Aşağıdaki maddeler Ehli sünnet yani Peygamber efendimiz ve Ashabının inanç (itikad) esaslarından bazılarıdır. Bizler, bunlara can u gönülden inanır, gözümüzle görmüş gibi tasdik ederiz:
1- Allah Teala, ortağı olmayan tektir. O'nun misli (benzeri) hiç bir şey yoktur. O, hiç bir yaratılmışa benzemez, hiçbir beşer sıfatıyla vasıflanamaz. O'nu aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. O'ndan başka ilah yoktur. Evveli olmayan kadîmdir. Sonu olmayan daimdir. Fani ve yok olmaz. Ancak O'nun dilediği olur. Vehimler (düşünceler) O'na ulaşamaz. Anlayışlar O'nu idrak edemez. O mahlukata benzemez.
2- Allah Teala, nasıl ki sıfatlarıyla ezeli idi; aynı şekilde o sıfatlarla ebediyyen zail olmaz (tükenmez). Mahlukatı yaratmasından beri (sonra) "Halik" ismini almış değildir. Ezelden beri haliktır (yaratıcıdır). Allah Teala, Araz, cisim, cevher değildir. Şekillendirilmiş, sınırlandırılmış, adetlenmiş, kısımlara ayrılmış, cüzlere (parçalara) bölünmüş, terkib edilmiş (birleştirilmiş) ve sonu olan değildir. (Sınırlar ile kuşatılmış değildir.
3- Allah Teala, dilediğini hidayete ulaştırır, fazl u keremiyle (iyilik ve cömertliğiyle) korur ve afiyet (sağlık ve sıhhat) verir, dilediğini saptırır. Adaletiyle hızlanda (yardımsız) bırakır ve imtihan eder. Herkes, Allah’ın fazl u keremi ile adaleti arasında Allah’ın dilemesinde gidip gelir. (Onun dilemesiyle birinden, diğerine intikal edebilir.)
4- Ve Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) peygamberlerin sonuncusudur, takva sahiplerinin imamıdır, gönderilen resullerin efendisidir. Alemlerin rabbisinin sevgilisidir. Ondan sonra yapılacak her nübüvvet iddiası batıl ve nefsanidir.
5- Kur'an, hakikatten Allah’ın kelamıdır. Mahlukatın kelamı gibi mahluk (yaratılmış) değildir.
6- Keyfiyeti bilinmeksizin, kuşatma olmaksızın, cennet ehli için Allah’ı görmek haktır.
7 -Kim ki bilinmesi kendisinden men olunan (yasaklanan) müteşabihatı (Allah'ın eli gibi benzetme ve misal verme yoluyla söylenen kelamları) bilmeyi taleb ederse, teslimiyetle anlayışı kani olmasa (tatmin olmasa), bu gayesi onu halis (katışıksız, tertemiz) tevhidden, sırf marifetullahtan ve sahih imandan engeller.
8- Mir'ac (Peygamberimizin cismen bedeniyle yükselip Rabbısıyla mülaki olması) haktır. Muhakkak Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz gece yürütüldü.
9- Allah Teala’nın Peygamberimizin ümmetine rahmet olarak ikram ettiği havz-ı kevser (Mahşer yerinde bulunan Kevser Havuzu) haktır.
10- Hadis-i şeriflerde rivayet edildiği gibi peygamberimizin ümmeti için sakladığı şefaat haktır.
11- Muhakkak Allah Teala, ezelde, Cennette gireceklerin ve Cehenneme gireceklerin adedini bir anda, toptan (Hepsini) bildi. Amellerde itibar neticelerinedir. (Son nefesi iman ile tamamlarsa, iyiliklerinin sevabına kavuşur)
12- Kadere, kazaya, hayrın ve şerrin Allah'tan geldiğine iman şarttır. Kaderin aslı Allah’ın mahlukatından gizlediği sırrıdır. Bu meselede derine daldırmak, akıl ve fikir yürütmek, mahrumiyete (yoksun kalmaya) vesiledir. Allah Teala, mahlukatından kaderi bilmeyi gizledi ve kullarını, kendi maksadını anlamaktan nehyetti. (Tasdik etmemizi istedi)
13- Levh-i mahfuz'a (olmuş ve olacak her şeyin, bütün yaratılmışların yazılı bulunduğu levhaya), kalem'e ve levh-i mahfuz'da yazılanların tamamına iman ederiz. Bütün mahlukat, Allah’ın levh-i mahfuzda "olacağını" yazdığı şeyi değiştirmek için, olmaması için toplaşsalar, buna güç yetiremezler.
