99 Esma 99 Özür - 1

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Rabbim dilimizi gıybetten ve yalandan uzak eylesin inşaAllah



''Rahman''
Senyokluğunda bile kulunun hatırını biliponu yokluktan varlığa getirdiğin haldeben gıybetini ederekardından kem sözler söyleyerek varlığında bile kulunun hatırını hiçe saydım.Senkulunu unutulduğu halde bile güzelce anıp insan eylerkenben Senin kulunu herkes andıktan sonra kötü sözlerle andım.Üzerimde eserlerini gördüğüm rahmetine aykırı davrandım.Pişmanım.Senden affımı diliyorum ey Rahman.

''Rahim''
Sensonsuz merhametinlekulunun dillendiremediği sonsuzluk arzusunuebedi cennetini yaratarak doyururkenben Senin kulunuduyunca rahatsız olacağı ve bildiğinde hoşlanmayacağı kusurlarıyla ebediyen etiketlemeye kalktım.
Senkulunu toprak olduğunda bile unutmazkenunutulduğunun bile unutulduğu zamanlarda da adını anarken ve ebediyen diri kılacağını vaad etmişken;kulununkulağının işitmediği yerlerdegözünün görmediği köşelerde hiç sayılmasınaaşağılanmasınabaşka nazarlarda çirkinleştirilmesine razı oldum.Merhametsizlik ettim.Kalbime yağdırdığın merhametin en azını bile kardeşime çok gördüm.Özür diliyorum.Bağışlanacağımı umuyorum ey Rahim.

‘’Melik’’
Bana dilimidamağımı ve dudağımı borç verdiğinicanımı hiç yoktan bahşettiğinibeni çamurdan süzüp insan eyleyerek mülkünde başköşeye oturttuğunu bildiğim haldebana mülk olarak verdiklerinle Sana karşı çıktım’’iğrenç’’dediğin işler yaptım.Bu ayıbı kendime yakıştıramıyorum.
Bana nefeslerimi hiç yoktan verdiğin haldeSenin mülkündeSenin gördüğün yerdeSenin verdiğin mülkü kullanarakbenim de iğrenç bulmanı istediğinvicdanımın tiksindiğiSenin hoşnut olmadığın lüzumsuzluklar yaptım.Bana gerekli olduğu için verdiklerinigereksiz yerlerde kullandım.Böylesine acı bir nankörlük yaptığım için pişmanım ey Melik.Özürler diliyorum;kusurumu bilerek Sana dönüyorum.

‘’Kuddus’’
Kudsiyetinlealdığım her nefesleverdiğim her nefesle kanımı temizlerken Sennefeslerimi kardeşimin ölü etini seve seve yeme iğrençliğiyle kirlettimsesimi tiksinti verici sözlere buladım.Senin temiz verdiğini kirlettim.Senin pak eylediğin nefesimikanımıcanımı pisliklere buladım.Kalbimi bana da kardeşlerime de faydası olmayan ölü sözlerin ardına koydum.Beni bu ağır günahtan temizler misin ey Kuddus?

‘’Selam’’
Senkulun İbrahim`i (as) ateşin ortasında bile yaktırmadığın haldeateşe bile yakıcılığını ‘’dost’’un hatırına terk ettirdiğin haldegıybetini ettiğim kulunu benim nefret ateşimde yaktırır mısınbenim yıkıcı intikam duygularımla hırpalanmasına razı olur musun?
Kardeşimin en başta kalbimin kötü zanlarından emin olmasınıbu da olmazsabari dilimden selamette olmasını isteyen Sensin ey Selam.Şu haldegıybetini ettiğimi debeni degıybetimi dinleyenleri de yakıp yıkan o kırıcı sözlerin dilime değmesine elbette ki razı olmazsın.Ben hata etmişim ey Rabbim.Nefsimin şerrinden kollayamamışım kendimi.Bundan böyle kalbimi kötü zanlardanaklımı ayıpları araştırmaktandilimi gıybetten salim eyle ey Selam.

