el-Vâsi'
el-Vâsi’, rahmeti geniş ve sonsuz olan, rızık imkânlarını genişleten, ilmi, ihsanı, mağfireti ve rahmeti ile her şeyi kuşatan, imkânları sonsuz olan, zenginliğini ve kudretini her yerde hissettiren demektir.
Bakara sûresi (2), 115: “Bununla beraber, doğu da Allah’ın, batı da Allah’ındır. Onun için nereye döner, yönelirseniz Allah’ın yüzü (kıblesi) oradadır. Şüphe yok ki, Allah Vâsi’ (rahmeti geniş)dir, her şeyi bilendir.”
Allah’ın varlığı tüm evreni kuşatır dostlar. O, mekânlarla sınırlandırılamaz. Doğular da O’nundur, batılar da. Yerler de O’nundur, gökler de. Mülkü çok geniştir ve o geniş mülk üzerinde tükenmez nimetlerin sahibidir O!
Varlığı ile tüm evreni kuşatır. Rahmeti ile de, “sevgisi” ile de varlık âlemindeki bütün mahlûkatı sarmalar. Öyle ki, rahmetin nakış nakış işlenmediği tek bir yer bulamazsınız, yüreğinizle bakmayı bilirseniz kâinata.
Tâ-Hâ sûresi (20), 98: “Sizin ilâhınız, ancak kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. Onun ilmi her şeyi kuşatmıştır.”
Mülk O’nundur dostlar. Her şey O’nun kudret elindedir. Dilediğine, dilediğince zenginlik verir; imkânlar nasip eder, rızk kapıları açar, dilediklerini “zengin” eder.
Kudsî bir hadiste Yüce Allah, “Zenginliği dilediğime; ilmi ise çalışana/dileyene veririm” buyuruyor.
Hakk Teâlâ, zenginlik, mal ve para verdiği kulunu da varlığıyla sorumlu kılar ve varlığı ile de imtihan eder.
Ama, “ilmi, her isteyene veririm” buyuruyor, Âlemlerin Sahibi! “İlmi isteyen olmak” âdeta vazifemiz dostlar.
“İlmi talep etmek her Müslüman üzerine farzdır.” buyuruyor, Sevgili Peygamberimiz. (İbn-i Mâce, Mukaddime, 17, Hadis no: 224.)
O halde okumak, öğrenmek zorundayız.
İlimsiz “bilişe” varılmaz, ilimsiz “sevgi” anlaşılamaz.
Peygamber Efendimiz (sav) “Allah’ım, ilmimi artır” diye dua ediyordu. Hakk Teâlâ, Sevgili Peygamberimize: “...Rabbim! ilmimi artır” de.” buyurmuştu. (Tâ-Hâ sûresi (20), 14.)
İlmiyle her şeyi kuşatan Yüce Allah, o ilimden faydalanmamızı emrediyor. Bugün, hangi dinden olursa olsun, ilim adamı olarak çalışan pek çok kişinin Müslümanlığı seçtiğini görüyoruz. Çünkü ilim, Allah’ı bulmaktaki en güzel yoldur dostlarım.
el-Vâsi’dir O!
Zariyât sûresi (51), 47: “Göğü kudretle Biz bina ettik ve Biz onu elbette (maddî ve manevî) genişletmekteyiz.”
Dostlar, bu âyet 21’inci yüzyıl ilminin âyetidir. Bu âyet, kâinatın sürekli genişlemekte olduğunu henüz bugün fark eden ilim adamlarına, 1400 yıl önceden yol gösteren muhteşem âyetlerden biridir. Galaksilerin ve bir galakside bulunan yıldızların devamlı birbirinden uzaklaştığını ifade eden “Genişleme Teorisi” ilmin son aşamalarından biridir ve Yüce Allah’ın ilmiyle her şeyi; zamanı ve mekânı kuşattığının ispatıdır dostlarım.
Yalnız semayı mı genişletir el-Vâsi’ olan?
“İlim isteyene” zekâ hudutlarını genişletir. İlim ve fennin ilerlemesi bu ismin cilveleriyle olur. İnsanın dimağının açılması; 60 yaşında bir insanın hafız olabilmesi, hep bu güzel ismin tecellileriyledir.
Kulunun “rızkını” da Vâsi’ ismiyle genişletir O Yüceler Yücesi. Kulunun yüreğini genişletir; ruhunu genişletir, maişetini genişletir.
el-Vâsi’dir O!
