Mantar panoya ne yazardınız???

Herkezin akıl yaşı farklıdır kişi yaşına göre aklı ölçülmez:)
Modluk yaptığım hiçbir siterde kimseyi banlamadım siz ilk önce ard arda okumadan konu açtınız için 3 gün banlandınız.
Sonra ise aynı ip adresinden yani aynı bilgisayardan 2 nick açmışsınız buda ban sürenizi artırdı.
Sonra ne yaptıysanız veya ne yazdıysanız gene banlısınız .
Çok kibirlenmek iyi değildir buda size tavsiyem.
Yetki alanım zaten vardı imza yarışmasında kazanınca yeşil yaptılar .
Modluk yapmak istiyorsanız ilk önce mesajlarınıza ve forum kurallarına çok dikkat edin.
 
Su testisi su yolunda kırılır hep her zaman zaten su testileri suların suyun yolunda kırılıyor......ne kadar değişik bir durum.......
 
. . . : Kur'an'dan Bir Mesaj : . . . "Artık Allah yolunda cihad et! Sen ancak kendinden sorumlusun. Müminleri de buna teşvik et. Umulur ki Allah kâfirlerin savletini uzaklaştırır. Allah en güçlü ve cezalandırması da en çetin olandır."
[Nisa Suresi 4,84]
 
Yazık yazık çok yazık bazı kafir tipli münafık insanların allah binbirtürlü değil yetmişbinbirtürlü belalarını versin amin ecmain inşaallahuteala...amin amin amin amin ecmain inş........selametle......
 
اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ عَلٰى نَبِيِّهِ
1

Bu risale, dört bab ile bir hâtime ve bir mukaddeme üzerine tertip edilmiştir.

Mukaddeme


Kırk sene ömrümde, otuz sene tahsilimde yalnız dört kelime ile dört kelâm öğrendim; tafsilen beyan edilecektir. Burada, yalnız icmalen işaret edilecektir. Kelimelerden maksat, mânâ-yı harfî, mânâ-yı ismî, niyet, nazar’dır. Şöyle ki:


Cenâb-ı Hakkın mâsivâsına, yani kâinata mânâ-yı harfi ile ve Onun hesabına bakmak lâzımdır. Mânâ-yı ismi ile ve esbab hesabına bakmak hatâdır.

Evet, herşeyin iki ciheti vardır. Bir ciheti Hakka bakar, diğer ciheti de halka bakar. Halka bakan cihet, Hakka bakan cihete tenteneli bir perde veya şeffaf bir cam parçası gibi, altında Hakka bakan cihet-i isnadı gösterecek bir perde gibi olmalıdır. Binaenaleyh, nimete bakıldığı zaman Mün’im, san’ata bakıldığı zaman Sâni, esbaba nazar edildiği vakit Müessir-i Hakikî zihne ve fikre gelmelidir.

Ve keza, nazar ile niyet mahiyet-i eşyayı tağyir eder. Günahı sevaba, sevabı günaha kalb eder. Evet, niyet âdi bir hareketi ibadete çevirir. Ve gösteriş için yapılan bir ibadeti günaha kalb eder. Maddiyata esbab hesabıyla bakılırsa cehalettir. Allah hesabıyla olursa mârifet-i İlâhiyedir.
Birinci kelâm: اِنِّى لَسْتُ مَالِكِى Ben kendime mâlik değilim. Ancak mâlikim kâinatın mâlikidir. Fakat kendime mâlik nazarıyla bakıyorum ki, Mâlik-i Hakikînin



Not

[TD="width: 5%"]
[/TD]
[TD="width: 90%"] Dipnot-1 Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Hamd Allah’a mahsustur. Salât Onun peygamberi üzerine olsun.

[/TD]
[TD="width: 5%"]
[/TD]







