Nimete Şükür Etmek...

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Nimete Şükür...


Şükretmek; mümin alametlerinden biridir. Cenab-ı Allah'ın verdiği nimetlere ve Allah (c.c.)'ın üzerimizdeki rahmetine karşı şükür sahibi olmak nankörlük etmemek mühim bir mümin özelliğidir.Şükrün manası; iyiliği iyilikle karşılamak, nimetin tasavvuru, dile getirilmesi, nimetin hakkının verilmesidir.

Bizi yaratan ve bizimle beraber bu dünyayı yaratan Allah (c.c.) o kadar çok nimet, bolluk vermiş ve herşeyi bir intizam, bir güzellik ve estetik ile yaratmıştır ki, insan ne yöne dönse şükredecek birçok şeyle karşılaşıyor. Tüm bu nimetlerin farkına varıp, gören bir göz eğer şükretmez ise bir süre sonra körelir ve insan görürken manen görmez hale gelir. Takdir etme ve düşünme yeteneğini kaybeder.


"Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O'na kulluk ediyorsanız, Allah'a şükredin. "(Bakara Suresi 172)


"Öyleyse Alah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal (ve) temiz olanlarını yiyin; Eğer O'na kulluk ediyorsanız Allah'ın nimetine şükredin "(Nahl Suresi, 114)

Nimetlerin hakkını vermek ve şükrünü yapmak yalnız söz ile söylemekle sınırlı değildir. Hareketlerimizle de nimetlere şükrümüzü göstermek gerekir. Örneğin sahip olduğumuz sağlığa hem sözle şükredip hem de ibadetlerimizi eksiksiz yapmakla en güzel şükrü yerine getirmiş oluruz. Şükür nimetin artmasına sebep olur. Aynı şekilde nimete nankörlükte nimeti keser.


"Rabbiniz şöyle buyurmuştu: Andolsun eğer şükrederseniz gerçekten size arttırırım ve andolsun eğer nankörlük ederseniz şüphesiz Benim azabım pek şiddetlidir. " (İbrahim Suresi 7)

Bütün nimetlerin sahibi Cenab-ı Allah'tır bu yüzden şükrederken Allah (c.c.)'a şükretmeli ve nimetin kendisine kapılmamalıdır.


"...Bütün nimetlere ve meyvelere zatları için muhabbet edilse, yalnız maddi lezzetleri ile gafilane telezzüz etse o muhabbet nefsanidir. O lezzetlerde geçici ve elemlidir. Eğer Cenab-ı Hakk'ın iltifatat-ı rahmeti ve ihsanatının meyveleri ciheti ile sevse ve o ihsan ve iltifatatının derece-i lütuflarını taktir etmek suretinde kemali iştiha ile lezzet alsa, hem manevi bir şükür hem elemsiz bir lezzettir... " diyerek Bediüzzaman şükrün yalnız Allah (c.c.)'a yapılması gerektiğini özlüce belirtmektedir.

Şükür, Allah (c.c.)'a imanın göstergesi ve Allah (c.c.)'ın hoşnutluğunun kazanılacağı bir ibadettir ve Cenab-ı Allah'a yaklaşmaya bir yoldur.


"Eğer şükreder ve iman ederseniz Allah azabınızla ne yapsın? Allah şükrün karşılığını verendir, bilendir. " (Nisa Suresi 147)

Cenab-ı Hakkın insanlara verdiği nimetin hakkını en iyi şekilde ancak müminler verir. Her zaman Allah'a yönelen, daima Allah korkusu ve sevgisi ile hareket eden müminler verilen nimetlere karşı çok titiz olup şükrünü yapacak şekilde davranırlar. Nimete nankörlük etmek müminlerin şiddetle kaçındığı bir konudur. Herşeyden evvel mümin olmamız ve doğruyu yanlıştan ayırd eden insanlar olmamız en öncellikli şükretmemiz gereken nimetdir. Çevremizde Allah'ın bize verdiği hiçbir nimeti kaçırmadan görüp gereği gibi şükrünü yaparsak hem nimetlerin bereketini artırırız, hem de Allah'ın rızasını kazanırız.


Serap akıncıoğlu
 
Üst