‘’Mü`min’’
Mü`min olarakhiç kimse benden bir şey beklemezkenbenden bir iş istemezkenSen bana güvendin ey Mü`min.Kimseler benim insan olabileceğime inanmazkenbeni insan etmeyi Sen tercih ettin.Mü`min isminin gereğincebana güvendininsanlıktan ne beklenirsebenden beklediğini söyledin.Hiç hak etmediğim halde ‘’adam’’yerine koyup sözlerine muhatap edecek kadar güvendin bana.Her biri birer mektup olan varlığın mesajını anlayışıma emanet ettinkardeşlerimin onurunu insafıma bıraktın.Sen bana bunca güvenmişkenvarlığıma bunca görev emanet etmişkenemniyet edip de varlık sahasına sürmüşkenbeni hiç önemsemiyormuşsun gibi kendi başıma buyruk yaşadım.Sen beni işitmiyormuşsun gibi hevesime göre sözler söyledim.İleri geri konuştum.Açıkça ‘’iğrenç’’bulmamı istediğin eylemigüvendiğin bu kuluna yakıştırdım.Gıybet ederek güvenini boşa çıkardım ey Mü`min.Bundan böylebu acı pişmanlığımıbu ağır hüsranımı güzelce terbiye olmam için güvencem eyler misin ey Mü`min.

‘’Müheymin’’
Zayıfları kuvvetlilerin şerrinden himaye eden Sensin.Gıyabında konuşurken elini bile kaldıramayacak bir ölü gibi çaresiz olan kardeşimin hakkını bende bırakır mısın hiç?
Ortalıkta yok diye hiçe sayaraknasılsa işitmiyor diye sözlerimle hırpalayaraközür bile dilemesine fırsat vermeden ayıplarını sayıp dökerek zulmettiğim kardeşimin onurunu elbette ki kollarsın.Müheymin olduğunu unutmuşum ey Rabbim.Dilimi gıybettenkalbimi gıybetin çirkinliklerinden himaye eyle ey Müheymin.

‘’Aziz’’
Kendisini Sana nisbet ederek kul olma izzetini üzerinde taşıyan kulunun izzetinikulu işitmiyor diyekulu bilmiyor diyekulu ortalıkta görünmüyor diye kırabiliyorsamSenin kuluna bahşettiğin izzeti deSenin izzetini de hafife alıyor olmalıyım.
Seni bir bilerek birleyerekyalnız Seninle yaşadığınısadece Sana kul olduğunuancak Senden yardım dilediğini söyleyen kulun işitmiyorsa da Sen işitiyorsunkulun bilmiyorsa da Sen biliyorsunkulun ortalıkta yoksa da Sen hep yanımdasın…Kulunun izzetini incitmekSenin izzetini incitmeye kalkmak demektir.Öyleyse kardeşimin yokluğundakardeşimin ve benim Rabbimden çekinerek susmalıydım!Öyleysekardeşimin duymadığı yerdekardeşimin ve benim Rabbimin duymasından korkarak susmalıydım!
Hem sonraRabbimden çekinmezkenaciz kulundan çekinmem beni zelil etmez mi?
Hem sonraSenden korkmayı bilmezkençaresiz kulundan korkuyor olmam beni ödlek ve onursuz biri yapmaz mı?Şu haldeben de Senin izzet bahşettiğin bir kulun olarak kendi izzetimi kırma hakkına sahip değilim.
Biliyorum;aslandan korkmak ceylan huyluların harcıdırfare huylular aslandan korkmayı bilmezonlar ancak kediden korkar.Ben Senden korkacağıma kulundan korkarakSenden çekineceğime yarattığından çekinerekkendimi nasıl da aşağılamışım!Ceylan huylu olsaydım ‘aslan’dan korkardımfare huyluyum ki kediden korkuyorum.
Şimdi anladım kibaşka kullarını tahkir etmeme dekendimi başka kulları tahkir ederek aşağılamama da Senin izzetin izin vermez.Çünkü ‘’İzzetAllah`aelçisine ve müminlere aittir.’’(münafikun suresi)Senin bana verdiğinkardeşlerime verdiğin o izzeti yok saymaya hakkım yok;kabul ediyorum.
Beni gıybet etmeyenkendisiyle gıybet edilmeyen ve gıybeti edilmeyen izzetli kulların arasında kabul eyle ey Aziz.


