Şeriat: Genel itibari ile doğru yol, hak din yolu, büyük ve geniş cadde, nur, aydınlık, ışık manalarına geliyor. Özel itibari ile Kur'an-ı Kerim ve Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın târif ettiği ve bildirdiği yol. Allah (C.C.) tarafından Peygamber Aleyhisselâm vâsıtasiyle vaz' ve tebliğ olunan hükümleri içeren İlâhî kanunların bütününe denir. Allah’ın tesis edip razı olduğu sistem, düzen, şartlar manasına da gelir.
Günümüzün dinsiz ideolojileri, şeriatı menfi propaganda ile bir öcü gibi göstermeye çalışıyorlar. İslam yerine şeriat tabirini kullanıyorlar, halbuki İslam ile şeriat aynıdır. İslam diyerek hücum etseler toplumun tepkisi ile karşı karşıya kalacaklar, bu sebeple daha çok üstü kapalı olan şeriatı tercih ediyorlar.
Üstad Hazretlerinin şeriat hakkında bazı ifadeleri şöyledir:
"Şeriat, doğrudan doğruya, gölgesiz, perdesiz, sırr-ı ehadiyet ile rububiyet-i mutlaka noktasında, hitab-ı İlâhînin neticesidir."(1)
"Dediler: 'Şeriat-ı garrâdaki medeniyet nasıldır?' Dedim: 'Şeriat-ı Ahmediyenin (a.s.m.) tazammun ettiği ve emrettiği medeniyet ise ki, medeniyet-i hazıranın inkişâından inkişaf edecektir. Onun menfi esasları yerine, müspet esaslar vaz' eder.' "
"İşte nokta-i istinad, kuvvete bedel haktır ki, şe'ni adalet ve tevazündür. Hedef de, menfaat yerine fazilettir ki, şe'ni muhabbet ve tecazüptür. Cihetü'l-vahdet de unsuriyet ve milliyet yerine, rabıta-i dinî, vatanî, sınıfîdir ki, şe'ni samimî uhuvvet ve müsalemet ve haricin tecavüzüne karşı yalnız tedâfüdür. Hayatta düsturu, cidal yerine düstur-u teavündür ki, şe'ni ittihad ve tesanüttür. Hevâ yerine hüdâdır ki, şe'ni insaniyeten terakkî ve ruhen tekâmüldür. Hevâyı tahdit eder; nefsin hevesat-ı süfliyesinin teshiline bedel, ruhun hissiyat-ı ulviyesini tatmin eder."(2)
"Ve o iman dalının bir budağı hükmünde olan İslâmiyetin erkân-ı hamsesi aralarında ve o erkânın ta en ince teferruatı ve en küçük âdâbı ve en uzak gayâtı ve en derin hikemiyâtı ve en cüz'î semerâtına varıncaya kadar, aralarında hüsn-ü tenasüp ve kemâl-i münasebet ve tam bir muvazenet muhafaza edildiğine delil: O Kur'ân-ı camiin nusus ve vücuhundan ve işarat ve rümuzundan çıkan Şeriat-ı Kübrâ-yı İslâmiyenin kemâl-i intizamı ve muvazeneti ve hüsn-ü tenasübü ve resaneti, cerh edilmez bir şahid-i âdil, şüphe getirmez bir burhan-ı kàtı'dır."(3)
-------
Dipnotlar:
(1) bk.
Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, Dokuzuncu Kısım.
(2) bk.
Sünuhat, Rüyada Bir Hitabe.
(3) bk.
Sözler, On Üçüncü Söz.