Seyyid Muhammed Alewi El Maliki (Kuddise Sirruhu) Hazretlerinin Sesinden Kaside
Seyyid Muhammed Bin Malik Alevi (k.s)
NESEBİ
Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî'nin soyu, baba tarafından Hz Hasan (R.A.) yoluyla, anne tarafından da Hz Hüseyin (R.A.) yoluyla Peygamber Efendimize (Aleyhisselam) ulaşmaktadır. Ayrıca, annesinin soyu, Abdulkâdir Geylânî ile birleşmektedir. Dedelerinden Mevlânâ İdrîs, Emevîler dönemindeki karışıklıktan dolayı Mağrib'e (Fas'a) hicret etmiştir. Orada halk tarafından büyük bir ilgi ile karşılanmış ve kendisine hürmet edilmiştir. Yüzyıllar boyu bu coğrafyada nesilden nesile hizmetlerini sürdürmüşler ve soyları hep hayır ile bilinir olmuştur. Tarihte Seyyidlerin kurduğu ilk ve tek devlet olan İdrisiyye Devleti'ni Fas'ta kuranlar da bu soyun büyükleridir. Yine dedelerinden olan Abdurrahim bin Abdulaziz, Mağrib'ten tekrar Mekke'ye yerleşmiş ve hizmetlerine burada devam etmiştir. Merkezi Fas'ta olan İdrisiyye tarikatinin kurusucu olan büyük velî Ahmed bin İdris hazretleri, Üstâdımızın dedelerindendir.
Her asırda onlar arasında nice büyük alimler, ârifler ve veliler çıkmıştır. Aldıkları ilimlerini babadan dedeye, şeyhten şeyhe senedleri kesilmeden Peygamberimize kadar ulaşarak almışlardır.
Bu soyun fertlerinin Allah yolunda gayretleri de çok üstündür. Sayısız meşakkatlere katlanarak yeryüzünün her yerine dağılırlar ve Müslümanlığın yayılmasına çalışırlar. İslâm'ın Endonezya’ya, Filipinler’e, Malezya’ya, güneydoğu Asya ülkelerine, Güney Hindistan’a, Doğu Afrika sahillerine, ve karşısındaki adalara ilk defa yayılmasında en büyük hisse ve şeref onlara aittir. Bu sebeple bu sayılan ülkelerde Müslümanlar Bâlevî yolları üzere, itikadda ehl-i sünnet ve’l-cemaat üzere, amelde Şafiî mezhebi üzere, ahlak, ilim ve zikir meclislerinde, evrad ve ezkâr okumalarında sûfiyye âdâbı üzerindedirler.
Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî’nin babası, Seyyid Alevî bin Abbas Maliki Hazretleri bu sülalenin diğer büyükleri gibi zamanının en saygın âlimlerindendi ve aynı zamanda Mekke müftülüğü görevini yerine getiriyordu. Onun vefatından sonra, medresede verdiği derslere, üstadımız Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî devam etmiştir. Babasının vefatı sebebiyle Mekke’nin ileri gelen âlimleri şöyle demiştir:
“...Bugün yeryüzünde çok kıymetli ve büyük bir âlimi kaybettik; ancak dostumuz Seyyid Alevî bin Abbas Maliki, kendisinden daha büyük bir âlimi bize emanet ve miras bırakmıştır. Bu emanet, onun oğlu Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî’dir...”
HAYATI ve İLMÎ ŞAHSİYETİ
Seyyid Muhammed bin Alevî Mâlikî Hasenî hazretleri, Mekke’de dünyaya gelmiştir. Henüz 6 yaşında iken hafızlığını tamamlamıştır. İlk öğrenimini, Medresetu’l Felahiye’de bitirdikten sonra, başta Mekke Müftüsü olan babası, Seyyid Alevî bin Abbas Maliki olmak üzere dönemin meşhur alimlerinden ilim tedrîs etmiştir. Bu alimler arasında başlıcaları şunlardır:
Şeyh Hasan Meşhat
Şeyh Yahya Emân
Seyid Muhammed Emin Kütbî
Seyyid Hasan Yemani
Şeyh Sehanfori
Seyid Bekri Şetha
Seyyid Muhammed bin Alevî Mâlikî, bir keresinde talebelerine ilim öğrenme konusunda verdiği nasihatler arasında şunları söylemişti:
“Muhammed bin Alevî, hiçbir ders halkasına hocalarının emri olmadan oturup dinlememiştir. Üstadlarım, hangi dersi almamı istiyorlarsa, onun programını hazırlarlar ve o sıraya göre ders almamı emrederlerdi. Ders alacağım hocamı ve ders konusunu titizlikle seçerlerdi”.
