Hz. Zeyd'den bir mesaj

Nimett

Tecrübeli
Fahr-i Kainat Efendimiz(S.A.V) Kur’an nurunu insanlığa hediye ettiği ilk yıllarda, müşrikler tarafından tahammül edilemez hakaretlere maruz bırakılıyor, hor görülüyor ve hatta Taif’de olduğu gibi acımasızca taşlanıyordu. Ama etrafında pervane olan genç ışığına veya sıcak bir rüzgarın değmesine bile razı değildi. Bunlardan biri de Zeyd (R.A) idi.

O sıralarda 22 yaşında genç bu sahabe , O Zat’ı (S.A.V) muhafaza eden melaike ordusunu bile kıskanıyor ve kendisi gibi genç olan diğer sahabeler tarafından O’nun etrafında oluşturulan koruyucu etten duvarın en önünde yer alıyordu. Hz. Zeyd bu konuda o kadar çırpınıyordu ki ,adeta Efendimizin (S.A.V.) aldığı soluğu bile seçmek ve onu okşamak arzusundaydı.

Bu yüce sahabe, güneşin ortalığı adeta kavurduğu bir günde gazve’ye hazırlanırken, Peygamberimizin alnında parıldayan ter damlacıklarını gördü. Her bir damla, Zeyd’in kalbine bir hançer gibi saplanmıştı. Dayanamadı, başını öfkeyle yukarı kaldırarak güneşe çevirdi ve hiç kımıldamadan ona bakmaya başladı.

Fahr-i Kainat Efendimiz (S.A.V) bütün alemleri kuşatan nuraniyetiyle bir şeyler olduğunu hissetmişti. Hemen Zeyd’e döndü ve kolunu tutarak:
- Zeyd, dedi. Ne yapıyorsun? Güneşi söndüreceksin…
Zeyd, bakışlarını yere çevirdi. Ve peygamberler peygamberinden yansıyan bir nur, güneşi ona muhatab etti. Güneş:
- Ya Zeyd, diyordu. Ben Efendimizi (S.A.V) incitmek istermiyim hiç? Sadece O’na daha yakın olmayı arzu etmiştim.


İman ve sevgi sırrındaki bu akılalmaz hikmet, Mekke sokaklarından bir sevda bestesi gibi bütün alemlere yansıdı ve O’nu sevenlerin gönlünü ulaştı.


Zeyd’den bütün gençlere bir mesajdı bu.
Ve “ O’nu benim gibi sevmelisiniz.” Diyordu...
 
Üst