Peygamberimizin Hayvanlara Merhameti

_HAMZA44_

Tecrübeli
PEYGAMBERİMİZİN HAYVANLARA MERHAMETİ
Âlemlere rahmet olarak gönderilen ve bir merhamet denizi olan Sevgili Peygamberimizin şefkat ve merhameti sadece insanlara mahsus değildi. Hayvanları da kapsıyordu. Çünkü, onlar da can ve ruh taşıyordu.

Peygamberimiz, Cahiliye Araplarının bu konudaki çirkin âdetlerini de kökünden kazıdı. Hayvanların da merhamete muhtaç olduklarını öğretti.

Araplar, hayvanlara çok kötü ve merhametsizce hareket ederlerdi. Canlı hayvanları ok atışlarında hedef dikerler, kendi hayvanlarını diğerlerinden ayırmak için kulak ve kuyruklarını keserler, hatta dağlarlardı. Çölde acıktıkları zaman canlı devenin hörgücünü yarıp bir parça yağ çıkararak pişirip yerler, susadıkları zaman da hayvanın damarını keser, bir miktar kan alırlar, tekrar dikerlerdi.

Peygamberimiz bütün bu alışkanlıklardan onları vazgeçirdi. Hayvana bir işaret konulsa bile, en az acıyacak yere konulmasını tavsiye etti.

Peygamberimiz hayvanlara fazla yük vurulduğunu, aç ve susuz bırakıldıklarını veya bünye ve yaratılışlarına aykırı bir işte kullanıldıklarını görünce, bunu yapmamalarını söylerdi.

Peygamberimiz insanlarla konuştuğu gibi, aynı şekilde hayvanların dilini de anlardı. Onlarla konuşur, dertlerini ve şikâyetlerini dinlerdi. Çünkü hayvanlar Peygamberimizi tanırlardı.

Temim ed-Dârî anlatıyor:

"Peygamberimizle birlikte oturuyorduk. O sırada bir deve koşarak geldi. Peygamberimize yaklaştı. Başı ucunda durdu. Bunu gören Peygamberimiz:

"Ey deve sakin ol. Doğru söyle, doğru söylersen senin yararınadır, yalan söylersen zararına olur. Hem de Allah bize sığınanı güvende kıldı, artık sen güven altındasın. Bize sığınan mahrum kalmaz' buyurdu.

"Biz, 'Yâ Resulallah, bu deve ne diyor?' dedik.

"Sahipleri onu kesip etini yemek istemişler. O da kaçmış, Peygamberinize sığındı' buyurdu.

"Biz bunları konuşurken devenin sahipleri koşarak geldiler. Deve onları görünce tekrar Peygamberimizin yanına sokuldu. Korunmasını istedi. Bunun üzerine adamlar:

"Yâ Resulallah, bu bizim devemizdir. Üç gün önce kaçtı. Onu arıyorduk. Sonunda yanınızda bulduk' dediler.

"Peygamberimiz: 'Ama o sizden çok fena şikâyet ediyor' deyince:

"Ne diyor, yâ Resulallah?' diye sordular.

"O yanınızda güven içinde büyümüş, gelişmiş. Üzerinde yıllar boyu yaz aylarında otlu ağaçlı ülkelere, kış aylarında sıcak memleketlere yük taşımışsınız. Büyüdükten sonra ondan yavru almak istemişsiniz. Allah ondan size bir sürü deve nasip etmiş. Bolluk senesi gelince onu kesip etini yemek istediniz değil mi?'

"Doğru yâ Resulallah. Vallahi böyle oldu' dediler.

"Peygamberimiz:

"Sahiplerine bu şekilde güzelce hizmet verenin mükâfatı bu mudur?' deyince;

"Yâ Resulallah, onu gerçekten kesmeyeceğiz' dediler.

"Peygamberimiz, 'Yalan söylediniz. O size sığındı, yardım istedi, kabul etmediniz. Ben ise sizden daha merhametliyim. Allah münafıkların kalbinden merhameti çıkarmış, mü'minlerin kalbine koymuştur' buyurdu ve deveyi onlardan yüz dirheme satın aldı, sonra da deveye döndü:

"Ey deve, haydi git, Allah rızası için serbestsin, sana kimse dokunamaz' buyurdu.

