Vitir namazını kılmadığımızda Kaza etmek gerekir mi?

  • Konuyu başlatan Kayıtsız Üye
  • Başlangıç tarihi
K

Kayıtsız Üye

Ziyaretçi
Vitir namazını kılmadığımızda Kaza etmek gerekir mi?

Bazen uyuyakalıyorum ve o gün vitr namazını kılmıyorum. İçimde şüphe kalıyor, kaza etmelimiyim?

Vitir namazının kazası var mıdır; üç senelik kılınmayan vitir namazı nasıl eda (kaza) edilir? Kadınların bulunduğu adada denize girmek caiz midir?
 

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Vakti içinde kılınmayan beş vakit namazın kazası farz, vitir namazının kazası vacip, sünnetin kazası da sünnettir.

Farz bir namazı vaktinde kılmaya eda, vakti geçtikten sonra kılmaya kaza, bozulan bir namazı tekrar kılmaya daiade denir.

Bir namaz ya bile bile kasden kılınmayıp kazaya bırakılır veya bir özürden dolayı kazaya kalır. Bir vakit namazı kasdî olarak kılmayıp kazaya bırakmak büyük bir günahtır. Böyle bir hareketten uzak durmalıdır. Bu çeşit bir hatanın işlenmesi durumunda bir an önce kaza edilmeli, borçtan kurtulmalıdır. Çünkü ölümün ne zaman gelip çatacağı belli olmaz. Ölüm gelip de hazırlıksız yakalarsa âhirete borçlu olarak gidilmiş olur.

Bu şekilde kılınmayan bir namaz her ne kadar kaza edilmekle borçtan kurtulunmuş olunsa da, işlenen günah için ayrıca tövbe istiğfar edip, Allah'tan af dikmek lâzımdır. Bunun için hem kaza, hem de tövbe edilmelidir.

Unutmak, uyku veya meşru bir mazeretten dolayı vaktinde kılınamayan namazlar da hatırlandığı veya meşru özür geçtikten sonra fazla vakit geçirmeden kaza edilmelidir.

Bazı özürler vardır ki, bu hallerde kılınmayan namazlar daha sonra kaza edilmezler. Kadınların âdet ve lohusalık hali, beş vakit devam eden sar'a veya cinnet hali bu çeşit özürlerdendir. Zaten âdet gören ve lohusa olan kadının namaz kılması caiz olmayıp haramdır.
Vakti içinde kılınmayan beş vakit namazın kazası farz, vitir namazının kazası vacip, sünnetin kazası da sünnettir. Kazası farz olan sünnet yalnız sabah namazının sünnetidir. Günün sabah namazı kazaya kalmış ise öğleye kadar kılınınca farzıyla birlikte sünneti de kaza edilir. Öğleden sonraya kalınca sünnet kılınmaz, sadece farz kaza edilir.

Zamanında kılınamayan bazı vakit sünnetleri de daha sonra kılınarak kaza edilir. Meselâ, cemaate yetişmek için öğle namazının ilk sünneti kılınamadığı takdirde, farzı kılıp iki rekât sünnetten sonra ayrıca kılınır. Cuma namazının ilk sünneti hutbeden önce kılınamadığı zaman, yine cumanın iki rekât farzından sonra kaza edilerek kılınır, îki rekât kılınarak yarıda bırakılan öğlenin ve cumanın ilk sünnetleri aynen bu şekilde dört rekât olarak kaza edilir. Bu sünnetlerin dışındaki diğer vakit namazlarının sünnetleri kılınmadıkları zamanlar kaza edilmezler. Meselâ ikindi ve yatsı namazının sünnetleri farzdan önce kılınmadıkları zaman daha sonra kılınmazlar.

Kaza Namazları Nasıl Kılınır?