Kendisi hocalarına karşı bu şekilde hürmetli ve bağlı bir talebe iken, hocaları da onu bir nakış gibi işlemişler, Allah’ın bahşettiği güzel ahlak ve üstün zekasını sadece faydalı ilimlerle teçhiz etmeyi amaçlamışlardı. Seyyid Muhammed bin Alevî Mâlikî, hocalarından 7 kıraat ve 4 mezheb fıkhı, tefsir ve hadis konularında icazetler alır.
Daha sonra Mısır’a giderek Ezher üniversitesi Usulu’d-din Fakültesi Hadis bölümünü bitirir. Burada ihtisas ve doktorasını da tamamlar.Bir yandan üniversitede ilim tahsil ederken, aynı zamanda Mısır’daki büyük alimlerden de istifade etmiştir. Muhammed Ticani ve Ezher şeyhi olan Muhammed Âkîl ve Şeyh Haseneyn bu alimlerin başlıcalarıdır. Daha sonra Libya’ya gider. Oradan Fas’a geçer ve buralarda karşılaştığı ve meclislerinde bulunduğu alimlerden de icazetler alır. Öyle ki, karşılaştığı alimler, onun ilminin derinliğini fark ederek teberrükken ders okutup icazetler vermektedirler. Daha sonra Pakistan’a giden Seyyid Muhammed bin Alevî Maliki orada İbrahim Binnuri’nin yanında ders görür. Bu esnada Sühreverdi Tarikatından icazet alır. Oradan Hindistan’a geçer. Hindistan'da Kandehlevi kardeşlerden ders görür. Daha sonra Suriye üzerinden Mekke’ye döner. Mescid-i Haram’da ders vermeye başlar. Diğer yandan Mekke’deki Ümmü-l Kurrâ Üniversitesi’nde Profesör unvanı ile Hadis Kürsüsü Başkanlığı görevine gelir. Bu esnada Rabıta Teşkilatı Genel Sekreteri olur. Bu dönemde Suriye'deki birçok alimi Mekke’ye getirerek onlara dersler verdi ve onların Mekke ve Medine'deki medreselerde ders vermelerini sağladı. Genel Sekreterlik görevinde iken Müslümanları Kur'ân’a yöneltmek amacıyla Uluslararası Kur'ân-ı Kerîm Yarışması tertip eder ve 5 yıl sonra da bu yarışmaya başkanlık eder.
Bu esnada İslam aleminde büyük yankılar uyandıran ve 16 dile tercüme edilen ve ehli sünnetin büyük alimlerinin görüşlerinden oluşan “Mefâhîm“isimli eserini telif eder. Bu eserde, özellikle şefaat, tevessül, teberrük, Peygamber Efendimizin (Aleyhisselam) Kabr-i Şerifi’nin ziyareti gibi konular işlenmekte, konu ile ilgili ayet, hadis ve selefin büyük imamlarının sözleri sunulmaktadır. Ancak bu eser, Suudi Arabistan'daki siyasî otoritenin mezhep görüşleri ile ters düştüğü için Suudî yönetim bundan rahatsızlık duymuştur. Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî bu eseri sebebiyle bir süre hapis hayatı yaşar. O, Medrese-i Yusufiyye’ de iken bir çok Müslüman ülke devlet adamları ve İslam alimleri Suud yönetimine bukararlarından dolayı büyük tepki göstermiş ve onları bu karardan vazgeçirmek için baskı yapmışlardır. Nihayet bu tepkiler neticesinde Suud hükümeti onu Endonezya’ya sürgün olarak gönderir. Orada 1,5 yıl kalır.Ama bu 1,5 yılda talebeleri Endonezya, Malezya ve Singapur'da yüz binlere ulaşmıştır. Bu ülkelerde onun talebelerinin açtığı 90’dan fazla okul, medrese, lise ve üniversitesi vardır.
