Cihadı Desteklemenin 44 Yolu

sahabe

Tecrübeli
Cihadı Desteklemenin 44 Yolu


Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla

Cihad İslam’daki en büyük ameldir ve ümmet, bu amelin uygulanması ile kurtuluşa erer. Tıpkı günümüzde olduğu gibi Müslümanların toprakları kâfirler tarafından işgal edildiği, zorbaların zindanları Müslüman esirlerle doldurulduğu, Allah’ın hükümlerinin yeryüzünden kaldırıldığı, İslam’ın kökünün kazınması adına saldırıda bulunulduğu zaman cihad, tüm Müslümanların üzerine farz haline gelir. İşte bu durumda çocuk ebeveyninden, kadın kocasından ve borçlu alacaklısından izin almadan bu ameli yerine getirmelidir.


Sevgili kardeşlerim ve bacılarım bu mesele o kadar önemli ve acil bir meseledir ki düşmanımız herhangi bir millet veya ırk değildir. Düşmanımız, küresel uzantıları olan bir küfür sistemidir. İşte bu küfür sistemi daha önce olmadığı kadar bize karşı komplolar kuruyor. Peygamber efendimizin hadisinde bildirdiği üzere Rumlar ve Müslümanlar arasında yaşanacak büyük savaşa doğru yaklaşmaktayız.
Tekrar bu noktanın üzerinde önemle durulması gerekir. Şöyle ki: Bugün cihad, her ehliyetli müslümanın üzerine farzdır. Bu suretle Allah’ın rızasını kazanmak isteyen bir kişinin cihad ameli için yolar araması ve cihadı desteklemesi üzerine bir borçtur. Kardeşlerimizin ve bacılarımızın Allah yolunda cihadı nasıl destekleyebileceklerini göstermek adına aşağıda 44 yöntem listelenmiştir:


1.Halis Bir Niyete Sahip Olma

Mücahidlerin saflarına katılabilmek için halis bir niyete sahip olmalısınız. Allah Rasulü : "Kim gazve yapmadan ve gaza yapmayı temenni etmeden ölürse nifaktan bir şube üzerine ölmüş olur." buyurmuştur.. (Müslim)

Cihad için hazırlık yapmak veya yapmamak niyetlerin birer göstergesidir. Yüce Allah:

’Onlar eğer savaşa çıkmak isteselerdi, elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı. Fakat Allah, onların harekete geçmelerini istemedi de onları geri bıraktı ve onlara, “Oturun, oturan acizlerle beraber” denildi.‘’ buyurmuştur. (Tevbe 46)

Savunma cihadının koşulları âlimler tarafından 5 koşul olarak bildirilmiştir ki bu âlimlerden biri olan Ebu Kudame, bu koşulları şöyle listeler: İslam, ergenlik çağına ulaşma, akıl sağlığı, mali yeterlilik, fiziki (bedensel) yeterlilik. Eğer bir kişi mali yetersizlik içinde olup kendisini mali anlamda destekleyecek kimseyi bulamazsa ve bu illetten veya yetersizlikten dolayı eziyet duyarsa bu durum kendisi için cihaddan geri kalmak adına mazeret oluşturur. O vakit; bu durum, cihaddan geri kalma nedeniyle üzüntü içerisinde olan kişilerin halis niyetlerinin birer alametidir. Allahu Teâlâ, Tebük gazvesine katılım için gerekli giderleri karşılamaya güç yetiremeyenler için: ‘’Kendilerini bindirip (cepheye) sevk edesin diye sana geldikleri zaman, senin, “Sizi bindirebileceğim bir şey bulamıyorum” dediğin; bu uğurda harcayacakları bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş döke döke geri dönen kimselere de bir sorumluluk yoktur. ‘’ buyurmuştur.


2. Şahadet ile Ödüllendirilmek Adına Allah’a Dua Etme

Allah Rasulü (s.a.v): "Kim sıdk ile Allah'tan şehid olmayı taleb ederse, Allah onu şehidlerin derecesine ulaştırır, velev ki yatağında ölmüş bile olsa" buyurmuştur. (Müslim)

Şehadet için dua etmen Allahu Teâlâ’yı hoşnut eder çünkü bu durum canını Allah yoluna adadığının bir göstergesidir. Fakat bunun yalnızca mırıldandığın kelimeler olmaması hususunda alabildiğine dikkatli olmalısın. İçtenlikle şehadet için duada bulunan kimse; cihad çağrısı kendisine ulaştığı zaman bu çağrıyı cevapsız bırakmayan ve büyük bir şevk ile Allah yolunda şehadeti arayan kimsedir.