Vaktinde kılamayıp kazaya kalan namazları altı vakti bulan veya daha çok olan bir kimse kaza namazları arasında bir sıra gözetmediği gibi, kaza namazları ile vakit namazları arasında da bir sıra takibi yapmaz. Namaz kılmanın mekruh olduğu üç kerahet vaktinin dışında istediği ve müsait olduğu her zaman kılabilir. Çünkü kaza namazları için belli bir vakit yoktur. Meselâ, vaktinde kılınamamış olan bir ikindi namazı yatsıdan sonra, bir yatsı namazı da öğleden sonra kılınabilir.

Kaza namazlarını kılarken vakti belirlemeye gerek yoktur. Bu çok zor olacağından kolay olanı yapmak daha uygundur. Bir kaza namazı şöyle niyet edilerek kılınır:

Meselâ: "Vaktine yetişip de kılamadığım ilk öğle namazını" yahut "son öğle namazım Allah rızası için kılmaya niyet ettim." Böylece kazaya kalmış olan namazlar, ya ilk kazaya kalmış olanından başlanmış olur veya en son kazaya kalmış olanından başlanmış olur ki, her iki halde de belli bir düzene göre geçmiş namazlar kılınarak azalmış olur.

Daha kolay olması bakımından "Üzerimde olan bir öğle veya ikindi namazını kaza ediyorum" şeklinde niyet etmek de yeterlidir.

Bir vaktin namazı kaza edileceği zaman önce bir ezan okunur, sonra ikamet getirilerek kılınır. Birden fazla kaza namazı kılınacağı zaman da hepsi için bir ezan kâfi gelirken, her farz namazı için ayrı ayrı ikamet getirmek sünnettir.

Kazaya kalmış olan namazların kaç vakit olduğunu kesin olarak bilemeyen kimse, galip tahminine göre hareket eder. Sayı bakımından tam bir tahmin yapamıyorsa, üzerinde kaza namazı kalmadığı kanaatine varıncaya kadar kılar.

Aynı namazları kazaya kalmış olanlar bu namazı cemaatle kılabilirler. Fakat farklı farklı namazları kılmaya kalkanlar tek bir cemaat olamazlar; ayrı ayrı kılmaları gerekir.

Kaza namazlarını, mümkünse evde kılmayı tercih etmelidir. Şayet bu namazlar mazeretsiz olarak kazaya bırakılmışsa bir günah sayılacağından bunu teşhir etmek uygun olmaz.
(Mehmed Paksu, Açıklamalı İslam İlmihali, Nesil Yayınları, 2002, s. 342 ve 344)

Cevap 2:

Kadınların emin bir bölgede kendi aralarında denize girebilirler. Müslüman bir kadının Müslüman bir kadına olan avret yeri göbek ile diz kapağı arasıdır. Denize girerken göbek ile diz kapağı arasını kapatması gerekir.

Müslüman bir kadının avreti Müslüman olmayan bir kadına nisbetle Hanefî ile Şafiî mezheplerine göre el ve yüzü müstesna bütün vücududur. Maliki ile Hanbelî mezheplerine göre ise diz ile göbek arasıdır.

Bundan dolayı İslâm'ı yaşamak isteyen kimse bir plaj müessesesini kurmak isterse, erkek ve kadınların yerlerini ayrı ayrı tesis etmesi gerekir.

Hem soyunurken hem yüzerken birbirini görmeyecek şekilde kurması icap eder, aksi takdirde vebal olur. Ayrıca hem erkek hem kadınlar için göbekden dize kadar bütün vücudu örtecek kadar bir plaj
elbisesi hazırlatmak lazımdır.

Kadın tarafı için yüksekçe bir duvar çekilmeli ve dışardan görülmeyecek şekilde onlara belli bir saha tahsis edilmelidir ki herhangi bir yerden görülmesinler.

Cevap 3:

Maliki ve Hanbelî mezheplerine göre müslüman olan kadınların gayrı muslini kadınlarla birlikte (diz ile göbek arasını örtmek şartıyla) yüzmelerinde bir sakınca yoktur. Ve onları taklit etmek de caizdir.

(Halil GÜNENÇ, Günümüz Meselelerine Fetvalar II/ 311)
 
Üst