Fasl:
(Fasıl) İki şey arasındaki ek yeri. Mafsal.
* Hak söz. Hak ile bâtılın arasını fark ve temyiz ile olan hüküm ve kaza. (Buna "Faysal" da denir) Halletmek. Ayrılma. Çözme.
* Bölüm.
* Mevsim.
* Aynı makamda çalınan şarkı.
* Çocuğu memeden kesmek.
* Birini zemmetmek. Gıybet.
Fasl-ı bahar:
İlkbahar.
Fasl-ı gül:
Gül mevsimi, ilkbahar.
Fasl-ı harif:
Güz mevsimi.
Fasl-ı hazân:
Sonbahar, güz.
Fasl-ı hitâb:
İki söz arasını ayıran kelime veya isimlerden biri. Önsözden sonra asıl maksada giriş.
* Fık: Şahitlerin gösterdiği delil veya yeminlerinden sonra hâkimin hükmetmesi.
* Hakkı bâtıldan ayırarak, nizaı ayırt edip kesmek ve halletmek. Herşeyi kemal-i vüzuh ile fasledip hakikatını göstermek.
Fasl-ı şitâ:
Kış mevsimi.
Fasl-ı zamanın sahife-i selâsesi:
Geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman.
* Asr-ı saadetten evvelki devir, Asr-ı saadet ve ondan sonraki zamanlar.
Fassâl:
Dedikoducu. Herkesin kusurunu sayıp döken.
* İnsanları medh ü sena eden kimse.
K:Yeni Lûgat
(Fasıl) İki şey arasındaki ek yeri. Mafsal.
* Hak söz. Hak ile bâtılın arasını fark ve temyiz ile olan hüküm ve kaza. (Buna "Faysal" da denir) Halletmek. Ayrılma. Çözme.
* Bölüm.
* Mevsim.
* Aynı makamda çalınan şarkı.
* Çocuğu memeden kesmek.
* Birini zemmetmek. Gıybet.
Fasl-ı bahar:
İlkbahar.
Fasl-ı gül:
Gül mevsimi, ilkbahar.
Fasl-ı harif:
Güz mevsimi.
Fasl-ı hazân:
Sonbahar, güz.
Fasl-ı hitâb:
İki söz arasını ayıran kelime veya isimlerden biri. Önsözden sonra asıl maksada giriş.
* Fık: Şahitlerin gösterdiği delil veya yeminlerinden sonra hâkimin hükmetmesi.
* Hakkı bâtıldan ayırarak, nizaı ayırt edip kesmek ve halletmek. Herşeyi kemal-i vüzuh ile fasledip hakikatını göstermek.
Fasl-ı şitâ:
Kış mevsimi.
Fasl-ı zamanın sahife-i selâsesi:
Geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman.
* Asr-ı saadetten evvelki devir, Asr-ı saadet ve ondan sonraki zamanlar.
Fassâl:
Dedikoducu. Herkesin kusurunu sayıp döken.
* İnsanları medh ü sena eden kimse.
K:Yeni Lûgat