Allah düşmanlarının başarılı olmasının ve Müslümanların bozguna uğrayıp topraklarının işgal edilmesinin sebebi Müslümanların şehadet aşkını yitirmesidir.

Allah Rasulü (s.a.v): ‘’Sizin üzerinize milletler (müslüman olmayanlar) adeta bir yiyeceğe üşüşür (vahşi hayvanlar) gibi üşüşecekler.” Orada bulunanlardan birisi şöyle dedi:

- Bu durum bizim azlığımızdan mı olacak? Allah Rasülü (sav);
- Hayır! Bilakis siz çok olacaksınız. Fakat sizin çokluğunuz suyun üzerindeki çer çöp gibi olacaktır. Allah düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu sökecek de sizin kalbinize ‘’vehn’’ bırakacak. Orada bulunanlardan birisi:

- Vehn nedir ey Allah Rasulü? dedi

- Vehn dünyayı sevmek ve ölümden hoşlanmamaktır."diye buyurmuştur. (Ebu Davud)

Şehadet kültürümüzün yeniden canlandırılmaya ihtiyacı vardır çünkü Allah düşmanları; bizim ölüme olan rağbetimizden korktukları kadar başka hiçbir şeyden korkmamaktadırlar.


3. Mal ile Cihad

Bir ayetin dışında tüm ayetlerde mal ile yapılan cihad, beden ile yapılan cihaddan önce zikredilmiştir. Bu durum bizim mal ile yapılan cihadın önemine dikkatimizi çekmek içindir çünkü cihadın, mal ile desteklenmeye ihtiyacı vardır. Bir başka deyişle para yoksa cihad da yoktur ve cihad, büyük miktarda paraya ihtiyaç duyar. Kurtubi tefsirinde sadaka verilen malın 10 katına kadar lakin cihadı desteklemek için harcanan malın 700 katına kadar artırılacağını belirtir ve cihadın büyük miktarda mala ihtiyaç duyuşunun nedenini açıklar.
Yüce Allah : ‘’Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.“ buyurmuştur. (Bakara 261)

Muhtemelen batıda yaşayan Müslümanların cihad için yapabilecekleri en büyük katkı malları ile cihada destek vermeleridir çünkü mücahidlerin paraya duydukları ihtiyaç adama duyduklarından daha fazladır. Şeyh Abdulla Azzam bu durumu, ‘’Adamlar cihada ihtiyaç duyuyor cihad ise paraya’’diye özetlemiştir.


4. Mücahidler İçin Para Toplama
Müstakil olarak şahsi paranızdan bağışta bulunarak diğerlerini aynısını yapmaya teşvik edebilirsiniz. Allah Rasulü ‘’Hayırlı bir amel için başkalarına rehberlik eden kimse amel edenlerin elde ettiği sevabı elde eder.’’ diye buyurmuştur. Mücahidler için para toplayarak Resulullah’ın gazveye çıkmadan önce sıklıkla uyguladığı bir sünnetini ihya edebilirsiniz.


5. Bir Mücahid Donatma

Allah Resulü : ‘’Kim Allah yolunda bir askerin teçhizatını temin ederse bizzat gaza yapmış olur.’’ buyurmuştur. Bu temin ediş, bir mücahidin ulaşım masrafları da dâhil olmak üzere tüm giderlerini içine alır. Bu durum zenginlerin, bir mücahid donatma vasıtası ile fakirlerin ise savaşarak cihadın ecrine birlikte ulaşmaları adına bir fırsat meydan getirir.


6. Bir Mücahidin Ailesinin Bakımını Üzerinize Alma

Bir mücahidin ailesinin bakımını üstlenme; ancak onların korunması, ihtiyaçlarının karşılanması, mali olarak desteklenmesi ve namuslarının korunması vasıtası ile gerçekleşir.

