Panik atak yaşayanlara öneriler

kalpteniman

KF Ailesinden
Özel Üye
Panik ataktan kurtulmak Panik Atak Yaşayanlara Öneriler...

Duygularımız, çoğu zaman bir ahtapot gibi bizi saran fakat, kollarında neler barındırdığına bile pekte aldırmadığımız,
etkisine kapılıp çer-çöp gibi bir nefeslik rüzgarla bile uçuşuverecek kadar zayıf, hassas duygularımız.
Ve irademiz sanki serseri bir mayın gibi rotasını kaybetmiş, yada misket bombası gibi en ufak bir dokunuşla paramparça olup dağılabilen,
fakat dağıldığı kadar toplamanın mümkünlüğü söz konusu bile olamayan, yıkıldığı yerde yığılan, baygınlık, fenalık, darlık diye tanımladığımız cenderelerden çıkmayı, dirilmeyi bir türlü başaramayan iradelerimiz.

Ya telaşlarımız, sanki bizsiz dünya dönmeyecek, işler bitmeyecek gibi kendimizi demirbaş ilan etmenin neticesi; aşırı heyecanlarımız, tutkularımız, korkularımız,sabırsızlığımız, tevekkülsüzlüğümüz..
.Biri bitmeden diğeri başlayan, zincirleme isim tamlaması gibi, peş peşe eklediğimiz takıntılı düşüncelerimiz.
Belki de üç kuruş etmeyecek eylemlerimiz için canhıraş koşturduğumuz, susadığımız, acıktığımız, yorulduğumuz, bıktığımız halde tutsağı olduğumuz dünyevi telaşlarımız .Oysa Rahman der ki:

'Resulüm, telaşa düştükleri zamanı bir görsen. Artık kurtuluş yoktur. Ummadıkları bir anda yakalanmışlardır.'(Sebe5)
Gözden perdenin kalktığı, ayaktan örtünün açıldığı ve insanın "Bana ne oluyor!" dediği, bir çekirge gibi yerinden fırladığı an mı? Bizi telaşa düşüren.
Maalesef ki hayır…
Halbuki her başımız sıkıştığında, her içimize kor düştüğünde, yahut sönmesini istediğimiz bir yangının külleri arasında gezindiğimizde, közün alevlenmemesi ve benliğinizi yeniden tutuşturmaması için "Sabır ve namazla Allah'tan yardım dilemelisiniz."
Tabi eğer ; Allah'a saygı ile ürperen bir kalbiniz varsa.

Çünkü; "Kalbi saygı ile ürperenlerin dışındakilere zor ve ağır gelir" der Rabbimiz (Bakara 45) Eğer Allah Tur'un eteğinde Musa ve diğerlerini koruduysa o şiddetli sarsıntılardan; dizlerinizin bağının çözüldüğü, bittim, mahvoldum, eyvah dediğiniz anlarda eğer size verileni kuvvetle tutarsanız ve O'nda bulunanı daima hatırlarsanız,
Rahman sizi yüreğinizden tutacak ve siz bir daha asla yıkılmayacak, kopmayan bir kulpa tutunmuş olacaksınız. (Bakara 63)
Oysa biz önceden yaptığımız işler yüzünden hiçbir zaman ölümü temenni edemiyoruz. (Bakara95)
Çünkü; biliyoruz başımıza gelecekleri: Yüzlerin kararıp, gözlerin dehşetten fırlayıp, seslerin ancak hırıltıya dönüşeceğini.
Çünkü biliyoruz haddimizi aşıp, sınırları geçip, tel örgüleri geride bırakıp, helal daireden çıkıp, haram kümesine göç ettiğimizi!
Oysa ne kadar da çok yaşamak istiyoruz, her istediğimizin bizim olamayacağını bildiğimiz bir dünyada, asıllarına kavuşacağımız bir daveti reddederek nasıl da oyunla, oyuncakla oyalanıyor, parktaymış gibi davranıp, bir türlü akıl hanemize dönmüyor,

O'nun her yaptığımızı gördüğünü unutmuşçasına oynuyor ve eğleniyoruz. Sanki binyıl sürecek bir hayatmış gibi yaşarken, bir göz açıp kapama kadar kısa geleceğini bir gün bilmiyoruz. (Bakara96)
Ve bilmiyoruz ki eğer yalnız O'ndan, yalnız O'ndan korkarsak, O bize nimetini tamamlayacak, içine düştüğümüz girdaptan bizi kurtaracak, tıpkı Yusuf gibi bir köle pazarında satsa da birileri kıymetinizi bilmeden, sizi saraylara melik yapacak. (Bakara 150)

Eğer sabrı sağnak sağnak yağdırmak istiyorsanız üzerinize, açın ellerinizi ve yakarın, karanın ve denizin, güneşin ve ayın, dünyanın ve ahiretin biricik İlahına, Rabbine, Melikine. Ve sizin ebedi saadetinize tuzak kuran şeytana ve şeytanlaşmış insanlara karşı, O'na gitmek için O'ndan yardım isteyin.(Bakara 250)

Vermeyi sevin ki Allah'ta size şifanızı versin. (Bakara 274)
Malınızı, canınızı ,emeğinizi, merhametinizi, ihtiyaç sahiplerine verin ki; kalbinizin çarptığı nefesinizin kesildiği, ölüm baygınlığı çöktüğü anlarda size hayat bahşedilsin.

