99 Esma 99 Özür - 3

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
‘’Batın’’
Zahirinde günahkar görüneninbatınında nice tövbeler sakladığını göremedim.Dışında ayıplı olanıniçinde nice ayıpsızlıktan daha temiz pişmanlıklar beslediğini bilemedim.Bana şerli görüneningerçekte hayır olabileceğini hesap edemedim.İçimde tanık olduğum ayıplarımbeni dışarıdaki ayıplara kör etmeliydi;göremedim.Gıybetimin içindekendimi kusursuz görme/gösterme niyeti saklıydıkendi kendime bile söyleyemedim.Beni benim gördüğümden önce gören Sensin.Gıybet niyetlerimi temizle içimden.Sen beni benim bildiğimden daha çok bilensin.Gıybete giden tuzakları al içimden.Sen herkese gizli kalırsınhiçbir şey Sana gizli kalamaz.Kardeşime gizli kalıyor diye cesaretlendiğim gıybetlerimiSana da gizli kalıyor sanma uykusundan uyandır kalbimi.

‘’Vali’’
Kuluna her an her yerde arka çıkan Sensin.Kulunun yokluğunda onun hatırını kullarından fazla gözetirsin.Ben kulunun yokluğunu fırsat biliphatırının saymadım.Kulunukulun kendisinden bile fazlasıyla dokunulmaz bilirsin.Kulunonuruna dokunmamı hoş karşılasa bileSen nahoş karşılarsınbundan tiksinmemi beklersin.Kendime Senin koyduğun sınırlar ötesinde haklaryetkiler tanıdım.Kullarının onuruna dokundumhatırlarını hiçe saydım.Affet beni ey Vali!

‘’Müteal’’
Sen bütün yüceliklerden yücesin.Yüceler yücesi Sensin.Kullarına aşağılanmayı ve küçük düşürülmeyi yakıştırmazsın.Kullarına aşağılamayı daküçük düşürmeyi de yasakladın.Yarattıklarını ulvi ve pak hallerde görmek istersin.Ben gıybet ederekhem kullarını aşağıladımhem onlara benim de aşağılanabilecek biri olduğumu ima ettimhem de aşağılayan biri olarak aşağılık bir hale yuvarlandım.’’En güzel kıvam’’datemiz fıtratta yarattığın insanlığımı yere düşürdümçamura bulaştırdımbozdumalçalttım.Beni bu halden çekip alyücelere eriştir yeniden ey Müteal!
Hem sonrakardeşimde gördüğüm kusur Senin ne kadar kusurdan ala ve mukaddes olduğunu anlamam içindi;görmedim.O kusura bakıp Seni yücelteceğimekardeşimi aşağıladım.Kendimde gördüğüm noksanlıklar da Senin kemalini fark etmem içindiSenin kudsiyetini teslim etmem içindi.Kendi kusurlarıma kör oldumbaşkalarının kusurlarını görür oldum.Kendi kusurlarımı görürbaşkalarınınkine kör olsaydımhep Seni tesbih etmeyetakdis etmeye ayırırdım sözlerimi.Ama aldandım.Bari bu aldanışımıbu ağır kusurumu da gördüğüm içinSeni tesbih etmeye yorulan bir dilSenin kusurdan pak ve münezzeh bilen bir kalp ver bana.

