Hâlis:
Hilesiz. Katıksız. Saf. Duru. Saffetli.
* Pek beyaz.
* Evvelce karışık iken kusuru zâil olan.
* Her ameli, yalnız Allah rızası için işleyen. (Bak: İhlâs) (Müennesi: Hâlise'dir)
(Yani, medar-ı necat ve halâs, yalnız ihlâstır. İhlâsı kazanmak çok mühimdir. Bir zerre ihlâslı amel, batmanlarla hâlis olmayana müreccahtır.
(2)İhlâsı kazandıran,harekâtındaki sebebi sırf bir emr-i İlâhî ve neticesi rıza-yı İlâhî olduğunu düşünmeli ve vazife-i İlâhiyeye karışmamalı.M.N)
Dipnot-2
el-Hâkim, el-Müstedrek 4:341; Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ 1:244.
Hâlisâne:
f. Hâlise yakışır bir surette. Hâlis kimselere mahsus bir niyet ve fiil ile.
(O mâsumâne ve hâlisâne ve samimî ve tatlı dillerinden, derslerinden Risale-i Nur’un şirin ve derin meselelerini lezzetli bir hayretle dinlemek ve ders almaktır.E.L)
Hâlisen:
Halis ve katıksız olduğu halde. Hilesizce, doğru olarak.
Hâlisiyyet:
Doğruluk, hâlislik, hilesizlik.
Halis:
Bahadır ve haris kimse.
Halîs:
Karışmış, muhtelif.
* Siyah ile beyazı karışmış saç.
* Tel.
K:Yeni Lûgat
Hilesiz. Katıksız. Saf. Duru. Saffetli.
* Pek beyaz.
* Evvelce karışık iken kusuru zâil olan.
* Her ameli, yalnız Allah rızası için işleyen. (Bak: İhlâs) (Müennesi: Hâlise'dir)
(Yani, medar-ı necat ve halâs, yalnız ihlâstır. İhlâsı kazanmak çok mühimdir. Bir zerre ihlâslı amel, batmanlarla hâlis olmayana müreccahtır.

Dipnot-2
el-Hâkim, el-Müstedrek 4:341; Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ 1:244.
Hâlisâne:
f. Hâlise yakışır bir surette. Hâlis kimselere mahsus bir niyet ve fiil ile.
(O mâsumâne ve hâlisâne ve samimî ve tatlı dillerinden, derslerinden Risale-i Nur’un şirin ve derin meselelerini lezzetli bir hayretle dinlemek ve ders almaktır.E.L)
Hâlisen:
Halis ve katıksız olduğu halde. Hilesizce, doğru olarak.
Hâlisiyyet:
Doğruluk, hâlislik, hilesizlik.
Halis:
Bahadır ve haris kimse.
Halîs:
Karışmış, muhtelif.
* Siyah ile beyazı karışmış saç.
* Tel.
K:Yeni Lûgat