı, kullanıldığı yer olduğu fikrini kabul etmişlerdir ki, yüz, sürme ve allık yeri; baş, taç yeri; saç, örgü ve büklüm yeri; kulaklar, küpe yeri; pazular, pazubent yeri; baldırlar, halhal yeri, ayaklar da eller gibi kına yeridir. Bunlardan başka vücudun kısımları da aslında açılmaz. (Elmalılı, VI: 13)


“Buyruluyor ki ‘ve başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar’, başlarını, saçlarını, kulaklarını, boyunların, gerdanlarını, göğüslerini açık tutmayıp bu şekilde sımsıkı örtünsünler ve o halde bu emri yerine getirebilecek başörtüsü kullansınlar. Tefsircilerin nakline göre Cahiliye kadınları da hiç başörtüsü kullanmaz değillerdi. Fakat yalnız enselerine bağlar veya arkalarına bırakırlar, yakaları önden açılır, gerdanları ve gerdanlıkları açığa çıkardı, ziynetleri görünürdü. Demek ki, son zamanlarda asrîlik sayılan açık-saçıklık böyle eski bir Cahiliye âdeti idi. İslam böyle açıklığı yasaklayıp, başörtülerinin yakalar üzerine örtülmesini emir ile tesettürü farz kılmıştır. Görülüyor ki, bu emirde tesettürün yalnız vacip oluşu değil, özel bir şekli de gösterilmiştir ki, kadın edep ve temizliğinin en güzel ifadesi budur. Görülüyor ki bu emir ev içinde veya dışında diye kayıtlanmamıştır. (Elmalılı, VI: 15)


Aynı müfessir Ahzab suresini 59. ayetinin tefsirinde ise şunları söylemektedir:
“Ey Peygamber! Hanımlarına da, kızlarına da, bütün müminlerin kadınlarına da söyle. Görülüyor ki burada yalnız Peygamberin hanımlarına veya kızlarına değil, Nur suresindeki Başörtülerini yakalarının üzerine koysunlar, zinet yerlerini göstermesinler (en-Nur, 24/31) ayeti gibi müminlerin kadınları dahi bu hükmün kapsamına dâhil edilmiştir. Burada da imanlı hür kadınların hiçbir şekilde eziyete uğramamalarını pekiştirmek için Buyuruluyor ki, cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler. (Cilbab, baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır. Kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir.)


Cilbabdan örtmek tabirinde de iki şekil vardır: Birisi cilbablarından birisiyle bütün bedenini sıkıca örtmek, birisi de bir cilbabın bir tarafıyla başından yüzünü örtmek demek olur.


Bu beyanda da iki suret vardır:
Birisi kaşlarına kadar başını örttükten sonra büküp yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü açık bırakmak, ikincisi de alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra, burnunun üzerinden dolayıp gözlerini ikisi de açık kalsa bile, yüzün büyük bir kısmını ve göğsü tamamen örtmüş bulunmaktır.” (Elmalılı, VI: 337-338)

Özetleyerek yaptığımız bu alıntı, son asrın en büyük müfessiri olduğunda neredeyse ittifak bulunan Elmalılı’ya gelinceye kadar gelen bütün fakih (İslam hukukçusu) ve müfessirlerin görüş birliği içinde beyan ettikleri dini hakikatlerin hülasası mahiyetindedir.


Son derece önemli bir nokta olduğu için şu hususa tekrar işaret etmeyi gerekli görüyorum:
Birinci fetva metninin karar paragrafı şöyle idi:
“Yukarıda mealleri verilen ayet-i Celileler ile Hz. Aişe (r.a.)’nın naklettiği hadis-i şerif ve benzeri hadis-i şeriflerden İslam müctehid ve fakihleri, müslüman kadınların sadece namaz kılarken değil, namaz dışında da vücudun el, yüz ve ayaklar dışında kalan kısımlarını, aralarında dinen evlilik caiz olan yabancı erkekler yanında açık bulundurmamaları gerektiği hükmünde ittifak etmişlerdir. İslami hükümlerin temel kaynağı olan Kitap ve Sünnet delilleri yanında, ashab ve tabiûn devirlerinden itibaren bu husus daima böyle anlaşılmış, böylece kadınların tesettürü konusunda her asırda icma-ı ümmet de meydana gelmiştir. Nitekim İslam’ın doğuşundan günümüze kadar bütün İslam ülkelerinde her asırdaki uygulama da böylece devam edegelmiş, hiçbir İslam âlimi Sözkonusu hükme aykırı bir beyanda bulunmamıştır.”


