Önemli Kadının Kocasına itaat etmesinin önemi

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Müslüman Kadının Kocasına İtaati Nasıl Olmalıdır?

Aile Kaledir
Hamd Âlemlerin Rabbi olan Allah'a, Salatu ve Selam...


Hamd Âlemlerin Rabbi olan Allah'a, Salatu ve Selam Onun Rasulü'ne, ehline, Ashabına ve Kıyamet Günü'ne kadar O'na ihsanla tabi olanlara olsun. (Âmin)

Allah ve Rasulü bir işte hüküm verdiği zaman, artık iman etmiş bir erkek ve kadının, o işte kendi tercihlerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah'a ve Rasulü'ne baş kaldırırsa apaçık bir sapıklığa düşmüş olur. (el-Ahzab 36)

Allah Subhanehû ve Teâlâ evlilik hayatı için bir nizam indirmiştir. Bu nizam insanın aklını ikna edip fıtratı doyurmaktadır. İşte bu nizam istikametinde yaşayan evlilikler yıkılmaz bir kale haline gelir. Batı Nizam istikametinde yaşayan çiftlerin bir senelik hatta bir haftalık beraberliklerinden sonra boşandıklarını her zaman duymuşuzdur. Bu vaziyet küfür nizamının fıtratı doyurmadığından ve çiftlerin aralarında çıkan ihtilaflarda çözümsüz Batı Nizamında çözüm aramalarından kaynaklanmaktadır. Oysa Allah Azze ve Celle'nin nizamı istikametinde yaşayan Müslüman çiftlerin evlilik hayatları ömür boyu devam eder. Yapılan evliliğin bir ömür devam edebilmesi içinde hem erkeğin hem de kadının, Allah Azze ve Celle'nin emir ve neyhleri istikametinde yaşamaları kaçınılmazdır. Erkek ve kadın vazifelerini bilmeli ve bu istikamette yaşamalıdır. Aksi takdirde evlilikleri kısa bir zaman sonra sona erer. Çünkü her hususta olduğu gibi evlilik hayatında da insanları bir arada tutabilen sadece Allah Azze ve Celle'nin Nizamıdır.

Evlilik hayatında kadının vazifeleri olduğu gibi erkeğinde vazifeleri ve mesuliyetleri vardır. Biz bu konumuzda kadının eşine karşı olan vazifelerini ele alacağız. İnşaAllah bu yazı dizimizin bitiminden sonraki konumuzda erkeğin hanımına olan vazifelerini ve mesuliyetlerini ele alacağız.

"Dünya, menfaatlenecek şeydir. Menfaatlenecek şeylerin en hayırlısı ise, Saliha kadındır" (Muslim)

Evlenecek olan bir erkeğin evleneceği kadını, kadınında erkeği doğru seçmesi gereklidir. Çünkü evlilik Allah Azze ve Celle'nin izniyle, birlikte bir ömür boyu beraber yaşamaktır. Hiç bir insan sevmediği, hoşuna gitmeyen biriyle bir beraberlik sürdürmek istemez. Bu yüzden erkek açısından doğru bir evlilik için doğru başlangıç, hayırlı ve saliha bir kadınla evlenmektir. Peki, hayırlı bir kadın hangi özelliklere sahiptir? Bunu bir hadisle yanıtlayalım:

Ebu Hurayra RadiyAllahu Anh anlatıyor: Sahabelerden biri Allah Rasulü'nün yanına gelerek: "Kadınların en hayırlısı hangisidir" diye sorduğunda, Allah Rasulü şöyle buyurdu:

"Kocası kendisine baktığında onu sevindiren, emrettiğinde itaat eden, kocasının hoş görmediği hususlarda ben'liğinde ve malında ona muhalefet etmeyen kadındır." (Nesei, 3179)

Yalnızca bu hadis dahi kadının eşine karşı nasıl davranması gerektiğini anlatmaya kâfidir. Kadının, eşine olan ilk ve tek vazifesi itaattir. İtaat hususunu birçok başlıklara ayırmamız ve incelememiz mümkündür. Bunlar:

1. Yatağını terk etmemesi

2. Eşine eziyet etmemesi

3. Onun için süslenmeye önem vermesi

4. Daima güler yüzlü ve tatlı dilli olması

5. Ona hizmet etmesi (ev işlerini görmesi)

6. Eşini razı/memnun etmek için büyük gayret göstermesi

7. Allah'ın Dava'sında ona daima yardımcı olmasıdır. (vs.)

Bunlara açıklamadan önce itaatin önemi, itaatsizliğin cezası ve hangi konularda eşe itaat edilmesi gerektiği hususlarından bahsedelim.