[TABLE="class: cms_table"]
[TR]
[TD]Cenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah[/TD]
[TD]Hak: varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]Müessir-i Hakikî: gerçek tesir sahibi olan, bütün sebepleri yaratıp onlara hükmeden Allah[/TD]
[TD]Mün'im: gerçek nimet verici olan Allah[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]Sâni: her şeyi mükemmel bir san’atla yaratan Allah[/TD]
[TD]bab: bölüm, kısım[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]beyan etmek: açıklamak[/TD]
[TD]binaenaleyh: bundan dolayı[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]cehalet: cahillik[/TD]
[TD]cihet: yön[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]cihet-i isnad: dayanma yönü[/TD]
[TD]esbab: sebepler[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]hâtime: sonuç, son bölüm[/TD]
[TD]icmalen: kısaca, özetle[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]kalb etmek: dönüştürmek[/TD]
[TD]kelâm: söz, ifade[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]keza: aynı, aynı biçimde[/TD]
[TD]maddiyat: maddî şeyler[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]mahiyet-i eşya: varlıkların asıl özelliği, içyüzü[/TD]
[TD]maksat: amaç, gaye[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]mukaddeme: başlangıç; giriş bölümü[/TD]
[TD]mâlik: sahip[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]mânâ-yı harfî: harf mânâsı; bir şeyin kendisini değil de san’atkârını, ustasını, sahibini bildirip tanıtan mâna[/TD]
[TD]mânâ-yı ismî: isim mânâsı; bir şeyin bizzat kendisine bakan ve kendisini tanıtan mânâsı[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]mârifet-i İlâhiye: Allah’ı bilme ve tanıma[/TD]
[TD]mâsivâ: Allah’tan başka her şey, diğer bütün varlıklar[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]nazar: bakış açısı, görüş[/TD]
[TD]nazar etmek: bakmak[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]risale: küçük çaplı kitap; Katre Risalesi[/TD]
[TD]tafsilen: ayrıntılı olarak[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]tahsil: ilim öğrenme, öğrenim[/TD]
[TD]tağyir etmek: değiştirmek[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]tenteneli: tül gibi, ince ve şeffaf[/TD]
[TD]tertip etmek: sıralamak, düzenlemek[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]âdi: basit, değersiz[/TD]
[/TR]
[/TABLE]


 
[h=2]Katre[/h]



Katre

Tevhid Denizinden

İFADE-İ MERAM

Malûmdur ki, insan, hasbelkader çok yollara sülûk eder. Ve o yolda çok musibet ve düşmanlara rastgelir. Bazan kurtulursa da, bazan da boğulur. Ben de kader-i İlâhînin sevkiyle pek acip bir yola girmiştim. Ve pek çok belâlara ve düşmanlara tesadüf ettim. Fakat acz ve fakrımı vesile yaparak Rabbime iltica ettim. İnayet-i ezeliye, beni Kur’ân’a teslim edip, Kur’ân’ı bana muallim yaptı. İşte, Kur’ân’dan aldığım dersler sâyesinde o belâlardan halâs olduğum gibi, nefis ve şeytanla yaptığım muharebelerden de muzafferen kurtuldum. Bütün ehl-i dalâletin vekili olan nefis ve şeytanla ilk müsademe,

سُبْحَانَ اللهِ وَالْحَمْدُ ِللهِ وَلاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللهُ وَاللهُ اَكْبَرُ لاَحَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللهِ
blank.gif
1


kelimelerinde vuku buldu. Bu kelimelerin kalelerinde tahassun ederek o düşmanlarla münakaşalara giriştim. Herbir kelimede otuz defa meydan muharebesi vukua geldi. Bu risalede yazılan herbir kelime, herbir kayıt, kazandığım bir muzafferiyete işarettir.


Bu risalede yazılan hakikatler, zıtlarına bir imkân-ı vehmî kalmayacak derecede yazılmıştır. Uzun bir hakikate, deliliyle beraber bir kayıt veya bir sıfatla işaret yapılıyor.HAŞİYE-1HTAR



Not

[TD="width: 5%"]
[/TD]
[TD="width: 90%"] Dipnot-1 Allah her noksandan münezzehtir. Ve hamd Allah’a mahsustur. Ve Allah’tan başka ilâh yoktur. Ve Allah herşeyden büyüktür. Ve havl ve kuvvet ancak Allah’a aittir.
Haşiye-1
HTAR Bu zamanın cereyanı, benim gibi çoklarını vehmî tehlikelere atmıştır. İnşaallah, bu eser Allah’ın izniyle onları kurtaracak ümidindeyim.
[/TD]
[TD="width: 5%"]
[/TD]








