Gönüllere Doğ Ey Hidayet Güneşi!

enes61

KF Ailesinden
Özel Üye
Doğduğun an huzur bulduğun secdedeydi başın

Şâhitlik edercesine göğe kalkmıştı parmağın

Yıldızlar yaprak yaprak dökülmüştü yeryüzüne

Bizden haber yok artık kahinlere dercesine


Ey! O kutsi gecede arz mescidine giren Aziz Misafir.

Teşrifi uğruna şahların burçlarının yıkıldığı Şâh-ı Kibriyâ

Mekke mihrabında tüm cin ve inse namaz-ı ekber’i kıldıran İmam-ı Azam

Medîne minberinden tüm insanlığa rehber olan Hatîb-i Ekber.


Düşmanlarının dahi doğruluğuna şahitlik ettiği El-Emîn

Elinde mûcizevî fermanla gelen Dellal-ı Azam

Peygamber olması uğruna kâinatın yaratıldığı Fahr-i Kâinat

Ubûdiyeti hatırına cennetin yaratıldığı İnsan-ı Kâmil.

Miracıyla Kab-ı Kavseyne yükselen Vücûd-u Nûrâni

Rü’yet-i cemale mazhar Şâhid-i Ekber

Heybeti hükümdarları titreten Sultan-ı Cihan

Merhametiyle zemini sulayan Timsal-i Rahmet

Hayvanatın dahi şefkatinden medet beklediği…


Ey! Kâinat Kâtibinin Kaleminin Mürekkebi.

Büyük bir insan olan Âlemin Akl-ı Nuranisi.

Yaradılış ağacının hem çekirdeği hem meyvesi.

Mekke’nin dostu, Medine’nin Yareni.

Muhacirin yoldaşı, Ensar’ın Arkadaşı.

Bedir’in niyaz eden gönl-ü nâlânı.

Uhud’u seven ve Uhud’un da onu sevdiği.


Ey! Dağların bir emrini dinlediği,

Ağaçların kökleriyle yanına geldiği,

Kurtların dahi ona şahitlik ettiği,

Taşların ayakları altında eridiği,

Parmaklarından susuzların kandığı,

Bir avuç hurmasıyla orduların doyduğu,

Tenine değenin ateşten kurtulduğu,

Ölülerin bir emriyle selam durduğu,

Avucunda toprağın top ve gülle olduğu,

Eline giren taşların dile geldiği,

Bir işaretiyle kamerin yarıldığı,

Güneşin onun için bekletildiği Nebiyy-i Muhterem.

Asuman CİHAN
 
Üst