Nişanlılık döneminde sevgi iletisi

Nurun Ala Nur

Düzenleyici
Moderator
Ben nişanlı bir kızım.
Evliliğimizin Rabbimin rızasına en uygun bir şekilde olmasını istiyorum. Nişanlım MSN'de hemen her gün görüşmek istiyor ama benim içim rahat değil. Ölçüyü nasıl koyabilirim? Nişanlıma söylüyorum, bana bir sakıncası olmadığını söylüyor. Bu dönemde birbirimize sevgi sözcükleri söylememiz doğru mudur?

Evlilik gizem dolu bir mahremiyettir, birbirini candan seven ve sevgileri gittikçe artan bir dünya cennetidir.

Siz siz olun, bu sırları, bu cazibeyi, bu heyecanı ve bu cenneti canlı ve temiz tutun, eskitmeyin, yıpranmasına fırsat vermeyin, korumak için dört elle sarılın.

Siz nişanlısınız, birbirinizi anlama sürecindesiniz. İnanan insansınız. Sizi İslam'ın güzellikleri bağlar, sünnetin şaşmaz sınırları tutar. Fakat arzularınıza uyarsanız, duygularınıza kulak verir, nefsinize yenik düşerseniz bu ölçüleri aşabilirsiniz.

Nişanlılar tabii ki birbirleriyle görüşebilir, konuşabilir, birbirlerine gidip gelebilirler. Bunda "sakınca olduğuna" dair bir hüküm söz konusu değildir.

Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır. Nişanlanmak, evlenmek anlamına gelmiyor. Çünkü nişanlılar birbirlerinin eşi değil nikâhları kıyılmamış, dolayısıyla dini açıdan birbirlerine yabancıdırlar.

MSN, mail ve telefonla görüşmenin, konuşmanın bir sakıncası olmaz, bir problem teşkil etmez. Fakat bu konuşmalar ve yazışmalar belli bir ölçü içinde olmalı. Belli bir edep/erkân içinde kalmalı, aşırıya varmamalı. Konuşma esnasında "sevgi" sözcükleri söylense bile mahremiyet çizgisi korunmalı, aradaki perde yırtılmamalı, karı kocaymış gibi serbest bir söyleme varılmamalı...

Çünkü bu süreç evliliğe bir alışma, bir ısınma, bir tanışma ve nişanlıların birbirine gözetme, gözlemleme, tartıp ölçme dönemidir.

Her nişan evlilikle bitmeyebilir. Gelinlik giyinceye kadar, nikâh kıyılıp aradaki mahremiyet kalkıncaya kadar dikkat etmeli ki daha sonra pişmanlıklar yaşanmasın.

Nişanın bozulduğunu ve ayrıldığınızı düşünün; sınırı aşmışsanız, ölçüyü kaçırmışsanız, serbest hareket ederek samimiyeti ilerletmişseniz; görüşmeler sizi buluşmalara taşımışsa, gezip tozmuşsanız, yaptıklarınız sizi üzmeyecek mi, mağdur etmeyecek mi, hataların telafisinde zorlanmayacak mısınız?

Bunun için duygularınıza, arzularınıza değil de vicdanınıza sorun; olayın "nefsî" değil "aklî" düşünün. Evliliği sağlam temeller üzerine kurun.

Pişman olmaktan korkuyorum

Ben 24 yaşındayım. Geçen sene olumlu düşündüğüm bir kişi için "istiharelerimiz iyi gelmedi" ama hâlâ ikna olamadım. Hayırlı olduğunu düşünüyorum ancak korkularım çok fazla. Çevresine ve annesiyle uyum sağlayamamak gibi durumları var. Ben olmasını istiyorum, olma ihtimali de var fakat sonra pişman olmaktan çok korkuyorum. (Rumuz: Sevim)

İstihareye güvenerek yola çıkmayın. İstihare bir duadır, rüyaya yatılmışsa niyetten öteye geçmeyen bir haldir. İkna olamamışsanız demek ki içiniz ısınmamış, kendinizi rahat hissetmişsiniz.

"Uyum sorunu" varsa önemli bir eksikliktir. Evlilikte uyum ve geçim olmazsa sorunlar yaşarsınız, idare etmekte zorlanırsınız, çabuk yıpranırsınız.

Bir de pişman olmaktan korkuyorsanız, ailenizle, yakınlarınızla durumu görüşün, konuşun, o kişi hakkında bilgi alın, kararınızı ona göre verin.

Aksi halde tereddütler içinde kalır, tam kanaat getiremez, kalben ve vicdanen rahat edemezseniz, zihninizde oluşan soru işaretlerini gideremezsiniz.

"Korkularınız fazla" ise korku bilgisizlik sonucu oluşur. İnsan bildiği, tanıdığı kişiden korkmaz. El yordamıyla hareket eder, bu da sağlam bir yuvanın kurulmasına imkân vermez.

En iyisi, iki ölçün bir biçin, sonra kesim yapın. Acele etmeyin, sadece duygularınızla değil aklınızla karar verin.



Mehmet Paksu
 
Üst