‘’Berr’’
İyilik ettiniki dudak bir dil verdin bana.İyilik ettinistemeye bile dilim dönmezkenkonuşur eyledin beni.İyilik ettinkelimelerin kalbine anlamlar koydunheceleri aşklarımızın zinciri eyledin.İyilik ediyorsun her daimnefes veriyorsun bananefesimi alıyorsun benden.İyilik ediyorsunses veriyorsun nefeslerimesözleri çiçekler gibi açtırıyorsun dilimde damağımda.İyilik ediyorsunsessizliğin köklerindenanlamsızlığın çöllerinden Senin katına kadar yükselendal budak serpilen söz ağaçları verdin bana.Ama ben dilimi ve dudaklarımı ölü sözlere sarf ediyorum.Ama ben kelimelerin kalbindeki anlamlara ihanet ediyorumheceleri kirletiyorumharfleri israf ediyorum.Ama ben aldığım nefeslerle kötülükler üretiyorumverdiğim nefesleri çirkinliğe alet ediyorum.Ama ben sesimi tiksindirici işlere koşturuyorumsöz çiçeklerini gıybetlerin ayağı altında eziyorumtiksinti bulaştırıyorum.Ama bensessizlik tarlasına kötülük tohumları ekiyorumanlam ağaçlarının dallarını budaklarını kırıyorum.Beni affeder misin ey Berr?

‘’Tevvab’’
Sen kulunun günahlarını tövbe edinceye kadar görmezden gelirsingizlersinkaydettirmezsin.Ben ise Senin kulunun en önce günahını görür ve gösteririmonu hiç tövbe edemeyeceği bir utanca mahkum ederim.
Sen kulunun isyanlarına karşılık acele etmezpişman olmasını beklerhemen cezalandırmazsın.Ben ise Senin kulunun isyanlarını hemen dilime dolarayıplarımhiç pişman olmayacakmış gibi üzerine yapıştırırım.
Sen kulunayaptığı kötülükleri terk ettiğinde iyilikler yazarsınyüz çevirdiği kötülükleri ‘’unutur’’ yüzüne vurmazsın.Ben ise Senin kulunu tümüyle kötülükten ibaret biliriyiliklerini hiç hesaba katmazkötülüklerini hiç terk etmeyecekmiş farz ederömür boyu kötülüklerle hatırlar ve hatırlatırım.
Gıybetlerimden tövbe edecek fırsat ver bana ey Tevvab.
Gıybetlerimle tekebbür ederek düştüğüm isyanlara pişman eyle beni ey Tevvab.
Terk ettiğim gıybetler içinyüz çevirdiğim dedikodular için bana da iyilikler yaz ey Tevvab.

‘’Müntakim’’
Sen ki mazlumların ah’larını işitirezilenlerin halini görürsün.
Gıybetimle zulmettiğim kardeşimin ah’ını aldım.
Arkadan konuşarak ezdiğim kardeşimin hakkına girdim.
Zalim olduğumu yeni fark ettimezdiğimi şimdi bildim.
İntikamından korkuyorum.
Bağışlar mısın beni ey Müntakim!

‘’Afuvv’’
Sen affedicisin.Ben kardeşimin hatalarını affedilmez buldumarkasından karaladım onu.Benim bu hatam da affedilir mi?
Sen affetmeyi seversin.Ben kardeşimin hatalarını affetmeyi sevseydimarkasından susaryüzüne karşı konuşurdum.Benim bu hatam da affedilecek kadar sevimli mi?
Sen severek affedersin.Ben kardeşimi severek affedebilseydimyüzüne söylediğimi bir de arkasından söylemezdimyüzüne söylerim nasılsa diye arkasından söylenmezdim.
Benim bu hatam da severek affedilmeye değer mi?

‘’Rauf’’
Biliyorum kibiz kullarının üzerine titreyip şefkat edersin.Yokluğumuzda bile hatırımızı sorup var eyleyensin.Bulunamadığımız yerlerdeişitmediğimiz köşelerdebilmediğimiz odalardakötülenmemizeküçük düşürülmemizeaşağılanmamızahepten kötü diye etiketlenmemize razı olmazsın.Kardeşlerimin yokluğunda hatırlarını onlardan ve benden daha çok gözetiyorken Senben Senin olduğunişittiğinbildiğin yerlerde kardeşlerimin onuruna laf etmemeliydimdokunulmazlıklarına dil uzatmamalıydım.Hatalı da olsamisyan da etsemrahmetini üzerimden esirgemeyen Senbeni yine de merhametinle bağışlar mısın?

