Mecaz Anlamlı Cümle Örnekleri Türkçe Ödevi

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator

Mecaz Anlamlı Cümle Örnekleri Türkçe Ödevi kısa lise ilkokul



Her dil, birçok sözcükten meydana gelir. Bir sözcük, çoğu kez, birden çok anlam kazanır. Bir sözcüğün hangi anlamda kullanıldığı ancak diğer sözcüklerle ilişkisi dikkate alınarak anlaşılabilir.
Türkçede sözcükler anlamları açısından şu bölümlerde incelenebilir:
1. Sözcüğün Gerçek Anlamı
Bir sözcüğün akla getirdiği ilk anlama gerçek anlam denir. Sözcüğün gerçek anlamı temel anlam ve yan anlam kavramlarını da içerir.
A) Temel Anlam: Bir sözcüğün tek başına iken düşündürdüğü anlama temel anlam denir. Dildeki her sözcüğün bir temel anlamı vardır. Temel anlama "konuluş anlamı" da denir.

Örnekler:

  • Çocuk, daha konuşamıyor. (Bir dilin sözcükleriyle düşüncesini anlatmak)
  • Yemek vakti gelince sofraya oturdular. (Masa, sini gibi şeylerin, yemek yemek üzere hazırlanmış durumu)
  • Çocuğun kolu kırılmıştı. (İnsanın omuzdan parmak uçuna kadar uzanan organı)
  • Babam, denize büyük bir keyifle dalıyordu. (Suyun içine bütünüyle hızla girmek)

B) Yan Anlam: Bir sözcüğün temel anlamla bağını kaybetmeden kazandığı ikincil anlamlara yan anlam denir.
Dilimizdeki her sözcüğün yan anlamı yoktur. Yan anlam, "kullanım anlamı" olarak da adlandırılır.
Bir sözcük, birden çok yan anlam kazanabilir:


  • Biz de şimdi bu konuyu konuşuyorduk. (Belli bir konudan söz etmek)
  • Bu hafta Türk Dil Kurumu'nda konuşacağım. (Konuşma yapmak, söylev vermek)
  • Onların sofrası daha şendi. (Birlikte yemek yiyenlerin tümü)
  • Nehrin kolu, ormanın içinden geçiyor. (Nehri besleyen dere)
  • Çocuklar, bulunduğumuz odaya da dalmışlardı. (Bir yerin içine girmek)

Göz:
Temel anlam: Görmeye yarayan, iki tane olan, bir çukurun içinde bulunan ve hareket eden, açılıp kapanan, gözyaşı salgılayan yuvarlak organımız.
Gözü iyi görmüyor.

Yan anlamları:
Tomurcuk (Ağacın gözü) - açılıp kapanan ve biçimi oval olan
Delik (İğnenin gözü) - boşluk ve yuvarlaklık ilişkisi
Kefe (Terazi gözü) - İkizlik ve yuvarlaklık ilişkisi
Çekmece (Masanın gözü) - Boşluk, açılıp kapanma ve hareketli olma.
Kaynak (Suyun gözü) - kaynak, akarsu, göz, gözyaşı
Bölme (Çantanın gözü)- Boşluk ilişkisi
Oda (Evin gözü) - Boşluk ilişkisi

Batmak:
Temel anlam: Bir nesnenin sıvının içine gömülmesi, dibe inmesi, sıvıyla kaplanıp görünmez olması
Gemi battı.

Yan anlamları:
Görünmez olmak- Güneş battı.
Saplanmak - İğne battı.
Sıvanmak, kaplanmak - Üstü başı çamura batmış.

Yanmak:
Temel Anlam: Parlak ışık, yüksek ısı çıkarmak alev almak, tutuşmak
Evler yanıyor.

Yan anlamları:
Yüksek ısıdan etkilenmek - Elim yandı.
Güneşten esmerleşmek - Güneşte fazla yanmış.
Örnek Cümleler:

  • Sigarayı bıraktım.
  • Ayakkabının burnu delinmiş.
  • An sokunca elim şişti.
  • Sorun bu yolla çözülemez.
  • Gazeteler böyle yazıyor.
  • Masanın ayağı kırılmış.
  • Ben de bu kentte büyüdüm.
  • Dağın başı, sisler içindeydi.
  • Edison, ampulü buldu.
  • Mektup iki günde gitmiş.
  • İki diş sarımsak istedi.
  • Yol harcı olarak bin lira vermişler.
  • Bizimle gelmene baban ne der?
  • Senin durumundaki biri böyle yerlere giremez.
  • Yemeği ateşten indiriver.
  • Karadeniz'in havası herkese iyi gelmez.
Yakıştırmaca: Yaşam koşullarının değişimine bağlı olarak, insan yaşamına yeni kavramlar girer. Ancak her yeni kavram için yeni sözcük bulunması mümkün değildir. Bu nedenle insanlar, yeni kavramları yakından tanıdıkları, iyi bildikleri kavramlardan yola çıkarak adlandırma yoluna giderler.
"Yatak"; uyumak, dinlenmek için üzerine yatılan eşyadır. Eğer "yatak" sözcüğü "dere yatağı, çakıl yatağı" biçiminde kullanılırsa yakıştırmaca olur. Dağın eteği, kapının kolu, iki göz ev, masanın ayağı, kapının dili, defterin yaprağı, uçağın kanadı kullanımlarında yakıştırmaca sözcükler vardır.
Yakıştırmaca sözcükler yan anlamla ilgilidir. Yakıştırmaca sözcükler bir kavramın, eşyanın adı durumundadır.