Allah Resulü: ‘’Her kim bir mücahidin ailesinin bakımını üstlenir ve onu donatırsa mücahidin kazandığı ecrin yarısını elde eder.’’ buyurmuştur. (Müslim)

Allah Rasulü : "Mücâhidlerin hanımları (evlerinde) oturan erkeklere anneleri gibi haramdır. (Evinde) oturanlardan bir erkek, mücahidlerden bir adama ailesi hususunda vekil olur (da sonra ona hıyanet ederse, vekil kalan kimse) kıyamet gününde mücahid için durdurulur ve (mücahide); "şu (adam) ailen hususunda sana (kötü bir) vekil olmuştu. Onun iyiliklerinden dilediğin kadarını al" denir. RasûluIIah bize dönüp; (Mücahid'in onun sevabını alma hususundaki tutumunun nasıl olacağı hakkında) "Tahmininiz nedir?" diye sordu. (Müslim)

Allah Rasulü : “Kim bizzat gazveye katılmaz veya bir gaziyi techiz etmez veya bir gazinin ailesini hayırlı bir şekilde himaye etmez ise, Allah kıyamet gününden önce ona hiç beklemediği bir musibet ulaştırır." buyurdu. (Ebu Davud)

Eğer bir kimse ailesinin güvenliği konusunda endişe duyarsa şeytan ona bu konuda galip gelebilir ve cihada gitme isteğinin önüne geçebilir. Buna rağmen şeytana uymayarak cihada gitse bile şeytan, bulunduğu yerde kendisine gelerek geride bıraktığı sevdikleri hususunda kalbine vesveseler verebilir. Bu nedenle mücahidlerin ailelerinin bakımı üstlenilerek onların maneviyatlarının güçlenmesine katkıda bulunulabilir ki bu durum İslam’ın neden ailelerin bakımına ve mal ile mücahidlerin desteklenmesine önem verdiğinin bir göstergesidir.


7. Bir Şehid Ailesini Mali Olarak Destekleme

Şehid İslam ve Müslümanlar için çarpışan kişidir. O, hayatını benim ve senin için feda ediyor. Bu nedenle şehid ailelerinin onurlandırılmaya ve desteklenmeye ihtiyaçları vardır. Cafer bin Ebu Talip, Mute savaşında şehid edildiği zaman Allah Resulu karısına şöyle buyurdu: “Cafer’in ailesi için yemek hazırla zira onlar dertleri ile meşgullerdir.” ve ardından Cafer’in evini ziyaret etti. (Ebu Davud -Tirmizi)

İmam Ahmed’in rivayet ettiğine göre Cafer bin Ebu Talib’in şehadet haberi Rasulullah’a ulaştığında Hz. Peygamber, Cafer’in evini ziyaret etti ve onun karısından çocuklarını kendisine getirmesini istedi. Çocuklar geldiğinde onları kucakladı, öptü ve her iki gözünden yaşlar döküldü. Ebu Cafer’in karısı Esma, Peygambere Ebu Cafer’e bir şey olup olmadığını sorunca Rasulullah (s.a.v) Cafer’in şehit olduğunu bildirdi. Bunun üzerine Esma ağlamaya ve feryat etmeye başladı. Daha sonra Allah Rasulü oradan ayrıldı ve karısına: ” Ebu Cafer’in ailesi için yemek hazırlamayı unutma zira onları hüzün kaplamıştır.” buyurdu.
Şehidin çocukları, ümmetin içinden kendilerine babaları gibi ilgi gösterecek birisine ihtiyaç duymaktadırlar. Bununla beraber şehidin karısının tekrar evlenmeyi arzu etmesi halinde buna uygun koşullar sağlanmalıdır. Bu durum, iki kültürel değişikliğin sağlanması gerekliliğini icap ettiriyor.

İlk olarak: Müslüman toplumların boşanmış veya dul kalmış kadınlar hakkında bakış açılarını değiştirmeleri gerekiyor. Maalesef günümüzde erkekler boşanmış veya dul kalmış kadınlardan imtina ediyorlar. Müslüman kadınların boşanma veya dul kalma durumunda damgalanma halini bertaraf etmemiz gerekiyor.