Kulundan da kendisine dayanmasını, güvenmesini ve rızkı için dilenmemesini, fakirlik korkusuyla vermekten çekinmemesini ister.
Bakara sûresi (2), 261: “Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, bir tanenin durumu gibidir ki, yedi başak bitirmiş ve her başakta yüz tane var. Allah, dilediğine daha da katlar. Allah Vâsi’ (rahmeti geniş)dir, her şeyi bilendir.”
Bakara sûresi (2), 268: “Şeytan sizi fakirlikle korkutup çirkin çirkin şeylere (cimriliğe) teşvik eder. Allah da lütfundan ve bağışlamasından birtakım vaatlerde bulunuyor. Allah Vâsi’ (rahmeti geniş)dir, her şeyi bilendir.”
el-Vâsi’dir O!
Verene, “Veren”dir O!
Vereni, birle değil; “birr” ile; “en yüce iyilik”le karşılayandır O!
Vereni, fazlıyla ödüllendirir O. Zira ilmi, rahmeti zenginliği, ululuğu ile her şeyi kuşatan Yüceler Yücesi Sultandır O!
Rivayet edildiğine göre, İmam-ı Şiblî Hazretleri kapısına bir fakir geldiği zaman, sevincinden ne yapacağını bilemez;
-“Hey, günahlarımı almaya gelen, sen ne iyi bir insansın” der, elinden geldiğince o fakiri sevindirmeye çalışırdı.
el-Vâsi’dir O!
Vâsi’ ismiyle gönülleri genişleten, bir gönle bin gönül sığdırandır O!
Varlığınız da olsa, ama O sizi sevmese, hayra yöneltmese ve de kapınıza bir garibini göndermese; “merhametinden” rahmet damlatmasa gönlünüze siz, “iyilik” yapabilir misiniz acaba?
Rabbinizi, Yaratıcınızı tanıyın dostlar. O’nu tanıdıkça hayata bakışınız değişecek ve sadece seccadede değil, beyninizde ve yüreğinizde de secdelere varmaya başlayacaksınız!
Âl-i İmrân sûresi (3), 73: “...De ki: “Muhakkak lûtuf Allah’ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah Vâsi’ (lûtfu geniş)dir, her şeyi bilendir.”
el-Vâsi’dir O!
İnsanların birbirlerinden yardım görmesi, faydalanması, ilim öğrenmesi hep Vâsi’ isminin tecellileriyle olur.
Mü’min sûresi (40), 7: “Arşı taşıyanlar ve onun etrafındakiler, Rablerinin hamdiyle tesbih ederler ve O’na inanırlar. İman etmişler için de şöyle bağışlanma dilerler: “Ey Rabbimiz! Sen rahmetin ve ilminle her şeyi kuşatmışsındır. Tevbe edip senin yoluna uyanları bağışla, onları cehennem azabından koru.”
Ey mü’min kulları için meleklerini duaya kaldıran; rahmeti, ilmi ve bağışı ile kâinat ve ahireti kuşatan Rabbim! Sen yücelerden Yücesin...
Hz. Allah (cc) vaktâ ki Hz. Musa’nın A’râf sûresi (7), 156: “Ve bize hem bu dünyada bir iyilik yaz, hem de ahirette. Biz gerçekten de tevbe edip senin hidayetine döndük...” hitabına, “...Buyurdu ki, azabım var, onu dilediğime isabet ettiririm, rahmetim de vardır, o ise her şeyi kaplamış ve kuşatmıştır. Onu da özellikle muttakîlere/yanlışlardan korunanlara, zekâtını verenlere ve âyetlerimize inananlara mahsus kılacağım.” şeklinde mukabele etmişti... (A’râf sûresi (7), 156.)
Âmenna ve saddaknâ ya Rabbi!
Biz de Sana, Hz. Musa (as) gibi yalvarıyor;
-“Ya Rabbi, bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz. Biz, Sana döndük”, diyoruz.
Ey Rabbimiz! Dönüşümüzü, ilim zenginliğinde “biliş”e döndür; rahmetini yağdır üzerimize, bizleri “kurtuluşa” erdir ve sonunda el-Vedûd isminle “seviş”e erdir.
Ey Rabbimiz! Sev bizi, sevdir bizi. Sevginle sarmala; sevginle öldür bizi.
