sukut meclisi ve molla cami

Bİtakat

Deneyimli Üye
Kademeli
SUKUT MECLİSİ





Eski devirlerde, birçok İslam diyarında alimler ve arifler “sukut meclisi” adıyla meclisler oluştururlardı. O günün İran’ında da böylesi meclisler hayli revaçtaydı. Bu meclislerin büyük kısmında üye sayısı kısıtlıydı ve üyeliğin birinci şartı çok düşünmek, az yemek ve çok az konuşmaktı. Bu özelliğe sahip sınırlı sayıda insan, önceden belirlenmiş günlerde sukut meclislerinde bir araya gelir, hiç konuşmadan beraberce tefekkür ve tezekkürde bulunurlardı.

Büyük şair Molla Cami, o zamanların en meşhur sukut meclislerinden birine üye olmak için can atanlar arasındaydı. Bu meclise üye olmak zordu; zira üye sayısı otuzla sınırlı olduğundan, yeni bir üyeyi asla kabul etmiyorlardı.

Günlerden bir gün, Molla Cami, bu otuz kişiden birinin yakın zamanda öldüğünü öğrendi. Ve bu haberi alır almaz, bu topluluğun ilk sukut meclisine koştu ve kendisini karşılayan kapıcıya bir şey söylemeden, ismini bir kağıda yazarak o sırada toplantı halinde bulunan suskunlar meclisine gönderdi. Az sonra yeniden kapıda görünen kapıcının elindeki bir bardak su, Molla Caminin ümitlerini umutlarını suya düşürüyordu esasında. Bardak ağzına kadar doluydu, bir damla ilave edilse taşacağı muhakkaktı.

Besbelli sukut meclisinin başındaki zat, Molla Cami’ye ondan daha önce başvuruda bulunmuş bir zatın kabul edildiğini ve meclisin yine otuza tamamlanmış olduğunu bildiriyordu.

Molla Cami bu duruma çok üzüldü. Bu meclise dahil olmayı da çok istediğinden bir süre kapıda öylece kalakaldı. Sonra da, kapının eşiğinde gözüne ilişen bir gülün yalnızca bir yaprağını koparıp bardağın üzerine koydu. Bardak taşmamıştı.

Kapıcı bardağı üstünde gül yaprağıyla geri götürdüğünde, sukut meclisinin başındaki zatın verebileceği bir cevap yoktu.

…​
 

FERASETLİ

KF Ailesinden
Özel Üye
Molla Cami bu duruma çok üzüldü. Bu meclise dahil olmayı da çok istediğinden bir süre kapıda öylece kalakaldı. Sonra da, kapının eşiğinde gözüne ilişen bir gülün yalnızca bir yaprağını koparıp bardağın üzerine koydu. Bardak taşmamıştı.

Kapıcı bardağı üstünde gül yaprağıyla geri götürdüğünde, sukut meclisinin başındaki zatın verebileceği bir cevap yoktu
ÇOK GÜZEL BİR PAYLAŞIMDI
 

Bİtakat

Deneyimli Üye
Kademeli
Bu gerçekte yaşanmış bir hadisedir. Günün her zaman bin bir çiçek olsada genede çiçekler arasında yeri vardır manasına gelir.
 
Üst