"Deve, Peygamberimizin başının üzerine eğildi ve dua eder gibi yaptı. Peygamberimiz de; "Âmîn' dedi.

"Deve tekrar dua etti. Peygamberimiz yine:

"Âmîn' dedi.

"Sonra tekrar dua etti. Peygamberimiz yine:

"Âmîn' dedi.

"Dördüncü kez dua edince Peygamberimiz ağladı.

"Yâ Resulallah, bu deve ne diyor?' diye sorduk.

"Peygamberimiz şöyle buyurdu:

"Ey Peygamber, Allah İslâmdan ve Kur'ân'dan size hayırlar versin' dedi. 'Âmin' dedim.

"Sonra 'Siz beni rahat ve huzura kavuşturduğunuz gibi, Allah da kıyamet gününde ümmetini korkudan kurtarsın, rahat ve huzura kavuştursun' dedi. 'Âmîn' dedim.

"Daha sonra, 'Allah ümmetinin kanını düşmanlarından korusun' dedi, 'Âmîn' dedim.

"Daha sonra da, 'Allah ümmetinin helak oluşunu aralarında fitne fesat çıkararak birbirine silah çekmede kılmasın' deyince ağladım. Çünkü ilk isteklerini ben de Allah'tan istedim, Allah isteklerimi kabul etti, onları bana verdi. Son istediğini ise vermedi. Cebrail, Allah'tan ümmetimin birbirlerine silâh çekerek helak olacağı haberini getirdi. Olacakları kalem böyle yazmış. Allah'ın takdiri değişmez."

Peygamberimiz, hayvanların aç susuz bırakılmasına hiç razı olmazdı. Bir gün açlıktan karnı sırtına geçmiş bir deve gördü. Sahibini bulup ikaz etti:

"Hayvanlarınız hususunda Allah'ın sizi azaba çarptıracağından korkunuz."

Arapların eskiden beri yaptıkları bir âdetleri daha vardı ki, hayvanın sırtını hitap kürsüsü olarak kullanırlardı. Peygamberimiz bu âdeti de yasakladı ve şöyle buyurdu:

"Allah bu hayvanları, ancak güçlükle gidebileceğiniz yere kolayca gidebilmeniz için sizin emrinize verdi. Ayrıca yeryüzünü de yarattı. Diğer ihtiyaçlarınızı onların üstünde giderin."

Keyfi olarak hayvanlara, bilhassa kuşlara yapılan eziyetleri Peygamberimiz hiç hoş karşılamaz, onların hakkına dikkat edilmesini isterdi.

Bir sefer esnasında Sahabîler bir kaya kuşu gördüler. Yanında iki de yavrusu bulunuyordu. Birisi gidip yavrularını aldı.

Anne kuş gelip başlarıfont-family: "Comic Sans MS"'>1.Dobra Konuþanlar: Bunlar fikirlerini doðru sözlülükle ortaya koyarlar. Aldatma eðilimleri veya saklayacaklarý konularý yoktur. Her toplantýda deðerini koruyan kiþilerdir.

2.Mazlumlar: Bu tip insanlar her þey kötüye giderken havanýn yumuþamasýnda ve sorumluluk kabul etmede çabuk davranýrlar. Buradaki tehlike, bu tip kiþilerin suçu çok çabuk kabullenmeleridir.

3.Þüpheciler: Bunlar kendi fikirlerini kendilerine saklarlar veya herkes gittikten sonra düþüncelerini sadece patronla paylaþýrlar

4.Grup liderleri: Bu tip þahýslar þu sözü söyleyerek iyi bir güce sahip olmuþlardýr. ‘Evet siz haklýsýnýz. Ben þimdiye kadar bu þekilde düþünmemiþtim’.

5.Hatipler: Bunlar konuþmaya yumuþak bir þekilde baþlarlar ve yavaþ yavaþ havaya girerler. 15 dakika sonra kulaklarýnýzýn dibinde saldýrmaya devam ederler ve bilginizle alay etmeye baþlarlar. Herkesten fazla çalýþtýklarý, sizden fazla kendilerine kabul ettirmek istedikleri yönünde bir etkilenmeyle karþýlaþýrsýnýz.

