Dua

_HAMZA44_

Tecrübeli
Kalem tutan ellerin yazacak bir şeyleri olur mutlak. Ama yazmak istedikleri ertelenebilir. Önemsiz bulunduğundan değil. Vakit ayrılmadığı veya vakti var deyip, zamana bırakıldığı için gecikir. Oysaki, bir an önce yazılması gerekir. Ellerimiz kalem tutuyorken. bir şeye zaman ayırmakla, zamana bırakmak farklıdır. Zira zamanı geleni yapmak, onu ertelememek, zamana bıraktıklarımıza yardımcı olur. Ancak o vakit, zamana bıraktıklarımıza sıra gelebilir.

Niye bahsediyorum bunlardan, biliyor musunuz? Epeydir dualarımı yazmak istiyordum. Bunun için sorun sadece zaman değildi. Tereddüt de vardı biraz. Çünkü duanın dili farklıdır. Dile getirirken hissettiğinizi aynısı gibi hissettirememek ve de kelimelere dökerken eksik kalmasından korkmak. Duayı dile getirmek, söze dökmek zorken, bunu bir de yazıya dökmek daha zordur. Hissettiğiniz gibi, duyumsadığınız gibi anlatmak için kelimeler arasında gider gelirsiniz.

Buna rağmen, yazıyorum dualarımı. Çünkü dua ile hayat arasında ince bir çizgi seziyorum. Hayat mı bu çizgiden geçiyor, dua mı o çizgide duruyor? Bilmek zor! Merak ediyorum birde, duaya başlarken, hayatın hangi yönüne öncelik veriyoruz? Dualarımız, yürek dolusu mu, yoksa ağız veya kulak dolusu mu? Gözlerimiz yerde dua ederken. Bu utancımızdan mı, dua adabından mı, yoksa dualarımız dökülüyor ondan mı? Kimbilir…

Ve, ne vakit duaya kaldırsam ellerimi, yoruluyorlar. Onları tutamıyorum bir arada. Ne duasızlığı kaldırabiliyorum, nede öylesine dua etmiş olmayı. Bu mümkün mü demeyin. Çoğu kez kendimizi avutmak için söylüyor dillerimiz. Ama söylediğimizi kalbimiz, kulağımız dinliyor mu? Şüpheli…

Önce kendimiz işitmeliyiz, duamızı. Ne söylüyoruz, ne istiyoruz bilmeliyiz.

Ve artık girmeliyiz duanın iklimine.

Allah’ım! Sana karşı açık olmak ne güzel! Bir şey gizlememek, bu duyguyu dahi

hissetmemek. Çünkü sen en iyi kuşatansın.

Hayatımı, razı olmadıklarının ve benim de razı olmadıklarımın elinden al. Sana istediğin gibi adayabilmek için güçle birlikte bana bağışla. Ben de sana razı olduğun gibi adayayım.

Aklımı karışıklıktan koru. Bana cehennem olmasına, sana karşı koymasına, felsefe yapmasına, mantık dayatmasına, kaybolmasına, delirmesine, çıkmaza düşmesine, düşürmesine izin verme. Onu çağdaş akıl, felsefi akıl gibi kirlilikten koru. Onu yalnız bana, beni yalnız ona bırakma. Onu dinine katarak koru. Ona doğruyu bulduğunda kararlılık, kötülüğe karşı koyuşunda mukavemet, zorluk, acı, çıkmaz üçgeninde selamet ver. Onu edepsizlikten koru. Çünkü aklın edepsizliği hiçbir edepsizliğe benzemez. O, büyük nimet, o hesaba çekilmenin ve müslümanlığın gerekçesi.

Allah’ım kalbimi de koru. Onu, aklın yaptıkları hususunda ince, duyarlı kıl ki; onu, akılla çatıştırıp durmayayım. Nefretlerini yumuşat, onu rehin alamasın. Üzüntülerini ölç, onu iş göremez duruma getirmesin. Sevgilerini dengele ki, onu kör etmesin.

Yürüt beni Allah’ım! Koştur yolunda. Ne yapacağını bilmez bırakma. Azasız, azıksız da bırakma. Taşıt bana, çekilmez bırakma.

Hayatımı kuşat. Bende hayatta kuşattıklarımı istediğin gibi kuşatabileyim. Sorunlarımın beni, aklımı, sevgimi, heyecanımı, ümitlerimi, kalbimi, boyumu, duygularımı, ferasetimi, basiretimi, aşmasından koru.

Yol aç, sana giden yol. Rahmet denizinde soluklandır. Kirlenmiş dünyalar da nefes alışsız, soluksuz bırakma.

İyi yaptıklarıma razılığını hissettir ki devam edebileyim.

Yanlışlarıma uyarını hissettir ki geri çekilebileyim. Unutursam hatırlat. Hayatımı kalbimi, beynimi, aklımı sana göre döşeyebilmek için güç ver. Azığımı ilim, bilgi ve takva kıl. Senden razı olmamak mümkün mü?

Esirge, sonsuz ikram edensin.

Sevdir, çünkü sevgi sensin.

Kuvvet ver, kadir olan sensin. (Amin)

“Duanın iklimindeyiz. Bizden dua bekleyenler çok. Umuyorum gerisi sizden gelecektir.”

Dua ile kalınız!
 

FERASETLİ

KF Ailesinden
Özel Üye
Esirge, sonsuz ikram edensin.

Sevdir, çünkü sevgi sensin.

Kuvvet ver, kadir olan sensin. (Amin)

“Duanın iklimindeyiz. Bizden dua bekleyenler çok. Umuyorum gerisi sizden gelecektir.”

Dua ile kalınız! ALLAH AZI OLSUN EMEĞİNİZE SAĞLIK
 
Üst