Namaz kılmanın önemi nedir?

  • Konuyu başlatan Kayıtsız Üye
  • Başlangıç tarihi
K

Kayıtsız Üye

Ziyaretçi
Namaz kılmanın önemi nedir? kısaca yazar mısınız? Namazın hayatımızdaki yeri ve önemi hakkında bilgiler verir misiniz? Ayrıca cemaat olmanın değerini anlatır mısınız?
 

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Namaz kılmanın önemi nedir?

Namaz kılmak, Allahü Teâlâ’nın büyüklüğünü düşünerek, Onun karşısında kendi küçüklüğünü anlamaktır. Bunu anlayan kimse, hep iyilik yapar. Hiç kötülük yapamaz. Her gün beş kere, Rabbinin huzurunda olduğunu niyet eden kimsenin kalbi ihlâs ile dolar. Namazda yapılması emrolunan her hareket, kalbe ve bedene faydalar sağlamaktadır. Camilerde cemaat ile Namaz kılmak, Müslümanların kalplerini birbirine bağlar. Aralarında sevgiyi sağlar. Birbirlerinin kardeş olduklarını anlarlar. Büyükler, küçüklere merhametli olur. Küçükler de, büyüklere saygılı olur. Zenginler, fakirlere ve kuvvetliler, zayıflara yardımcı olur. Sağlamlar, hastaları câmi’de göremeyince, evlerinde ararlar. "Din kardeşinin yardımına koşanın, yardımcısı Allahü Teâlâ’dır" hadis-i şerifindeki müjdeye kavuşmak için yarış ederler.

Adem aleyhisselâmdan beri, her dinde bir vakit namaz vardı. Hepsinin kıldığı bir araya toplanarak, Muhammed aleyhisselâma inananlara farz edildi. Namaz kılmak, imanın şartı değildir. Fakat Namazın farz olduğuna inanmak, imanın şartıdır. Namaz, dinin direğidir. Namazını devamlı, doğru ve tam olarak kılan kimse, dinini kurmuş, İslam binasını ayakta durdurmuş olur. Namazı kılmayan, dinini ve İslam binasını yıkmış olur. Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) buyurdu ki; "Dinimizin başı, Namazdır." Başsız insan olmadığı gibi, Namazsız da, din olmaz. Namaz, İslam dininde imandan sonra ilk farz edilen emirdir. Allahü Teâlâ, kullarının yalnız kendisine ibadet etmeleri için Namazı farz etti. Kur’an-ı Kerimde yüzden fazla ayet-i kerimede "Namaz kılınız!" buyurulmaktadır. Hadis-i şerifte, "Allahü Teâlâ, her gün beş vakit Namaz kılmayı farz etti. Kıymet vererek ve şartlarına uyarak, her gün beş vakit Namaz kılanı Cennete sokacağını, Allahü Teâlâ söz verdi" buyuruldu. Namaz, dinimizde yapılması emredilen bütün ibadetlerin en kıymetlisidir. Bir hadis-i şerifte, "Namaz kılmayanın, İslam’dan nasibi yoktur!" buyuruldu. Yine bir hadis-i şerifte, "Mü’min ile kâfiri ayıran fark, Namazdır" buyuruldu. Yani mü’min Namaz kılar, kâfir kılmaz. Münafıklar ise bazen kılar, bazen kılmaz. Münafıklar, Cehennemde çok acı azap görecektir. Resûlullah -sallallahü aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurdu ki: "Namaz kılmayanlar, kıyamet günü, Allahü Teâlâ’yı kızgın olarak bulacaklardır."

Namaz; insanları, çirkin, kötü ve yasak olan şeylerden alıkoyar. Günahlara kefaret olur. Hadis-i şerifte, "Beş vakit Namaz, sizden birinizin kapısının önünde akan nehir gibidir. Bir kimse, o nehire her gün beş defa girip yıkansa, üzerinde kir kalmayacağı gibi, işte beş vakit Namazı kılanların da, böyle küçük günahları af olunur" buyuruldu.

Namaz, Allahü Teâlâ’ya ve Resûlüne imandan sonra, bütün amel ve ibadetlerden daha üstün bir ibâdetdir. Bunun için, Namazları, farzlarına, vaciplerine, sünnetlerine, müstehablarına riayet ederek kılmalıdır. Peygamberimiz -sallallahü aleyhi ve sellem- bir hadis-i şeriflerinde buyurdu ki: "Ey ümmet ve Eshâbım! Edasına tamamıyla riayet olunan Namaz, Allahü Teâlâ’nın beğendiği bütün amellerin en üstünüdür. Peygamberlerin sünnetidir. Meleklerin sevdiğidir. Ma’rifetin, yerin ve göklerin nurudur. Bedenin kuvvetidir. Rızıkların berekâtıdır. Duanın kabulüne vesiledir. Melek-ül-mevte (yani ölüm meleğine), şefaatçidir. Kabirde ışık, Münker ve Nekîre cevaptır. Kıyamet gününde üzerine gölgedir. Cehennem ateşiyle kendi arasında siperdir. Sırat köprüsünü yıldırım gibi geçiricidir. Cennetin anahtarıdır. Cennette başına taçtır. Allahü Teâlâ, mü’minlere Namazdan daha önemli bir şey vermemiştir. Eğer Namazdan daha üstün bir ibadet olsaydı, en önce mü’minlere onu verirdi. Zira meleklerin kimi devamlı kıyamda, kimi rükûda, kimi secdede, kimi de tesehhüddedir. Bunların hepsini bir rekât namazda toplayıp, mü’minlere hediye verdi. Zira Namaz, imanın başı, dinin direği, İslam’ın kavli (sözü) ve mü’minlerin miracıdır. Göğün nuru ve Cehennemden kurtarıcıdır."