Daha sonra tekrar Mekke'ye döner ve Rusayfe semtindeki özel medresesini kurar. Mekke'de ilim ve tasavvuf eğitimini başlatır. Bu çalışmasının yanında dünyanın her tarafında özel medreseler, okullar, yurtlar ve Güney Yemen’de bir üniversite onun yönlendirmeleriyle kurulmuştur. Diğer ülkeler arasında Türkiye, Bangladeş Rus devletleri, Yemen, Nijerya, Kenya, Sudan, Fas, Kanada ve özellikle Endonezya ve Malezya ön sıradadır. Bu yoğun çalışma esnasında fıkıh, tefsir, akaid, hadis, tasavvuf, siyer özelliklede günümüzdeki ehli sünnet çizgisi dışına çıkmış mutaassıp akımlara karşı 100'e yakın eser telif etmiştir.
Görüldüğü gibi, Allah’ın Seyyid Muhammed bin Alevî Mâlikî hazretlerin muyesser kıldığı çalışmalar normal bir insanın ömrüne sığmayacak kadar çok ve bereketlidir. Attığı ilim tohumları dünyanın her bir yerinde yeşermiş, çoğalmış ve Allah’ın lutfu ile Ehl-i Sünnet ve-l Cemaat çizgisine kuvvet katmıştır. Sanki “tek başına bir ümmet” olma konusunda bizlere örnek olmaktadır. Allah, başımızdan gözümüzün nuru olan âlimlerimizi eksik etmesin, bizleri onlara lâyık ve bağlı olan lutfettiği kullarından eylesin...âmîn.
Vefatı:
Seyyid Muhammed bin Alevi el-Mâlikî hazretleri, 29 Ekim 2004 cuma sabahı, Ramazan ayının 15. günü ikamet ettiği Mekke'de 63 yaşında vefat etmiştir. Vefatından bir hafta önce, vefat edeceği haberini günlük konuşmaları arasında bazı talebelerine bildirmiştir. Yine vefat ettiği gün, o gün vefat edeceğini bildirmiş ve sabaha doğru son nefesler yaklaşınca, etrafındakilere Yâsîn-i Şerîf okumalarını söyleyip, kendisi de diliyle 'Allah Allah,,...' diye zikretmeye başlamış ve nihayet bu hal üzereyken son nefesini vermiştir.
Seyyid Muhammed bin Alevi el-Mâlikî hazretleri,kendisine verilen vazifelerini bi-hakkın ifa etmiş, emaneti yerine getirmiş ve asıl menziline, Rabbine kavuşmuştur. Hayatıyla bizlere örnek olduğu gibi, ani, sessiz ve mütevazi vefatı ile bizlere ahiretin dünyadan daha önemli olduğunu, son nefese kadar Allah yolunda çalışmak gerektiğini göstermiştir.
Halef Tayini:
Biz evlatları için geriye büyük bir külliyat bırakmış, bununla birlikte vefatından evvel ilim ve irfan hizmetine devam etmesi için kendisi gibi bir ilim ve maneviyat imamı olan evlâdı Seyyid Ahmed bin Muhammed el-Mâlikî'yi kendi yerine halef tayin etmiştir.
Allah, onun makâmını âlî eylesin, ilminden, himmetinden, sırrından ve şefaatlerinden bizleri de nasiplendirsin. Üstadımızın halefi, Şeyh Seyyid Ahmed bin Muhammed bin Alevi el-Mâlikî'ye uzun, hayırlı ve sağlıklı bir ömür nasib etsin... Amîn.