Ey Rabbimiz! Sevginle dirilt; sevginle sarmala bizi. Âmîn.
el-Vâsi’, rahmeti geniş ve sonsuz olan, rızık imkânlarını genişleten, ilmi, ihsanı, mağfireti ve rahmeti ile her şeyi kuşatan, imkânları sonsuz olan, zenginliğini ve kudretini her yerde hissettiren demektir.
Bakara sûresi (2), 115: “Bununla beraber, doğu da Allah’ın, batı da Allah’ındır. Onun için nereye döner, yönelirseniz Allah’ın yüzü (kıblesi) oradadır. Şüphe yok ki, Allah Vâsi’ (rahmeti geniş)dir, her şeyi bilendir.”
Allah’ın varlığı tüm evreni kuşatır dostlar. O, mekânlarla sınırlandırılamaz. Doğular da O’nundur, batılar da. Yerler de O’nundur, gökler de. Mülkü çok geniştir ve o geniş mülk üzerinde tükenmez nimetlerin sahibidir O!
Varlığı ile tüm evreni kuşatır. Rahmeti ile de, “sevgisi” ile de varlık âlemindeki bütün mahlûkatı sarmalar. Öyle ki, rahmetin nakış nakış işlenmediği tek bir yer bulamazsınız, yüreğinizle bakmayı bilirseniz kâinata.
Tâ-Hâ sûresi (20), 98: “Sizin ilâhınız, ancak kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. Onun ilmi her şeyi kuşatmıştır.”
Mülk O’nundur dostlar. Her şey O’nun kudret elindedir. Dilediğine, dilediğince zenginlik verir; imkânlar nasip eder, rızk kapıları açar, dilediklerini “zengin” eder.
Kudsî bir hadiste Yüce Allah, “Zenginliği dilediğime; ilmi ise çalışana/dileyene veririm” buyuruyor.
Hakk Teâlâ, zenginlik, mal ve para verdiği kulunu da varlığıyla sorumlu kılar ve varlığı ile de imtihan eder.
Ama, “ilmi, her isteyene veririm” buyuruyor, Âlemlerin Sahibi! “İlmi isteyen olmak” âdeta vazifemiz dostlar.
“İlmi talep etmek her Müslüman üzerine farzdır.” buyuruyor, Sevgili Peygamberimiz. (İbn-i Mâce, Mukaddime, 17, Hadis no: 224.)
O halde okumak, öğrenmek zorundayız.
İlimsiz “bilişe” varılmaz, ilimsiz “sevgi” anlaşılamaz.
Peygamber Efendimiz (sav) “Allah’ım, ilmimi artır” diye dua ediyordu. Hakk Teâlâ, Sevgili Peygamberimize: “...Rabbim! ilmimi artır” de.” buyurmuştu. (Tâ-Hâ sûresi (20), 14.)
İlmiyle her şeyi kuşatan Yüce Allah, o ilimden faydalanmamızı emrediyor. Bugün, hangi dinden olursa olsun, ilim adamı olarak çalışan pek çok kişinin Müslümanlığı seçtiğini görüyoruz. Çünkü ilim, Allah’ı bulmaktaki en güzel yoldur dostlarım.
el-Vâsi’dir O!
Zariyât sûresi (51), 47: “Göğü kudretle Biz bina ettik ve Biz onu elbette (maddî ve manevî) genişletmekteyiz.”
Dostlar, bu âyet 21’inci yüzyıl ilminin âyetidir. Bu âyet, kâinatın sürekli genişlemekte olduğunu henüz bugün fark eden ilim adamlarına, 1400 yıl önceden yol gösteren muhteşem âyetlerden biridir. Galaksilerin ve bir galakside bulunan yıldızların devamlı birbirinden uzaklaştığını ifade eden “Genişleme Teorisi” ilmin son aşamalarından biridir ve Yüce Allah’ın ilmiyle her şeyi; zamanı ve mekânı kuşattığının ispatıdır dostlarım.
Yalnız semayı mı genişletir el-Vâsi’ olan?
“İlim isteyene” zekâ hudutlarını genişletir. İlim ve fennin ilerlemesi bu ismin cilveleriyle olur. İnsanın dimağının açılması; 60 yaşında bir insanın hafız olabilmesi, hep bu güzel ismin tecellileriyledir.
Kulunun “rızkını” da Vâsi’ ismiyle genişletir O Yüceler Yücesi. Kulunun yüreğini genişletir; ruhunu genişletir, maişetini genişletir.
el-Vâsi’dir O!
