Mekke boşaltılıyor

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Mekke boşaltılıyor

Abdülmuttalib, ayrıca Ebrehe ordusunun şerrinden ve zulmünden korunmak için Mekke’yi boşaltmalarını halka tavsiye etti. Kendisi de birkaç kişiyle birlikte Kâbe’nin yanına vardı ve kapının halkasına yapışarak, "Allah’ım! Bir kul dahi evini, barkını korur. Sen de kendi evini koru. Tâ ki, yarın onların salîpleri ve kuvvetleri senin kuvvetine galebe çalmasın"1 diye dua etti.

Mekke boşaltıldı. Halk, dağ başlarına ve kuytu yerlere sığınarak, Ebrehe ordusunun yapacaklarını beklemeye koyuldu. Mekke mahzûn, Kâbe mahzûn, Kureyş mahzûndu.

Ordu harekete hazır, fakat…

Ertesi günün sabahı idi. Mekke üzerine yürüyüp, Kâbe’yi yerle bir etmek için Ebrehe ordusunda hazırlık tamamdı. Ordu bir tek işâret beklemekte idi.

Tarih, Milâdî 571, 17 Muharrem Pazar günü…

Ordu hareket edeceği sırada, Ebrehe’ye kılavuzluk görevini üzerine almış bulunan Nüfeyl bin Habib adındaki adam, büyük fil Mahmud’un kulağına eğilerek şunları fısıldadı:

"Çök Mahmud! Sağ sâlim geldiğin yere dön. Sen, Allah’ın mukaddes saydığı beldedesin!"2

Bu sözleri söyledikten sonra da koşarak bir dağa sığındı.

Nüfeyl’in bu sözleri üzerine, o heybetli fil birden bire çöküverdi. Kaldırmak için her tedbire başvurdular, fakat bir türlü muvaffak olamadılar. Yönünü Yemen’e doğru çevirdiklerinde koşuyor, Şam’a doğru çevirdiklerinde yine koşuyor, doğu tarafına yönelttiklerinde aynı şekilde durmadan koşuyordu. Ancak, yüzünü Mekke’ye doğru çevirdiklerinde, âdetâ bacaklarındaki kuvvet birden bire çekiliveriyor ve Mahmud çöküveriyordu.1

Bu heyecanlı anda, kimsenin fil-i Mahmud’un bu hareketine akıl erdiremeyip düşündüğü sırada, Cenâb-ı Hak, celâl ile tecellî etti ve Kur’ân’da "Ebabîl" diye adlandırılan kuşları deniz tarafından Ebrehe ordusunun üzerine salıverdi. Kırlangıçlara benzeyen bu kuşların herbiri, biri ağzında, ikisi de ayaklarında olmak üzere nohut veya mercimek tanesi büyüklüğünde üçer taş taşıyordu. Bu taşların isabet ettiği her asker, anında yerde debelenip, ölüveriyordu.2

Taş yağmuru ile karşı karşıya kalan askerler şaşırıp kaldılar. Bir anda karargâh, yıkılan, yere serilen insan ve hayvanlarla doldu. Kendilerine taş isabet etmeyenler ise, kaçışmaya başladılar. Ebrehe de o anda canlarını zor kurtaranlar arasında idi. Fakat, aldığı bir taş yarası ile sonradan o da arzusuna muvaffak olamadan ölüp gitti.3

Bu arada, Kâbe üzerine yürümemenin bir mükâfatı olarak Mahmud adındaki fil de sağ kurtuldu.

Cenâb-ı Hak, Ebrehe ordusuna Ebabîl kuşlarını musallat ettikten sonra, ayrıca arkasından sel halinde yağmur yağdırdı. Yağmur seli, Ebrehe ordusunun ölülerini de silip süpürerek denize döktü.4

Yüce Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerîminde bu hâdiseyi bize şöyle haber verir:

"Rabbinin fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi?

"Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?

"Üzerlerine bölük bölük kuşlar gönderdi.

"Onlara ateşte pişirilmiş taşlar attılar.

"Rabbin onları yenilmiş ekin çöplerine çevirdi."1

Bu hâdise, Resûl-i Ekrem Efendimizin peygamberliğinin bir delili idi.2 Zira dünyaya gözlerini açmaya pek az bir zaman kala meydana gelmiş ve doğum yeri, sevgili vatanı ve kıblesi olan Mekke ve Kâbe-i Muazzama harika ve gaybî bir surette Ebrehe ordusunun tahribinden masûn kalmıştır.

Evet, Cenâb-ı Hakkın rahmet ve hikmeti, elbette Habibinin yüzü suyu hürmetine bu muazzam mâbedi Ebrehe ordusuna çiğnetmeye müsaade etmezdi ve etmedi de.


Kaynak: Salih Suruç'un "Peygamberimizin Hayatı" isimli kitaptan alınmıştır.
 
Üst