Önderlik üzerine

AhDe_VeFaLi

KF Ailesinden
Özel Üye
Hayatın her alanında önder kişiliklere ihtiyaç olduğu söylenip duruyor: Bir önder olmalı, bir önder gelmeli, önderler yetişmeli, vs.

Nedir önderlik, kimdir önder?

Bu soruyu şöyle cevaplasaydık, acaba anlamlı bir şey söylemiş sayılır mıydık?

Önder: "önde olan, öne geçen, öncülük eden kişi" demektir.

Hayır! Bu açıklamalar sayesinde hiçbir şey açıklanmış, açık kılınmış, açıklığa getirilmiş olmazdı. Bilâkis başta, elimizde bir sözcük varken, bununla yetinmemiş, sadece sözcüklerin sayısını arttırmış olurduk. Üstelik bu takdirde şu soruların cevabını da vermek zorunda kalırdık:

- Önde olan, öne geçen, öncülük eden kişi kimdir?

- Önde olmak, öne geçmek, öncülük etmek ne demektir?

Bu tür tanımlara’totoloji’ denir; eskilerin tabiriyle: "devr ü teselsül".

Devr, yani daireler çizmek, yeniden ve biteviye başlanan noktaya geri dönmek, daha açıkçası: yeni ve farklı bir şey söyler gibi yapıp aslında hiçbir şey söylememek... Bu durumda akıl yürütmenin istikameti dairevîdir. Meselâ kalemi elinize alın ve bir daire çizmeye başlayın; kaleminiz, başladığı noktaya yeniden geldiğinde daire tamamlanmış olacak; bitiş noktası başlangıç noktasına bitişecektir.

Buraya kadar bir sorun yok; ancak kalem yeniden, önceki istikameti takip ediyor ve aynı çizgilerin üzerinden geçiyorsa, artık devr-i dâim başlamış demektir; yani para kazanabilmek için keyfimin yerinde olması; keyfimin yerinde olması için de para kazanıyor olmam gerek.

Halbuki kalemimiz daireden kurtulmalıydı, yani en nihayet tekrar yanına bitiştiği o başlangıç noktasının üzerine binmeden, hemen yanından dışarı sıyrılıp özgürlüğüne kavuşmalıydı. Kalemin özgürleşmesi, yeni bilgilere ulaşması demektir; yol çıktığımızda bilmediğimiz yeni bilgilere... (Unutmayınız ki kaleminizin istikameti bir spiral gibi birbirine bağlı halkalar çiziyorsa, ancak o zaman özgürsünüz demektir.)

Teselsül, yani biteviye ileriye doğru ilerlemek, bitimsiz bir yolculuğa çıkmak, nereye gittiğini bilmeden, gidilecek yeri görmeden sürekli yürümek, durmadan dinlemeden yürümek; âdeta son basamağı bulunmayan bir merdivenin basamaklarından yukarı çıkar gibi ayaklarda mecal kalmayıncaya değin çaba sarfetmek... ileriye, hep ileriye... Nereye kadar ileriye? Gidebildiği kadar ileriye...

Bu durumda akıl yürütmenin istikameti doğrusal olacaktır; bir çizgi gibi, bir doğru gibi...

Önder’in ve/veya lider’in tanımı öyle yapılmalı ki yeniden bir soru sormaya ihtiyaç duyulmasın; tekrar başlanılan noktaya geri dönülmesin... Yine eskilerin tabirine baş vuralım: "efradını câmi, ağyarını mâni" olmalı tanımımız.

Efradını câmi olmalı; yani tanım, tanımlanan’ın bütün unsurlarını kapsamalı, hiçbir unsuru dışarıda bırakmamalı...

Ağyarını mâni olmalı; yani tanım, tanımlanan’ın dışında kalan yabancı unsurları içine almamalı, tanımın sınırları arasından hiçbir yabancı madde içeriye girmemeli... Hani denir ya, "ne bir eksik, ne bir fazla" diye, işte aynen öyle.

Lâfı bu kadar dolaştırdıktan, usûl ve yöntem üzerine bu denli döktürdükten sonra hâlâ ’önder’ kavramının tanımının yapılmamış olması, bu yazının ciddi bir kusur taşıdığını göstermez mi? Öyle ya, bir terimin, bir kavramın nasıl tanımlanması gerektiği üzerine bunca konuştuktan sonra, tanımı talep edilen terim veya kavramın tanımsız bırakılması apaçık bir skandal değil de nedir?

Sakinleşelim ve biraz durup düşünelim: Tanımı istenen kavram, ’zatî’ değil, bilâkis ’arazî’; yani ’önderlik’ bir ’öz’ değil, aksine bir sıfat, bir nitelik... Sıfatların iliştiği zâtı, meselâ ’insan’ı tanımlamamız istenseydi bizden, ’insan’ın tanımı hakkında öğrendiğimiz bütün bu kuralları uygulayabilirdik. Oysa bizden, insan’a ilişen bir sıfatın, üstelik bir sıfat-ı kâşifenin (caractéristique) tanımı talep ediliyor, bir niteliğin, bir özelliğin, bir arazın tanımı... yani gerçekte bizden istenen: bir tür caractérisation...
Önderin vasıfları ile önderliğin vasıfları arasındaki mesafe, ’varolan’ ile ’varolması’ istenen arasındaki mesafe kadardır. Gerçek gevezelikse, mevcut siyaset "varolan"la ilgilenirken, işbu ’varolan’ı bırakıp da sözümona "varolması istenen" hakkında konuşmaktır!
Dücane Cündioğlu
 

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
Lâfı bu kadar dolaştırdıktan, usûl ve yöntem üzerine bu denli döktürdükten sonra hâlâ ’önder’ kavramının tanımının yapılmamış olması, bu yazının ciddi bir kusur taşıdığını göstermez mi? Öyle ya, bir terimin, bir kavramın nasıl tanımlanması gerektiği üzerine bunca konuştuktan sonra, tanımı talep edilen terim veya kavramın tanımsız bırakılması apaçık bir skandal değil de nedir?
:acaba::bayıl:

Önderlik Neymiş? Anlayan biri daha basit anlatırsa müteşekkir oluruz.:)):
 

yEmRe

Kıdemli Üye
Kademeli
önderliğin tanımını tam anlamamakla birlikte yol ve yordamı ile ilgili bir sürü karmaşık cümlelerin kurulduğu ve 2-2.5 sefer okumama rağmen anlayamadığım cümleler bütünü... sorun bende büyük ihtimalle... yine de Allah razı olsun...
 
Üst