Aşk Kalbin Tövbesidir

  • Konuyu başlatan AhDe_VeFaLi
  • Başlangıç tarihi
A

AhDe_VeFaLi

Ziyaretçi
boy_and_camel.jpg


İnsan, aşk imbiğinden süzülen rahmani bir katredir kainatta. Yüce Allah, yeryüzü ve gökyüzü arasında kuracağı tahtın şehzâdesi kılmıştır insanı. İnsan, bir damla olarak geldiği hayatta, hakikat ve hurafe kıskacına maruz kalır. Ya hurafenin peşinden gidip bataklıklara yâr olur, ya da hakikatin denizinde yoğrulup ummanlara şehriyâr olur.

İnsanın ömrü, Hz.Adem'in elma yeme ataleti ile Hz.İbrahim'in oğlunu feda etme metaneti arasında seçimini yapmakla geçer. Ayeti olan herşeyin nihayeti olmak zorundadır ve insan nihayete ererken, Allah'ın kalbine üflediği ayetin hakkını verip vermeme muhasebesini yapmak zaruretindedir. Bu zaruret, fani olanla bâki olan arasındaki hassas dengeyi mana terazisinde sentezleme zaruretidir. Yani insan, kalbinin kanatları ile hakikatin sonsuz semasında uçmak salâhiyetindedir.

İnsan bu sarp yollarda yürürken, çölün ortasında menzilini kaybetmiş bir bedevi gibidir ahvali. Kimi zaman çöle düşürülüp kavurucu sıcaklarla ve kum fırtınalarıyla denenmenin gururu okşarken ruhunu, kimi zaman da susuzluğun ve yalnızlığın hüznü kuşatır dört bir yanını. Uzun ve yalnız gecelerde imanını heybesine alarak yürümek ister. Kimi zaman önüne seraplar çıkar ve insan aldanmakla/aldanmamak arasında bir med-cezir yaşar. Eğer susuzluğunu veren Rahman'a kalben iman etmişse insan, yalancı serapların bidâyetine kanmaz ve kendisine vahyolunan o büyük vahaya ulaşmak için sabır ile yürür. Çünkü insanın aldatıcılar karşısındaki korunağı olan iman sarayının paratoneri sabırdır. Sabra tutunan ve iman ile hakikat yolculuğuna devam eden insan, rahmetin gölgesi altında emniyetle yürür.

Ve çöle düşmüş insanın kırbasında sadece aşk vardır. Aşk öyle bir nimettir ki insana; uzun çöl gecelerinde yaralarını aşk ile tedavi eder, susuzluğunu aşk ile giderir, şükrünü aşk ile eder, kalbini aşk ile Allah'a ilhâk eder. Aynada sır ne ise, dakikada asır ne ise, ayakta nasır ne ise, insanda aşk odur. Aşkın hakikatine varana dek, ayaklarında nasır, dakikalarında asır, aynasında sır olur insanın. Çünkü aşk meşakkattir, mücadeledir. Mecnun'un çöllere emanet ettiği sürûrdur, Ferhat'ın dağlara bıraktığı sükûttur, Yusuf'un kuyulara vurduğu sücûddur.

Hakikat ile hurafe arasındaki ârâfta, cismâniyeti ve insaniyeti arasındaki gidip gelmelerde, insanı mana tahtına oturtacak olan aşktır. İnsan, hayat yolculuğunda kimi zaman nefessiz kalır, kimi zaman şeytani tuzaklara takılır. Ve yaralarına bir deva, günahlarına bir şifâ arar. İnsanı bu amansız cedelde kurtaracak olan yegâne nimet, Vedûd olan Rahman'ın kalbine sonsuz bir nur ile üflediği aşktır. İnsan, hakikatin mihrâcesinden neşrolmuş bu kutsal aşk ile, yağmur damlalarının dokunuşuyla ferahlayan çorak bir toprak gibi yeniden doğar hayata. Aldanışların ve günahların hengâmesinden sıyrılıp, heybesine yüklediği aşk ile sonsuza doğru yürür.

Filhâkika insan, aşkın mihmandarlığında sonsuzluk kervanına katılmış bir çöl seyyahıdır. Mihmandarı aşktır ve ebediyen aşk olacaktır. Çünkü aşk, kalbin tövbesidir...

hucurat - 21.07.2009

[MP3]http://Parkingmusic.com/files/Track No04.mp3[/MP3]
 
Üst