İkinci fetvanın netice bölümü ise şöyle ifade edilmişti:
1. Gerek erkeklerin ve gerekse kadınların gözlerini haramdan korumaları,
2. Kadınların, vücudun el, yüz ve ayakları dışında kalan kısımlarını, aralarında dinen evlilik caiz olan erkekler yanında, vücut hatlarını ve rengini göstermeyecek nitelikte bir elbise (örtü) ile örtmeleri,
3. Başörtülerini, saçlarını, başlarını, boyun ve gerdanlarını iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmaları, dinimizin; Kitap, Sünnet ve İslâm âlimlerinin ittifakı ile sabit olan kesin emridir. Müslümanların bu emirlere uymaları dini bir vecîbedir.


Örtünme konusunda İslam dininin ortaya koyduğu yaklaşımı tam olarak anlayabilmek için yukarıda nakledilen fetvalara ilave olarak şu hususun da göz önünde bulundurulması gerekir:
Bir dinin kutsal kitabı “Zinaya da yaklaşmayın, çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur.” (Kuran-ı Kerim, 17/32) Diyerek, sadece bizzat zina fiilini değil, ona yaklaşma anlamına gelebilecek her türlü tavır ve davranışları bile haram kılıyorsa, bu dinin zinaya yol açması muhtemel her türlü “vesile”yi tanımlaması, sınırlaması, ardından da bunları menetmesi son derece tabii karşılanmalıdır. Bu cümleden olmak üzere kadının kıyafeti de önem arz etmektedir. Çünkü kıyafetin de, beden gibi bir dili olduğu ve mesaj verici bir karakter taşıdığı, artık eskisinden daha çok bilinen bir husustur.
Her iki fetva metninin sonuç bölümü sayılabilecek son paragraflarında altı çizilerek vurgulanan nokta, bu husustaki hükümlerde âlimlerin ittifak etmeleri, yani görüş birliği içinde bulunmaları, teknik tabiriyle icmâ etmiş olmalarıdır.

Ben sadece tefsir kısmı ilgili alanı alıntı yaptım.
Yazının tamamını okumak isterseniz Kaynak:
Tıkla
 

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Son düzenleme:

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Moderatörün son düzenlenenleri:

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Nefs-i Emmâre Derecesinde Bulunan İnsanlar Üç Sınıftır:

1. Allah-u Teâlâ’nın emirlerini yerine getirmeye çalışır, nehiylerinden kaçınmaz.

“İstediğini yap ölümü tadacaksın,

Dilediğin gibi yaşa sonunda ayrılacaksın.”


2. Allah-u Teâlâ’nın emirlerine itaat etmediği gibi, nehiylerinden de kaçınmaz. Fakat itaat edenleri sever.

“Dünyânın muhabbeti âhiret saâdeti,

Hangisini tercih edersen nefsini ona satmış olursun.”


3. İsmi İslâm’dır. Fakat İslâm’ın hiçbir emrini yerine getirmediği gibi, İslâm’ı ve müslümanları sevmez.

“O ki tasdik etmez sünneti kitabı,

Susmak konuşmamaktır onun cevabı.”



Nefs-i emmâre derecesinde bulunup da oradan uzaklaşmak için herhangi bir gayret sarfetmeyenler, kendilerinde ıslah alâmetleri görülmeyenler cehennemde bulunmaya devam edenlerdir.

İnsanın belli bir süreye kadar yaşama garantisi olmadığı gibi, nerede ve ne zaman ne şekilde öleceğini de hiç kimse bilemez. Bunun içindir ki gelecek için şimdiden hazırlık yapmalı ve insanoğlu bulunduğu yolun “Hidayet yolu” olup olmadığını enine boyuna tahkik etmelidir. Gittiği yolun “Allah yolu” olduğunu gösterecek sağlam delilleri olmalıdır. Kendisinden önce, bulunduğu yola koyulmuş insanların hedeflerine emniyet içinde varabildiklerini müşahede etmiş olmalıdır.(Muhterem Ömer Öngüt Efendi)
 

ebru2581

Yeni Üye
Üye
Be n uzun zamandır kapanmak istiyordum. Ama buna cesaretim yok tu. Çünkü kendimden tam olarak emin olamıyordum. 32 yaşındayım ve yaklaşık 30 senemi çok farkli bir hayat içinde gecirdim. 1 senedir çok okuyor ve guzel Rabbime yaraşır bir kul olmaya calisiyorum. "Daha zamanim var kapanmayim"diye hep erteliyordum. Ama icimede bir sevda düştü ki, (şükürler olsun) bu sevda o kadar huzur verici, o kadar başka ki artik benim için zamanın geldigini ve yüce Rabimin ben de görmek istediği bu olduğunu anladım. Ve şükürler olsunki sizin yazilarinizida okuduktan sonra kendimden de emin olarak kapanmaya Allahın izniyle karar verdim. ALLAH sizden razı olsun...ALLAH hepimizin yardımcısı olsun.
 

