Şaban Şerîf Ve Beraat Kandili

ma'vera

Emektar
Özel Üye
ŞABAN-I ŞERİF ve BERAT KANDİLİ

Şaban-ı Şerif ve Fazileti: Hicrî ayların sekizincisi ve mübarek üç ayların ikincisi olan Şaban'ın kelime manası; çokça dallanıp budaklanarak büyüyüp gelişen demektir. Şaban ayının bu ismi almasının sebebi, Enes (r.a.)’ın Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet ettiği şu hadîs-i şeriftir: ‚Şaban ayına bu ismin verilmesinin sebebi; bol hayırlar, onda, oruç tutan kimse Cennet’e girinceye kadar dallanıp budaklandığı içindir.‛(Câmiü’s-Sağîr) Yani bu ayda oruç tutan kimse için hayırlar o kadar bollaşır ki, bu hayır tıpkı Cennet’e girinceye kadar dallanıp budaklanan bir ağacı andırır. Şaban ayının Araplar arasındaki eski adı ‘Azil’ olmakla birlikte onlar, Şaban ayına ‚Şehrullâhi’l-Muazzam‛, ‚Şehru'l-Kerâme‛ ve ‚Şehru'l-Kasîr" de demişlerdir. Şaban ayında, İslâm tarihi açısından önemli olaylar gerçekleşmiştir. - Hicretin ikinci yılında kıblenin Mescid-i Aksâ'dan Mescid-i Haram'a çevrilmesi, - Ramazan orucunun farz kılınması, bunlardan birkaçıdır. Berat gecesinin bu ayın on beşinci gecesine isabet etmesi ise bu aya ayrı bir ulviyet kazandırmıştır. Şaban ayının diğer aylardan üstünlüğü, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in diğer peygamberlere üstünlüğü gibidir. Bir hadîs-i şerifte şöyle buyrulmuştur: "Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır."(ed-Deylemî) Ayrıca Efendimiz (s.a.v.); "Şaban, günahları temizleyendir."(ed-Deylemî) buyurarak bu ayın kadrini yüceltmiştir.
Şaban Ayında Oruç Tutmanın Fazileti Hakkında Varid Olan Hadîs-i Şerifler: Bu ayda oruç tutmanın fazileti ile ilgili pek çok hadîs-i şerif vârid olmuştur.


Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v.)’e; "Ramazan’dan sonra hangi oruç daha faziletlidir?" diye soruldu. Buyurdu ki: "Ramazan’ı tazim için (tutulan) Şaban (orucu)!" Tekrar soruldu: "Hangi sadaka daha faziletlidir?" "Ramazan’da (verilen) sadaka!" cevabını verdi."(Tirmizî, Zekat 28)

Hz. Üsâme (r.a.) anlatıyor: Ey Allah'ın Rasûlü! Şaban ayında tuttuğun kadar başka aylarda oruç tuttuğunu göremiyorum (sebebi nedir?)" diye sordum. Şu cevabı verdi: "Bu, Receb'le Ramazan arasında insanların gaflet ettikleri bir aydır. Hâlbuki o, amellerin Rabbü’l-âlemîn'e yükseltildiği bir aydır. Ben, oruçlu olduğum halde amelimin yükseltilmesini istiyorum."(Nesâî, Savm 70)

Ümmü Seleme (r.anhâ) anlatıyor: ‚Ben, Rasûlullah (s.a.v.)'in Şaban ve Ramazan dışında iki ayı peş peşe tam olarak oruçla geçirdiğini görmedim."(Tirmizî, Savm 37)


Hz. Âişe (r.anhâ) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v.) (bazen) oruca öyle devam ederdi ki, ‚(Bu ay) hiç yemeyecek" derdik. Bazen da öyle devamlı yerdi ki, "(Bu ay) hiç tutmayacak" derdik. Ben, O’nun Ramazan dışında bir ayı tam olarak tuttuğunu görmedim. Herhangi bir ayda Şaban ayında tuttuğundan daha fazla tuttuğunu da görmedim."(Buharî, Savm 52)