‘’Cebbar’’
Kibirlenenlerin boynuna kibirlerini tasma eyleyen Sensin.Gıyabında kusurlarını sayarak kardeşimi küçültürkenaslında kendimi büyük göstermeye çalıştığımı yeni fark ettim.
Ayıplarını ayıp görmeyenlerikusurlarını kusur bilmeyenleri kibirlerinin pençesine hapseden Sensin.Kardeşimin ayıplarını sayarkengünahlarını açık ederken kendimi belki de İblis gibi kusursuz ve ayıpsız etmeye çalıştığımı şimdi anlıyorum.
Gıybet ederek gizlice kibirlenişimikusurları hep başkalarına yakıştırırken farkına varmadan şeytana yoldaş oluşumu bağışla ey Cebbar!

‘’Mütekebbir’’
Sen ki büyüksün;Seni büyüklemeye sözlerimiz yetmez.Büyük bildiğimizden de büyüksün.Senin kullarını gıybetimle üstü kapalı küçük düşürerekkendimi yüceltmeye kalktım.Sen ki Yüceler Yücesisin;yücelik yalnız Sana yaraşır.Kulunu küçük düşürerekbüyüklenmek benim haddim değildi.Özür diliyorum.
Boyunlarınaçenelerine kadar uzanan kibirli halkaları geçirdiğin ve ister istemez kafaları yukarı kalkık halde dolaşan zavallı kibirlilerden eyleme beni.

‘’Halık’’
Bir çiğnemlik et halindeyken ana rahminde biçimlendirdiğin kulunu;kimsenin tanımadığıyüzüne bakamadığı bir haldeykenyüzüne bakılır bir hale getirdiğinkimse tanımazken önemseyerek insan kıldığın kardeşimi;yüzüne bakılır haldeykenadı sanı anılırken yok saydımgıybetini ederek bir çiğnemlik et gibi ağzımda çiğnedim.Özür diliyorum ey Halık`ım.

‘’Bari’’
Yokluktan çıkarıpbelirsizlikten kurtardığın kulunusimasını bana sevimli ve tanıdık eylediğin kardeşimiyokluğunu fırsat bilerekhiç yokmuş gibigıybetimle ezdim.Başkalarının gözünde çirkinleştirdimgüzel yüzüne sevimsiz sıfatlar yapıştırdım.Kulunu hiç örneksiz ve hiç modelsizhiçlikten çıkarıp güzelce var etmendeki hikmeti ciddiye almadım ey Bari.Affedileceğimi umuyorum.

‘’Musavvir’’
Dostlarıma tanıdık ve sevimli kıldığın sesimibana her an taptaze verdiğin nefesimiyüzleri güzelleştirengülleri tebessüm ettiren tasvirine rağmen çirkin bir işte kullandımpisliğe bulaştırdım.Yüzünü karanlıklardan çıkardığınçirkinlikten sıyırıp aldığın kardeşimin yüzüne kara çaldım.Güzelce tasvirine aykırı işler yaptım.Beni bağışlar mısın ey Musavvir?


‘’Gaffar’’
Sonsuz bağışınlagünahlarını rahmetinin denizinde erittiğinkötülüklerini gözyaşlarının hatırına iyilik diye yazdığınhatalarını pişman oldu diye ebediyen örtüp ‘’unuttuğun’’ kulunaben hiç acımadım.Günahlarını orada burada dilime doladımkötülüklerini ona buna anlatarak çoğalttımhatalarını herkese açık ettim.Senin bağışladığını hiç bağışlanmaz gördüm.Senin ümidini hiç kesmediğin kulundan ümit kestimhiç hatasından dönmeyecek sandım.Dönüşünü beklemedim.Acımadım kardeşime.Utandırdım Senin kulunu.Hatalarını unutulmayacak şekilde zihinlere yazmaya kalktım.Mahcubiyet perdesini yırttım.Pişmanımgözyaşları içindeyimözür diliyorum.Beni bağışlar mısın ey Gaffar?