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Be n uzun zamandır kapanmak istiyordum. Ama buna cesaretim yok tu. Çünkü kendimden tam olarak emin olamıyordum. 32 yaşındayım ve yaklaşık 30 senemi çok farkli bir hayat içinde gecirdim. 1 senedir çok okuyor ve guzel Rabbime yaraşır bir kul olmaya calisiyorum. "Daha zamanim var kapanmayim"diye hep erteliyordum. Ama icimede bir sevda düştü ki, (şükürler olsun) bu sevda o kadar huzur verici, o kadar başka ki artik benim için zamanın geldigini ve yüce Rabimin ben de görmek istediği bu olduğunu anladım. Ve şükürler olsunki sizin yazilarinizida okuduktan sonra kendimden de emin olarak kapanmaya Allahın izniyle karar verdim. ALLAH sizden razı olsun...ALLAH hepimizin yardımcısı olsun.
Allah razı olsun.Bu beni çok mutlu etti.
Allah yardımcınız olsun.Hidayet Allahtandır.
Gerçekten bu konu beni derinden üzüyordu.Bu konu hakkında kimseye yardımcı olmadığım için hep üzülüyordum.Şuan ne diyeceğimi bilmiyorum.
 

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Emin olun ki bir çok kişinin yardımcısı olmussunuzdur. Allah sizden de razı olsun. Allah bizi yolundan ayırmasin...
Allah razı olsun kardeşim keşke herkez yazsaydıda örtünmek isteyenler ve bunu başaramayanlar sizleri görüp cesaretlense.

Kişisel yazılarımda hatalar ve kusurlar olabilir.
Fakat kaynaklı tüm bilgiler bu konuda toplanmaya çalışılmıştır.Sırf sizlere yardımı dokunsun diye.Bu konun üzerinde çok durdum.Bazı arkadaşlarında çalışmaları var onlarıda bu konuya ekledim.Gerçekten çok yararlı bilgiler.

Dualarım sizinledir.Allah örtünmek isteyen tüm müslüman ve mümin kardeşlerime yardım etsin inşAllah.
 

eternafelicity

KF Ailesinden
Özel Üye
Ben uzun zamandır kapanmak istiyordum. Ama buna cesaretim yok tu. Çünkü kendimden tam olarak emin olamıyordum. 32 yaşındayım ve yaklaşık 30 senemi çok farkli bir hayat içinde gecirdim. 1 senedir çok okuyor ve guzel Rabbime yaraşır bir kul olmaya calisiyorum. "Daha zamanim var kapanmayim"diye hep erteliyordum. Ama icimede bir sevda düştü ki, (şükürler olsun) bu sevda o kadar huzur verici, o kadar başka ki artik benim için zamanın geldigini ve yüce Rabimin ben de görmek istediği bu olduğunu anladım. Ve şükürler olsunki sizin yazilarinizida okuduktan sonra kendimden de emin olarak kapanmaya Allahın izniyle karar verdim. ALLAH sizden razı olsun...ALLAH hepimizin yardımcısı olsun.
Hayırlı olsun :) Ben de kapanalı henüz birkaç ay oluyor. Çok değişik tepkilerle karşılaşıyor insan önce, destek olanlar kadar köstek olanlar da çıkacaktır... Asla vazgeçmeyin. "Başını dik tut bacım, sen ayet taşıyorsun."
Lâkin şunu da unutmamalıyız ki biz örtülerimizle İslam'ı temsil ediyoruz. Öyle çok insan var ki şallı olup da boynu açık olanlar, daracık kıyafetlerin üstüne sadece başını kapatanlar, tek tel saçı görünmesin diye sıkı sıkıya bağlayıp da kolunu dirseğine kadar açmakta veya kısa/kapri etekler giymekte beis görmeyenler, flört ilişkini mübah sayıp erkeklerle gezen tozan ama tesettürlü olanlar... Başörtü karşıtları bunlara bakıp ahkam kesiyor. Onların ekmeklerine yağ sürmeyelim. Ne için örtündüğümüzü bilelim.
 
Üst