Hulâsâ:
Bir şeyin, bir bahsin özü. Kısaca esası.
(Hem mâdem bu arz, kesret-i mahlûkat cihetiyle ve mütemâdiyen değişen yüz binler çeşit çeşit envâ-ı zevi'l-hayat ve zevi'l-ervâhın meskeni, menşei, fabrikası, meşheri, mahşeri olması haysiyetiyle, bu kâinatın kalbi, merkezi, hulâsası, neticesi, sebeb-i hilkati olarak, gayet büyük öyle bir ehemmiyeti var ki, küçüklüğü ile beraber koca semâvâta karşı denk tutulmuş. Semâvî fermanlarda dâimâ, "Rabbüs Semavati Vel Ard" deniliyor.S.)
Hulâsâ-i kelâm:
Sözün hülâsası. Sözün özü.
Hulâsât-ül Hulâsâ:
Hulâsanın hulâsası. Özünün özü.
* Ayet-ül Kübrâ Risâlesinin hülâsası.
Hulâsaten:
Kısaca, özet olarak, hülâsa olarak, muhtasaran.
K:Yeni Lûgat
Bir şeyin, bir bahsin özü. Kısaca esası.
(Hem mâdem bu arz, kesret-i mahlûkat cihetiyle ve mütemâdiyen değişen yüz binler çeşit çeşit envâ-ı zevi'l-hayat ve zevi'l-ervâhın meskeni, menşei, fabrikası, meşheri, mahşeri olması haysiyetiyle, bu kâinatın kalbi, merkezi, hulâsası, neticesi, sebeb-i hilkati olarak, gayet büyük öyle bir ehemmiyeti var ki, küçüklüğü ile beraber koca semâvâta karşı denk tutulmuş. Semâvî fermanlarda dâimâ, "Rabbüs Semavati Vel Ard" deniliyor.S.)
Hulâsâ-i kelâm:
Sözün hülâsası. Sözün özü.
Hulâsât-ül Hulâsâ:
Hulâsanın hulâsası. Özünün özü.
* Ayet-ül Kübrâ Risâlesinin hülâsası.
Hulâsaten:
Kısaca, özet olarak, hülâsa olarak, muhtasaran.
K:Yeni Lûgat