İkinci olarak: Müslüman toplumları günümüzde birden çok evliliğe (poligamy) karşı hoşgörü sahibi değiller ki bu durum özellikle savaş zamanlarında gereklilik arz etmektedir. Bu hoşgörüsüzlük milyonlarca Müslüman kadını, evliliğin nimetlerinden yoksun bırakmak anlamına gelmiyor mu? Zira Ebu Cafer şehit olduğunda Hz.Ebubekir onun karısı ile evlenmiş ve çocuklarının bakımını üstlenmişti.


8. Savaş Esirlerinin Ailelerini Maddi Olarak Destekleme

Mücahidlerin ailelerini mali olarak desteklediğiniz gibi savaş esirlerinin ailelerini de mali anlamda destekleyin. Bu durum, Allah yolunda olan kardeşlerimizin gelecekte şehit veya tutsak edilmeleri halinde ailelerinin bakımlarının üstlenileceğini bilmeleri açısından son derece itinayla üzerinde durulması gereken bir normdur.


9. Zekâtları Mücahidlere Verme

Zekâtın dağıtımı sekiz kategoriyle sınırlıdır. Bu konuda yüce Allah: “Sadakalar, ancak fakirler, miskinler, zekât toplama görevlileri, kalpleri İslama ısındırılmak istenenler, köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmışlar içindir. Allah tarafından kesin olarak böyle farz edildi. Allah, herşeyi bilendir, hikmet sahibidir. “ buyurmuştur. (Tevbe 60)

Allah yolunda, ‘’fisebilillah’’ deyimiyle mücahidlere işaret edilmiştir. Bu konuda Maliki fıkıhçılarından Ebu Bekir bin El Arabinin beyan ettiği üzere İmam Malik şöyle der: Allah yolunda olmanın türü çoktur ancak bu ayette ‘’Allah yolunda’’ deyimiyle Allah yolunda savaşanlara işaret edildiğine dair herhangi bir görüş ayrılığı yoktur.

İmam Nevevi, El Minhacın zekat harcamalarına dair bölümünde: ‘’Allah yolundaki mücahide verilecek zekat, mücahidin ayrılışından geri dönüşüne kadar geçen süre zarfında hem kendisinin hem de ailesinin giderlerini kapsar. Velev ki uzun zaman geri dönmeyecek olsa da.’’ der.

Günümüzde birçok insan zekâtlarını mücahidlere vermemektedir. Eğer Müslümanlar, kendilerini şeytanın fısıldamalarından kurtarırlarsa günümüzde zekatı vermenin en iyi şeklinin zekatlarını mücahidlere göndermek olduğunun farkına varacaklardır. Çünkü Allah Rasulü : “Sadaka, (zekat) 5 durum haricinde varlıklı kimselere verilemez.” buyurmuş ve bu hallerden biri olarak Allah yolunda savaşanları da saymıştır. (Ebu Davud)

Mademki zekât, varlıklı olsalar dahi mücahidlere verilebiliyor buna karşın günümüzde bir mücahid, zekâtın verilebileceği kişilerin nitelikleri bakımından fakirlik, muhtaçlık, yolda kalmışlık ve Allah yolunda olma açısından sekiz kategoriden dördünü kendisinde barındırıyor ise durumu nedir?

Öyleyse zekâtlarınızı mücahidlere verin ve diğerlerini benzerini yapma hususunda teşvik edin.


10. Mücahidlerin Tıbbi İhtiyaçları Hususunda Katkıda Bulunma

Mücahidler, kendilerine sağlanabilecek tıbbi yardıma son derece ihtiyaç duymaktadır. Onlar, doktorlar ve ilaçlarla birlikte kapılarının kendilerine açıldığı hastaneler ve kliniklere ihtiyaç duyuyorlar. Yüzbinlerce Müslüman doktor bulunmasına rağmen bir çok yaralı mücahid öyküsü duyuyoruz ki bunlar basit yaralara sahip olmalarına rağmen tıbbi yardım yokluğu nedeniyle acı içerisinde ölene kadar can çekişiyorlar. Allah’ın rızasını talep ve Müslümanlara menfaat sağlamak adına tıp tahsil eden Müslümanlara “Neredesiniz?” diye soruyoruz.
Çeçenistan’da bulunan büyük Müslüman komutan Hattab, savaşta yaralanmıştı fakat kardeşleri onun bakımını yapacak Müslüman doktor bulamadılar .Bu nedenle onu, “kızıl haça” götürerek silah tehdidi altında tedavisini yaptırmak zorunda kaldılar!! Müslüman sağlık çalışanları, büyük bir sorumluluk taşıyorlar ve onların yapacakları katkı cihad için vazgeçilemeyecek boyuttadır. Doğrusu onların ecrinin, savaşanlara nazaran daha fazla olduğunu umuyorum.

