Sona yaklaşmanın heyecanı ve hüznü vardı içimde. Peki ya ne kadar hazırlıklıydım? Bir gün mutlaka gelecekti. Ben ise ağustos böceğiyle kanka olmanın pişmanlığını yaşıyordum. İçimden kendi kendime “artık çok geç vasati” dedim. Camı araladım..Gözlerimi ufka diktim. Gün henüz ağarıyordu..Fecrin tazeliğinden bir nefes çektim..Son hazırlıklarımı yapmanın vakti gelmişti..Gitme vakti..
Hüzünlendiğinizi , hatta kiminizin gözlerinden usulca bir damlanın sızıverdiğini, aranızdan soğukkanlılığını koruyabilenlerin ise “Allah ım sen günahlarını affet, mekanı cennet olsun” diye dua ettiğini hissediyorum..Siz yine duaya devam edin ama sandığınız gibi değil durum.. kapıya gelen ölüm değil şimdilik..Okulun son günüydü ve bitirme projesini sunmanın vakti gelmişti.. Her gün spor kıyafetlerle gittiğim okula bugün Contra Volta gibi gidecektim. Ha kim bu john Travolta derseniz yolda yanımdan geçse tanımam ama onun gibi olmuştum bunu hissediyordum işte..En azından annem öyle diyordu..
Sınıfa girdik ve hazırlıkları tamamladık proje arkadaşlarımla..Bilgisayarımı projeksiyon cihazına bağladım..Hocalar ve öğrenciler artık sabırısızlıkla başlamamızı bekliyorlardı..Bir sene boyunca sarfettiğimiz bütün emekler slaytlar halinde akacaktı..Heyecandan bırakın sunum yapmayı can cekişsem su getirin diyecek halim yoktu..Sunuma başlamıştık bir şekilde ve ben hala titreyen dizlerime söz geçiremiyordum..İki lafı bir araya getiremez şekilde fabrikaların eksikliklerinden bahsetmeye başlamışken bir anda sınıfta son ses Allahu Ekber Allahu Ekber.. sesleri yankılandı..Herkes kalakalmış ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ben de dahil..
Seslerin bilgisayardan geldiğini anlamam çok sürmedi..Arkadaş sağolsun uyardı abi Ezan senden geliyor diye. Bilgisayarıma yüklediğim bir program Ezan vakti girince otomatik olarak Ezan okuyormuş meğer.. Sınıfta manevi bir atmosfer oluşmuştu ya da bana öyle geliyordu..Aklıma o anda acaba nasıl karşılanır diye son anda sunuma koymaktan vazgeçtiğimiz fabrikalarda mescid olmasının gerekliliği geldi..Ezan da sunumun bir parçasaymış gibi devam ettim..Mescidin gerekliliğinden bahsederken bütün bu olanlar benim heyecanımı alıp götürmüş, kendimi İftara Doğru programı yapan kırk yıllık televizyoncu Reha Yeprem gibi hissettirmişti. Sunumun bana düşen kısmının sonunda “Ezan-ı Muhammediye de okundu orucumuzu açabiliriz artık” demek geldi dilimin ucuna lakin ramazan ayında olmadığımız ve benim de iftar programı yapmadığım aklıma geldi..Sunumda geri kalan kısmı da neyseki arkadaşlar başarıyla bitirmiş ve bunca emek zayi olmamıştı..
Sunumun sonunda sıcağı sıcağına arkadaşa sordum:
-Sunum nasıldı hafız beğendin mi?
+süperdi çok beğendim çok çalışılmış üzerinde belli ki..
-Ben nasıldım peki Contra Volta gibiydim değil mi?
+O kim Avrupa Birliği dönem başkanı filan mı?
-Nasıl tanımazsın ya Contra Volta işte..
+Yahu kim söylesene yeni bölüm başkanı mı?
-Nasıl bilmezsiniz! Yok mu hani şu filmde oynayan bi tane adam? Annem beni mi kandırıyor yıllardır yoksa söyleyin nolur..Yok mu öyle biri!!!
Hüzünlendiğinizi , hatta kiminizin gözlerinden usulca bir damlanın sızıverdiğini, aranızdan soğukkanlılığını koruyabilenlerin ise “Allah ım sen günahlarını affet, mekanı cennet olsun” diye dua ettiğini hissediyorum..Siz yine duaya devam edin ama sandığınız gibi değil durum.. kapıya gelen ölüm değil şimdilik..Okulun son günüydü ve bitirme projesini sunmanın vakti gelmişti.. Her gün spor kıyafetlerle gittiğim okula bugün Contra Volta gibi gidecektim. Ha kim bu john Travolta derseniz yolda yanımdan geçse tanımam ama onun gibi olmuştum bunu hissediyordum işte..En azından annem öyle diyordu..
Sınıfa girdik ve hazırlıkları tamamladık proje arkadaşlarımla..Bilgisayarımı projeksiyon cihazına bağladım..Hocalar ve öğrenciler artık sabırısızlıkla başlamamızı bekliyorlardı..Bir sene boyunca sarfettiğimiz bütün emekler slaytlar halinde akacaktı..Heyecandan bırakın sunum yapmayı can cekişsem su getirin diyecek halim yoktu..Sunuma başlamıştık bir şekilde ve ben hala titreyen dizlerime söz geçiremiyordum..İki lafı bir araya getiremez şekilde fabrikaların eksikliklerinden bahsetmeye başlamışken bir anda sınıfta son ses Allahu Ekber Allahu Ekber.. sesleri yankılandı..Herkes kalakalmış ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ben de dahil..
Seslerin bilgisayardan geldiğini anlamam çok sürmedi..Arkadaş sağolsun uyardı abi Ezan senden geliyor diye. Bilgisayarıma yüklediğim bir program Ezan vakti girince otomatik olarak Ezan okuyormuş meğer.. Sınıfta manevi bir atmosfer oluşmuştu ya da bana öyle geliyordu..Aklıma o anda acaba nasıl karşılanır diye son anda sunuma koymaktan vazgeçtiğimiz fabrikalarda mescid olmasının gerekliliği geldi..Ezan da sunumun bir parçasaymış gibi devam ettim..Mescidin gerekliliğinden bahsederken bütün bu olanlar benim heyecanımı alıp götürmüş, kendimi İftara Doğru programı yapan kırk yıllık televizyoncu Reha Yeprem gibi hissettirmişti. Sunumun bana düşen kısmının sonunda “Ezan-ı Muhammediye de okundu orucumuzu açabiliriz artık” demek geldi dilimin ucuna lakin ramazan ayında olmadığımız ve benim de iftar programı yapmadığım aklıma geldi..Sunumda geri kalan kısmı da neyseki arkadaşlar başarıyla bitirmiş ve bunca emek zayi olmamıştı..
Sunumun sonunda sıcağı sıcağına arkadaşa sordum:
-Sunum nasıldı hafız beğendin mi?
+süperdi çok beğendim çok çalışılmış üzerinde belli ki..
-Ben nasıldım peki Contra Volta gibiydim değil mi?
+O kim Avrupa Birliği dönem başkanı filan mı?
-Nasıl tanımazsın ya Contra Volta işte..
+Yahu kim söylesene yeni bölüm başkanı mı?
-Nasıl bilmezsiniz! Yok mu hani şu filmde oynayan bi tane adam? Annem beni mi kandırıyor yıllardır yoksa söyleyin nolur..Yok mu öyle biri!!!