Abdullah b. Ebî Kays, Âişe (r.anhâ)'nın şöyle dediğini işitmiştir: Ayların, Rasûlullah (s.a.v.)'e en sevimlisi Şaban ayını oruçla geçirmekti. Sonra onu Ramazan’a ulardı.(Ebû Dâvûd, h.no: 2431)


Berat Gecesi ve Fazileti: Cenâb-ı Allah, mekânlar içinde mukaddes mekânlar, zamanlar içinde mukaddes zamanlar yaratmıştır. Zaman, Allah’ın insanlara nasip ettiği en kıymetli şeydir. Değersiz ve uğursuz zaman yoktur; ancak daha kıymetli veya daha değerli zaman vardır. Nasıl ki tüm peygamberler Allah’ın elçisi olarak eşit, aralarında peygamberlik görevi olarak fark yok; ancak bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) hepsinden değerli ise, aynen bunun gibi bütün zamanlar kıymetli ve değerlidir; ancak bazı gün ve geceler daha kıymetlidir. Dinimizde özel bir yeri olan mübarek gecelerin ihyası, biz Müslümanların, Rabb'imize karşı kulluk vazifelerini kâmilen yapıp yapmadığımız hususunda kendimizi bir muhasebeye çekme fırsatı ve görevlerimizi yeniden hatırlatma imkânı bulmamız noktasında büyük bir öneme haizdir. Bu gecelerden birisi de şâban ayının on dördünü on beşine bağlayan gece yani Berâet Gecesi'dir.

Berat Kelimesinin Manası:
Berat lügatte; borçtan, hastalıklardan, suç ve cezadan kurtulmak, nişan, şehadetname, ferman
manalarına gelir.
Istılahta ise; günahlardan kurtulmak, manen temize çıkmak, ilâhî af ve rahmete ulaşma
demektir.
Bu gecenin, gemilerden haraç alan memurun, haracı aldığına dair bir beraat (vesika-makbuz)
yazıp vermesinde olduğu gibi, Allah Teâlâ'nın bu gecede Mü'minler için, böyle bir vesika
yazdığından dolayı, Leyle-i Beraat adını aldığı söylenmiştir.

Bu Gecenin Diğer İsimleri:
Bu geceye;
1. Bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle "Mübarek Gece";

2. İşledikleri hata, kusur ve günahları itiraf edip Cenâb-ı Hakk’a tevbe ve istiğfarda bulunan
Müslümanların ilâhî rahmete nail olup affedilecekleri umulduğu için "Berat Gecesi";

3. Kulların ilâhî rahmet ve ihsana kavuşmaları nedeniyle "Rahmet Gecesi";

4. Geçmiş bir senelik ameller Mevlâ’ya arz edilip gelecek bir senelik ameller de kaydedildiği
için ‚Sakk (döküman) Gecesi‛ gibi adlar verilmiştir.
Berat Gecesine İşaret Eden Duhân Sûresi 3. Âyette Geçen “Mübarek Gece”Nin İzahı:



(Hâ Mîm. Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz
biz insanları uyarmaktayız. Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt edilir.
Şüphesiz Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak
biz peygamberler göndermekteyiz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir, eğer kesin olarak
inanıyorsanız.

(ed-Duhân, 44/1-7)