Bir gün Hazret-i Ali'nin -radıyallahü anh ve kerremallahü vecheh- ikindi Namazı geçmişti. Üzüntüsünden kendisini bir tepeden aşağı attı. İnleye inleye ağlayıp, feryat etti. Peygamberimiz Muhammed Mustafâ -sallallahü aleyhi ve sellem-, Onun bu durumundan haber alınca, Eshâbı ile beraber Hazret-i Ali'nin -radıyallahü anh- yanına geldiler. Halini görünce, kâinatın Efendisi olan Peygamberimiz -sallallahü aleyhi ve sellem-'de ağlamaya başladı. Dua etti. Güneş tekrar yükseldi. Resûlullah -sallallahü aleyhi ve sellem- Efendimiz: "Ya Ali! Başını kaldır, güneş hâlâ görünüyor" buyurdu. Hazret-i Ali -radıyallahü anh- buna çok sevindi ve Namazını kıldı.

Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk -radıyallahü anh-, bir gece, çok ibadet ettiğinden, gece sonunda uyku bastırdı. Vitr Namazı geçti. Sabah Namazında, Peygamber Efendimizi takip ederek, mescit kapısında huzuruna gelip feryat etti: "Ya Resûlallah! İmdadıma yetiş, vitir namazım geçti" diye ağlayarak yalvardı. Resûlullah Efendimiz de, ağlamaya başladı. Bunun üzerine Cebrâîl -aleyhisselâm- gelip, "Yâ Resûlallah! Sıddîka söyle ki, Allahü Teâlâ Onu af eyledi" dedi. Evliyanın büyüklerinden Bâyezîd-i Bistâmî -kuddise sirruh-, bir gece uyku bastırıp, sabah Namazına uyanamadı. O kadar ağlayıp inledi ki, bir ses işitti: "Ey Bâyezîd! Bu kusurunu afv eyledim. Bu ağlamanın bereketi ile sana ayrıca yetmiş bin Namaz sevabı verdim" buyuruldu. Birkaç ay sonra yine uyku bastırdı. Şeytan gelip, mübarek ayağından tutarak uyandırdı. "Kalk, Namazın geçmek üzeredir" dedi. Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri buyurdu ki: "Ey melun, sen böyle işi nasıl yaparsın? Sen, herkesin Namazının kaçmasını, vaktini geçirmesini istersin. Beni niçin uyandırdın?" Şeytan dedi ki: "Sabah Namazını kaçırdığın gün, ağlayarak yetmiş bin namaz sevabı kazanmıştın. Bugün onu düşünerek, seni uyandırdım ki, bir vakit namaz sevabı bulasın. Yetmiş bin namaz sevabına kavuşamayasın!"

Büyük veli Cüneyd-i Bagdâdî hazretleri buyurdu ki: "Dünyanın bir saati, kıyametin bin senesinden daha iyidir. Zira bu bir saatte, sâlih, makbul bir amel işlenebilir ve o bin senede bir şey yapılamaz."

Resûlullah -sallallahü aleyhi ve sellem- buyurdu ki: "Bir kimse bir Namazı, bile bile öbür Namaza birleştirirse, seksen hukbe Cehennemde yanacaktır." Bir hukbe, seksen ahiret senesidir. Ahiretin bir günü bin dünya senesidir. O hâlde, ey din kardeşim! Vaktini boş, faydasız şeylerle geçirme. Zamanının kıymetini bil. Vaktini en iyi şeylere sarf et. Sevgili Peygamberimiz, "Musibetlerin en büyüğü, vakti faydasız şeylerle geçirmektir." buyurdu. Namazlarını vaktinde kıl ki, kıyamet günü pişman olmayıp, çok büyük sevaba kavuşasın! Hadis-i şerifte buyuruldu ki, "Bir Namazı vaktinde kılmayarak kazaya bırakıp, eda etmezden önce vefat eden kimsenin mezarına, Cehennemden yetmiş pencere açılıp, kıyamete kadar azap çeker." Bir Namazını vaktinde, bile bile kılmayan, yani namaz vakti geçerken, Namaz kılmadığı için üzülmeyen, dinden çıkar veya ölürken imansız gider. Ya Namazı, hatırına bile getirmeyenler, Namazı vazife tanımayanlar ne olur? Namaza ehemmiyet vermeyenin, onu vazife tanımayanların (Mürted) yani kâfir olacaklarını dört mezhebin bütün âlimleri sözbirliği ile bildirmişlerdir. Namazı bile bile kılmayıp, kaza etmeyi düşünmeyen ve bunun için azap çekeceğinden korkmayan kimsenin de (Mürted) yani kâfir olacağı, Abdülganî Nablüsî hazretlerinin "Hadîkatün nediyye" kitabının "Dilin afetleri" bölümünde yazılıdır.

