Belh’in meshur velisi Hatim-i Asam, (852 -H.237) hacca gidiyordu. Hanimina teklifte bulundu:
- Hanim, ne kadar nafaka birakayim sana, ben gelinceye kadar?
Tevekkul ve teslimiyet timsali hanimin cevabi ibretliydi:
-Ne kadar yasayacaksam o kadar!
- Hanim senin ne kadar yasayacagini ben ne bileyim?..
- Oyle ise dedi, benim nafakami ne kadar yasayacagimi bilene birak. O beni simdiye kadar hic nafakasiz birakmadi, simdiden sonra da birakmaz. Sen harcligini yaninda tut, gurbette sana lazim olabilir.
Hatim-i Asam yola ciktiktan sonra mahalle hanimlari ziyarete geldiler.
- Allah kavustursun beyiniz hacca gitti, dediler. Hemen arkasindan da mahalleli dille sormadan edemediler:
- Beyin sana ne kadar rizik birakti gelinceye kadar?..
- Benim beyim rizik veren degil rizik yiyendir. Rizik yiyen, rizik veremez. Ben rizkimi hep rizik verenden beklemisim simdiye kadar. O beni hic riziksiz birakmamis, yine de birakmayacagina inaniyorum.
Aradan cok gecmedi Hatim’in evinin kapisinda at kisnemeleri duyuldu. Disariya cikan hanim, bir atli kafilesiyle karsilasti. Hacilari ugurlamaktan donen Bagdat halifesi susamis, su icmek icin ugramis buraya.
Hanim hemen bir testi su ile bir bardak uzatti. Soguk suyu kana kana icen halife yanindaki vezirine emir verdi:
- Ictigimiz suyun bedelini bize yakisan sekilde ode!..
Toprak canagin icini altinla dolduran vezir, bardagi kapinin yanina birakirken soylendi:
- Allah’a emanet olun bacim, soguk suyunu ictik, hakkini helal et...
Kafile uzaklasirken Hatim’in hanimi bardagin icinde beyi hacdan donunceye kadar yetip de artacak miktarda para birakildigini gordu. Her zaman yaptigi gibi yine seccadesine yonelip sukur secdesine kapandi:
- Rabb’im dedi, cocukken anam babamin eliyle gonderiyordun rizkimi. Evlenince beyim Hatim’le gondermeye basladin rizkimi... Simdi ise beyim hacca gitti, bu defa da halifeyle gonderiyorsun rizkimi. Beni hayatim boyunca hic riziksiz birakmadin. Zaten ben de seni hep boyle bildim. Bu yuzden tevekkul ve teslimiyetim hic azalmadi, hep artti. Ancak cevremdekiler ayni degiller. Onlar tevekkulsuz ve teslimiyetsizler... Hemen hucuma geciyor, tevekkulsuzluk telkin ediyorlar bizlere... Sen tevekkul ve teslimiyet duygulari nasip eyle bu aile bireylerine de, asil rizki verenin sen oldugunu onlar da anlasinlar, senin kimseyi riziksiz birakmayacagini idrakte onlar da gaflete dusmesinler, huzurlu yasasinlar...
Gecmiste aile hayatina sabir ve tevekkul hâkimdi. Aile fertleri ne kadar imkana sahiplerse ona sukreder, sahip olmadiklarinin hasret ve hirsi icinde cirpinmaz, mahrumiyet duygusuna kapilmazlardi. Rabb’imizin takdir buyurdugu kismetimiz bu kadarmis, diyerek sukreder, huzur bulurlardi.Şimdilerde bunalım yaşayan,şuyumda olsa buyumda olsa diyerek mutsuzluğu üstüne bir hırka gibi giyinmiş bizler... Bakmalıyız ki... Gecmiste ne turlu bir tevekkul ve teslimiyet soz konusu olmus bazi hanimlarda... Rabb’imiz de boylesine tevekkul ve teslimiyet sahibi hanimlara nasil sebepler halk edip rizkini gondermis
- Hanim, ne kadar nafaka birakayim sana, ben gelinceye kadar?