‘’Kahhar’’
Hata eden her kulunu hemen kahrınla helak edeceğin haldeacele etmeyip de tövbe etmesini beklemende gizli lutfunu göremedim.Haddimi aşıp hatalı kulunu ben kahretmeye kalktım.Kahrınınkulunun günahlarını bir anda yok edeceğine inandığım haldeben günahlarını değilkulunu kahretmeyi tercih ettim.Haddimi bilemedim.Gıybetle ettiğimettirdiğim günahları da yok eder misin ey Kahhar?Tekrarlayarak zihinlere kazıdığım kusurları da siler misin ey Kahhar?

‘’Vehhab’’
Yokluğumda bile beni var sayıp insan eylediğin haldeadımın anılmadığı o zamanlardan beni alıp adımı anılır kıldığın haldeben kardeşimin yokluğunda onu öldürdüm.İsmini önemsediğinönemsettiğincismini el üstünde tuttuğun kardeşimi rezil ettimaşağıladımismini kötüler arasında andım.Hoş göremedim eksiklerini.Sabrımdan ikramda bulunamadım.Sevaplarımı kendi ellerimle yaktım.Müflisim.Sevapça fakirim.Bana kerem eyle ey Vehhab!

‘’Rezzak’’
Hatalarına rağmen rızık vermeyi sürdürdüğün kulunun gıybetini yaptım.Kendi rızkımı ‘’ölü eti’’nden seçtim.İsyanlarına rağmen beslediğin büyüttüğün kardeşimin gıybetini ettim.Bana rızık olarak verdiğin dilimidamağımıdudağımınefesimisesimi israf ettim.Senin rızık verdiğiniben rızık verilmez bir halde gördüm.Rezzak oluşunu itham ettim.Hem de ağzıma ‘’iğrenç’’bir rızık aldım.Beni bundan böyle susmakla rızıklandırır mısın ey Rezzak?

‘’Fettah’’
Benhiç hak etmediğim haldeSen bana varlığın kapılarını açtın.Ama ben varlığımı çirkin işlere adadım.Hiç ummadığım haldebana hayatın imkanlarını açtın.Ama ben hayatımı ölü işler için harcadım.Benhiç bilmediğim haldeSen bana güzelliğin perdelerini araladın.Ama ben nefesimi çirkin sözler için harcadım.Ben hiç farkına varmadığım haldeSen bağlı dilimi çözdünbeni konuşur eyledin.Ama ben gıybetlerimleağzımı faydasız sözler için açtımdilimi iğrenç kelimelere doladım.Pişmanımkendime zulmettimemanet olan varlığımı karanlıklara sattım.Yine hayır için açtırır mısın ağzımı?Güzel sözlere döndürür müsün dilimi?Pişmanlığımdan affına kapılar aralar mısın ey Fettah?

‘’Alim’’
Korkup kendime sakladıklarımı bilirsin Sen.Ben başkalarının bilmesinden daha çok korktum.Senin bildiğini bildiğim haldeçekinmeden gıybet ettimdedikoduya karıştım.Utanıp kendimden sakladıklarımı daçekinip kendime itiraf edemediklerimi de bilirsin Sen.Ben kendimi kendimden utandırdım.Ayıp işlediğimde aynadaki yüzüne bakamadığım adamıSenin en çok da yüzüne nazar ettiğini göre göre çirkin işlere koşturdum.Yalan konuştuğunda kendi kendisiyle göz göze gelemeyen adamıSenin bildiğini bile bile gıybetli sözlere özne yaptım.
Olmadığıduymadığıbilmediği yerlerdekardeşimi gıybetimle aşağılarkengizlice kendimi yücelttiğimi Sen bilirsin zaten.Senin yüceliğini anmaya ayırmam gerekirken dilimidudağımınefeslerimi kendimi yüceltmeye adadım.Pişmanım ey Rabbim!
Güya iyiliğini istermişçesinekardeşimin kusurlarını sayıp dökerkenfarkında olmasam dakendimi kusursuz göstermeye niyetlendiğimi Sen bilirsin zaten.Senin kemalinikusursuzluğunu anlamaya ayırmak gerekirken bilincimikendimi kusursuz bilmeye adadımkendimi beğenmekle oyalandım.Özür diliyorum ey Rabbim.