14- Kıble ehlini, peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve sellemin) getirdiği hükümleri itiraf ettiği müddetçe, söylediklerini, haber verdiklerini tasdik ettikleri (onlara inandıkları) müddetçe (kıble ehlini) "Müslüman", "Mü'min" diye isimlendiririz. Müslümanların cemaatine muhalefet etmeyiz. Günahı helal kabul etmediği müddetçe ehli kıbleden hiçbir kimseyi, günah işlemesi sebebiyle küfre nisbet etmeyiz. Büyük günah, kulu imandan çıkartmaz, onu küfre de girdirmez.
15- Emin olmak ve ümit kesmek halleri, kişiyi İslam dininden çıkarır. Ehli kıble için hak yol ikisinin arasıdır. (Korku ile ümit arasında)
16- İman dil ile ikrar (söylemek) kalb ile (bunları) tasdiktir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellemden) sahih rivayetlerle şeriattan ve açıklanarak gelenlerin tamamı haktır. İman tektir. İman ehli imanın aslında eşittirler. Aralarındaki üstünlük korku, takva, nefse muhalefet ve evla olana (daha faziletlisine) yapışmakladır.
17- Ümmet-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellemden) büyük günah işleyenler; tevhid ehli oldukları halde ölünce, tevbe etmeseler bile, iman edici ve Allah'ı bildikleri halde Allah’a kavuştuktan sonra; Cehennemde ebedi kalmazlar. Büyük günah işleyenler. Allah’ın dilemesinde ve hükmündedir. Dilerse onları mağfiret eder (bağışlar). Dilerse onları adaletiyle cezalandırır. Peygamberlerin ve salih kimselerin şefaati haktır.
18- Ehli kıbleden günahkar ve iyi kişilerin peşinde namaz kılmayı ve bu kişilerin üzerine cenaze namazı kılmayı caiz görürüz.
19- İdareciler ve işlerimizi yürüten (Din ehli) valilere karşı isyan edip çıkmayı, onlar zulmedici olsalar bile caiz görmeyiz. Onların aleyhine beddua etmeyiz. (Ehli İslam olan idarecilerin ıslahına çalışılır, kargaşalık çıkarılmaz.)
20- Yolculukta ve ikamet halinde mestler üzerine mesh etmeyi caiz görürüz. (Çıplak ayak derisine mesh edenler sapmışlardır)
21- Kiramen katibin (sevap ve günahları yazıcı) meleklerine inanırız. Alemdeki canlıların ruhlarını almakla görevli ölüm meleğine (Azrail aleyhisselama) inanırız.
22- Hak edene kabirde azab olacağına inanırız. Kabirde münker ve nekir diye isimlendirilen iki meleğin, kişiye Rabbisinden, dininden, Peygamberinden sorgusunun hak olduğuna inanırız.
23- Öldükten sonra dirilmeye, kıyamet gününde amellerin karşılığının verileceğine, amellerin (huzuru ilahiye) arz edilmesine, hesaba çekilmeye, amel defterlerinin okunması, sevap verilmesi, azap edilmesi, sırat ve teraziye inanırız.
24- Cennet ve cehennem yaratılmışlardır (şu an mevcuttur); ebediyyen yok olmazlar, zail olmazlar.
25- Kesb eden -sevabı günahı kazanan- (suç, kusur işleyen, noksan yapan) kuldur, -fiili- yaratan Allah’tır. Fiili yapacağı anda kula bu kuvvet verilir.
26- Allah kullara ancak takatları yeteni teklif etti. Kullar ancak Allah’ın teklif ettiği (vazifelere) güç getirirler.
27- Her şey Allah'ın iradesiyle, ilmi ile, hükmü ve kudretiyle cereyan eder.
28- Dirilerin duası ve sadakalarında, ölüler için faideler vardır.
29- Allah buğz eder, razı olur. Fakat mahlukattan her hangi birinin buğz ve rızası gibi değildir. (Bunlardan gaye muraddır. Yani bunların gereğini yapar.)
30- Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellemin) Ashabını severiz. Onlardan hiç birinin sevgisi hususunda aşırı gitmeyiz, onlardan hiç birinden uzak olmayız. (Hepsini Allah'ın razı oldukları Ashab olarak kabul ederiz. Mesela Hz. Ali ile Hz Muaviye'yi ayırmayız.) Onları ancak hayırla anarız. Onları sevmek dindir, imandır. İyiliktir. Onlara buğz küfür, nifak ve tuğyandır.
31- Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellemden) sonra halifeliği evvela Ebu Bekri-s Sıddık (Radıyellahu anhu) için, onu diğer bütün ümmet üzerine faziletli kılmak için, sonra Ömer (Radıyellahu anhu) için, Sonra Osman (Radıyellahu anhu) için, Sonra Ali (Radıyellahu anhu) için sabit kılarız. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellemin) isimlerini söyleyip kendilerini müjdelediği on kişi için, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellemin) onlar üzerine olan şahidliğine dayanarak bizde onların Cennetlik olduğuna şahidlik ederiz.
32- Sabıkinden (evvel olan) olan ilk alimler, tabiinden olan ve onlardan sonra gelen hayır ve eser (hadis, haber) ehli olan, fıkıh ve rivayet ehli olan alimler, ancak güzellikle anılırlar. Onları kötülükle zikreden kişi, hak yolun dışındadır.
33- Keramet haktır. Peygamberlerin mucizesine bağlıdır. Velilerden hiç birini, Peygamberlerden hiçbiri üzerine "üstün" saymayız. "Bir peygamber bütün velilerden üstündür" deriz.
34- Peygamber efendimizce bildirilen küçük-büyük bütün Kıyamet alametlerine inanırız. Bunlar büyük alametlerdir: Mehdi As'ın zuhuru, Hz. İsa As.'ın semadan inişi, Deccal fitnesi, yec'üc ve mec'üc istilası, dabbet'ül arz, güneşin batıdan doğması, duman, yemenden çıkacak ateş, üç yerin batması...
35- Kahin, müneccim ve Kitap, Sünnet ve İcma-ı Ümmete zıt bir şey iddia eden şahısları tasdik etmeyiz.
36- Allah’ın dini göklerde ve yerde tektir. O İslam dinidir. Başka din seçenler ebediyyen cehennemden kurtulamayacaklardır.
37- İlham, Ehli Sünnet indinde, bir şeyin sıhhatini bilmek sebeblerinden değildir. (İlham ile hüküm sabit edilmez. Hükümler Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyas ile sabit olur.)
38- Ecel tektir. (Vakti, Allah’ın ilminde sabittir, değişmez) Öldürülen, eceli ile ölmüştür.
39- Haram yoldan gelen de rızıktır. Herkes, helal olsun haram olsun kendi rızkını tam olarak elde eder.
40- Kul için en uygun olanı yaratmak, Allah Teala üzerine vacib (mecbur) değildir. O asla mecbur tutulamaz.
41- Kuldan tasdik ve ikrar bulununca, onun için 'Ben Hakka Müslümanım' demesi sahihtir. 'İnşallah ben Müslümanım' demesi sahih olmaz. (İmanında şüphesi olmadığını en güzel bir ifade ile beyan etmesi 'Elhamdülillah ben Müslümanım' demesiyle hasıldır)
42- Müslümanlar için, elbette, dünya ve ahiret işlerini yürütmekle vazifeli bir imam lazımdır. Bu imamın, açıkta bulunması gerekir, gizlenmiş, beklenilen olması doğru değildir. İmam, Kureyş'ten olur. Başkalarından olması caiz değildir. Eğer böylesi yok ise- kuvveti ile İslam'ı tatbik edecek birinin getirilmesi gerekir. İmamlık, sadece Beni Haşim ve Hazreti Ali'nin evlatlarına tahsis edilmez. ve Peygamberlerden başka hiç kimse masum (günahsız, hatasız, doğuştan ilim sahibi) değildir.
43- Kitap ve Sünnetten olan naslar (emir ve kurallar) zahiri manalarına hamledilirler. Bunlardan dönüp, ehli batının iddia ettiği manalara gitmek küfür ile dinden çıkmaktır.
44- Müctehid bazen hata eder, bazen isabet eder. İsabet edene iki veya on mükafat, yanılana bir mükafat vardır.
45- Beşerin peygamberleri, meleklerin peygamberlerinden üstündür. Meleklerin peygamberleri, beşerin avamından üstündür. Beşerin umumu, umum meleklerden efdaldir. (Peygamberler en faziletlilerdir. Onların da en faziletlisi Hz. Muhammed aleyhisselamdır. Peygamberlerden sonra dört büyük melek faziletlidir. (Cebrail, Azrail, Mikail, İsrafil aleyhisselamlar) Sonra Allah dostları, sonra melekler, sonra umum Müslümanlar gelir.)
