Ey Güzel Şehide!

Zeynebül-Kübra

KF Ailesinden
Özel Üye
EY GÜZEL ŞEHİDE!

İşte gidiyorlar.
Ümmü Varaka da (r.a)
gitmek istiyor.
Gönlü kıpır kıpır
Her bir zerresi “git” diyor.
“Çık yola haydi Allah Rasulüyle birlikte
O’nunla yürü
O’nunla yorul
O’nunla tozlan
...
Ümmü Varaka (r.a) “git” diyen gönlünü susturamıyordu ve Allah Rasulü’ne (s.a.v) geldi:
- Ey Allahın Rasulü, izin verseniz de sizinle birlikte harbe katılsam. Yaralılarınızı tedavi eder, hastalarınıza bakarım. Belki Allah yolunda şehitlik nasip olur.
Lakin Allah Rasulü (s.a.v) Bedir Savaşı’na hiçbir hanımın katılmasına müsaade etmedi.
Zira şartlar çok ağırdı.
Bununla beraber şehitlik arzusuyla yanan bu arkadaşının da güzel bir müjdeyle
gönlünü aldı:
- Sen evinde kal. Allah sana şehitlik nasip edecektir.
...

Cihat meydanında düşen
niceleri vardı ki
şehit değildi
Ve yatağında tatlı bir rüyaya dalar gibi canını teslim edenler
vardı ki şehit.
Her an yolda olmak, yola gönlümüzle katılmaktı aslolan.
Her an hazır olmak
Yoldan öte yolda olmak.
O zaman her yer Bedir, her yol hicret yoludur.

O günden sonra Allah Rasulü (s.a.v) Ümmü Varaka’ya (r.a)
hep “şehide” derdi.
Yer üzerinde yürürken, yer içerken şehide olmuştu.
Şehide diye anılırdı.
Arzusu o, hayali o, ümidi o.
Şimdi ismi de odur.
Şehide, ey güzel şehide!..

O KAVUŞTU…

Ümmü Varaka’nın (r.a) biri erkek biri kadın iki yardımcısı vardı.
Vefatından sonra onların azat olunmasını vasiyet etmişti.
Nerden bilebilirdi ki?
Bilse ne değişecekti?
Alır mıydı sözünü geri?
Vazgeçer miydi şehit olma ümidinden?
İnsan ne haristir.
Ne açgözlüdür.
Ne acelecidir
Bu iki kişi, Ümmü Varaka
(Allah ondan razı olsun)
ne kadar çabuk ölürse o kadar erken hür kalacaklarını sandılar.
Nerden bileceklerdi,
sonlarını hazırlıyorlardı.
Bilseler ne değişecekti?
Hırs birden silinir mi kalpten?
Kalbe nokta nokta yazılır ve kalpten nokta nokta silinir her hal.
Ve Ümmü Varaka’yı (r.a)
odasında şehit ettiler.
Hz. Ömer’in (r.a) halife
olduğu günlerdi.
Haberi alan halife Rasulullah’ın (s.a.v) müjdesinin
gerçekleştiğini anladı.
“Kavuştu” dedi.


Özlüyordu kavuştu.
Şehide şehadete erdi.
Düştüğü toprak şahit.
Bizler de şahidiz.
Suçlular yakalandı ve cezalandırıldılar.
Canlarıyla ödediler
hırslarının bedelini.
Nerden bileceklerdi?
Bilseler ne değişecekti?


Bu ölüm Müslümanları hayli üzdü.
Zira Ümmü Varaka (r.a) sevilen, ilim sahibi, kıymetli bir hanımdı.
Hem üzüldüler hem de “kavuştu” dediler.
Hz. Ömer (r.a) zaman zaman arkadaşlarına şöyle derdi:
“Haydi, gidip şu şehidenin kabrini ziyaret edelim.”
Ve ziyaret ederlerdi.

ONLAR ÖLÜLER DEĞİL!

“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanmayın. Bilakis onlar diridirler. Rableri katında rızıklandırılırlar.” (Al-i İmran, 169)
Hala topraklarımız onların canlarıyla sulanır.
Onların canlarıyla can bulur, onlarla nefes alırız.
Hayat onlarla hayat bulur.
Yoksa can taşımakta değildir hayat.


Arzusunu koymak gönlümüze
Bir ömür özlemek sonra şehadeti
Dualarımıza koymak, aminlerimizde duymak.
Sonra…
Her yer Bedir’dir ve her yol Medine’ye çıkar.​
 
Üst