TASAVVUFÎ ŞAHSİYETİ
Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî, ilk tarikatını babası ve şeyhi olan Seyyid Alevî bin Abbas Maliki Hazretlerinden Bâlevî yolu üzere almıştır. Bunun dışında, Kâdirî, Rufaî, Şazelî, Nakşibendî, İdrisî, Ticanî ve Sühreverdî yolları üzerinde de icazet almış, talebelerinin durumlarına göre tüm bu kollardan ders vermeye başlamıştır. Ancak esas yol Bâlevî yoludur. Dünyanın pek çok ülkesinde tüm bu yollardan ders verdiği talebeleri mevcuttur ve onlar da bu kutlu yolda Allah ve Resulullah (Aleyhisselam) aşkı ile çalışarak nefislerini bu yola adamışlardır. Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî hazretlerinin ölçü olarak talebelerine söylediği şu sözü, İslâm tasavvufunun özünü ne güzel ifade etmektedir:
“Evlatlarım, bizim yolumuz, ilim, amel, tebliğ ve zikir yoludur”
Yine başka bir sözünde günümüz tasavvuf erbabının düştüğü duruma dikkat çekerek çözüm yolunu dile getirmektedir:
”...Allah’ın inayeti ile Dünyanın pek çok ülkesini gezip gördük, müslümanlarla tanıştık ve şahit olduk ki; alimlerimiz, ilim öğreniyorlar, ancak İslâm’ın ahlak ve nefis terbiyesi yönünden uzak kalıyorlar. Bununla birlikte tasavvuf ehli de evrâd-u ezkâr yoluna devam ediyor, ancak ilimden nasiplenmiyorlar. Bu her iki durumda da fayda kazanmaktadırlar; fakat İslâm’ın arzu ettiğine göre noksan içerisindedirler. Bizim yolumuz bu ikisini birleştirmek üzere çalışmaktır. Bu sebeple sizler, meclislerinizde edeb derslerinin yanına mutlaka akaid, tefsir, fıkıh, hadis ve siyer derslerini de yerleştiriniz ve iki pınardan da içiniz...Büyüklerimizin söylediği gibi ilimsiz tasavvuf zındıklıktır. Edeb ilminden nasibi olmayan âlim ise ziyandadır”
Eserleri
Birçok çalışmanın yanı sıra, Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî hazretlerinin ömrü birçok kıymetli eserin telifi ile geçmiştir. Eserlerinin içeriği son derece ilmi konularla doludur ve müslümanları Allah, peygamber ve Kur’ân sevgisine davet edip birlik olmaya davet etmektedir. Bununla birlikte itikadî, fıkhî ve ahlakî konularda ehl-i sünnetin görüşlerini Selef-i Salihîn’in dilinden tekrar dile getirmeye gayret etmiştir. Örnek bir davetçi gibi kendisine değil, İslâm’a davet etmiş, eserlerinde, kendi görüş ve düşüncelerine neredeyse hiç yer vermeden, selef-i salihînin görüşlerini aktarmış, ayet ve hadisleri onların açıklamaları ile tefsir ederek, bugün en çok ihtiyacımız olan ilmî itidâli sergilemiştir. Bu mütevazî tavır, eserlerinden herhangi birini okuyan kişiye gayet açık bir şekilde kendisini gösterecektir.
Müslümanlar arasında fitne çıkartabilecek hususlarda son derece dikkatli davranmış, özellikle son birkaç asırda palazlanan müfrit akımlara karşı mücadelesini ilmî ortamda Kur’ân ve Sünnet ışığında deliller getirerek sürdürmüştür.
Eserlerinde yeri geldikçe İslâm’ın kolaylık dini olduğunu ve insanların dini kendi kendilerine zorlaştırmamaları için temel ölçüleri tekrarlamıştır.
Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî hazretlerinin Allah’ın inayeti ve bereketi ile ve bu minvâl üzere te’lîf ettiği 100'e yakın eseri vardır. Bunların hemen hepsi Arapça dışında birçok dillere tercüme edilmiştir. Kendisinin Türkçe’ye tercüme edilmiş eserleri de vardır. Eserlerinin en önemlileri arasında şunlar sayılabilir:
- Mefâhîm Yecibu en Tusahhih
- Ebvâbu-l Ferec
- Muhammed (Aleyhisselam) El İnsânu-l Kâmîl
- Huvallah
- Ve Huve Bi-l Ufuki-l Â’lâ
Üstadımızın bir çok eseri halen Türkçe'ye tercüme edilmekle birlikte, şimdiye kadar tercümesi tamamlanmış bazı eserleri şunlardır:
Kamil İnsan Hz Muhammed (SAV), 'El İnsanu'l Kâmil Muhammed (SAV)'
Akaid, 'Huve Allah'
