Ey gönüller sultanı sen sefa geldin.
Kutlu olsun insanlığa, dünyayı teşrif edişin.
Her asrın çorak topraklar gibi çatlayan dudaklarına,
Firdevs cennetinin havz-ı kevserinden bir kadehi muhabbet şerbeti sunduğun gibi,
Şu asrın yanmaya yüz tutmuş ciğerlerini serinletmek için engin şefkat denizinden bir tas ab-ı hayat sun.
Ey “Levlak-e levlak vema halektul eflak” hitabına mazhar şanlı nebi, nurunla şadan eyledin cümle âlemi.
İşte yine bir “gece isneyn” gecesinin nurlu iklimine girdik,
Kutlu mesajınla kendimize geldik,
Yeniden dirildik.
Ensar ve muhacirin aşıkane yolunu gözledikleri gibi,
Bu asrın dertli gönüllüleri de “Tale-al bedru aleyna” türküsünü söylemenin heyecanı içinde dünyanın dört bir yanında seniye-i veda tepelerinde yolunu gözlüyorlar.
Yıllardır nar-ı nemrut’tan daha şiddetli,
Yirmi birinci yüzyılın küfür ve ilhad ateşin de yanmamak için,
Kur-an’ın nur pınarlarından beslenen,
Senin ifadenle, asırların arkasından selam gönderdiğin,
Kardeşlerinin istirhamlarını kabul buyurur isen,
Biz evlatlarının başlarını okşayıp sırtlarını sıvazlaman için,
Ğar-ı hıradan beşerin bahtına doğduğun gibi,
Asrımızın küsuf tutmuş semasından,
Bir daha doğ Ya Resullallah.
Doğ ki!
İslam burcundan kur-an güneşi tekrar parlasın.
Doğ ki!
Küfür denizi Sava gölü gibi kuruyup yere batsın.
Mecusi’nin ateşinden daha eski ve daha muzır,
Zulüm ateşi bir daha yanmamak üzere sönsün.
Bir daha doğ ki!
Bir daha doğ ki!
Ya nebiyallah!
Tiranların tahtı sarsılıp kisraların saray sütunları,
Müşriklerin putlarıyla beraber yere serilsin.
Bir daha doğ ki!
Ya Habiballah!
İnsanlığın kararan bahtına nur serpmek için ellerinde gönül gül zarlarından derilmiş muhabbet gülleriyle yolunu bekleyen şu asırdaki gözü yaşlı,
Gönlü kırık,
Boynu bükük,
Ümmetlerin de kendilerini ifade edebilme imkânına kavuşsun.
Bütün bu ümit ve temelliler içinde dünyayı teşrif buyurduğun şu veladet gecesinin sene-i devriyesini vesile kılarak hep bir ağızdan yüreğimizin ta derinliklerinden bütün samimiyetimiz ve olanca hasretimizle,
Hıçkıra, hıçkıra,
“Esslatu vesselamu aleyke ya Resulallah,
Esslatu vesselamu aleyke ya Habib allah” diyerek bu mübarek geceyi kadi-ul hacat ve mucibud-daavat olan Allah (cc.) hazretlerinden dünyaya sükûnet ve bütün insanlığa Hidayet ve Mağfiret vesilesi kılmasını diler ve dilenirim.
(ALINTIDIR)
Kutlu olsun insanlığa, dünyayı teşrif edişin.
Her asrın çorak topraklar gibi çatlayan dudaklarına,
Firdevs cennetinin havz-ı kevserinden bir kadehi muhabbet şerbeti sunduğun gibi,
Şu asrın yanmaya yüz tutmuş ciğerlerini serinletmek için engin şefkat denizinden bir tas ab-ı hayat sun.
Ey “Levlak-e levlak vema halektul eflak” hitabına mazhar şanlı nebi, nurunla şadan eyledin cümle âlemi.
İşte yine bir “gece isneyn” gecesinin nurlu iklimine girdik,
Kutlu mesajınla kendimize geldik,
Yeniden dirildik.
Ensar ve muhacirin aşıkane yolunu gözledikleri gibi,
Bu asrın dertli gönüllüleri de “Tale-al bedru aleyna” türküsünü söylemenin heyecanı içinde dünyanın dört bir yanında seniye-i veda tepelerinde yolunu gözlüyorlar.
Yıllardır nar-ı nemrut’tan daha şiddetli,
Yirmi birinci yüzyılın küfür ve ilhad ateşin de yanmamak için,
Kur-an’ın nur pınarlarından beslenen,
Senin ifadenle, asırların arkasından selam gönderdiğin,
Kardeşlerinin istirhamlarını kabul buyurur isen,
Biz evlatlarının başlarını okşayıp sırtlarını sıvazlaman için,
Ğar-ı hıradan beşerin bahtına doğduğun gibi,
Asrımızın küsuf tutmuş semasından,
Bir daha doğ Ya Resullallah.
Doğ ki!
İslam burcundan kur-an güneşi tekrar parlasın.
Doğ ki!
Küfür denizi Sava gölü gibi kuruyup yere batsın.
Mecusi’nin ateşinden daha eski ve daha muzır,
Zulüm ateşi bir daha yanmamak üzere sönsün.
Bir daha doğ ki!
Bir daha doğ ki!
Ya nebiyallah!
Tiranların tahtı sarsılıp kisraların saray sütunları,
Müşriklerin putlarıyla beraber yere serilsin.
Bir daha doğ ki!
Ya Habiballah!
İnsanlığın kararan bahtına nur serpmek için ellerinde gönül gül zarlarından derilmiş muhabbet gülleriyle yolunu bekleyen şu asırdaki gözü yaşlı,
Gönlü kırık,
Boynu bükük,
Ümmetlerin de kendilerini ifade edebilme imkânına kavuşsun.
Bütün bu ümit ve temelliler içinde dünyayı teşrif buyurduğun şu veladet gecesinin sene-i devriyesini vesile kılarak hep bir ağızdan yüreğimizin ta derinliklerinden bütün samimiyetimiz ve olanca hasretimizle,
Hıçkıra, hıçkıra,
“Esslatu vesselamu aleyke ya Resulallah,
Esslatu vesselamu aleyke ya Habib allah” diyerek bu mübarek geceyi kadi-ul hacat ve mucibud-daavat olan Allah (cc.) hazretlerinden dünyaya sükûnet ve bütün insanlığa Hidayet ve Mağfiret vesilesi kılmasını diler ve dilenirim.
(ALINTIDIR)