‘’Kabıd’’
Mülk Senindir.Dilediğince genişletirdilediğince daraltırsın.Daraldığımdagıybete daldım.Başkalarını ezip kendimi sahte genişlikler peydahladım.Senin mülkündeSenin verdiklerinleSenin hoşnut olmadığın işler yaptım.Gıybet için harcadığım nefeslerimi daralt ey Kabıd.
Varlığım Senin elindedir.Dilersen darda koyardilersen ferahlatırsın.Darda kaldığımdagıybete sarıldım.Kendimi üste çıkarıp başkalarını aşağılayarakuğursuz ferahlıklar aradım.Ölüyken diri kıldığın varlığımı ölü sözlere harcadım.Gıybetimle yaptığım intikam hesaplarını aklımdan çıkart ey Kabıd.

‘’Basıt’’
Sen ‘’Sus!’’ dedin diye sustuğumda ferahlık ver bana ey Basıt.Senin bildiğini bilerek çirkin konuşmaktan çekindiğim anları genişlet ey Basıt.
Senin işittiğini bilerek tiksindirici sözleri susturduğum yerleri genişlet bana ey Basıt.

‘’Hafıd’’
Öyle Hafıdsin kialçartırsın gıybetiyle kardeşini tahkir edip kendini tekebbür eyleyeni.
Öyle Hafıdsin kiküçültürsün gıyabında kardeşini küçük düşürüp büyükleneni.
Öyle Hafıdsin kiyokluğa yuvarlarsın varlığını kardeşi hiç yokmuş gibi aşağılayarak gıybet etmekte kullananı.
Öyle Hafıdsin kizillete düşürürsün kardeşinin kusurlarını açık ederek kendisini yücelteni.
Kardeşinin yokluğunu fırsat bilip alçalarak gıybetini yapanlardan eyleme beni.
Kardeşinden korkup gerçeği yüzüne karşı söyleyemeyen ödlekler arasından çıkar beni.

‘’Basir’’
Perdeler Senin görmene perde değil.Perdeler ardında da gördüğünü görecek gözler ver bana.
Kapalı kapıların arkası gizleyemiyor sözlerimi.Kapalı kapıların ardında konuşulanların da açık edildiği günü hesap edecek sözler ver bana.
Kullarını görünen yerlerde utanan bu kulunaSenin her an her yerde gördüğünü görerek yaşama estetiği ver.
Veçhine baka bakahoşnut olmadığın sözleri ısrarla söyleme edepsizliğinden kurtar beni.
Gördüğünü göre görebaşkalarının görmemesine sığınıp inatla nahoş işler yapma hayasızlığından uzak tut bendeni.

‘’Hakem’’
Sen beni varlık ağacının tatlı ve mütebessim meyvesi eylemişkenben nasıl olur daağzıma boş sözleri yakıştırırımnahoş kokulu gıybetleri alırım?
Sen kalbimi sonsuzluğu taşıyan bir çekirdek gibi göğsüme yerleştirmişkenben nasıl olur dafaydasız ve hikmetsizlüzumsuz ve anlamsız sözlere adanırım?
Sen Hakem`sin;her işi hikmetli ve anlamlı eyleyensin.Hikmetinin dili olan konuşmayıanlamın göğü olan kelamıfesatlı ve nifaklı işlere yakıştırdımaffet beni ey Rabbim.
Hakem Sensin;kendimi kendime faydalı eyleyensin.Varlığın zirvesi olan hayatımıhayatımın meyvesi olan aklımıöldürücü ve zehirleyici sözler için harcadımbağışla beni ey Rabbim.

