Hudâ Ne Demektir?

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Hudâ:
f. Rabb. Sâhib. Cenab-ı Hak. Hâlık.


Hudâbin:
Hakkı ve hakikatı gören. Cenâb-ı Hakk'ı tanıyan.

b424.gif

b855.gif

Nefs-i emmâreme bir sille-i te'dib
Ey fahre meftun, şöhrete mübtelâ, methe düşkün, hodbînlikte bîhemtâ sersem nefsim! Eğer binler meyve veren incirin menşei olan küçücük bir çekirdeği ve yüz salkım ona takılan üzümün siyah kurucuk çubuğu bütün o meyveleri, o salkımları kendi hünerleri olduğu; ve onlardan istifade edenler o çubuğa, o çekirdeğe medih ve hürmet etmek lâzım olduğu, hak bir dâvâ ise, senin dahi sana yüklenen nimetler için fahre, gurura, belki bir hakkın var. Halbuki, sen dâim zemme müstehaksın.
Zîrâ o çekirdek ve o çubuk gibi değilsin. Senin bir cüz-i ihtiyârın bulunmakla, o nimetlerin kıymetlerini fahrin ile tenkîs ediyorsun. Gururunla tahrip ediyorsun ve küfrânınla iptal ediyorsun ve temellükle gasb ediyorsun. Senin vazifen fahr değil, şükürdür. Sana lâyık olan şöhret değil, tevâzudur, hacâlettir. Senin hakkın medih değil istiğfardır, nedâmettir. Senin kemâlin hodbînlik değil, hudâbînliktedir
.S.)


Yaptıkları kötülüklerle sevinen ve yapmadıkları hayırla övülmekten hoşlanan kimseleri, sakın azabdan kurtulurlar zannetme. Onlar için pek acı bir azab vardır. (Al-i İmrân Sûresi: 188.)

Hudâdâd:
f. Allah vergisi. Mevhibe-i İlâhî.


Hudâhan:
f. Şehâdet parmağı.


Hudâperest:
Allah'a ibadet eden. Dindar.


Hudâpesend:
f. Allah'ın beğeneceği şey.


K:Yeni Lûgat
 
Üst