 

sahabe

Tecrübeli
11. Mücahidlere Moral Desteği Sağlama ve Onları Cesaretlendirme

İmamların kendileri için dua ettiklerini duymaları, âlimlerin kendilerini destekler mahiyette fetvalar vermeleri ve Müslümanların kendilerini övmeleri mücahidlerin moralini artırmanın yanında cihadı sürdürme adına onlara direnç kazandırıyor. Bununla beraber birçok Müslümanın mücahidlerin aleyhinde konuşmalarla onlara ihanet ettiğini görüyoruz. Yine aynı zamanda birçok âlimin, mücahidlere karşı savaşan mürted hükümetleri destekler mahiyette fetvalar yayınladığına şahit oluyoruz. Bunların, mücahidler üzerinden uyguladıkları ihanetleri hafife alınamayacak derecede zararlı etkiye sahiptir.


12. Mücahidleri Müdafaa Etme ve Koruma

Allah Rasulü (s.a.v): “Her kim Müslüman kardeşinin şerefini korursa Allah ta kıyamet gününde onun yüzünü ateşten korur.” buyurmuştur. (Tirmizi)

Bu nedenle bizi ve dinimizi müdafaa eden bir kişiyi savunmamız bizim dini görevlerimizdendir. Nitekim başlıca kural; İslam uğruna hayatlarını feda eden kardeşlerimizin söz ve amellerimizle yanında yer almak ve yine Allah Subahane ve Teâlâ’nın düşmanı olan kâfirlerle söz ve amel birliği içerisinde olmamaktır. Ve eğer birisi gerçekleri dile getiremiyorsa en azından sessizliğinizi muhafaza etmeli.


13. Batılı Medyanın Yalanları ile Mücadele Etme

Birçok müslümanın algıları batı medyası tarafından şekillendirilmiştir. Yüce Allah bu konuda: “Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.“ diye buyurmaktadır. O halde şayet haberler fasıktan değil de kâfirden geliyorsa durum nedir?
Batı medyasının tehlikeli tarafı, gerçeklerin ve tarafsızlığın üzerini perdeleyerek hakikatlere set çekmek ve bu suretle aslında iblisin sözcülüğünü yapıyor olmaktan ibarettir. Batı medyasının, batılıların vahşetini sürekli biçimde gizleme rolünü büyük bir ustalıkla oynadığını buna karşın Müslümanların küçük ihlallerini abartarak servis ettiğini göremiyor musunuz? Hakikatte iblisin takipçileri olmalarına rağmen kendilerini Allah’ın evliyası ve onun yolunda savaşanlar olarak ve yine günümüzün firavunu ve onun askerleri olmalarına rağmen ne kadar başarılı bir şekilde kendilerini hayırlı askerler olarak lanse ettiklerini etiklerini göremiyor musunuz? Batı medyası, yalanlarını Müslüman halkın büyük bir kısmına yayma suretiyle onları aldatma konusunda gerçekten çok maharetlidir.

Hakikatte ise batı medyası, mücahidleri şeytan gibi lanse eder, onlar hakkında yalanlar ortaya atar, hatalarını abartarak sunar, aralarındaki ihtilafları körükleme gayreti içerisindedir, mücahid liderlerin şereflerini karalama girişimlerinde bulunur, gerçekleri dile getiren âlimleri görmezden gelir veya onları şeytan gibi gösterir buna karşın sahte alimleri sürekli destekleyerek onları göklere çıkarır.