Tevekkul ve teslimiyet timsali hanimin cevabi ibretliydi:
-Ne kadar yasayacaksam o kadar!
- Hanim senin ne kadar yasayacagini ben ne bileyim?..
- Oyle ise dedi, benim nafakami ne kadar yasayacagimi bilene birak. O beni simdiye kadar hic nafakasiz birakmadi, simdiden sonra da birakmaz. Sen harcligini yaninda tut, gurbette sana lazim olabilir.
Hatim-i Asam yola ciktiktan sonra mahalle hanimlari ziyarete geldiler.
- Allah kavustursun beyiniz hacca gitti, dediler. Hemen arkasindan da mahalleli dille sormadan edemediler:
- Beyin sana ne kadar rizik birakti gelinceye kadar?..
- Benim beyim rizik veren degil rizik yiyendir. Rizik yiyen, rizik veremez. Ben rizkimi hep rizik verenden beklemisim simdiye kadar. O beni hic riziksiz birakmamis, yine de birakmayacagina inaniyorum.
Aradan cok gecmedi Hatim’in evinin kapisinda at kisnemeleri duyuldu. Disariya cikan hanim, bir atli kafilesiyle karsilasti. Hacilari ugurlamaktan donen Bagdat halifesi susamis, su icmek icin ugramis buraya.
Hanim hemen bir testi su ile bir bardak uzatti. Soguk suyu kana kana icen halife yanindaki vezirine emir verdi:
- Ictigimiz suyun bedelini bize yakisan sekilde ode!..
Toprak canagin icini altinla dolduran vezir, bardagi kapinin yanina birakirken soylendi:
- Allah’a emanet olun bacim, soguk suyunu ictik, hakkini helal et...
Kafile uzaklasirken Hatim’in hanimi bardagin icinde beyi hacdan donunceye kadar yetip de artacak miktarda para birakildigini gordu. Her zaman yaptigi gibi yine seccadesine yonelip sukur secdesine kapandi:
- Rabb’im dedi, cocukken anam babamin eliyle gonderiyordun rizkimi. Evlenince beyim Hatim’le gondermeye basladin rizkimi... Simdi ise beyim hacca gitti, bu defa da halifeyle gonderiyorsun rizkimi. Beni hayatim boyunca hic riziksiz birakmadin. Zaten ben de seni hep boyle bildim. Bu yuzden tevekkul ve teslimiyetim hic azalmadi, hep artti. Ancak cevremdekiler ayni degiller. Onlar tevekkulsuz ve teslimiyetsizler... Hemen hucuma geciyor, tevekkulsuzluk telkin ediyorlar bizlere... Sen tevekkul ve teslimiyet duygulari nasip eyle bu aile bireylerine de, asil rizki verenin sen oldugunu onlar da anlasinlar, senin kimseyi riziksiz birakmayacagini idrakte onlar da gaflete dusmesinler, huzurlu yasasinlar...
Gecmiste aile hayatina sabir ve tevekkul hâkimdi. Aile fertleri ne kadar imkana sahiplerse ona sukreder, sahip olmadiklarinin hasret ve hirsi icinde cirpinmaz, mahrumiyet duygusuna kapilmazlardi. Rabb’imizin takdir buyurdugu kismetimiz bu kadarmis, diyerek sukreder, huzur bulurlardi.Şimdilerde bunalım yaşayan,şuyumda olsa buyumda olsa diyerek mutsuzluğu üstüne bir hırka gibi giyinmiş bizler... Bakmalıyız ki... Gecmiste ne turlu bir tevekkul ve teslimiyet soz konusu olmus bazi hanimlarda... Rabb’imiz de boylesine tevekkul ve teslimiyet sahibi hanimlara nasil sebepler halk edip rizkini gondermis