Ölüye Fayda Veren Ameller, 'Mâ Yenâlü'l Meyyit'
Hadis Istılahında Temel Kaideler, 'Kavâid ve Esasiyye fi İlmi Mustalaha'l Hadis'
En Güzel Örnek Hz Muhammed, 'Kudve-i Hasene'
Cennetin Nimetlerini Hiçbir Göz Görmedi,
Seyyid Muhammed Bin Malik Alevi (k.s)
NESEBİ
Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî'nin soyu, baba tarafından Hz Hasan (R.A.) yoluyla, anne tarafından da Hz Hüseyin (R.A.) yoluyla Peygamber Efendimize (Aleyhisselam) ulaşmaktadır. Ayrıca, annesinin soyu, Abdulkâdir Geylânî ile birleşmektedir. Dedelerinden Mevlânâ İdrîs, Emevîler dönemindeki karışıklıktan dolayı Mağrib'e (Fas'a) hicret etmiştir. Orada halk tarafından büyük bir ilgi ile karşılanmış ve kendisine hürmet edilmiştir. Yüzyıllar boyu bu coğrafyada nesilden nesile hizmetlerini sürdürmüşler ve soyları hep hayır ile bilinir olmuştur. Tarihte Seyyidlerin kurduğu ilk ve tek devlet olan İdrisiyye Devleti'ni Fas'ta kuranlar da bu soyun büyükleridir. Yine dedelerinden olan Abdurrahim bin Abdulaziz, Mağrib'ten tekrar Mekke'ye yerleşmiş ve hizmetlerine burada devam etmiştir. Merkezi Fas'ta olan İdrisiyye tarikatinin kurusucu olan büyük velî Ahmed bin İdris hazretleri, Üstâdımızın dedelerindendir.
Her asırda onlar arasında nice büyük alimler, ârifler ve veliler çıkmıştır. Aldıkları ilimlerini babadan dedeye, şeyhten şeyhe senedleri kesilmeden Peygamberimize kadar ulaşarak almışlardır.
Bu soyun fertlerinin Allah yolunda gayretleri de çok üstündür. Sayısız meşakkatlere katlanarak yeryüzünün her yerine dağılırlar ve Müslümanlığın yayılmasına çalışırlar. İslâm'ın Endonezya’ya, Filipinler’e, Malezya’ya, güneydoğu Asya ülkelerine, Güney Hindistan’a, Doğu Afrika sahillerine, ve karşısındaki adalara ilk defa yayılmasında en büyük hisse ve şeref onlara aittir. Bu sebeple bu sayılan ülkelerde Müslümanlar Bâlevî yolları üzere, itikadda ehl-i sünnet ve’l-cemaat üzere, amelde Şafiî mezhebi üzere, ahlak, ilim ve zikir meclislerinde, evrad ve ezkâr okumalarında sûfiyye âdâbı üzerindedirler.
Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî’nin babası, Seyyid Alevî bin Abbas Maliki Hazretleri bu sülalenin diğer büyükleri gibi zamanının en saygın âlimlerindendi ve aynı zamanda Mekke müftülüğü görevini yerine getiriyordu. Onun vefatından sonra, medresede verdiği derslere, üstadımız Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî devam etmiştir. Babasının vefatı sebebiyle Mekke’nin ileri gelen âlimleri şöyle demiştir:
“...Bugün yeryüzünde çok kıymetli ve büyük bir âlimi kaybettik; ancak dostumuz Seyyid Alevî bin Abbas Maliki, kendisinden daha büyük bir âlimi bize emanet ve miras bırakmıştır. Bu emanet, onun oğlu Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî’dir...”
HAYATI ve İLMÎ ŞAHSİYETİ
Seyyid Muhammed bin Alevî Mâlikî Hasenî hazretleri, Mekke’de dünyaya gelmiştir. Henüz 6 yaşında iken hafızlığını tamamlamıştır. İlk öğrenimini, Medresetu’l Felahiye’de bitirdikten sonra, başta Mekke Müftüsü olan babası, Seyyid Alevî bin Abbas Maliki olmak üzere dönemin meşhur alimlerinden ilim tedrîs etmiştir. Bu alimler arasında başlıcaları şunlardır:
Şeyh Hasan Meşhat
Şeyh Yahya Emân
Seyid Muhammed Emin Kütbî
Seyyid Hasan Yemani
Şeyh Sehanfori
Seyid Bekri Şetha
Seyyid Muhammed bin Alevî Mâlikî, bir keresinde talebelerine ilim öğrenme konusunda verdiği nasihatler arasında şunları söylemişti:
“Muhammed bin Alevî, hiçbir ders halkasına hocalarının emri olmadan oturup dinlememiştir. Üstadlarım, hangi dersi almamı istiyorlarsa, onun programını hazırlarlar ve o sıraya göre ders almamı emrederlerdi. Ders alacağım hocamı ve ders konusunu titizlikle seçerlerdi”.