Kocaya itaat etmek kimi kadın için çok zor, kimisi içinde kolaydır. Aslına bakıldığında kocaya itaatin zorluğu veya kolaylığı kadının sahip olduğu mefhumlara bağlıdır. Eğer kadın (Batı fikirleri ile yetişip) İslâm'ı yaşamayan biri ise itaat konusu ona adeta işkence haline gelir. Aksine kadın eşiyle birlikte İslâm'ı yaşayan çiftlerse ve kadın itaatin farziyeti ve önemi hususunda belirli mefhumlara sahipse bu vazife ona zor gelmez. Çünkü bu mefhumlara sahip olan kadın eşine itaat ettiği zaman karşılığında alacağı mükâfatı bilir, bu yüzden de eşine itaatte kusur etmez.

Bilindiği üzere erkeğin cihada çıkması farzdır ve erkekler cihatta öldükleri zaman şehit düşerler. Hesapsız cennete girerler. Lakin kadının cihada çıkması farz değildir. Ama kadın şehitlik sevabından mahrum kalmaz. Kadın cihada çıkmadan da erkeklerin şehitlik sevabına denk olacak bir vazifeleri vardır ki oda eşine itaat etmesidir. Evet, kadının kocasına itaati erkeğin şehitlik sevabına denktir. Bunu şu hadisle delillendirelim:

Sahabi kadınlardan biri Allah Rasulü'nün yanına gelerek:

"Ey Allah'ın Rasulü Cihad ibadetini Allah Azze ve Celle, erkeklere farz kıldı. Cihada çıkıp öldürüldüklerinde Rab'leri katında diri olarak rızklandırılıyorlar (şehit oluyorlar). Peki ya biz kadınlar bu ecre nasıl nail olacağız?" Allah'ın Rasulü kadına şöyle yanıt verdi:

"Karşılaştığın bütün kadınlara şu bilgiyi ulaştır ki, kadının kocasına itaati, onun haklarını kabul edip yerine getirmesi buna (erkeklerin cihad sevabına) denktir. Ne yazık ki sizden çok azı bunu yapar."

Görüldüğü üzere kadının erine itaat etmesi şehitlik sevabına denktir. Yalnız Rasulullah Aleyhi's Salatu ve's Selam'ında buyurduğu üzere hakkıyla eşine itaat eden kadınların sayısı pek azdır. İslâm Devletinin olmayışı ve Müslüman kadının ne yazık ki Batı Kültürüyle eğitilmesi bunun için kâfi sebeptir. Müslüman kadının akidesini bulandırmak için kâfirler ellerinden geleni yaptılar ve ne yazık ki bu hususta başarılı oldular. Tarihte eşine kusursuz itaat eden Müslüman kadın bugün maalesef eşine karşı asi olup ‘kadın-erkek eşitliği' denilen sapık fikre saplandılar. Bu fikrin nerden geldiğini, niçin ortaya çıktığını araştırmadan benimsediler. ‘Kocam yapıyorsa bende yaparım', ‘çalışıyorsa bende çalışırım', ‘yemek pişiriyorsam, o da yapmalı' gibi fikirlere sahip oldular. Oysaki kadın ve erkeğin yaratılış gereği eşit olmaları imkânsızdır. Erkek kadından daha cesaretli ve kuvvetlidir bu yüzden evinin dışında olan işler ona farzdır. Kadın erkekten daha zayıf, duygusal ve korunmaya ihtiyaç olandır. Bu yüzdende evin iç işlerinden mesuldür. Madem eşitlikten söz edilir o halde bir tehlike karşısında neden erkek kadını değil de, kadın erkeği korumaz? Siz bir tehlike karşısında kaldığınızda hiç kocanızın arkanıza saklandığını gördünüz mü? Veya neden kadın dışarıda çok çalışmasından ötürü bunalımlara girerde erkek 12 saat çalışsa dahi artık çalışmayacağım evde oturacağım demez? Bırakalım da erkek vazifesi olan dış işlerini, kadın da iç işlerini yapsın.