‘’Malik’ül Mülk’’
Senin mülkündeSenin verdiğin bedeniSenin verdiğin nefesleriSenin verdiğin zamanları Senin hoşnut olmadığınbenim de tiksinmemi istediğin yersizanlamsızfaydasız sözlere sarf ettim.
Senin mülkünden başka gidecek yer yok;bunu bile bile gıybetler ederim.Senin verdiğin bedenle Senin hoşnut olmadığın işler yapmayı terbiyesizlik bilirimhaya ederim.Sen bana nefes verdin diyenefeslerimi Senin kullarını incitmek için tüketmeyi kendime yakıştırmamayıp ederim.Senin bana bahşettiğin sakin saatlerihuzurlu dakikalarıhoşnut olmadığını bildirdiğin işlere ayırmakla hata ettimpişmanlığımı bildiririm.Beni bağışlamanı umarım ey Malik’ül Mülk.

‘’Zü’l-Celali ve’l-ikram’’
Celalinkerem edip kalp verdiğin bu kulunun zanlardan temiz kalmasını ister.
Celalinlutfedip yüz verdiğin bu kulunu ikiyüzlülükten alıkoymak ister.
İzzetinvarlık sofrasına oturtup ikramlarda bulunduğun kullarına nankörlüğü ve kadirbilmezliği yakıştırmaz.
Celalinkelamınla tenezzül edip muhatap seçtiğin kullarından boş laflarfaydasız çekişmelerzehirleyici gıybetler duymamak ister.
Kalbimi zanlarla oyalayıp keremini israf ettim.Kalbini kötülüklerden salim eyleyenlerden eyle beni.
Lutfunla biricik eylediğin yüzüme ikilik bulaştırdımkendisinden utandıracak hale getirdim.Beni yalnız Senin veçhine dönerek konuşanlardan eyle.
Sözüne muhatap ettiğin aklımı lüzumsuz düşüncelerde çarçur ettim.Beni yalnız Seni zikredenlerden eyle.

‘’Muksit’’
DoğruSenin ‘’doğru’’dediğindir.Doğrular Senin emrinle doğrulur.Gıybet ederek ‘’doğru’’nun en çirkinini dilime değdirdim.Her doğruyu söylemek doğru değilmiş;şimdi anladım.
Hak Senin yanındadır.Haklıların hakkı Senin katındadır.Haklı da olsamarkadan konuştuğum için haksızlığa bulaştım.Hakkım Senin yanında olmakmışşimdi fark ettim.
Bana ‘’doğru’’yu eğriltmeyecek bir dil ver ey Muksit.Bana hakkın hatırı için susacak sabır ver ey Muksit.

‘’Cami’’
Kardeşlerimle beni bir aradabir zamanda toplayan Sensin.Hep bir arada olduğumuzu unuttumgıybet ettim.Sonunda huzurunda toplanıp arkasından konuştuklarımla yüzleşeceğimi unuttum.
Dağınık sözleri aklımda toparlayıp ölü nefesleri boğazımda diriltip beni konuşur eyleyen Sensin.Konuşurken Seninle birlikte olduğumu unuttumhoşnut olmadığın sözler söyledimtiksinti verici nefesler alıp verdim.
Unutuş kuyularındanhiçliğin karanlığından tenimi ve ruhumu çekip varlık sahasına süren Sensin.Hoşnut olduğun sözleri en önce benden beklediğiniSenin hatırın için gerektiğinde susmam gerektiğini unuttum.
Beni huzuruna affedilmiş olarak kabul eder misin ey Cami?