‘’Rafi’’
Beni yokluğun zilletinden kurtarıp varlığın zirvesine oturttuninsan olmakla şereflendirdin.Rafisin sen kişerefini artırırsın başkalarının yokluğunda bile Senden korkup tevazu eyleyenin.Başını göğe eğdirirsin Senin bilmene göre davranarakSenin işitmene göre konuşarak haddini bilenin.
Kulunun işitmesinden çokSenin işitmenden çekindiğim bir yüceliğe eriştir beni.
Yarattığının bilmesindenseSenin bilmenden dolayı sustuğum şerefle şereflendir beni.Senin varlığını her yerde hissedenişittiğini her sözünde bilengördüğünü her bakışında gören yüksekçe bir duyarlılıkla donat beni.

‘’Muizz’’
İzzetim varsaSenin verdiğin kadardır.
Sensiz zilletlere düşeralçaklara uğrarım.
Senin işitmeni kulak ardı ettiğim her yerde zillete düşerim.
Senin işittiğini bilerek susma izzeti ver bana.
Senin gördüğünü göz ardı ettiğim her köşede alçaklara uğrarım.
Senin gördüğünü görerek yaşama lezzeti ver bana.
Senin varlığını hesaba katmadığım odalarda çirkinleşirim.
Seni görüyormuş gibi davranma inceliği ver bana.

‘’Muzill’’
Sana itaat etmeyen kainat dolusu korkular içindedir.Sana boyun eğişim en tatlı sevincimdir.İntikam duygularım kabardığı halde sustuğumdaSana itaatin sevincini tattır kalbime.Seni büyük bilmeyenher şey karşısında küçülmektedir.Nefretim yakamdan tutup gıybete zorladığı haldeSeni yanımda bilerek susmanın lezzetini ver dilime.

‘’Semi’’
Senin işittiğini kimselerin duymadığı yerde de işitecek bir kulak ver bana ey Semi’.
Bana verdiğin kulağıSenin tiksinmemi istediğin sözlere sağır edecek bir kalp ver bana ey Semi’.
Kullarının işitmediği yerde Senin işittiğini bilerek konuşma nezaketi ver bana ey Semi’.Kulaklarıma boş söz ve yalanın erişmediğidilime yalan ve gıybetin değmediği cennet kokulu odalarda ağırla beni.
Sen işitmiyormuşsun gibi dilimi değdirdiğim savruk sözler içindudaklarıma aldığım yalanlar için özürler diliyorum ey Rabbim.


‘’Mümit’’
Nefsimi gıybete yetirme.
Dilimi ayıpları sayıp dökmeye çevirme.
Dudağımı kötü sözlerin ölüsü eyle ey Mümit.

‘’Vahid’’
Nereye dönsem Senin veçhini bulurum.Yüzümü bir Sana döndüğümü biliyorum.Yüzüm yalnız Sana yönelmişkenbaşka yüzlerden çekinerek ikiyüzlü olduğum için özür diliyorum.

‘’Ehad’’
Yüzümün biricikliği Senin eserin.Yüzümü bütün yüzler içinde bi`tane eyler ehadiyetin.
Senin nazarında biriciğim;bi`taneyim.Bu biricik yüze Sen ikiyüzlülüğü yakıştırmadığın haldeben ikiyüzlü olabildim.Bir Sana çevirseydim yüzümüarkadan başkayüze karşı başka konuşan o ‘’iki yüz’’ükendi kendine utanmadan bakamayan bu ‘’kirli yüzü’’kendime yakıştırmazdım.Özür dilerim.

‘’Samed’’
Sen kimseye muhtaç değilsin.Sana bir an bile muhtaç olmamak mümkün değil.
Her şey her an Sana muhtaç.Sensiz bir an bile var olmak mümkün değil.Ben beni Sensiz sandığım yerlerdeSenin izninle var olduğumu unuttum.Senin hiç karşılıksız verdiğin dilidamağıdudağısesinefesi boş sözlere harcadım.Varlığımı bana karşılıksız bahşettiğin halde Senben Seninvarlığıma yakıştırmadığın işler ettim.Affeder misin beni?