Kendisi hocalarına karşı bu şekilde hürmetli ve bağlı bir talebe iken, hocaları da onu bir nakış gibi işlemişler, Allah’ın bahşettiği güzel ahlak ve üstün zekasını sadece faydalı ilimlerle teçhiz etmeyi amaçlamışlardı. Seyyid Muhammed bin Alevî Mâlikî, hocalarından 7 kıraat ve 4 mezheb fıkhı, tefsir ve hadis konularında icazetler alır.
Daha sonra Mısır’a giderek Ezher üniversitesi Usulu’d-din Fakültesi Hadis bölümünü bitirir. Burada ihtisas ve doktorasını da tamamlar.Bir yandan üniversitede ilim tahsil ederken, aynı zamanda Mısır’daki büyük alimlerden de istifade etmiştir. Muhammed Ticani ve Ezher şeyhi olan Muhammed Âkîl ve Şeyh Haseneyn bu alimlerin başlıcalarıdır. Daha sonra Libya’ya gider. Oradan Fas’a geçer ve buralarda karşılaştığı ve meclislerinde bulunduğu alimlerden de icazetler alır. Öyle ki, karşılaştığı alimler, onun ilminin derinliğini fark ederek teberrükken ders okutup icazetler vermektedirler. Daha sonra Pakistan’a giden Seyyid Muhammed bin Alevî Maliki orada İbrahim Binnuri’nin yanında ders görür. Bu esnada Sühreverdi Tarikatından icazet alır. Oradan Hindistan’a geçer. Hindistan'da Kandehlevi kardeşlerden ders görür. Daha sonra Suriye üzerinden Mekke’ye döner. Mescid-i Haram’da ders vermeye başlar. Diğer yandan Mekke’deki Ümmü-l Kurrâ Üniversitesi’nde Profesör unvanı ile Hadis Kürsüsü Başkanlığı görevine gelir. Bu esnada Rabıta Teşkilatı Genel Sekreteri olur. Bu dönemde Suriye'deki birçok alimi Mekke’ye getirerek onlara dersler verdi ve onların Mekke ve Medine'deki medreselerde ders vermelerini sağladı. Genel Sekreterlik görevinde iken Müslümanları Kur'ân’a yöneltmek amacıyla Uluslararası Kur'ân-ı Kerîm Yarışması tertip eder ve 5 yıl sonra da bu yarışmaya başkanlık eder.
Bu esnada İslam aleminde büyük yankılar uyandıran ve 16 dile tercüme edilen ve ehli sünnetin büyük alimlerinin görüşlerinden oluşan “Mefâhîm“isimli eserini telif eder. Bu eserde, özellikle şefaat, tevessül, teberrük, Peygamber Efendimizin (Aleyhisselam) Kabr-i Şerifi’nin ziyareti gibi konular işlenmekte, konu ile ilgili ayet, hadis ve selefin büyük imamlarının sözleri sunulmaktadır. Ancak bu eser, Suudi Arabistan'daki siyasî otoritenin mezhep görüşleri ile ters düştüğü için Suudî yönetim bundan rahatsızlık duymuştur. Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî bu eseri sebebiyle bir süre hapis hayatı yaşar. O, Medrese-i Yusufiyye’ de iken bir çok Müslüman ülke devlet adamları ve İslam alimleri Suud yönetimine bukararlarından dolayı büyük tepki göstermiş ve onları bu karardan vazgeçirmek için baskı yapmışlardır. Nihayet bu tepkiler neticesinde Suud hükümeti onu Endonezya’ya sürgün olarak gönderir. Orada 1,5 yıl kalır.Ama bu 1,5 yılda talebeleri Endonezya, Malezya ve Singapur'da yüz binlere ulaşmıştır. Bu ülkelerde onun talebelerinin açtığı 90’dan fazla okul, medrese, lise ve üniversitesi vardır.