Sevgili kardeşlerim ve bacılarım öyleyse sizin görevinizin bir kısmı, Müslümanların bu konu hakkında farkındalıklarını artırma adına mücadele etmektir. Müslümanları batı medyası hakkında dikkatli ve titiz davranma hususunda teşvik etmelisiniz. Müslüman bir kimse güvenilir bir Müslüman tarafından onaylanmadığı sürece batının kaynaklarına itimat etmemeli. “Güvenilir” Müslüman kaynaktan bahsediyorum çünkü yukarıdaki ayet bizi, asi (fasık) müslümandan gelen haberler konusunda uyarıyor. Bunları, medyanın söylediği hiçbir şeye hatta hava tahminlerine dahi itimat etmememiz gerektiği anlamında söylemiyorum. Hayır! Söylemek istediğim, İslam ve Müslümanlar hakkında söylediklerine itimat etmemeniz gerektiğidir. Oldukça objektif ve samimi bir haber kaynağı dahi kendisine Müslümanlarla ilgili bir haber ulaştığında bir yalancıya dönüşebilir. Bu durum, tarihin başlangıcından beri kâfirlerin Müslümanlara ne şekilde davrandığının bir göstergesidir.


14. Münafıkları Ortaya Çıkarma

Münafıklar, Peygamber zamanında olduğu gibi günümüzde de Müslüman toplumlar için büyük bir tehlike arz ediyorlar. Allah Resulu, (s.a.v) yalanlarını açığa vurmak suretiyle münafıklarla mücadele etmişti. Küfürle savaşımız öncelikle kılıçlar vasıtasıyla gerçekleşirken münafıklar ile savaşımız öncelikli olarak sözlerimizle gerçekleşir. Din perdesinin arkasına saklanarak zehirli fikirlerini yayan münafıklarla mücadelenin yolu, gerçekleri açıklamak ve onların yalanlarını açığa vurmaktır. Onlara karşı silahınız ise Kuran ve Sünnettir.

Bu münafıklardan bazıları son derece karizmatik olabilir. Oldukça etkileyici görünebilirler fakat onların hepsi sahtedir. Yüce Allah onlar hakkında: “Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler. Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar!” buyurmuştur. (Münafikun 4)

Sahte alimlerin ve sapkın ideolojilerin ne mal olduklarının anlaşılması için ifşa edilmeleri gerekmektedir.


15. Diğerlerini Cihad İçin Teşvik Etme

Diğerlerini ibadete yönelik hayırlı bir amel işlemek adına teşvik etmekle iyiliği emretmiş ve kötülükten nehyetmiş olursunuz. Buna ek olarak diğerlerini, cihada iştirak etmeleri için teşvik etmekle özellikle sorumlu tutulduğumuz bir ibadetini yerine getirmiş olursunuz ki yüce Allah bu konuda: “Ey Peygamber! Mü’minleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.“ buyurmuştur (Enfal 85)
Yüce Allah yine: “Artık Allah yolunda savaş! Sen ancak kendinden sorumlusun! Mü’minleri de savaşa teşvik et. Umulur ki Allah inkâr edenlerin gücünü kırar. Allah’ın gücü daha üstündür, cezası daha şiddetlidir.“ buyurmaktadır. (Nisa 84)


16. Mücahidleri Koruma ve Sırlarını Muhafaza Etme

Bizim dillerimize sahip çıkmaya ihtiyacımız var. Bazen sarf ettiğimiz bir söz, istemeyerekte olsa bir kardeşimizin tehlikeyle karşı karşıya kalması ile sonuçlanabilir. Bir Müslüman, sır muhafazası noktasında huylarını geliştirmelidir. Asrı saadette bir sahabe, Allah Rasulu (s.a.v) tarafından kendisine verilen sırrı kendi karısına dahi açmıyordu. Bazen eş, ebeveyn, çocuklar ve kardeşler gibi yakınlarınızdan sır saklamak isteyebilirsiniz çünkü onlar son derece saldırıya açık durumda olabilirler. Bir Müslüman, ’’bir şeyin yalnızca bilmesi gereken kişi tarafından bilinmesi’’ kuralı üzerinde emek sarf ederek söylemesi gerektirdiğinden fazlasını söylememeyi öğrenmelidir. Cihad amellerinin birçoğu gizlidir ve doğal olarak el altından yürütülmektedir. Kardeşlerim ve bacılarım bundan dolayıdır ki sarf ettiğiniz sözler hususunda ziyadesiyle dikkatli olmalısınız. Birçok cihad ameli, hayırlı ve samimi olmasına rağmen ağzı gevşek olan kardeşlerimiz nedeniyle zarar görmektedir. Allah’ın düşmanları yeni katılımcı kisvesi altında dini çalışmalara nüfuz etmeye çalışacaklar ve size, tüm bunları Müslümanları koruma adına yaptıklarını söyleyeceklerdir. Onlarla bir arada bulunduğunuz süre zarfında belki sizin beğendiğiniz âlimlerin kitaplarını beraberlerinde taşıyor olabilirler. Bu durumda sizin, mücahidleri koruma açısından üzerinize düşen rolün bir kısmı; Müslüman cemaatleri, içlerindeki ajanlara karşı uyarmaktır. Yüce Allah bu konuda: “…Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır…” buyurmaktadır. (Maide 51)


