Bismillahirrahmanirrahim
Hamd Alemlerin Rabbine, salat ve selam onun Resulünün, ashabının ve onların yollarını sürdürenlerin üzerine olsun…
Aile toplumun en küçük ve en önemli parçasıdır. Aile, sadece karşı cinse duyulan fiziki bir ilgi sonucu ortaya çıkan bir kurum değildir. İnsan soyunun davamını sağlamakla birlikte gerek erkek, gerek kadın ve gerekse çocukların karşılıklı olarak, ruhen ve bedenen yardımlaştıkları bir birlikteliktir. Erkek, kadın ve çocukların sevgi/saygı içinde yaşadıkları kutsal bir kurumdur.
Toplum, ailelerden ve aileyi meydana getiren bireylerden oluşur. Bu nedenle ailenin toplumu, toplumun da aileyi etkilemesi söz konusudur. Çünkü aile, toplumun sosyal yaşantısından ve değerlerinden etkilenir.
Aile, insanlığın en eski olduğu kadar, en temel ve vazgeçilmez kurumudur. Çünkü insan yaratılış icabı yalnız başına değil, birileri ile birlikte yaşamaya, himaye etme ve edilmeye, yaşadıklarını birileriyle paylaşmaya muhtaçtır. İşte insan bu paylaşımı aile ortamında en iyi şekilde gerçekleştirebilir. Bundan dolayı aile insan için hayati bir öneme sahiptir.
Erkek, eşini ve çocuklarını koruyup her türlü tehlikeden muhafaza etmeye çalışmaktan hoşlanır. Kadın ise, hayatın her türlü zorlukları karşısında dayanabileceği, güvenilir bir omuza, sevgi ve şefkatle kucaklayacağı çocuklara sahip olmak ister.
EvliIiğin temel amacı olan
Ayrıca, islam ailesi, en güzel bir hayat okulu olmalıdır. İşte böylece, hayırlı nesiller yetiştirilmeye çalışılarak
Yuvada huzurun sağlanabilmesi eşlerin, karşılıklı olarak hak ve görevlerini yerine getirmesiyle mümkün olur. Bu hak ve görevler içerisinde en önemlilerinden ikisi, kadının itaatkar erkeğin ise adil olmasıdır. İslamın insan ilişkilerinden en çok hassasiyet gösterdiği nokta, karşılıklı olarak adaletli davranılmasıdır. Adaletli davranabilmek için, mutlaka şefkat taşıyor olmak gerekir. Erkek, kadının kendisine itaatinin AlIah‘ın emriyle sınırlı olduğunu bilmeli ve bu sınırın dışına çıkmamaya özen göstermelidir. Kadın ise,
Hz. Peygamber bir hadis-i şerifte; „Kadın beş vakit namazını kılar, yılda bir ay orucunu tutar, namusunu korur, kocasına itaat ederse, cennet kapılarından dilediğinden girsin.“ diye buyurmuştur. Diğer bir hadis-i şerifte ise; „İki zayıfın, yani yetim ile kadının haklarını çiğnemekten sakınınız.“ buyurarak kadınlara haksızlık edilmemesini ister.
Kısacası itaat edilen de, eden de haddini bilmeli,
Gerek kadın gerekse erkek, eşi ile ana-babası arasında adaletle davrana bilmelidirler. Ana-babayı tutup eşe haksızlık etmek haram olduğu gibi, eşi tutup ana-babaya da haksızlık etmek haramdır. Elbette ana-babaya itaat etmek ve rızalarını almak çok önemlidir. Onlar bizi en çok bakıma muhtaç olduğumuz günlerden başlayarak korumuş, kollamış, beslemiş ve bu uğurda çeşitli fedakarlıklara katlanmışlardır. Onlara elden geldiği kadar iyilik yaparak hayır dualarını almaya çalışmak, her evladın ilk görevleri arasında yer alır. Yüce Rabbimiz; „Biz insana, ana-babasına iyilik yapmayı vasiyet ettik ki, anası onu zorluk üstüne zorlukla taşıdı, onun sütten kesilmesi iki yılda olur. Bana ve anne-babana şükret, çünkü dönüşünüz banadır (şükür ve küfrüne göre karşılık veririm.)" (lLokman 14) diye buyurmaktadır.