‘’Gani’’
Ben Sana muhtacım.Sen bana muhtaç değilsin.Gıybetle kirlettiğim nefeslerimi dilersen kesebilirdin.Nefes alıp vermeye değer gördüğün bu kulunu bağışlayıptemiz nefeslerepak sözlere özne eyler misin?
Ben Sana mecburum.Sen bana mecbur değilsin.İkiyüzlülüklerle işgal ettiğim mülkünüölü sözlere harcadığım bu dili ve dudağıistersen bana çok görebilirdin.Mülkünde yer vermeye değer gördüğün bu kulunudiriltici sözlerehayırlı işlere heveslendirir misin?

‘’Muğni’’
Dilime değdirdiğin sözler desözlere değen dilim de Senin ihsanındır.
Kalbime inen muhabbetler demuhabbetleri özleyen kalbim de Senin ikramındır.
Beni kelamına muhatap ederek zengin eyledin.Hidayetini göndererek beni yalnızlıktan kurtardın.
Yalnız Senin işittiğini bilerek konuşansözünü özüne eşitleyenlerden eyle beni.
Yüzümü ikiyüzlülüktendilimi ‘’ikisözlülük’’ten uzak eyle.
Yalnız Senin yakınlığını bilerek yaşayandudağını kalbine yapıştıranlardan eyle beni.
Kalbimi kötü zanlardandudağımı kalpsiz sözlerden uzak eyle.

‘’Mani’’
Kardeşimin ölü etini seve seve dişleyecek sürçmelerden koru beni.
Gıybete giden yollardan kalbimin ayağını çekdilimin elini tut.
Suskunluğun duraklarında durdur gıybete heveslenen dudaklarımı.
Sabrın serinliğinde yatıştır kin ve nefretlerimidudağımdan sıçrayan kıvılcımları söndür.
Men eylebana dedirtmekardeşimin hatırını bilmeme neler engelse.
Kes sözümükıs sesimitut dilimiuyut öfkemieğer gıybete giderse.

‘’Darr’’
Zarar da fayda da Senin izninledir.Zarara izin vermende bir hikmetledir.
Sen hakkımda zarar murad etmezsinbilirim.Ama ben bana zarar ettirdim.
Ağzımı zararlı sözlere yordum.Dilimi faydasız işlere çevirdim.Kardeşimin sonunda pişmanlığı sebebiyle kar ettiği günahını dilime dolayarak sürekli zarar içinde zarar etmeye mahkum oldum.Şimdi ben de pişmanımgıybetlerimden dönüşümü de bana kar diye yazar mısın?

‘’Nafi’’
Konuşarak zarar ettim.Faydasız sohbetlere katıldım.Dinleyerek hüsrana uğradım.
Karlı suskunluklar ver bana da ey Rabbim.Sevaplı yalnızlıklar ver bana da ey Rabbim.

‘’Nur’’
Her yanımı kuşatan nurunun huzurubeni boş sözlerin sahte tesellilerine tenezzül ettirmemeliydi.Ben Senin beni bildiğini unuttumamansız zulmetlere düştüm.
Yüzümü nereye dönsem bulacağım veçhinin sıcaklığıikiyüzlü sırdaşların avutmasına kandırmamalıydı.Ben Senin bana hep yakın olduğunu unuttumodalarda ışıksız kaldım.
Işığın da gözünü aydın eden nuruna görünmeye yüzüm yok.
Güllerin yüzünü güldüren nurunu görmeye gözüm yok.
Nefeslere nefes veren nurunu söylemeye sözüm yok.
Kendine bakmaktan utanan bu yüzümekendisiyle göz göze gelmekten korkan bu gözlerimedeğdiği nefesleri kirleten bu sözlerime yeniden nur verir misin ey Nur!

‘’Hadi’’
Sözlerin de kıblesi olurmuşbilmezdim.Sen işitmiyormuşsun gibi konuştuklarımın hepsinden tövbe ediyorum.Sözlerimi doğruluğun seccadesinde secde ettirmeye söz veriyorum.
Dudakların da Kabe`si olurmuşbilmezdim.Dudaklarımı Senin razı olmadığın sözlerin etrafında dolandırdığım için özür diliyorum.Dudaklarımı suskunluğun Kabe`siyle tanıştırmaya söz veriyorum.
Nefeslerin de namazı varmışbilmezdim.Senin haram kıldığın sözlere koşturduğum için pişmanımartık vazgeçiyorum.Nefeslerimi her vakit namazda tutacağıma söz veriyorum.

