TAŞ İNSAN, TOPRAK İNSAN.
Taşın üzerine ne kadar yağmur yağarsa yağsın fark edemez.
Çünkü, yağan rahmet üzerinden akar gider.
Toprağın üzerine yağan yağmur ise en alt zemine kadar nüfus eder.
Sebebi ise, o halde yaratılmış.
Toprağı düşünün üzerine yağan rahmeti içine alarak çeşitli bitkilerin neşvi neva bulmasına vesile olur.
Taş ise taş olarak kalır.
Sebebi ise o halde yaratılmış.
Bazı insanlar da Taş gibidir.
Ona anlatılan nasihatleri içine alamaz.
Bir kulağından girer ötekisinden çıkar.
Çünkü öyle yaratılmış.
Bazı insanlar da vardır ki, rahmete hasret toprak gibidirler nerede bir dini nasihat duysalar hemen kulaklarını açarlar gelen nasihatleri akıllarına doldururlar.
Onlar da o kıvamda yaratılmış.
Ne mutlu öyle kullara, fakat bunlar ender yaratılmış insanlardır.
H.z. Allah c.c. öyle kullardan olmamızı nasip etsin.
İşte Abdül kadır geylani hazretleri, toprak ilkiyatı ile yaratılmiş insanlara sesleniyor.
Ey kalpler, Ey ruhlar,Ey muradı Allah olanlar.
Allahın kapısına geliniz.
Kalp ayaklarınız ile Allaha koşunuz.
Takva ve tevhid ayaklarınız ile, Allaha koşunuz.
Marifet ayaklarınız ile Allaha koşunuz.
Dünyadaki zühdünüz ile Allaha koşunuz.
Allahtan başkasından alakanızı kesmiş olarak Allaha koşunuz.
Ey oğul, Dünya hayatında akibetinden hiç bir zaman emin olma,
Daima Allaha dayan, Ona güven.
Ömrüme yeminle söylerim ki, eğer böyle yaparsan, Allah seni kendisine yakınlaştırır.
Sana hakikatları öğretir. Seni yedirir içirir.
Sana hakikatların kapılarını açar.
Seni kendi fazl ve yakınlık sofrasına oturtur.
Önüne nimetler serer, buna karşılık da, senin bu hayatta asla eminlik içinde olmamanı ister.
İbni Akilin kardeşi fıkıh alimiydi kendinden çok emindi. Fakat sonradan hıristiyan oldu.
Ve boynunda bir haç hıristiyan diyarlarında dolaşmaya başladı.
Bu sırada kendisini daha evvel tanıyan bir müslüman ona şöyle bir soru sordu.
O fıkıh Alimliğin ve zahitliğin ne oldu.
O da cevaben şöyle dedi.
Kurandan şu bir ayetin dışında, bir şey bilmiyor ve hatırlamıyorum.
Ayeti kerime ise; Biz onların yaptıkları herhangi bir amel ve hareketin önüne geçtik de, bunları saçılmış savrulmuş ve hiç bir değeri olmayan zerreler yaptık. Furkan;23.
Kişinin önce özünü, sonra kalbini, sonra nefsini, sonra da bütün uzuvlarını düzeltmesi gerekir.
Kişinin içi temiz ise dışında bu görünür.
İçi temiz kişiden güzel ve faydalı fiiller zuhur eder.
fakat içi kirli ve menfi duygu temayül ve ihtiraslarından temizlenmemiş kişiden de, kötü çirkin ve zararlı fiil ve hareketler zuhur eder.
Ey her daim Allaha muhtaçlık duygusu içinde bulunan kişi,
Sabırla bekle.
Pek yakında Aziz ve celil olan Allah, sana nazar edecek. Seni yüceltecek,
Sana teveccüh edecek. sana Azamet mülk ve celal libasını giydirecek.
Amin Amin Amin. Vel hamdü lillahi Rabbil Alemin. Allahümme salli alâ seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve Alâ Ali Muhammed.