İtaatin ehemmiyetine devam edelim:

Ali RadiyAllahu Anh şöyle buyurmaktadır:

"Kadının cihadı, eşine karşı vazifelerini en güzel şekilde yerine getirmesidir."

Kadının, koca hem cenneti hem de cehennemidir. Kadın Allah Azze ve Celle'nin isteği istikamette eşine itaat ederse cenneti, ona karşı asi olursa cehennemi olur. Kadın eşine itaat ettiği sürece Allah Azze ve Celle o kadını cennetle mükâfatlandırır.

Allah Azze ve Celle'nin Habibi Muhammed Aleyhi's Salatu ve's Selam şöyle buyurdu:

"Kadın beş vakit namazını kıldığı, Ramazan orucunu tuttuğu, namusunu koruyarak kocasına itaat ettiği zaman ahirette kendisine: ‘Artık dilediğin kapıdan cennete gir' denilir" (Ahmed b. Hanbel, 1573)

Başka bir hadisinde ise şöyle buyurmakta:

"Kocası kendisinden memnun olduğu halde ölen kadın cennete girecektir." (Tirmizi, 1081: İbni Mace, 1844)

Mademki kadın kocasına itaat ederek cenneti kazanacak o halde bu iş kadına hangi sebeple zor gelsin ki? Böylesi büyük bir mükâfatı neden kaçırsın? Ayrıca Rasulullah Aleyhi's Salatu ve's Selam'ın,

"Kadın kocasının haklarını bihakkın yerine getirmedikçe imanın lezzetini tadamaz." sözünü unutmayalım. Unutmayalım ki cehennemde en çok bulunacak olan kadınlardır. Kocaya itaat ederek içinde en çok kadınların bulunacağı cehennemden kendimizi kurtarabiliriz!

Erkeğe (farz ve haramlar dışında) yalnızca mubah alanlarda itaat edilmesi farz olduğu gibi erkeğin bunun dışında bir şeyi emretmeye de hakkı da yoktur. Kadının namaz kılması, İslâmî kıyafeti (cilbab ve başörtüsü) giymesi, kaş almaması, dava'yı taşıması gibi hususlarda yani Allah Azze ve Celle'nin kadına farz kıldığı ve neyh ettiği hükümlerde erkeğin "yapma" ve "yap" diye emretme hakkına sahip değildir. Yani farzı terk etmesini veya haram bir fiili yapmasını emredemez. Çünkü burada söz konusu olan Allah Azze ve Celle'ye itaat etmektir ki, Rasulullahşöyle buyurmaktadır:

‘Yaratıcı hususunda yaratılana itaat yoktur.'

Zaten eşe itaat etmek Allah Azze ve Celle'nin kesin emri olduğu için erkeğe itaat edildiğinde Allah Azze ve Celle'nin emri yerine getirilmiş olunur.

Erkek ancak emrettiği zaman itaat farzdır. Mesela ‘Hayatım bana bir bardak su getirir misin?' diye sorduğu zaman kadının burada ‘hayır' deme hakkı vardır. Bu ise itaatsizlik olmaz. Çünkü burada bir emir yoktur aksine koca, kadınına bir seçim hakkı tanımıştır. Kadın buradaki seçimde su getirirse ecir alır, getirmediği zamanda günahkâr olmaz. Lakin erkek ‘Getir!' derse bu emirdir ve burada itaat farz olur. Ancak "getirir misin"deki kastı emir olup ta nezaket icabı bu kelimeyi kullanmışsa vaziyet değişir ki itaat gerekir.

‘Erkeğe itaat' denildiğinde akla kölelik gelmemeli. Kadın kocasının hayat arkadaşıdır onunla derdini paylaşır, sorunlarını anlatır, fikir cedeleşmesinde bulunur. Erkek kadından, kadının istemediği bir şey emrederse elbette burada dahi itaat farzdır. Lakin bu kocasını isteği konusunda vazgeçiremeyeceği manasına gelmez. Veya fikrini beyan etmeyeceği manasına gelmez. Kadın istemediği bir şey olduğunu, bunu yapmak istemediğini güzel bir üslupla anlatabilir ve eğer koca bu hususta ikna olursa istediğinden vazgeçebilir ve kadında günahkâr olmaz. Eğer koca ikna olmaz isteğinde ısrarlı olursa kadına ancak itaat düşer. Erkeğinde bu noktalarda mümkün olduğu kadar eşini gözetmesi güzel olandır.