2. Sözcüğün Mecaz Anlamı
Bir sözcüğün gerçek anlamı dışında bir anlamla kullanılmasına mecaz (değişmece) denir.

a) Mecaz anlam, değişik kümelerde incelenebilir:
b) Sözcük düzeyinde mecaz
c) Deyim düzeyinde mecaz
d) Atasözü düzeyinde mecaz
e) Argo düzeyinde mecaz


a) Sözcük düzeyinde mecaz

  • Dünya Savaşı o yıllarda koptu.
  • Tiyatroya gitmezsek biletlerimiz yanar.
  • Mesleğimde parlamak istiyorum.
  • Adam köpürmüş, bize doğru geliyordu.
b) Deyim düzeyinde mecaz

  • O adam kolay kolay kül yutmaz.
  • Şu gazetelere göz atsam iyi olacak.
  • Elimiz genişleyince bir araba alırız.
  • Bu işte bir bit yeniği var ama...
c) Atasözü düzeyinde mecaz

  • Can boğazdan gelir.
  • İt itin kuyruğuna basmaz.
  • Acemi katır kapı önünde yük indirir.
d) Argo düzeyinde mecaz

Farklı bir anlaşma biçimi sağlamak üzere aynı meslek veya topluluktaki insanların ortak dildeki sözcüklere özel anlamlar vermek, bazı sözcüklerde değişiklik yapmak suretiyle oluşturdukları herkesçe anlaşılmayan sözcük ve deyimlerden oluşan gereğinde mecazlı anlamlara da yer veren özel dile argo denir. Argonun şoför argosu, öğrenci argosu, hapishane argosu... gibi türleri vardır.

  • Ağzını ıslatmak ==> İçki içmek
  • Atmasyon ==> asılsız, anlamsız
  • Cavlağı çekmek ==> Ölmek
  • Viraj almak ==> Çok yalan söylemek

Mecazla İlgili Karma Örnekler:

  • Bitmek- Çok beğenmek, âşık olmak- O kıza bittim.
  • Vurulmak- Sevdalanmak- Ona vuruldum.
  • Sarmak-Kötü bir işe bulaşmak- Bu işi o sardı bize.
  • Durulmak- Hırçınlığı, dikliği geçmek- Askerden sonra duruldu.
  • Dikleşmek- Karşı çıkmak, isyan etmek- Bize niye dikleşiyorsun?
  • Sermek- Vazgeçmek, o işi yapmaz olmak- Dersleri serdi seninki.
  • Çürümek- Sağlığını yitirmek, mahvolmak- Hapislerde çürüdü.
  • Toparlamak- Kendine gelmek- Salma kendini, biraz toparlan.
  • Tatlı- Cana yakın, sevimli- Çok tatlı bir çocuktur.
  • Çok ağır bir adam, ona iş yaptıramazsınız.
  • On beş günde bir evde temizlik yapmazsam ölürüm.
  • Burak Bey oldukça ateşli konuşuyordu.
  • Hepimiz büyük bir tehlike atlattık.
  • Çocuklara bir şey öğretebilmek için çırpınıyordu.
  • Son zamanlarda işler çok durgun.
  • İki arkadaşsın arasında aşılmaz duvarlar vardı.
  • Burada bir iki gün kalınca yaşadığımızı duyacaksınız.
  • Klasisizm akımının katı kuralları vardır.

3. Sözcüklerin Terimsel Anlamı

Bilim, sanat, spor ya da bir meslek dalıyla ilgili kavramların karşılığı olan sözcüklere terim denir. Bir başka deyişle terim, genel olarak özel alanların kavramlarına verilen addır. Bu alanlar birbirinden çok ayrı olabilir.
Örnekler:

  • Bir üçgenin iç açıları toplamı yüz seksen derecedir. (geometri)
  • Diğer dişleri kurtarmak için köprü yapacağız. (Dişçilik)
  • Güreşçimiz köprü kurmayı iyi biliyor. (spor)
  • Suyun özgül ağırlığı kaçtır?(fizik)
  • Tütün önemli oranda nikotin içerir. (botanik)
  • Barış zamanı vergileri subaşılar toplardı. (tarih)
  • Bu oyunda suflör kullanmayacağız. (tiyatro)
  • Toplardamarda bir sorun vardı. (Tıp)
  • Dilimizde ekler sözcüklerin sonlarına gelir. (dilbilgisi)

4. Yansıma Sözcükler

Dilimizdeki bazı sözcükler, doğadaki türlü varlıkların çıkardığı seslerden türemişlerdir. Böyle sözcüklere "doğa yansıması" (tabiat taklidi) sözcükler denir. Yansıma sözcüklerin kimileri doğa olaylarından kaynaklanır.
miyav+la (mak)
gıcır + tı
me + le (mek)
pat + ir + tı
Uyarı: Yansımadan doğmuş sözcüklerin kökleri anlamsızdır. Yansıma köklerden ad ya da eylem soylu sözcükler türetilebilir
gür + ül + tü ==> ad
çıt + ir + tı ==> ad
gür + le (mek) ==> eylem
puf + la (mak) ==> eylem

UYGULAMA
Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözcükleri anlam ilişkilerine göre ayırınız. (temel - gerçek - mecaz - terim)

  • Bardağın ağzı kırılıverdi. ( )
  • Mağaranın ağzında demir atıp beklemeye başladılar. ( )
  • Irmağın ağzında, balıklar rahatlıkla görülüyordu. ( )
  • Yolun ağzında karşılaşınca selamlaştılar. ( )
  • Bıçağın ağzı iyice körelmişti. ( )
  • Bırak bu ağızları da doğru konuş. ( )
 
Üst