Bu âyet-i kerimelerde geçen “mübarek gecenin” hangi gece olduğu hususunda ihtilaf vardır.
Âlimlerin çoğunluğu bu gecenin ‚Kadir gecesi‛ olduğunu ifade etmişlerdir. Diğer bir grup
âlim ise mübarek gecenin Şaban ayının 15. gecesi olan ‚Berat gecesi‛ olduğunu söylemişlerdir.
Âlimlerin bu şekilde ihtilafını zikrettikten sonra Fahreddin Râzî şunları kaydetmektedir:
“Denilmiştir ki; Kur'ân'ın, Levh-i Mahfuz'dan indirilmesine Berat gecesinde başlanıp, Kadir
gecesinde bitirilmiş; müteakiben rızıklarla ilgili nüshanın Hz. Mîkail'e; harb, zelzele, yıldırım ve yere geçirmek
hadiseleriyle ilgili nüsha, Hz. Cebrail'e; âmellerle (yani yapılacak işlerle) ilgili nüsha en yakın göğün vazifelisi olan İsrafil'e musibetlerle (ölümlerle) ilgili nüsha, ölüm meleği (olan Azrail'e) verilmiştir.”(F. Râzî, Tefsîr-i Kebîr, bkz. Duhân sûresinin tefsiri)
Elmalılı Hamdi Yazır ise bu âyetlerin tefsirini yaparken şu izahlarda bulunmuştur:
“Eğer dersen; „Kur'ân'ın bu gecede indirilmesinin mânâsı nedir?‟ Derim ki; şöyle dediler:
Yedinci semadan dünya semasına bir cümle olarak (toptan) Levh'ten dünya semasına indirildi ve Cebrail (a.s.) sefereye (yazıcı meleklere) imlâ etti, sonra da Peygamber'e yirmi üç senede kısım kısım indiriyordu.
Keşşâf'ın Kur'ân'ın inişi hakkındaki bu son beyanı, bu gecenin Berat gecesi olduğunu söyleyenlerin görüşüne uygun düşmüş oluyor. Çünkü Kadir gecesinde ilk kez Peygamber'e indirilmeye başlanmıştır.

Onun için Kâdî ve Ebu's-Suûd şöyle demişlerdir: "İlk defa o gece indirilmeye başlandı. Veya o gece cümleten (toptan) Levh'ten dünya semasına indirildi ve Cebrail (a.s.) sefereye (yazıcı meleklere) imlâ etti, sonra da Peygamber'e yirmi üç senede kısım kısım indiriyordu."

Fahruddin Razî de şöyle kaydetmiştir: Rivayet olunur ki: Atıyye-i Harûrî, İbn-i Abbâs Hazretlerinden
"Gerçekten biz onu kadir gecesinde indirdik."(el-Kadr, 97/1) ifadesi ile "Gerçekten biz onu mübarek bir gecede indirdik."(ed-Duhân, 44/3) ifadesini şöyle sordu:

Yüce Allah, Kur'ân'ı ayların hepsinde indirmiş iken bu nasıl sahih olur?”
İbn-i Abbâs (r.a.) Hazretleri de dedi ki:

Ey İbn-i Esved! Ben helak olsam da (ölsem de) bu nefsinde kalsa, cevabını da bulamazsan helak olacaktın. Kur'ân cümleten (toptan) Levh-i Mahfuz‟dan Beyt-i Ma'mâr‟a indi ki o, dünya semasıdır. Sonra onun arkasından olayların çeşitlerine göre, durumdan duruma nazil oldu. Demek ki, Kur'ân'ın bir toptan inişi, bir de kısım kısım inişi vardır. Toptan inmesi bir defada olmuştur. Buna daha çok "İnzal" deyimi uygundur. Kısım kısım inmesi de Peygamber'e azar azar yirmi üç senede olmuştur. Buna da "Tenzil" deyimi uygundur. Bunların aynı manada kullanıldıkları yadırganmadığı gibi, "tenzil"in her necmi (kısım kısım inmesi) ayrıca düşünüldüğü zaman yine "inzal" denilmek uygun olacağından birinin bir gecede birinin de diğer gecede olması iki rivayetin uzlaştırılmasına daha uygun gelecektir. Şu halde "mübarek gece"nin "Berat gecesi" olması, "Gerçekten biz onu kadir gecesi indirdik."(el- Kadr, 97/1) buyrulmasına aykırı olmayacaktır.(Elmalılı Hamdi Yazır, bkz. Duhân sûresinin tefsiri) Bu izaha göre âlimler arasında “mübarek gece”nin tayini hususunda meydana gelen ihtilaf çözülmüş olmaktadır.


rehberdergisi
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

sahasan

KF Ailesinden
Özel Üye
Beraat Gecemiz Mübarek Olsun.

Bir yevmiye içinde bir sene saklı,
Bire yirmi bin veren buğday başaklı,
Hele yeni bulmuşken mizanlı aklı,
Atıp saçmaya var mı "Berat" ın?
 
Üst