İtaat konusunda kadını bağlayan en mühim husus eşinin nevi içgüdüsünü doyurmasıdır. Cinsel ilişkinin evlilikte çok mühim yeri vardır. Erkeğin nevi içgüdüsünü tatmin etmediği zaman huzursuz olduğu bu halde de evliliğine ve dışarıdaki işlerine yansıdığı tespit edilmiş hakikattir. Bu yüzden kadına bu hususta çok büyük vazife düşmektedir. Eşinin kendisinden razı olması için elinden gelen gayreti göstermelidir. Evliliğin güzel devam etmesi yönünde cinsel hayatın büyük ehemmiyeti vardır bunun için kadın erkeğini gözetmesi elzemdir.

Efendimiz Rasulullah Aleyhi's Salatu ve's Selam şöyle buyuruyor:

"Bir kimse karısını ihtiyacı için çağırırsa, kadın fırın başında da olsa gelsin." (Tirmizî)

Bu hadis ile de kadının bu emri konusunda hiç bir özür beyan edemez. Ocak başında olsa dahi işini bırakıp emre itaat etmelidir. Bunu yaparken de oflayıp puflamadan, yerine getirmelidir. İtaatin en zor kısmı da budur yalnız kadın işleri olduğu halde işlerini hemen bırakıp eşine itaat ederse karşılığında büyük ecirler alır. Cinsel ilişki her ne kadar nefse yönelik bir iş olsa da hem erkek hem de kadın için ecirler vardır. Kadın ve erkeğin beraber olması boş bir amel değildir. Allah Rasulü Aleyhi's Salatu ve's Selam,

"Erkeğin hanımıyla oynaşmasında ve onunla geçirdiği zaman sürecinde ikisine de ecirler yazılır." diye buyurmaktadır.

Erkek kadını yatağa çağırdığı zaman kadın itaat etmezse bakın kadın nasıl bir cezaya çarpıtılıyor: Ebu Hurayra RadiyAllahu Anh'den



"Bir erkek karısını yatağına çağırır da kadın gelmezse ve bu yüzden erkek ona kızgın yatarsa, sabaha kadar melekler o kadına lânet ederler." (Ebu Davud: Nikah, 41, Muslim: Nikah, 20)

Cinsel haramlardan erkeği koruyan kadındır. Nasıl ki namaz bir ibadetse, kadının eşiyle cinsel münasebette bulunması da ibadettir. Allah Rasulü Aleyhi's Salatu ve's Selam şöyle buyurdu:

"... Hatta sizden biriniz eşi ile cinsi münasebette bulunmasında bile sevap vardır." buna sahabeler çok şaşırdılar ve sordular: "Ya Rasulullah! Bizden biri cinsel arzularını tatmin eder de bu sebeple ona nasıl sevap verilir?" Rasulullah:

"Pek tabii ki verilir. Ya sizden biri zina yapacak olsaydı, yaptığı zinadan ötürü günaha girmeyecek miydi? Buna ne dersiniz? Bunun gibi nikâhlı eşiyle cinsel ilişkide bulunduğu zaman da kendisine sevap verilir." (Muslim, Ebu Davud)

Enes B. Mâlik'in naklettiği haberde: Rasulullah Aleyhi's Salatu ve's Selam"Cennetlik kadınlarınızı size bildireyim mi?" Biz "Evet, ey Allah'ın Rasulü." dedik. Şöyle buyurdu: "Her sevecen doğurgan ve üretken kadın ki kendine öfkelenildiğinde, bir kötülük yapıldığında ya da kocası kendisine kızdığında eşine şöyle der: ‘İşte bu elim elinde, sen râzı olmadıkça kesinlikle uyku uyumayacağım.' Der."
Evet, Müslüman Bacılarım, bu hususta her kadının kendisini hesaba çekmesi gerekir. Acaba eşleriniz size kızdığında sizler onu razı edene kadar gayret mi gösteriyorsunuz, yoksa umursamayıp üzerine rahat bir uyku mu çekiyorsunuz? Vallahi kocasını razı etmeyen kadını büyük bir azap beklemekte. Dul Sahabi bir kadın kocaya itaatin ehemmiyetini ve itaat edilmediği takdirde onu bekleyen azabın olduğunu öğrendiğinde ‘VAllahi bunları öğrendikten sonra evlenmeyeceğim' demişti. Yani kocaya itaat kesinlikle basite alınacak bir iş değildir!