17. Mücahidler İçin Dua Etme

Asla samimi bir duanın gücünü hafife almayın… Allah Rasulü (s.a.v) bu konuda: ”Bu ümmete içlerinden zayıf olanların duaları sayesinde zafer verilir.” buyurmaktadır. Allah’a en yakın olduğunuz anlarda yani secdelerinizde mücahidlere dua edin. Duanın önemli bir şekli de namazlarınızda okuduğunuz kunut dualarıdır. Mücahidlerin güçlü (dayanıklı) olması adına imamlarınızı namazlarda kunut okumaya teşvik edin. Bu Allah Rasulunun sünnetidir.

Geçmiş savaşların birinde İslam ordusunun komutanı askerlerine, Muhammed bin Vasi’nin ne yaptığını sordu. Askerler geri geldiklerinde onun, parmağını kaldırıyor vaziyette dua ediyor olduğunu haber verdiler. İslam ordusunun komutanının cevabı ise: ” Allah’a dua eden o parmak, bana bin adamdan daha sevimli gelir.” oldu.

18. Cihad Haberlerini Takip Etme ve Yayınlama

Cihad haberlerini ve mücahidleri takip etmek önemlidir. Çünkü:

• Bu sayede cihada olan alakanızı canlı tutmuş olursunuz.
• Bu sayede ümmetle olan bağlarınızı güçlendirmiş olursunuz.
Mücahidlerin kahramanca amellerini görerek cihada katılım adına kendinizi teşvik etmiş olmanın yanında şehitlerin yiğitliklerine şahit olarak şehitliğe olan arzunuzu alevlendirmiş olursunuz.

Mücahidlerin haberlerini takip eden kişiler Allah’ın, kullarını nasıl koruduğuna ve zafere doğru rehberlik ettiğine şahit olacaklardır. Allah Rasulunun hadislerinde andığı taifetul mansuranın liderliğinde ümmetin İslam çağına doğru nasıl başı çektiğini göreceklerdir.

Tarih kitapları veya cihad fıkhı üzerine kitaplar okumak size bakış açısı (teori) kazandırır. Öte yandan mücahidlerin haberlerini takip etmek ise günümüzün dünyasında kardeşlerimizin teoriyi nasıl pratiğe geçirdiklerine dair somut ve gerçek örnekler edinmemizi sağlar.
Cihad haberleri, Hz. Âdem’den itibaren mevcut olup kıyamete kadar sürecek olan hayır (hak) ve şer (batıl) arasındaki çarpışmanın haberleridir. Bu çarpışmaya dair gelişmeleri takip etmek bizi, Kur’an’ın ışığına doğru sevk eder. Bu bilince sahip olarak Kur’an okuyan kimsenin Allah’ın kitabına olan bağlılığı, fildişi kulesinde yaşayan (toplumdan kendisini soyutlamış biçimde yaşayan) bir kişiye oranla daha kuvvetlidir. Allah’ın kitabı ile olan bu sıkı bağ ise mücahidlerin saflarına katılım suretiyle çarpışma içinde yer almakla birlikte doruk noktasına ulaşır.

Son olarak yalnızca sahih kaynaklardan güvenilir haberler yayabileceğini belirterek 13. Maddede neyi ifade etmek istediğimi tekrarlama ihtiyacı duyuyorum. Çünkü dedikodu haberler yaymak münafıklara has bir niteliktir.

