Peygamber Efendimiz (s.a.v) Doğruluğu

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Hz. Peygamber , doğruluğun en canlı şahidi idi. Allah'ın Rasûlü'nden daha doğru, daha dürüst ve daha güvenilir hiç bir kimse yoktu. Peygamber olmadan önce cahiliyye döneminde bile o, "emin" (güvenilir) "sadık" (doğru) sıfatları ile tanınıyor ve anılıyordu. Mekkeli müşrikler, ona şair, deli, sihirbaz, büyülenmiş1 , diye çeşitli iftiralar ve yakıştırmalarda bulundular fakat hiç bir zaman ona yalancı diyemediler.

Bu tabloyu bir gözümüzün önüne getirmeye çalışalım. Resulullah s.a.v. in daha ilk Halka tebliği...

Hz. Peygamber, kendisine " (Önce) en yakın akrabanı uyar 2" ayeti vayh edilince hemen Sefa tepesine çıktı: " Ey filan oğulları ! Ey filan oğulları ! Ey filan oğulları ! Ey Abdimenaf oğulları ! Ey Abdulmuttalib oğulları ! " diye seslendi. Sesi duyanlar onun etrafında toplandılar. Hz. Peygamber onlara " Ne dersiniz ? Siz şu dağın eteğinden bir takım atlıların (süvarilerin) çıkıp geldiğini (ve size saldıracaklarını) haber versem, beni tasdik eder misiniz ?" dedi. Orada bulunanların hepsi Ebu Lehep hariç "Biz senin hiç yalan konuştuğunu duymadık" şeklinde cevap verdiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber "Ben ancak şiddetli bir azaptan önce sizin için bir uyarıcıyım" buyurdu.3 Hz. Peygamber hakkında yapılan bu şehadet, onun daha peygamber olmadan önce de saygın doğru ve güvenilir bir kimse olduğunu açıkça göstermektedir.

En azılı düşmanı olan Ebu Cehil " Muhammed ! Ben sana yalancısın, demiyorum" Dediğim şudur : Bütün sözlerini doğru telakki etmiyorum 4" Kureyş'in en tecrübeli adamlarından olan Nadr b. Haris "Ey Kureyş ! Başınıza gelen felaketi bertaraf etmediniz. Muhammed, sizin gözlerinizin önünde büyüdü. Hepinizin en doğrusu, en iyi huylusu, en güvenilir kişisi odur..." sözleriyle Hz. Peygamber'i övmekten geri durmamıştır.5



O en iyi huylu olan insandı. Kibir ve gurur sahibi değildi. Ciddi idi, fakat çatık kaşlı değildi. Halkında en sevileni idi.

Bizans imparatoru, Ebu Süfyan'ı huzuruna kabul ettiği zaman Hz. Peygamber hakkında ona şöyle sorar : "Peygamber olduğunu söyleyen bu şahsın, daha önce hiç yalan söylediğini duydunuz mu ?" Bunun üzerine Ebu Süfyan "asla!" diyerek cevap vermiştir6

Hz. Peygamber, ailesine, akrabalarına , arkadaşlarına ve çevresine karşı asla sadakatten ayrılmamıştır. Hiç bir kimseye yalan söylememiştir. Bütün hayatı boyunca doğruluk ilkesinden feragat etmemiş ve herkese bunu tavsiye etmiştir. Yalanı yasaklamış ve yalan söyleyenleri kınamıştır. "Doğruluk iyiliğe, iyilikte cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye ve doğruluğu araştıra araştıra en sonunda Allah katında doğru kimselerden yazılır6" buyurarak, doğru davranmanın insanı, Allah'ın rızasına kavuşturacağını cennete ileteceğini beyan etmiştir.

Her işimizde doğru olursak bu bizi inşaallah cennet yoluna koyar.Allahu teala herşeyi görendir.

Hz. Peygamber, doğru konuşmaya o kadar önem vermiştir ki, Mü'min bir kimsenin bazen cimri ve korkak olacağını belirtmiş fakat asla yalan konuşmayacağını açıklamıştır7 O, O şakadan bile olsa yalanı yasaklamış, onun bütün uygulamaları, sözleri ve davranışları doğruluk üzerine kurulmuştur. O, öfkelendiğinde, şaka yaptığında, açıklamalarında, verdiği hükümlerde, yolculukta, barışta, savaşta, savaş ve barış görüşmelerinde, yaptığı anlaşmalarda, hitabetlerinde, yazdırdığı mektuplarında, verdiği fetvalarında, anlattığı kıssalarda, kısaca bütün faaliyetlerinde ve hayatının her safhasında doğruluktan zerre kadar ayrılmamıştır. Doğruluk, onun şaşmaz prensibi olmuş ve Allah onu, yalan söylemekten korumuştur.

Hz. Peygamber'in sözleri ile hareketleri hep uyum içerisinde olmuş, özü sözüne uymuş ve asla hareketleri ile sözleri birbirini tasdik etmiştir. O, ağlamasında, gülmesinde, hiddetlenmesinde bile hep hakkı konuşmuş, hep doğruyu anlatmış, hep güzeli hissettirmiştir. Hiçbir şekilde duygularına kapılarak fevri hareket etmemiştir. Her halükarda doğruluk vazgeçilmez alameti olmuştur.

Doğru olursak, doğruyu araştırırsak bizde bu doğrulara tabi olmuş oluruz. Allahu teala cümlemizi Resulullah s.a.v. efendimize tabi eylesin.

Doğru insanlardan meydana gelen bir toplum oluşturmak, Hz. Peygamber'in en önemli hedefiydi. Bu sebeple, ona ümmet olan hereksin de söz ve davranışlarında asla doğruluktan ayrılmaması gerekir. Çünkü Kur'ân, Müminlerin özelliğini anlatırken, onların yalan ve lüzumsuz konuşmayacaklarını açıklar 8

İnanan herkes, bu hassasiyette olmalıdır. Çünkü doğruluk, imanın vazgeçilmez göstergesidir.

Dipnotlar:
1 . Hicr suresi, 15/6 ; Zariyet suresi 51/52 ; Tur suresi 52/29-30 ; Kalem , 68/2,51
2. Şuara suresi 24/214
3. Buhari, Tefsir, Sure, 111; Müslim, İman, 355
4. Mevlana Şibli, II, 103
5. Mevlana Şibli, II, 102; Afzalurrahman, I, 13
6. Bkz. Buhari, Bedü'l Vahy, 6
7. Muvatta, Kelâm 7, 19
8. Buhari, Edep, 69; Müslim, Birr, 103-105; Tirmizi, Birri, 46

( Kaynak no : Peygamber Gibi Yaşamak ; s20-21-22 )
 
Üst