Müslüman kadın elbette her zaman bakımlı olmalıdır. Özelliklede eşi için daima bakımlı olmalıdır. Hiç bir erkek eve geldiğinde kendisini karşılayan hanımını çirkin ve bakımsız görmek istemez. Bu yüzden kadın eşi gelmeden en azından 10 dakikasını kocasına süslenmeye ayırmalıdır. Bunda dahi ecir vardır ve kesinlikle boş bir amel değildir. ‘süsleniyorum ama eşim bunu fark etmiyor'

Kadının kocası için süslenip güzel koku sürünmesi aralarında sevgi ve ülfetin meydana gelip geçimsizlik ve nefretin ortadan kalkması için en kuvvetli sebeplerden biridir. Şöyle düşünün bir yere gidip dinlenmek için oturduğunuzda eğer o yer göze çirkin ve burnunuza kötü kokular veriyorsa hiç biriniz tabiat gereği bir daha oraya gitmek istemez. Ama güzel manzaralı ve mis gibi kokan bir yere gittiğinizde her zaman orada dinlenmek istersiniz. Tıpkı bu misaldeki gibi kadın eğer eşi için süslenip güzel kokular sürünürse erkek işten eve dinlenmek için adeta koşarak gelir. Erkek dinlenmek için başka yer tercih ediyorsa kadının büyük ihmalleri ve eksiklikleri var demektir.

Kadınlar genelde eşleri eve gelir gelmez dinlenmesine müsaade etmeden yaşadıklarını ve günün yorumunu yapmak isterler. Oysa bu hatadır. Çünkü erkek işten eve geldiğinde yorgundur ve dinlenmek ister. Eşi geldiğinde kadın sanki eşinin ilk eve gelişiymiş gibi hemen kapıya koşmalı onu güler yüzle karşılamalı ve açsa onun yemeğini indirip biraz dinlenmesine müsaade etmelidir. Yorgunluğu geçtikten sonra gününün nasıl geçtiğini sorup anlatmak istedikleri varsa anlatır. Unutmayalım ki erkekler yorgun ve aç olduklarında huzursuz, stresli ve sinirli olurlar, kadının o anda yapacağı ufak bir hata büyük tartışmalara yol açabilir. Kadınların bu vaziyette kalpleri kırılabilir. Bu yüzden kadın sabırlı olmalı ve öncelikle onun temel ihtiyaçlarını gidermelidir. Bununla ilgili bir sahabi hanımı anlatalım: Sahabi kadının çocuğu şiddetli bir hastalığa yakalandı. Kocası ise bir iş için uzak yere gidince çocukları vefat etti. Hemen kocasına haber iletmedi ve onun eve dönmesini bekledi. Hiç kimsenin haberi vermemesi hususunda insanları tembih etti. Kocasının eve döneceği gün evini temizledi, yemeğini pişirdi ve kendisini süsledi. Kocası eve geldiğinde onu güler yüzle karşıladı. Yemeğini verdi, kadınlık vazifesini yaptı ve kocasını karşısına alıp ‘Eğer biri bize bir emanet bıraksa, onun bir zaman sonra emanetini geri alması gayet normal değil midir?' kocası ‘evet öyledir'‘O halde Allah bize verdiği emaneti geri aldı' deyince koca: ‘Allah'tan geldik yine O'na döneceğiz' dedi. Bu ne güzel yaklaşım, bu ne güzel üslup... Bu kısasta kendimiz için büyük hisse çıkarmamız gerekli. Kadının çocuğu öldüğü halde o eşine itaatte kusur etmedi ki evlat acısını anneler çok iyi bilirler.