‘’Kadir’’
Kudretin olmasa’’kaf’’ ile ‘’nun’’ buluşamaz’’Kün!’’ emri yerine gelmezdi.Kudretin olmasa’’var’’diye bir şey olmaz’’yok’’un yokluğu bile bilinmezdi.Sen ‘’Ol!’’ dedinişte oldu alem.Sözünün her hecesidir cümle alem.Senin bir hecen hatırına var olduğumu unuttumgereksiz ve boş hecelere harcadım nefesimi.Bağışlar mısın beni ey Kadir?

‘’Vedud’’
Sen sevdiğin için bakar yüzler yüzlere.Ben sevdiğin ve sevdirdiğin yüzleri kem sözlerimle karaladım.Senin her an muhabbetle nazar ettiğin yüzlere bir daha bakılmayacakmış gibi çirkinlikler yakıştırdım.
Sen sevdiğin için güneş doğar günlere.Ben o günlere kötü zanlarımla karalar çaldım.Senin her an muhabbetinle nurlandırdığın günlerebir daha yaşanmayacakmış gibi ölü işler bulaştırdım.
Bağışla beni ey Vedud!
Yeniden sev beni.
Sevdir.
Sevindir.
Sevdiğin kardeşimigıybetini etmekten utanacak kadar sevdir bana.
Sevdiğin kardeşime gıybetimi etmekten utanacak kadar sevdir beni.
Severek var ettiğin yüzümügıybet etmekle utandırmaktan utanacak kadar sevdir bana.

‘’Mecid’’
Sen nihayetsiz ulviyetinle birlikte bana sonsuz yakınlığını lutfettiğin haldeben bu zilletimle kardeşimi kendimden uzak gördümgıybetini ettim.
Senin hatırına susmakla yücelt beni.

‘’Bais’’
Kuruyup toz olmuş kemiklerin bile hatırını sayıp ebedi diriltirken Senben Senin dirilttiğin ve diri tuttuğun kuluna toz muamelesi yaptım.Gıybetini edip küçük düşürdüm.Olmadığı yerlerdeduymadığı köşelerde yüzüne kara çaldım.Affet beni.

‘’Şehid’’
Senin şahitliğin susmam için yeterdi bana.Ama ben Senin şahit olduğun kapalı kapılar ardındasırf kardeşim şahit değil diye hoşnut olmadığın sözler söyledim.
Senin işitmen çekinmem için kafi olmalıydı bana.Ama ben Senin duyduğun kuytularda sırf kardeşim duymuyor diye çekinmeden kem sözler ettim.
Şahitliğini azımsadığım için özür diliyorum ey Rabbim.

‘’Hakk’’
Benim hakkım susmakkenhak etmediğim sözler ettim.Kendimi kusursuzbaşkalarını kusurlu ilan ettim.
Benim hakkım tevazu ikenhaddimi bilmedim kibirlendim.Kardeşlerimi küçümserkenkendimi büyük gösterdim.
Haklarımın hepsi Senin yanındadır.Bana haksızlık da edilmiş olsagıybet ederek yeni bir haksızlık üretmekten uzak tut benihak sözlere değdir dilimi.

‘’Vekil’’
Kardeşimin yokluğundaonun adına Sen varsın yanımda.Öyleysenasıl gıybet ettim ben?
Kardeşimin işitmediği yerdeonun yerine Sen işitiyorsun sözlerimi.Sana işittire işittire nasıl çirkin sözler söyledim ben?
Kardeşimin kendini savunamadığı odalardaonun hatırına Sen karşı çıkıyorsun arkasından çekiştirilmesine.O seni kendine vekil ettiği haldehangi cüretle etini kemirdimhakkını yağmaladım ben?
Özür diliyorum ey Vekil

Senai Demirci'nin Sözyangını kitabından
 
Üst