Daha sonra tekrar Mekke'ye döner ve Rusayfe semtindeki özel medresesini kurar. Mekke'de ilim ve tasavvuf eğitimini başlatır. Bu çalışmasının yanında dünyanın her tarafında özel medreseler, okullar, yurtlar ve Güney Yemen’de bir üniversite onun yönlendirmeleriyle kurulmuştur. Diğer ülkeler arasında Türkiye, Bangladeş Rus devletleri, Yemen, Nijerya, Kenya, Sudan, Fas, Kanada ve özellikle Endonezya ve Malezya ön sıradadır. Bu yoğun çalışma esnasında fıkıh, tefsir, akaid, hadis, tasavvuf, siyer özelliklede günümüzdeki ehli sünnet çizgisi dışına çıkmış mutaassıp akımlara karşı 100'e yakın eser telif etmiştir.
Görüldüğü gibi, Allah’ın Seyyid Muhammed bin Alevî Mâlikî hazretlerin muyesser kıldığı çalışmalar normal bir insanın ömrüne sığmayacak kadar çok ve bereketlidir. Attığı ilim tohumları dünyanın her bir yerinde yeşermiş, çoğalmış ve Allah’ın lutfu ile Ehl-i Sünnet ve-l Cemaat çizgisine kuvvet katmıştır. Sanki “tek başına bir ümmet” olma konusunda bizlere örnek olmaktadır. Allah, başımızdan gözümüzün nuru olan âlimlerimizi eksik etmesin, bizleri onlara lâyık ve bağlı olan lutfettiği kullarından eylesin...âmîn.
Vefatı:
Seyyid Muhammed bin Alevi el-Mâlikî hazretleri, 29 Ekim 2004 cuma sabahı, Ramazan ayının 15. günü ikamet ettiği Mekke'de 63 yaşında vefat etmiştir. Vefatından bir hafta önce, vefat edeceği haberini günlük konuşmaları arasında bazı talebelerine bildirmiştir. Yine vefat ettiği gün, o gün vefat edeceğini bildirmiş ve sabaha doğru son nefesler yaklaşınca, etrafındakilere Yâsîn-i Şerîf okumalarını söyleyip, kendisi de diliyle 'Allah Allah,,...' diye zikretmeye başlamış ve nihayet bu hal üzereyken son nefesini vermiştir.
Seyyid Muhammed bin Alevi el-Mâlikî hazretleri,kendisine verilen vazifelerini bi-hakkın ifa etmiş, emaneti yerine getirmiş ve asıl menziline, Rabbine kavuşmuştur. Hayatıyla bizlere örnek olduğu gibi, ani, sessiz ve mütevazi vefatı ile bizlere ahiretin dünyadan daha önemli olduğunu, son nefese kadar Allah yolunda çalışmak gerektiğini göstermiştir.
Halef Tayini:
Biz evlatları için geriye büyük bir külliyat bırakmış, bununla birlikte vefatından evvel ilim ve irfan hizmetine devam etmesi için kendisi gibi bir ilim ve maneviyat imamı olan evlâdı Seyyid Ahmed bin Muhammed el-Mâlikî'yi kendi yerine halef tayin etmiştir.
Allah, onun makâmını âlî eylesin, ilminden, himmetinden, sırrından ve şefaatlerinden bizleri de nasiplendirsin. Üstadımızın halefi, Şeyh Seyyid Ahmed bin Muhammed bin Alevi el-Mâlikî'ye uzun, hayırlı ve sağlıklı bir ömür nasib etsin... Amîn.