Eğer kadın kocasından güzelse bunu onun başına kakmalıdır. Sahabe anlatıyor:

"Bir gün çok güzel bir kadın gördüm kocası da çok çirkindi. Ona ‘böyle bir şeye nasıl razı olabilirsin?' diye sordum. Bana şöyle dedi: ‘Sus! Böyle konuşma. Herhalde kocam Allah Azze ve Celle katında iyi bir iş yapmış olmalı ki, mükâfat olarak beni ona verdi. Bende Allah katında kötü bir iş yapmış olmalıyım ki, ceza olarak onu bana vermiş. Allah'ın razı olduğuna ben razı olmayayım mı?' dedi ve beni susturdu."

Bilindiği üzere evin iç işleriyle ilgilenen kadınlardır. Kadının bakacağı 10 çocuğu olsa da bu değişmez. Koca istiyorsa hanımına yardımcı olabilir ama yardım etmek istemiyorsa kadın bunun kendi vazifesi olduğunu bilmeli ve işlerini erkeğe yüklememelidir. Kadının yetiştireceği çocukları, bakacağı evi, eşi ve taşıyacağı İslâm Davası vardır. Bütün bu farziyetlerini yapması ve hiç birini ihmal etmemesi içinde intizamlı olmalıdır. Sabah erkenden evini temizler, yemeğini yapar çocukları ve davasıyla ilgilenirse aksam eşi eve geldiği zaman ona ayıracağı çok vakti olur. Bu vaziyette de (kadının intizamlı ve nizamlı olmasından ötürü) erkek kadından razı olur ve ona dua eder.

Bazı kadınlar kocalarından ne kadar iyilik görürse görsünler, ufak bir tartışmada veya kadının kabinin kırılması sonucunda erkeğin bütün iyiliklerini inkâr eder ve kocalarına eziyet ederler. Bakın bu hususta Allah Rasulü Aleyhi's Salatu ve's Selam kadınlara için ne buyurmaktadır:

"Sadaka verin ey kadınlar. Çünkü cehennem halkının çoğu siz olacaksınız" orada bulunan bir kadın: ‘Niçin ya Rasulullah?' diye sordu. O Aleyhi's Salatu ve's Selam:

"Çünkü siz, çok şikâyet eder ve kocanızın nimetini inkâr edersiniz." (Muslim)

Başka bir hadiste:

"Kadın dünya hayatında eşine eziyet etmesin; çünkü onun cennetteki eşi olan Hûru'l-'în kadına şöyle der: "Allah'ın kahrına uğrayasıca! Ona sıkıntı etme. O şimdi senin yanındadır; ama çok kısa bir süre sonra senden ayrılarak bizim yanımıza gelecektir." (Tirmizî, 1094; Ahmed b. Hanbel, 21085)
Kadın hiç bir zaman eşini kızdıracak hareketlerde bulunmamalı. Daima onun sevdiği şeyleri yapıp hoşlandığı sözleri söylemelidir. Koca eve geldiğinde nasıl onu tatlı dili ve güler yüzüyle karşılıyorsa aynı şekilde evden çıktığında da yapmalıdır. Söz konusu eş, Allah Azze ve Celle'nin davasını taşıyan biriyse daha da dikkatli olmalıdır. Erkek Allah Azze ve Celle'nin davasını taşımak için evden çıktığında velev ki o gün koca kadınının kalbini kırmış olsa dahi kadın, her şeyi unutmalı onu en güzel şekilde yolcu etmelidir. Tam çıkacağı zaman kadın tartışma çıkartır veya geçmişte yaptığı hataları hatırlatırsa erkek huzursuz olur ve aklı hep evde kalacağı gibi davasında da başarılı olmayabilir. Allah Azze ve Celle katında o kadın ne kadar sorumlu olur düşünebiliyor musunuz? Bu yüzden kadının her zaman Allah Azze ve Celle'nin rızasını gözetmesi gereklidir. Kocası ona haksızlık etse dahi o sabretmelidir. Zaten her şey Allah Azze ve Celle katında biliniyor erkek haksızlık yapsa da bunun hesabını verecek. Lakin erkek kadınına haksızlık yapıyor diye kadın neden aynısını yapsın? Erkek harama giriyor diye neden kadında girsin? Kadın kocasını en güzel üslupla uyarır erkek kabul ederse ecrini alır yok kabul etmezse hesabını Rabbine verir.

Değerli Bacılarım!

Rabbim biz kadınlara cennete girmek için büyük bir fırsat vermiştir. Bu da ancak eşlerimize itaatle olur. Bazı şeyler çok zor gelebilir ama sabırlı olursak bu zorlukların üstesinden gelebiliriz. İki günlük dünya için neden eşlerimizi üzelim? Neden onları öfkelendirelim? Neden bu şekilde haddi aşmış olalım? Kadın eşini razı edebilir. VAllahi bir kadın için bu, o kadar zor değildir. Eğer zor geliyorsa bu sadece olayları büyütüp işi zorlaştırıyor olmamızdan kaynaklanmaktadır.

Bacılarım!

Kocanız öfkeli, sinirli veya sevmediğiniz huylara sahip olabilir. Bu rahatsız olduğunuz huyları erkeğin başına kakmak yerine neden ondaki huyları değiştirmek için gayret gösterilmesin? Ki değiştirilmiyorsa da neden sabır gösterilmesin?.

Eşiniz eve geldiğinde sizinle paylaşmak istedikleri çok şeyler olabilir. Bunları sabırla dinleyin ve katkılarda bulunun. Unutmayın ki Allah Azze ve Celle'den sonra onların en yakını sizlersiniz.

Evlilik bir oyun değildir. Ne kadar ciddi mesuliyetlerin olduğunun farkında olun. Avukat gibi dakikalarca eşinizin başını şişirmeyin. Onlarla asla yüksek sesle veya bağırarak konuşmayın. Unutmayın ki hiç bir erkek, çok dırdır yapan ve yüksek sesle konuşan kadınlardan hoşlanmaz. Herhangi bir tartışmanızda "haklı" olsanız dahi veya eşiniz sizi haklı bulsa dahi bağırarak konuşmanızdan ötürü kalbinizi kırabilir. Sonrada "eşim beni hiç anlamıyor hep kalbimi kırıyor"

Eşlerinizle muhabbet edin. Her zaman boş şeyler anlatmayın. Eşlerinizle sohbet ettiğiniz de her zaman boş ve gereksiz şeyler anlatmanız zamanla kocanızın sohbetinizden haz almamaya sebebiyet verebilir. Gözünden düşebilirsiniz. Mesela o gün çıkan haberleri veya bir kitapta okuduğunuz bölümü veya yeni öğrendiğiniz bir hadis ve ayeti paylaşabilirsiniz. Eşiniz bundan büyük mutluluk duyacaktır. Onlara her zaman hakkı hatırlatın. Evde İslâmî bir atmosferi onlar oluşturamıyorlarsa bundan şikâyetçi olmak yerine bunu siz oluşturun. Her şeyi eşlerinizden beklemeyin.

Tartışmalarınızda ‘sen hatalısın' demek yerine öncelikle hatayı kendinizde arayın. ‘ben ne yaptım ki kocam bana böyle davrandı' deyin. Kanaatkâr olun eksiklerinizi her zaman kocalarınıza yansıtmayın.

Bacılarım!

Unutmayın! Eşlerinize karşı yapacağınız en ufak bir iyilik ve kötülük Allah Azze ve Celle katında yazılı tutulacaktır. Yine unutmayın ki; Koca kadının hem cenneti hem de cehennemidir.

Sümeyye Avcı
 

SETR

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Bahtiyardır o adam ki, refika-i ebediyesini kaybetmemek için saliha zevcesini taklit eder, o da salih olur. Hem bahtiyardır o kadın ki, kocasını mütedeyyin görür, ebedîdostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur, saadet-i dünyeviyesi içinde saadet-i uhreviyesini kazanır.

Bedbahttır o adam ki, sefahete girmiş zevcesine ittibâ eder, vazgeçirmeye çalışmaz, kendisi de iştirak eder. Bedbahttır o kadın ki, zevcinin fıskına bakar, onu başka birsurette taklit eder. Veyl o zevc ve zevceye ki, birbirini ateşe atmakta yardım eder. Yani, medeniyet fantaziyelerine birbirini teşvik eder.
 
Y

Yorumsuz

Ziyaretçi
Kadın erkek eşitliği saçmalığı ve batı nizamı ile yetişen günümüz gençleri itaat etmemeyi tercih ederek kendilerine cehennemden yer beğeniyor.
 
Üst