Bunlar ve muteber ulemanın saydığı diğer hususların tamamına böylece inanırız.
1- Allah Teala, ortağı olmayan tektir. O'nun misli (benzeri) hiç bir şey yoktur. O, hiç bir yaratılmışa benzemez, hiçbir beşer sıfatıyla vasıflanamaz. O'nu aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. O'ndan başka ilah yoktur. Evveli olmayan kadîmdir. Sonu olmayan daimdir. Fani ve yok olmaz. Ancak O'nun dilediği olur. Vehimler (düşünceler) O'na ulaşamaz. Anlayışlar O'nu idrak edemez. O mahlukata benzemez.
2- Allah Teala, nasıl ki sıfatlarıyla ezeli idi; aynı şekilde o sıfatlarla ebediyyen zail olmaz (tükenmez). Mahlukatı yaratmasından beri (sonra) "Halik" ismini almış değildir. Ezelden beri haliktır (yaratıcıdır). Allah Teala, Araz, cisim, cevher değildir. Şekillendirilmiş, sınırlandırılmış, adetlenmiş, kısımlara ayrılmış, cüzlere (parçalara) bölünmüş, terkib edilmiş (birleştirilmiş) ve sonu olan değildir. (Sınırlar ile kuşatılmış değildir.
3- Allah Teala, dilediğini hidayete ulaştırır, fazl u keremiyle (iyilik ve cömertliğiyle) korur ve afiyet (sağlık ve sıhhat) verir, dilediğini saptırır. Adaletiyle hızlanda (yardımsız) bırakır ve imtihan eder. Herkes, Allah’ın fazl u keremi ile adaleti arasında Allah’ın dilemesinde gidip gelir. (Onun dilemesiyle birinden, diğerine intikal edebilir.)
4- Ve Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) peygamberlerin sonuncusudur, takva sahiplerinin imamıdır, gönderilen resullerin efendisidir. Alemlerin rabbisinin sevgilisidir. Ondan sonra yapılacak her nübüvvet iddiası batıl ve nefsanidir.
5- Kur'an, hakikatten Allah’ın kelamıdır. Mahlukatın kelamı gibi mahluk (yaratılmış) değildir.
6- Keyfiyeti bilinmeksizin, kuşatma olmaksızın, cennet ehli için Allah’ı görmek haktır.
7 -Kim ki bilinmesi kendisinden men olunan (yasaklanan) müteşabihatı (Allah'ın eli gibi benzetme ve misal verme yoluyla söylenen kelamları) bilmeyi taleb ederse, teslimiyetle anlayışı kani olmasa (tatmin olmasa), bu gayesi onu halis (katışıksız, tertemiz) tevhidden, sırf marifetullahtan ve sahih imandan engeller.
8- Mir'ac (Peygamberimizin cismen bedeniyle yükselip Rabbısıyla mülaki olması) haktır. Muhakkak Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz gece yürütüldü.
9- Allah Teala’nın Peygamberimizin ümmetine rahmet olarak ikram ettiği havz-ı kevser (Mahşer yerinde bulunan Kevser Havuzu) haktır.
10- Hadis-i şeriflerde rivayet edildiği gibi peygamberimizin ümmeti için sakladığı şefaat haktır.
11- Muhakkak Allah Teala, ezelde, Cennette gireceklerin ve Cehenneme gireceklerin adedini bir anda, toptan (Hepsini) bildi. Amellerde itibar neticelerinedir. (Son nefesi iman ile tamamlarsa, iyiliklerinin sevabına kavuşur)
12- Kadere, kazaya, hayrın ve şerrin Allah'tan geldiğine iman şarttır. Kaderin aslı Allah’ın mahlukatından gizlediği sırrıdır. Bu meselede derine daldırmak, akıl ve fikir yürütmek, mahrumiyete (yoksun kalmaya) vesiledir. Allah Teala, mahlukatından kaderi bilmeyi gizledi ve kullarını, kendi maksadını anlamaktan nehyetti. (Tasdik etmemizi istedi)
13- Levh-i mahfuz'a (olmuş ve olacak her şeyin, bütün yaratılmışların yazılı bulunduğu levhaya), kalem'e ve levh-i mahfuz'da yazılanların tamamına iman ederiz. Bütün mahlukat, Allah’ın levh-i mahfuzda "olacağını" yazdığı şeyi değiştirmek için, olmaması için toplaşsalar, buna güç yetiremezler.
