Suriye muhalefeti ne istiyor?

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Suriye muhalefeti ne istiyor?
20 Ağustos 2011 Cumartesi 05:30
Ortadoğu'daki farklı başkentlerde uzun süre çalışmış; halen de görevde olan bir diplomatın gözünden Arap sokağının sesini ve beklentilerini dinlemek ilginçti. Arap toplumlarının dünyadan kopuk olduğu; enformasyon bakanlıklarının kontrolündeki medyanın verdiği kuru resmî bilgilerle sokağın yönlendirildiği dönemlerin geride kaldığını söylerken, dünyanın bu değişimi fark edemeyişi karşısında şaşkındı.

Güncel olduğu için daha üzerinde durduğumuz Suriye halkına dair görüşleri de farklı değildi. Bir kere, dünyadaki gelişmeleri yeni iletişim imkânları ve Batı'daki kontakları sayesinde çok yakından takip ediyorlardı. Suriye elitinin dünyadan kopuk olmadığını gösteren bir hadiseyi bizzat kendisi yaşamıştı. Suriye'nin, Türkiye üniversitelerinin tecrübesinden faydalanması için bir toplantı organize edilmişti. Güya Türkiyeli akademisyen ve rektörler bilgilerini aktaracaktı Suriyeli meslektaşlarıyla. Ama çıplak gözle fark edilen gerçek, toplantıda hem alanlarına hem konuştukları yabancı dile hakimiyet bakımından Suriyelilerin daha donanımlı olduğuydu. Bir örnekten hareketle genelleme yapılamaz elbette. Ama başka örnekler de Araplara tepeden bakmanın yanlışlığını gösteriyordu.

Diğer bir gözlemi, Suriyelilerin rejimin kokuşmuşluğunun çok iyi farkında oldukları ve toptan bir değişim dışında hiçbir şeyi kabul etmeyecekleri idi. Ne istedikleri belliydi. Batı'da veya Türkiye'deki gibi herkesin özgür seçimlerde aldığı oya göre temsil edildiği tam demokrasi istiyorlardı. Daha azına razı olmaları, mesela Esed ailesinin ve Baas'ın dominant rolünün korunduğu palyatif reformları kabul etmeleri imkânsızdı.

Aslında son dönemde bölgede yapılan hemen her kamuoyu araştırmasından çok güçlü bir demokrasi talebi çıkmasına ve en önemli Arap ülkesi Mısır'da insanların canları pahasına sokağa çıkarak 30 yıllık Mübarek'i devirmesine rağmen hâlâ Arapların demokrasiyi yürütemeyeceği; hak etmediği gibi ezberleri tekrarlamak tam bir körlük.

Bu ülkelerdeki nüfusun yarıdan fazlasının genç olduğu ve özellikle gençlerin demokrasi konusunda tavizsiz oldukları dikkate alınırsa, neden Bin Ali, Mübarek ve Esed gibi otoriter isimlerin artık şansı olmadığı daha kolay görülmeli aslında. Mesela, Dubai merkezli danışmanlık firması ASDA'A ve Penn Schoen Berland anket şirketinin son araştırmasına göre, 18-24 yaş grubundaki gençlerin yüzde 92'sinin ülkelerinde görmek istediği en önemli yenilik demokrasi idi. Kuveyt, Suudi Arabistan, Mısır, Lübnan, Ürdün gibi ülkeleri kapsayan araştırmadan çıkan sonuç, Tunus ve Mısır'da yaşananlardan sonra demokrasi talebinin daha da arttığı yönünde. Çünkü bir yıl önce yapılan aynı araştırmada, demokrasi için 'çok önemli' diyenlerin oranı yüzde 65 çıkmış. Açık sözlü bir diplomatın tahlilleri ve güçlü demokrasi talebine işaret eden araştırma sonuçlarının ışığında, Batı'nın da bizim de bölgeyle ilgili şablonlardan bir an önce kurtulmamızda fayda var.

Yönetimlerin devrildiği Tunus ve Mısır'ın sorunsuz gül bahçesine dönmediği; önünde aşması gereken birçok engeller olduğu doğru. Libya'daki kaotik durumun sürdüğü de gerçek; Suriye'deki muhalefetin yeterince organize olmadığı da ortada. Ama bu bölgede yaşayan insanların demokrasiyi istemediklerini; hak etmediklerini ve hele bu sisteme ehil olmadıklarını kim söyleyebilir?

Antalya'da geçen ay Suriye muhalefetini bir araya getiren Değişim İçin Suriye Konferansı'ndan çıkan bildiriye bu gözle bakıldığında, muhalefete daha fazla değer verilmesi ve söylediklerine daha çok kulak kabartılması gerektiği ortaya çıkıyor. Çünkü Türkiye dahil bütün dünya, günaşırı insanların öldürüldüğü bir ortamda Esed'e 'reform yap' çağrısıyla zaman kaybederken, Suriye muhalefeti neredeyse 2 ay önce hem de bildirinin ilk maddesinde Esed'in derhal çekilmesini ve anayasaya göre yerine geçecek yardımcısının da bir yıl içinde ülkeyi serbest seçimlere götürmesini istemiş.

Yabancı askerî müdahaleye kesinlikle karşı çıkan muhalefet, Suriye'yi oluşturan Arap, Kürt, Türkmen, Ermeni, Çeçen, Asuri gibi bütün grupları isim isim saydıktan sonra herkesin hakkının anayasayla garanti edileceğini karara bağlamış. Muhalefetin öngördüğü siyasi sistem de tüm soru işaretlerini giderecek kadar net: Milli birlik, sivil devlet, çoğulcu, parlamenter ve demokratik bir rejim.

İnsanların demokrasi talebi, kimine göre emperyalizmin oyunu; kimine göre İran'ı hedef alan hamle; kimine göre BOP senaryosu. Peki bizim nimetlerini yaşadığımız demokrasi, artık Suriyelilerin de hakkı değil mi?
Zaman
 
Üst