Bir mazlumun duası, bedeninizi ısıtsın, sıkışan kalbinize genişlik, tıkanan nefesinize ferahlık, karışmış beyninize duruluk, zindelik sunsun.
Melekler sizin için duaya dursun.
Sadece görünür değil görünmez dostlarınız var mı sizin?
Kalplerinize sekineti indiren. Olmasını istemez misiniz? (Ali-imran 125-126)

Öyleyse ümitsizliğe düşmeyin. Gevşemeyin, üzülmeyin diyor Rabbimiz. Siz yeter ki İNANIN! Eğer inanmışsanız her zorluğun üstesinden geleceğinizi bilesiniz. (Ali-imran139)

Zannediyor musunuz ki bu dünyada bir tek siz dardasınız...
O günleri Allah kulları arasında döndürür durur..
Öyleyse denendiğiniz her an, her önünüze çıkan yolu ve yöntemi deneyin. Asla vazgeçmeyin.
Kendi hayatınız üzerine zar atmayın, kumar oynar gibi hayatınızı ucuza satmayın! (Ali İmran 140-141)
Bilin Ki Allah kusurlarımızın bir kısmını bize bu dünya da tattırıyor.
Başımıza gelenler çoğu zaman elimizle işlediklerimiz, dilimizle söylediklerimiz yüzünden geliyor. (Ali İmran 165)
Düşünün bakalım en son kimi kırmıştınız? Kimi kınamış, ayıplamış, aşağılamış, alaya almış, derdini küçümsemiş ya da hiç aldırmadan orada öylece yardımsız bırakmış yanından geçip gitmiştiniz.

Dikkat edin ! Yaşadığımız, hissettiğimiz korkularda şeytanın parmağı var. Nasıl ki kötüye kötü demezseniz, iyinin kıymeti bilinmez.
Düşmanınızı iyi tanıyın...
Çünkü o ancak, kendi dostlarını korkutur. (Ali İmran 175)
Onu düşman edinin ki korkunun her türünden El-Emin sizi korusun. Safınızı iyi belirleyin. Çünkü; Eğer, sabreder, sebat gösterir, hazırlıklı ve uyanık bulunursanız, bilin ki başarı hep garantiniz olacak Garantörünüz ise Allah. (Ali İmran 200)
Şuna inanın ki başınıza gelen her iyilik Allah'tan, başınıza gelen her kötülük nefsinizdendir. (Nisa79)
Öyleyse ölmeden önce; her gün ve yahut gece nefsinizle randevulaşın, muhasebenizi doğru tutun ki hesap kapandığında, mülkün sahibine borçlu çıkmayasınız.
Yok eğer sözünüzde durmaz, dünyaya "Evet, sen bizim Rabbimizsin" sözümüze şahit olacak eylemler için geldiğimizi unutursak, kalplerimiz katılaşır.
Taş gibi hatta daha da katı. (5/13)
Gelin hep birlikte Allah'ın ipine sarılalım. Çünkü içinde bulunduğumuz tüm sıkıntılardan bizi yalnız O kurtarır.
Fakat biz hala O'na şirk koşmaktayız!(Enam 63-64)
Ölüme Nişanlı Hayat Ey Rabbimiz! Bizler sana yakarmakla hiç mutsuz olmadık. Sana yöneldiğimizde hiç darda kalmadık.
Adın tutuşan yüreklerimize esenlik, Varlığın titreyen bedenlerimize emniyet, Kitabın rehberimiz, Peygamber önderimiz olduğu sürece sırtımız hiç yere gelmedi.

Hiç ağlamaz, müjdeleşirdik vaadettiğin Cenneti görmüş gibi inanabilseydik. Hiç gülmezdik; her anımıza şahit Seni unutmuş gibi davrandığımız her dem, Kendi Cehennemimize har eklediğimizi bilebilseydik.
Ve sevebilseydik O'nu, O'nun seni sevebildiği gibi, O'nun bizi sevebildiği gibi, O'nun ümmetim diyebildiği gibi, Annem ve babam sana feda olsun ya Rasul Allah diyebilseydik!

Ama biz ahir zaman ümmetiyiz! Ummadığımız anlarda yakalandık ölüme, Ölümü düğünümüzü bekler gibi bekleyemedik. Sevemedik bir türlü,
Üç günlük dünyaya, üç asırlık gibi bağlandı kalplerimiz.
Biz ebed nedir? Sınırlı kapasitemizle ölçüp biçemedik. Hep kandık, Hep aldandık, Hep sandık ki... Daha bitmedi. Hala vakit var. Fakat umulmadık bir anda yakalandık!

Alıntıdır
 

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Allah razı olsun .
Bu yazıyı kim yazdı bilmiyorum mükemmel bir yazı olmuş.
 
Üst