6.Tartýþma taraftarlarý: Bunlara göre herþey tartýþýlabilir. En güzel yanlarý inatçý avukatlar gibi doðruyu bulmaya çalýþmalarý, en kötü yanlarý ise çok fazla zaman harcamalarýdýr.

7.Yok ediciler: Bu tip þahýslar birinin fikrine, projesine veya egosuna saldýrmadýkça rahat edemezler.

8.Uykucular: Toplantý boyunca koltuklarýna yaslanýrlar, ayaklarýný öne doðru uzatýrlar ve güzel bir uzun oturuþ örneði oluþtururlar. Bunlarla sadece koridorlarda veya hiç koltuk bulunmayan odalarda görüþün.

9.Tecrübeliler: Bunlar kendilerini geliþtiren ve insanlarý yönetme konusunda yeteneði olan zeki ve bilgili þahsiyetlerdir.

BÖLÜM IV

STRES

‘Pas demiri, stres de insaný sessiz sessiz yer bitirir’.F. Gülen Hocaefendi

Stres, insanlarý bunalýmlý, sýkýntýlý, saldýrgan hale getiren organizmayý zarara sokucu bir illet konumundadýr.

Stresli Kiþilik Özellikleri:

1.Aþýrý hýz ve hareketlilik, yeme, içme, konuþma, yürüme ve bunun gibi eylemler öteki insanlara göre oldukça hýzlýdýr.

2.Genel olarak sabýrsýzdýrlar, acelecidirler.

3.Ayný anda iki veya daha çok iþi düþünme ya da yapmak da bu kiþilerin özellikleri arasýndadýr.

4.Birkaç saatlik bir dinlenme aný veya bir tatil bu kiþilerde suçluluk duygusu oluþturur.

5.Bu kiþiler rekabetten korkmaz ve inatçýdýrlar.

7.Çevresindeki güzellikler ve ilginç þeyler bu tür davranýþ biçiminin aðýr bastýðý bireyler için çok anlam taþýmazlar ve hatýrlanmazlar.

8.Bu tip insanlar iþ yaþamýný, baþarýlarýný ve olaylarý sürekli olarak rakamlarla anlatmaya çalýþýr.

9.Bu tip davranýþ birimi sürekli titrek ve sinirli hareketlerle de çevreye yansýr.

10.Gerilim yaþamlarýnýn bir façasýdýr.

Stresi Azaltma Teknikleri:

Stres, insanýn dýþýndaki þartlardan ve içinden dünyaya bakýþ biçiminden kaynaklanmaktadýr.

a-Kendini deðiþtirme: Stresli bir insan iseniz öncelikle hayatýnýzý, alýþkanlýklarýnýzý gözden geçiriniz, deðiþmeye çalýþýnýz.

b-Gevþeme cevabý: Stres tepkisi sýrasýnda beden kimyasýnda deðiþmeler meydana geldiði ve bazý kimyasal maddelerin salgýlandýðý bir durum olduðu bilinmektedir. Gerçekten gevþemeyi baþarmýþ bir insanýn solunumu derin ve rahat, ve ayaklarý sýcak ve alný serindir. Bu durumdaki kaslarý gevþemiþ, hormonal dengesi saðlanmýþ ve beden metabolizmasý yavaþlamýþtýr.

Stres ilacý:

Kadere teslimiyyet içinde tevekkülle yaþayan, hayatýn yüce rehberi prensiplerine göre tanzim eden, ruhun ve kalbin ihtiyaçlarýný ihmal etmeyen, iç-dýþ organizmayý hýfzý’s-sýhha ölçülerinde koruyan istikamet insanlarý için stres mevzubahis deðildir.

Bu tür huzur insanlarýn da çile, meþakkat, kafa sancýsý, beyin-kalp hafakanlarý, ýzdýrab, Allah korkusu, mes’uliyyetin aðýr baskýsý belki diðer insanlardan daha fazla ruhi sancýlar meydana getirmektedir.

Fakat bunlar tatlý bir hüzün olarak algýlanmýþ, dermaný dertlerin içintospace:none">"Allah'ın emrine razı ol, sabret" derken, kasabı da uyardı:

"Sen de ey kasap, koyunu incitmeden götür."
 
Üst