Kulundan da kendisine dayanmasını, güvenmesini ve rızkı için dilenmemesini, fakirlik korkusuyla vermekten çekinmemesini ister.
Bakara sûresi (2), 261: “Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, bir tanenin durumu gibidir ki, yedi başak bitirmiş ve her başakta yüz tane var. Allah, dilediğine daha da katlar. Allah Vâsi’ (rahmeti geniş)dir, her şeyi bilendir.”
Bakara sûresi (2), 268: “Şeytan sizi fakirlikle korkutup çirkin çirkin şeylere (cimriliğe) teşvik eder. Allah da lütfundan ve bağışlamasından birtakım vaatlerde bulunuyor. Allah Vâsi’ (rahmeti geniş)dir, her şeyi bilendir.”
el-Vâsi’dir O!
Verene, “Veren”dir O!
Vereni, birle değil; “birr” ile; “en yüce iyilik”le karşılayandır O!
Vereni, fazlıyla ödüllendirir O. Zira ilmi, rahmeti zenginliği, ululuğu ile her şeyi kuşatan Yüceler Yücesi Sultandır O!
Rivayet edildiğine göre, İmam-ı Şiblî Hazretleri kapısına bir fakir geldiği zaman, sevincinden ne yapacağını bilemez;
-“Hey, günahlarımı almaya gelen, sen ne iyi bir insansın” der, elinden geldiğince o fakiri sevindirmeye çalışırdı.
el-Vâsi’dir O!
Vâsi’ ismiyle gönülleri genişleten, bir gönle bin gönül sığdırandır O!
Varlığınız da olsa, ama O sizi sevmese, hayra yöneltmese ve de kapınıza bir garibini göndermese; “merhametinden” rahmet damlatmasa gönlünüze siz, “iyilik” yapabilir misiniz acaba?
Rabbinizi, Yaratıcınızı tanıyın dostlar. O’nu tanıdıkça hayata bakışınız değişecek ve sadece seccadede değil, beyninizde ve yüreğinizde de secdelere varmaya başlayacaksınız!
Âl-i İmrân sûresi (3), 73: “...De ki: “Muhakkak lûtuf Allah’ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah Vâsi’ (lûtfu geniş)dir, her şeyi bilendir.”
el-Vâsi’dir O!
İnsanların birbirlerinden yardım görmesi, faydalanması, ilim öğrenmesi hep Vâsi’ isminin tecellileriyle olur.
Mü’min sûresi (40), 7: “Arşı taşıyanlar ve onun etrafındakiler, Rablerinin hamdiyle tesbih ederler ve O’na inanırlar. İman etmişler için de şöyle bağışlanma dilerler: “Ey Rabbimiz! Sen rahmetin ve ilminle her şeyi kuşatmışsındır. Tevbe edip senin yoluna uyanları bağışla, onları cehennem azabından koru.”
Ey mü’min kulları için meleklerini duaya kaldıran; rahmeti, ilmi ve bağışı ile kâinat ve ahireti kuşatan Rabbim! Sen yücelerden Yücesin...
Hz. Allah (cc) vaktâ ki Hz. Musa’nın A’râf sûresi (7), 156: “Ve bize hem bu dünyada bir iyilik yaz, hem de ahirette. Biz gerçekten de tevbe edip senin hidayetine döndük...” hitabına, “...Buyurdu ki, azabım var, onu dilediğime isabet ettiririm, rahmetim de vardır, o ise her şeyi kaplamış ve kuşatmıştır. Onu da özellikle muttakîlere/yanlışlardan korunanlara, zekâtını verenlere ve âyetlerimize inananlara mahsus kılacağım.” şeklinde mukabele etmişti... (A’râf sûresi (7), 156.)
Âmenna ve saddaknâ ya Rabbi!
Biz de Sana, Hz. Musa (as) gibi yalvarıyor;
-“Ya Rabbi, bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz. Biz, Sana döndük”, diyoruz.
Ey Rabbimiz! Dönüşümüzü, ilim zenginliğinde “biliş”e döndür; rahmetini yağdır üzerimize, bizleri “kurtuluşa” erdir ve sonunda el-Vedûd isminle “seviş”e erdir.
Ey Rabbimiz! Sev bizi, sevdir bizi. Sevginle sarmala; sevginle öldür bizi.
Ey Rabbimiz! Sevginle dirilt; sevginle sarmala bizi. Âmîn.