Kalpteniman.
Taşın üzerine ne kadar yağmur yağarsa yağsın fark edemez.
Çünkü, yağan rahmet üzerinden akar gider.
Toprağın üzerine yağan yağmur ise en alt zemine kadar nüfus eder.
Sebebi ise, o halde yaratılmış.
Toprağı düşünün üzerine yağan rahmeti içine alarak çeşitli bitkilerin neşvi neva bulmasına vesile olur.
Taş ise taş olarak kalır.
Sebebi ise o halde yaratılmış.
Bazı insanlar da Taş gibidir.
Ona anlatılan nasihatleri içine alamaz.
Bir kulağından girer ötekisinden çıkar.
Çünkü öyle yaratılmış.
Bazı insanlar da vardır ki, rahmete hasret toprak gibidirler nerede bir dini nasihat duysalar hemen kulaklarını açarlar gelen nasihatleri akıllarına doldururlar.
Onlar da o kıvamda yaratılmış.
Ne mutlu öyle kullara, fakat bunlar ender yaratılmış insanlardır.
H.z. Allah c.c. öyle kullardan olmamızı nasip etsin.
İşte Abdül kadır geylani hazretleri, toprak ilkiyatı ile yaratılmiş insanlara sesleniyor.
Ey kalpler, Ey ruhlar,Ey muradı Allah olanlar.
Allahın kapısına geliniz.
Kalp ayaklarınız ile Allaha koşunuz.
Takva ve tevhid ayaklarınız ile, Allaha koşunuz.
Marifet ayaklarınız ile Allaha koşunuz.
Dünyadaki zühdünüz ile Allaha koşunuz.
Allahtan başkasından alakanızı kesmiş olarak Allaha koşunuz.
Ey oğul, Dünya hayatında akibetinden hiç bir zaman emin olma,
Daima Allaha dayan, Ona güven.
Ömrüme yeminle söylerim ki, eğer böyle yaparsan, Allah seni kendisine yakınlaştırır.
Sana hakikatları öğretir. Seni yedirir içirir.
Sana hakikatların kapılarını açar.
Seni kendi fazl ve yakınlık sofrasına oturtur.
Önüne nimetler serer, buna karşılık da, senin bu hayatta asla eminlik içinde olmamanı ister.
İbni Akilin kardeşi fıkıh alimiydi kendinden çok emindi. Fakat sonradan hıristiyan oldu.
Ve boynunda bir haç hıristiyan diyarlarında dolaşmaya başladı.
Bu sırada kendisini daha evvel tanıyan bir müslüman ona şöyle bir soru sordu.
O fıkıh Alimliğin ve zahitliğin ne oldu.
O da cevaben şöyle dedi.
Kurandan şu bir ayetin dışında, bir şey bilmiyor ve hatırlamıyorum.
Ayeti kerime ise; Biz onların yaptıkları herhangi bir amel ve hareketin önüne geçtik de, bunları saçılmış savrulmuş ve hiç bir değeri olmayan zerreler yaptık. Furkan;23.
Kişinin önce özünü, sonra kalbini, sonra nefsini, sonra da bütün uzuvlarını düzeltmesi gerekir.
Kişinin içi temiz ise dışında bu görünür.
İçi temiz kişiden güzel ve faydalı fiiller zuhur eder.
fakat içi kirli ve menfi duygu temayül ve ihtiraslarından temizlenmemiş kişiden de, kötü çirkin ve zararlı fiil ve hareketler zuhur eder.
Ey her daim Allaha muhtaçlık duygusu içinde bulunan kişi,
Sabırla bekle.
Pek yakında Aziz ve celil olan Allah, sana nazar edecek. Seni yüceltecek,
Sana teveccüh edecek. sana Azamet mülk ve celal libasını giydirecek.
Amin Amin Amin. Vel hamdü lillahi Rabbil Alemin. Allahümme salli alâ seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve Alâ Ali Muhammed.
Kalpteniman.