14- Kıble ehlini, peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve sellemin) getirdiği hükümleri itiraf ettiği müddetçe, söylediklerini, haber verdiklerini tasdik ettikleri (onlara inandıkları) müddetçe (kıble ehlini) "Müslüman", "Mü'min" diye isimlendiririz. Müslümanların cemaatine muhalefet etmeyiz. Günahı helal kabul etmediği müddetçe ehli kıbleden hiçbir kimseyi, günah işlemesi sebebiyle küfre nisbet etmeyiz. Büyük günah, kulu imandan çıkartmaz, onu küfre de girdirmez.
15- Emin olmak ve ümit kesmek halleri, kişiyi İslam dininden çıkarır. Ehli kıble için hak yol ikisinin arasıdır. (Korku ile ümit arasında)
16- İman dil ile ikrar (söylemek) kalb ile (bunları) tasdiktir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellemden) sahih rivayetlerle şeriattan ve açıklanarak gelenlerin tamamı haktır. İman tektir. İman ehli imanın aslında eşittirler. Aralarındaki üstünlük korku, takva, nefse muhalefet ve evla olana (daha faziletlisine) yapışmakladır.
17- Ümmet-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellemden) büyük günah işleyenler; tevhid ehli oldukları halde ölünce, tevbe etmeseler bile, iman edici ve Allah'ı bildikleri halde Allah’a kavuştuktan sonra; Cehennemde ebedi kalmazlar. Büyük günah işleyenler. Allah’ın dilemesinde ve hükmündedir. Dilerse onları mağfiret eder (bağışlar). Dilerse onları adaletiyle cezalandırır. Peygamberlerin ve salih kimselerin şefaati haktır.
18- Ehli kıbleden günahkar ve iyi kişilerin peşinde namaz kılmayı ve bu kişilerin üzerine cenaze namazı kılmayı caiz görürüz.
19- İdareciler ve işlerimizi yürüten (Din ehli) valilere karşı isyan edip çıkmayı, onlar zulmedici olsalar bile caiz görmeyiz. Onların aleyhine beddua etmeyiz. (Ehli İslam olan idarecilerin ıslahına çalışılır, kargaşalık çıkarılmaz.)
20- Yolculukta ve ikamet halinde mestler üzerine mesh etmeyi caiz görürüz. (Çıplak ayak derisine mesh edenler sapmışlardır)
21- Kiramen katibin (sevap ve günahları yazıcı) meleklerine inanırız. Alemdeki canlıların ruhlarını almakla görevli ölüm meleğine (Azrail aleyhisselama) inanırız.
22- Hak edene kabirde azab olacağına inanırız. Kabirde münker ve nekir diye isimlendirilen iki meleğin, kişiye Rabbisinden, dininden, Peygamberinden sorgusunun hak olduğuna inanırız.
23- Öldükten sonra dirilmeye, kıyamet gününde amellerin karşılığının verileceğine, amellerin (huzuru ilahiye) arz edilmesine, hesaba çekilmeye, amel defterlerinin okunması, sevap verilmesi, azap edilmesi, sırat ve teraziye inanırız.
24- Cennet ve cehennem yaratılmışlardır (şu an mevcuttur); ebediyyen yok olmazlar, zail olmazlar.
25- Kesb eden -sevabı günahı kazanan- (suç, kusur işleyen, noksan yapan) kuldur, -fiili- yaratan Allah’tır. Fiili yapacağı anda kula bu kuvvet verilir.
26- Allah kullara ancak takatları yeteni teklif etti. Kullar ancak Allah’ın teklif ettiği (vazifelere) güç getirirler.
27- Her şey Allah'ın iradesiyle, ilmi ile, hükmü ve kudretiyle cereyan eder.
28- Dirilerin duası ve sadakalarında, ölüler için faideler vardır.
29- Allah buğz eder, razı olur. Fakat mahlukattan her hangi birinin buğz ve rızası gibi değildir. (Bunlardan gaye muraddır. Yani bunların gereğini yapar.)
30- Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellemin) Ashabını severiz. Onlardan hiç birinin sevgisi hususunda aşırı gitmeyiz, onlardan hiç birinden uzak olmayız. (Hepsini Allah'ın razı oldukları Ashab olarak kabul ederiz. Mesela Hz. Ali ile Hz Muaviye'yi ayırmayız.) Onları ancak hayırla anarız. Onları sevmek dindir, imandır. İyiliktir. Onlara buğz küfür, nifak ve tuğyandır.
31- Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellemden) sonra halifeliği evvela Ebu Bekri-s Sıddık (Radıyellahu anhu) için, onu diğer bütün ümmet üzerine faziletli kılmak için, sonra Ömer (Radıyellahu anhu) için, Sonra Osman (Radıyellahu anhu) için, Sonra Ali (Radıyellahu anhu) için sabit kılarız. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellemin) isimlerini söyleyip kendilerini müjdelediği on kişi için, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellemin) onlar üzerine olan şahidliğine dayanarak bizde onların Cennetlik olduğuna şahidlik ederiz.
32- Sabıkinden (evvel olan) olan ilk alimler, tabiinden olan ve onlardan sonra gelen hayır ve eser (hadis, haber) ehli olan, fıkıh ve rivayet ehli olan alimler, ancak güzellikle anılırlar. Onları kötülükle zikreden kişi, hak yolun dışındadır.
33- Keramet haktır. Peygamberlerin mucizesine bağlıdır. Velilerden hiç birini, Peygamberlerden hiçbiri üzerine "üstün" saymayız. "Bir peygamber bütün velilerden üstündür" deriz.
34- Peygamber efendimizce bildirilen küçük-büyük bütün Kıyamet alametlerine inanırız. Bunlar büyük alametlerdir: Mehdi As'ın zuhuru, Hz. İsa As.'ın semadan inişi, Deccal fitnesi, yec'üc ve mec'üc istilası, dabbet'ül arz, güneşin batıdan doğması, duman, yemenden çıkacak ateş, üç yerin batması...
35- Kahin, müneccim ve Kitap, Sünnet ve İcma-ı Ümmete zıt bir şey iddia eden şahısları tasdik etmeyiz.
36- Allah’ın dini göklerde ve yerde tektir. O İslam dinidir. Başka din seçenler ebediyyen cehennemden kurtulamayacaklardır.
37- İlham, Ehli Sünnet indinde, bir şeyin sıhhatini bilmek sebeblerinden değildir. (İlham ile hüküm sabit edilmez. Hükümler Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyas ile sabit olur.)
38- Ecel tektir. (Vakti, Allah’ın ilminde sabittir, değişmez) Öldürülen, eceli ile ölmüştür.
39- Haram yoldan gelen de rızıktır. Herkes, helal olsun haram olsun kendi rızkını tam olarak elde eder.
40- Kul için en uygun olanı yaratmak, Allah Teala üzerine vacib (mecbur) değildir. O asla mecbur tutulamaz.
41- Kuldan tasdik ve ikrar bulununca, onun için 'Ben Hakka Müslümanım' demesi sahihtir. 'İnşallah ben Müslümanım' demesi sahih olmaz. (İmanında şüphesi olmadığını en güzel bir ifade ile beyan etmesi 'Elhamdülillah ben Müslümanım' demesiyle hasıldır)
42- Müslümanlar için, elbette, dünya ve ahiret işlerini yürütmekle vazifeli bir imam lazımdır. Bu imamın, açıkta bulunması gerekir, gizlenmiş, beklenilen olması doğru değildir. İmam, Kureyş'ten olur. Başkalarından olması caiz değildir. Eğer böylesi yok ise- kuvveti ile İslam'ı tatbik edecek birinin getirilmesi gerekir. İmamlık, sadece Beni Haşim ve Hazreti Ali'nin evlatlarına tahsis edilmez. ve Peygamberlerden başka hiç kimse masum (günahsız, hatasız, doğuştan ilim sahibi) değildir.
43- Kitap ve Sünnetten olan naslar (emir ve kurallar) zahiri manalarına hamledilirler. Bunlardan dönüp, ehli batının iddia ettiği manalara gitmek küfür ile dinden çıkmaktır.
44- Müctehid bazen hata eder, bazen isabet eder. İsabet edene iki veya on mükafat, yanılana bir mükafat vardır.
45- Beşerin peygamberleri, meleklerin peygamberlerinden üstündür. Meleklerin peygamberleri, beşerin avamından üstündür. Beşerin umumu, umum meleklerden efdaldir. (Peygamberler en faziletlilerdir. Onların da en faziletlisi Hz. Muhammed aleyhisselamdır. Peygamberlerden sonra dört büyük melek faziletlidir. (Cebrail, Azrail, Mikail, İsrafil aleyhisselamlar) Sonra Allah dostları, sonra melekler, sonra umum Müslümanlar gelir.)
Bunlar ve muteber ulemanın saydığı diğer hususların tamamına böylece inanırız.