Yüce Allah bu konuda: ”Kendilerine güvenlik (barış) veya korku (savaş) ile ilgili bir haber geldiğinde onu yayarlar. Hâlbuki onu peygambere ve içlerinden yetki sahibi kimselere götürselerdi, elbette bunlardan, onu değerlendirip sonuç (hüküm) çıkarabilecek nitelikte olanları onu anlayıp bilirlerdi. Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, pek azınız hariç, muhakkak şeytana uyardınız.” buyurmaktadır. (Nisa 83)


19. Mücahidlerin ve Onların Âlimlerinin Makalelerini Yayınlama

Maalesef bazı Müslümanlardan, mücahidleri destekleyen âlimlerin yetersiz olduklarına, mücahidlerin net bir yöntemden yoksun olduklarına, ne yaptığını bilmez bir şekilde düşünmeden hareket ettiklerine ve gerici olduklarına dair iddialar duyuyoruz. Bu gibi iddiaların gerçekle yakından uzaktan ilgisi bulunmamaktadır. Bir yığın alim ve strateji uzmanı bugün cihadı desteklemektedir. Bu durum iddia sahiplerine göre problem arz eder çünkü bu kişilerin birçoğunun katledilmesi, hapsedilmesi veya yer altına çekilmeye zorlanması onların doğru yolda olduklarının birer göstergesidir. Buna rağmen hala cihad amelini destekler mahiyette yığınla materyale ve stratejiste sahibiz. Aslında cihad eğilimi bulunan âlimlerin makaleleri şer’i olarak kökleri son derece derinlere dayanır çünkü onlar ne düşündüklerini açıkça dile getirirler bir başka deyişle şer’i delilleri inkar etmeye ihtiyaç duymazlar, şer’i metinleri çarpıtmazlar, diğerlerinin sahip olması muhtemel değişik görüşleri araştırırlar. Mücahidlerin âlimleri, tüm bunları Allah’tan başka kimseden korkmadan ve hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeden aşikâr bir biçimde yaparlar. Onlar Kur’an ve sünneti ölçü olarak almanın yanında ibni Hacer,İbni Kesir, İmam Nevevi, Kurtubi, İbni Teymiye ve dört mezhep imamı gibi ümmetin birçok alimlerinden alıntı yaparlar. Onların saklayacak gizleyecek bir şeyleri yoktur. Bu durum onların çalışmalarının son derece şeffaf ve ikna edici olmasını beraberinde getirir. Buna mukabil gerçek şu ki yayımcıların veya medyanın çıkış noktası mücahidlere ve yandaşlarına saldırmaktır ve onlar, bu çalışmaların sponsorlarını riske etmezler. Bu nedenle biz mücahidlerin haberlerini yayma açısından sorumluluk taşıyoruz. Bu noktada bize katkıda bulunabilecek bazı yöntemler ise:


• Mücahid âlimlerin kitaplarını ve risalelerini arkadaşlarınıza ve ailelerinize dağıtın
• Online materyaller postalayın
• Bu tür çalışmaları yayımlamak için web siteleri kurun
• Web sitelerinin sayısı artana kadar diğerlerine bu konuda rehberlik edin
• E-mail listeleri oluşturun
• Mescitlere bolca doküman yerleştirin
• Toplantılarda bolca materyal dağıtın
• Makalelerin önemli yerlerini yuvarlak içine alın ve bunlar üzerinde çalışın


20. Yayımlanan Fetvalar Vasıtası ile Mücahidleri Destekleme

Gerçekleri içtenlikle dile getiren âlimlerimiz bulunmaktadır. Birçok âlim de benzerini yapma hususunda teşvik edilmeli, kardeşlerimiz bu âlimleri desteklemeli ve onların, ihtiyaç duyduklarında yardımlarına hazır olduğunuzu bilmelerini sağlamalısınız. Bu âlimlerin fetvalarının her bölgede bu yolda çalışanlara dağıtımını sağlamalısınız.

Mücahidlerin yöntemleri ile hemfikir birçok genç kardeşlerimizin ve bacılarımızın mevcut olmasına rağmen bu kişiler âlimlerin, mücahidlerin yöntemlerini uygun bulduklarına dair fetvalarını görmedikçe samimi bir şekilde bu işe sarılamıyorlar. Eninde sonunda bu yolda çalışan kişiler, âlimlerin kendilerine yol gösterdiğini görmek isteyeceklerdir.

 
Üst