‘’Bedi’’
Hiçliğimi beni var etmeyi dileyerek taçlandıran Sensin.Varlığımı yokluktan çıkarıp süsleyensin.Yok yere konuşmak bana yakışmaz öyleyse…Yalnızlıklarımı yakınlığınla güzelliğe eriştiren Sensin.Yabancılıkları aşinalığa çevirensin.Beni kendimden utandıracak ikiyüzlülükler bana yakışmaz öyleyse...

‘’Baki’’
Senin veçhinden başka her şey helak olucu.Senin veçhine karşı konuşur eyle beni.Helak olucu yüzlerden utandığım kadarSenin veçhinden de utandığım bir haya ile süsle yüzümü.Senin teveccühünden başka teveccüh ve beğeniler gelip geçici.Yalnız Senin beğendiğin ve Senin beğendiklerinin beğendiğine göre yaşayanlardan eyle beni.Gelip geçici gözlerden düşmekten korktuğum kadarSenin ve dostlarının kınamasından korkan bir edeple süsle kalbimi.

‘’Varis’’
Boş konuşmalarımın hepsi Senin katında kayıtlıdır.Faydasız sözlerimin cümlesi Senin yanında yazılmaktadır.Yok yere tükettiğim nefeslerimin hesabı Senin huzurunda sorulacaktır.Boşluğa savurduğum konuşmalarımın uçlarına hayır meyveleri ikram eyle.Sözlerimi göğe doğru yükselen kutlu ağaçlardan eyle.Nefeslerimden ölmüşlere diriltici dokunuşlar nasip eyle.

‘’Reşid’’
Sensin hakiki mürşid.Beni boş sözlerden ve faydasız çekişmelerden uzak tutacak olgunlukla terbiye eyle.Dilimi kalbime değdir.
Senin irşadınla doğrulur eğrilerdoğruya eğilir sözler.Beni dilimin ettiklerinden emin edecek pişmanlıkla terbiye eyle.Kalbimi dilime yetiştir.
Yüzüm hiç Senin gıyabında olmadı.Sana yönelmiş bu yüzü ikiyüzlü eylediğim için utanıyorum.
Sözüm hiç Senin uzağında olmadı.Senin işittiğin bu sözlere yalan ve riya bulaştırdığım için özür diliyorum.

‘’Sabur’’
Sen ki kahrında acelesizsin;lutfunu hemen yetiştirirsin.Ben lutfumdan önce kahrımı yetiştirdim kardeşlerime.Arkalarından çekiştirdim.
Sen cezalandırmakta sabırlısın;affetmek için bahaneler var edersin.Ben ise affımdan önce ceza verdim kardeşlerime.Gıybetlerini yaptımgünahlarını açık ettim.
Sen kulunun hem sevabını hem günahını bilirsinkulunu günahıyla mahkum etmezsin.Ben ise kardeşlerimi hep günahtan ibaret bildim.İyiliklerini hiç hesaba katmadan sırf kötülükleriyle andımandırdım.
Sen hata eden kulunun pişman olmasını beklersinhemen gözden çıkarmazsın.Ben ise kardeşimi ilk hatasıyla yargıladımgıyabında mahkum ettim.Hiç pişman olmayacakmış gibi hep hatasıyla anılır eyledim.
Sen bana sabrederkenben Senin sabrettiğin kullarına sabredemedim.
Onların Senin yanındaki hatırlarının benim yanımdaki hatırlarından çok büyük olduğunu bilemezdim.Haddimi bilemedimSenin önüne geçtim.
Beni de affet ey Sabur




Senai Demirci'nin Sözyangını kitabından
 
Üst