[TABLE="class: cms_table"]
[TR]
[TD]Rab: herbir varlığa muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah[/TD]
[TD]acip: acayip, tuhaf[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]acz: acizlik, güçsüzlük[/TD]
[TD]cereyan: akım, hareket[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]ehl-i dalâlet: doğru ve hak yoldan sapanlar, inkârcılar[/TD]
[TD]fakr: fakirlik, muhtaçlık[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]hakikat: bir şeyin aslı ve esası, gerçek mahiyeti[/TD]
[TD]halâs olmak: kurtulmak[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]hasbelkader: kaderin sevkiyle, kaderin bir cilvesi olarak[/TD]
[TD]haşiye: dipnot, açıklayıcı söz[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]ifade-i meram: maksadı ifade etme[/TD]
[TD]iltica etmek: sığınmak[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]imkân-ı vehmî: hayâlî olarak mümkün olma[/TD]
[TD]inayet-i ezeliye: varlığı ezelî olan Allah’ın inayeti, yardımı[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]kader-i İlâhî: Allah’ın meydana gelecek hadiseleri olmadan önce takdir etmesi, plânlaması
[/TD]
[TD]katre: damla[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]malûm: bilinen, belli[/TD]
[TD]muallim: öğretmen, öğretici[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]muharebe: mücadele; savaş[/TD]
[TD]musibet: belâ, sıkıntı[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]muzafferen: zafer kazanmış olarak[/TD]
[TD]muzafferiyet: zafer kazanma[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]münakaşa: tartışma[/TD]
[TD]müsademe: çarpışma[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]nefis: bir kimsenin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden duygu[/TD]
[TD]risale: küçük çaplı kitap; Katre Risalesi[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]sevk: yöneltme[/TD]
[TD]sülûk etmek: yönelmek, belli bir yolda ilerlemek[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]tahassun etmek: sığınmak[/TD]
[TD]tesadüf etmek: rast gelmek[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]tevhid: birleme; her şeyin bir olan Allah’a ait olduğunu bilme ve inanma ve her şeyi bir olan Allah’a verme[/TD]
[TD]vehmî: varsayılan, olmadığı halde var kabul edilen[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD]vuku bulmak: meydana gelmek[/TD]
[TD]vukua gelmek: meydana gelmek, gerçekleşmek[/TD]
[/TR]
[/TABLE]


 
firar ve iltica etmeye mecbur eder. Çünkü, ancak Onun kudretiyle, iradesiyle her müşkül hallolur ve kapalı kapılar açılır. Ve Onun zikriyle kalbler mutmain olurlar. Binaenaleyh, necat ve halâs ancak Allah’a iltica ile olur.

فَفِرُّوا اِلَى اللهِ
blank.gif
1 اَلاَ بِذِكْرِ اللهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
blank.gif
2


İşte, kâinat şu hakikatin lisanıyla, اَللهُ لاٰۤ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ
blank.gif
3 ’yu söylüyor.

Ve keza, esbab-ı zahiriye pek basit, mahdut, fakir, câmid, şuursuz, iradesiz ve kanunlar kısmı da itibarî, mevhum şeylerdir. Müsebbebatta bulunan harika nakışlar, ziynetler, garip ve acip san’atların o gibi kıymetsiz esbabla kat’iyen münasebetleri yoktur. Binaenaleyh, meselâ bedenin hüceyratındaki nizamlı, intizamlı teşekkülâtı, ekmek yemesine ve kuvve-i hâfızada yazılan gayr-ı mahdud muntazam nakışları, kulaktaki ve baştaki telâfife ve konuşmakta, tefekkürde, harflerin teşekkülâtına ve suver-i zihniyenin husulüne, lisan ve zihnin hareketleri gibi esbaba isnadları, ahmakçasına bir hükümdür. Ancak, o gibi müsebbebat, gayr-ı mütenahî bir kudretle bir ilim ve bir iradeyi iktiza ediyorlar. Bu hakikate binaen sabittir ki, kevn ve vücutta müessir-i hakikî ancak kudreti gayr-ı mütenahî bir Hâlık-ı Kadîrdir; esbab ise bahanelerdir, vesait de perdelerdir. Havas ve hasiyetler dahi, kudretin tecellîyatına ve lem’alarına isim ve unvanlardır. Hem kanunlar ve nevâmis denilen şeyler, ancak ilimle irade ve emrin envâa olan tecellîlerinin isimleridir. Evet, kanun emirdendir, nâmus iradedendir.

 

[TD="align: center"] Hz. Enes'in (Radiyallahu Anh) rivayetine göre Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vessellem) şöyle buyurmuştur:

"Sizden biri, kendi için sevdiğini kardeşi için de sevmedikçe gerçek, imana eremez."

(Buhari, İman 6)
[/TD]
 
Geri
Üst