---------------------------------------------------------
İmâm-ı Rabbânî hazretleri (Mektûbât) kitabının 1. cild, 275. mektubunda buyuruyor ki: Sizin bu nimete kavuşmanız, İslâmiyet bilgilerini öğretmekle ve fıkh hükümlerini yaymakla olmuştur. Oralara cehalet yerleşmişti ve bidatler yayılmıştı. Allahü Teâlâ, sevdiklerinin sevgisini size ihsan etti. İslamiyet’i yaymaya sizi vesile eyledi. Öyle ise, din bilgilerini öğretmeye ve fıkh ahkâmını yaymaya elinizden geldiği kadar çalısınız. Bu ikisi bütün saadetlerin başı, yükselmenin vâsıtası ve kurtuluşun sebebidir. Çok uğraşınız! Din adamı olarak ortaya çıkınız! Oradakilere emr-i ma’rûf ve nehy-i münker yaparak, doğru yolu gösteriniz! Müzzemmil suresinin on dokuzuncu ayetinde mealen, "Rabbinin rızasına kavuşmak isteyen için, bu elbette bir nasihattir" buyuruldu.
 

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Namazın önemi çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.)
(Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibâdet, namazdır. Namazı düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namazı düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez.)

(Namazı doğru kılanın, ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi günahları dökülür.)
(Allah buyuruyor ki, “söz veriyorum ki, namazlarını vaktinde, doğru olarak kılana, azap etmem, onu sorgu suâle çekmeden cennete koyarım”)

(Namaz dinin direğidir, terkeden dinini yıkmış olur.)
(Namaz kılan, Kıyamette kurtulacak, kılmayan perişan olur.)
(Namaz kılmayan, Kıyamette, Allahü teâlâyı kızgın olarak bulur.)

(Namazı kasten bırakanın ibâdetleri kabul olmaz ve namaza başlayana kadar Allahü teâlânın himayesinden uzak kalır.)
Namaz kılmayanın kalbi kararır, diğer günahları işlemekten çekinmez. İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:

(Namaz kılmak ve diğer ibâdetleri yapmak ancak müminlere kolay gelir. Kur’an-ı kerimde, (İman ve ibâdet etmek, müşriklere güç gelir) ve (Namaz kılmak müminlere kolay gelir) buyurulmaktadır. Namaz kılmamak, iman zayıflığından ileri gelir. İmanın kuvvetli olmasının alameti, dinimizin emirlerine severek kolaylıkla uymaktır.)

Namaz kılmamanın ne kadar büyük günah olduğunu bilen, ayakta duramayacak kadar hasta olsa bile, mutlaka namaz kılar. Ateşin yaktığını bilen kimse, kendini nasıl ateşe atar? Cehennemden kaçan, cenneti isteyen namaz kılmaz mı? Hadis-i şerifte, (Cenneti isteyip de, Allahın yasakladıklarından kaçınmayan, isteğinde yalancıdır) ve (Cenneti isteyen, hayırlı işlere koşar, cehennemden korkan, haramlardan kaçar) buyuruluyor.

Bütün ibâdetler içinde en faziletlisi namazdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Namaz, Allahü teâlânın hoşnut olduğu bütün amellerin en faziletlisidir. Rızkın bereketi, kabirde ışıktır. Sıratı yıldırım gibi geçiricidir. Cennette başa taçtır. İmanın başı, gözün nuru ve cehennemden kurtarıcıdır.)

(En faziletli amel, vaktinde kılınan namazdır.)

(Namazın farz olduğuna inanıp huşu içinde, eksiksiz kılan Cennete gider)

(Allah, beş vakit namazı farz kıldı, eksiksiz eda edeni Cennete koyacağına söz verdi. Namaz kılmayana verilmiş bir sözü yoktur, buna dilerse azab eder, dilerse Cennete koyar.)

(Müslüman, namaz kılarken günahları başı üzerine konur. Her secde ettiğinde başından dökülür. Namazı bitirince hiç bir günahı kalmaz.)

(Her namaz vakti gelince, melekler, “Ey insanlar, günahlarınız sebebiyle hasıl olan ateşi namaz kılarak söndürün!” derler.)

Cemaatle namaz kılmak dinimizin alameti olan önemli bir sünnettir. Özürsüz terketmek asla caiz değildir. Bilhassa yatsı ve sabah namazını cemaatle kılmak daha önemlidir. Hadis-i şerifte, (Yatsı namazını cemaatle kılan, gecenin yarısını, sabahı da cemaatle kılan, gecenin tamamını ibâdetle geçirmiş sayılır.) buyuruldu.
 
M

Misafir Yorumu

Ziyaretçi
çok güzel anlatmışsınız emeği geçen herkese teşekkürler cok şey öğrendim.
 
Üst