TASAVVUFÎ ŞAHSİYETİ
Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî, ilk tarikatını babası ve şeyhi olan Seyyid Alevî bin Abbas Maliki Hazretlerinden Bâlevî yolu üzere almıştır. Bunun dışında, Kâdirî, Rufaî, Şazelî, Nakşibendî, İdrisî, Ticanî ve Sühreverdî yolları üzerinde de icazet almış, talebelerinin durumlarına göre tüm bu kollardan ders vermeye başlamıştır. Ancak esas yol Bâlevî yoludur. Dünyanın pek çok ülkesinde tüm bu yollardan ders verdiği talebeleri mevcuttur ve onlar da bu kutlu yolda Allah ve Resulullah (Aleyhisselam) aşkı ile çalışarak nefislerini bu yola adamışlardır. Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî hazretlerinin ölçü olarak talebelerine söylediği şu sözü, İslâm tasavvufunun özünü ne güzel ifade etmektedir:
“Evlatlarım, bizim yolumuz, ilim, amel, tebliğ ve zikir yoludur”
Yine başka bir sözünde günümüz tasavvuf erbabının düştüğü duruma dikkat çekerek çözüm yolunu dile getirmektedir:
”...Allah’ın inayeti ile Dünyanın pek çok ülkesini gezip gördük, müslümanlarla tanıştık ve şahit olduk ki; alimlerimiz, ilim öğreniyorlar, ancak İslâm’ın ahlak ve nefis terbiyesi yönünden uzak kalıyorlar. Bununla birlikte tasavvuf ehli de evrâd-u ezkâr yoluna devam ediyor, ancak ilimden nasiplenmiyorlar. Bu her iki durumda da fayda kazanmaktadırlar; fakat İslâm’ın arzu ettiğine göre noksan içerisindedirler. Bizim yolumuz bu ikisini birleştirmek üzere çalışmaktır. Bu sebeple sizler, meclislerinizde edeb derslerinin yanına mutlaka akaid, tefsir, fıkıh, hadis ve siyer derslerini de yerleştiriniz ve iki pınardan da içiniz...Büyüklerimizin söylediği gibi ilimsiz tasavvuf zındıklıktır. Edeb ilminden nasibi olmayan âlim ise ziyandadır”
Eserleri
Birçok çalışmanın yanı sıra, Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî hazretlerinin ömrü birçok kıymetli eserin telifi ile geçmiştir. Eserlerinin içeriği son derece ilmi konularla doludur ve müslümanları Allah, peygamber ve Kur’ân sevgisine davet edip birlik olmaya davet etmektedir. Bununla birlikte itikadî, fıkhî ve ahlakî konularda ehl-i sünnetin görüşlerini Selef-i Salihîn’in dilinden tekrar dile getirmeye gayret etmiştir. Örnek bir davetçi gibi kendisine değil, İslâm’a davet etmiş, eserlerinde, kendi görüş ve düşüncelerine neredeyse hiç yer vermeden, selef-i salihînin görüşlerini aktarmış, ayet ve hadisleri onların açıklamaları ile tefsir ederek, bugün en çok ihtiyacımız olan ilmî itidâli sergilemiştir. Bu mütevazî tavır, eserlerinden herhangi birini okuyan kişiye gayet açık bir şekilde kendisini gösterecektir.
Müslümanlar arasında fitne çıkartabilecek hususlarda son derece dikkatli davranmış, özellikle son birkaç asırda palazlanan müfrit akımlara karşı mücadelesini ilmî ortamda Kur’ân ve Sünnet ışığında deliller getirerek sürdürmüştür.
Eserlerinde yeri geldikçe İslâm’ın kolaylık dini olduğunu ve insanların dini kendi kendilerine zorlaştırmamaları için temel ölçüleri tekrarlamıştır.
Seyyid Muhammed bin Alevî Malikî hazretlerinin Allah’ın inayeti ve bereketi ile ve bu minvâl üzere te’lîf ettiği 100'e yakın eseri vardır. Bunların hemen hepsi Arapça dışında birçok dillere tercüme edilmiştir. Kendisinin Türkçe’ye tercüme edilmiş eserleri de vardır. Eserlerinin en önemlileri arasında şunlar sayılabilir:
- Mefâhîm Yecibu en Tusahhih
- Ebvâbu-l Ferec
- Muhammed (Aleyhisselam) El İnsânu-l Kâmîl
- Huvallah
- Ve Huve Bi-l Ufuki-l Â’lâ
Üstadımızın bir çok eseri halen Türkçe'ye tercüme edilmekle birlikte, şimdiye kadar tercümesi tamamlanmış bazı eserleri şunlardır:
Kamil İnsan Hz Muhammed (SAV), 'El İnsanu'l Kâmil Muhammed (SAV)'
Akaid, 'Huve Allah'
Ölüye Fayda Veren Ameller, 'Mâ Yenâlü'l Meyyit'
Hadis Istılahında Temel Kaideler, 'Kavâid ve Esasiyye fi İlmi Mustalaha'l Hadis'
En Güzel Örnek Hz Muhammed, 'Kudve-i Hasene'
Cennetin Nimetlerini Hiçbir Göz Görmedi,
Moderatörün son düzenlenenleri: