Mantar panoya ne yazardınız???

YİĞİDO

Üye
Kademeli
"Ey Rabbimiz, bize dünyâda da iyilik, güzellik ver, âhirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azâbından koru."
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
"Ey Rabbim! Kitabımı sağ elime ver ve hesabımı kolay gör." "Ey Rabbim! Beni, iyilik ettiği zaman sevinen, kötülük ettiği zaman istiğfar edenlerden kıl."
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
"Yâ Rabb! Kalbimi nurlandır, gözümü nurlandır, kulağımı nurlandır, sağımı nurlandır, solumu nurlandır, üstümü nurlandır, altımı nurlandır, önümü nurlandır, arkamı nurlandır ve beni nur eyle"
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
"Ey Rabbim! Senden yüzüne bakmanın lezzetini; sana kavuşmanın şevkini istiyorum. Bütün bunları zarar vericinin zararından, sapdırıcı bir fitneden uzak olarak vermeni istiyorum." "Ey Rabbim! Senden yüzüne bakmanın lezzetini; sana kavuşmanın şevkini istiyorum. Bütün bunları zarar vericinin zararından, sapdırıcı bir fitneden uzak olarak vermeni istiyorum." "Ey Rabbim! Senden yüzüne bakmanın lezzetini; sana kavuşmanın şevkini istiyorum. Bütün bunları zarar vericinin zararından, sapdırıcı bir fitneden uzak olarak vermeni istiyorum."
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
"Allah'ım pislikten ve pis şeylerden sana sığınırım" "Senin isminle ey Rabbim yanımı yere koydum. Yine senin yardımınla kaldırırım. Eğer ruhumu alıkorsan rahmet eyle, eğer tekrar verirsen onu sâlihleri muhafaza etdiğinle muhafaza eyle." "Senin isminle ey Rabbim yanımı yere koydum. Yine senin yardımınla kaldırırım. Eğer ruhumu alıkorsan rahmet eyle, eğer tekrar verirsen onu sâlihleri muhafaza etdiğinle muhafaza eyle." "Senin isminle ey Rabbim yanımı yere koydum. Yine senin yardımınla kaldırırım. Eğer ruhumu alıkorsan rahmet eyle, eğer tekrar verirsen onu sâlihleri muhafaza etdiğinle muhafaza eyle." "Senin isminle ey Rabbim yanımı yere koydum. Yine senin yardımınla kaldırırım. Eğer ruhumu alıkorsan rahmet eyle, eğer tekrar verirsen onu sâlihleri muhafaza etdiğinle muhafaza eyle."
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Herşeyin hayırlısı uğurlu neyse o olsun inş. Her daim her zaman inş.selametle ve dua ile.en derin saygılarımla........herşeyin bir vakti vardır.......inş..........devran dönecek.......
 

mekke-medine

KF Ailesinden
Özel Üye
Ya ResulALLAH
Bütün çabam mahşerde Senin bana :
'Sancağımın altına gel ey ahir zaman ümmetim'
Dediğini duyabilmek için,
Biliyorsun ben Sana Kara Sevdalıyım ALLAH (cc) için.
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Bu güzel mevcudatın bir an görünmesiyle kaybolması ve birbiri arkasından gelip geçmesi, menazır-ı sermediyeyi teşkil etmek için, bir fabrika destgahları hükmünde görünüyor. Mesela: Nasıl ki ehl-i medeniyet, fani vaziyetlere bir nevi beka vermek ve ehl-i istikbale yadigar bırakmak için; güzel veya garib vaziyetlerin suretlerini alıp, sinema perdeleriyle istikbale hediye ediyor, zaman-ı maziyi zaman-ı halde ve istikbalde gösteriyor ve dercediyorlar. Aynen öyle de: Şu mevcudat-ı bahariye ve dünyeviyede kısa bir hayat geçirdikten sonra, onların Sani'-i Hakim'i alem-i bekaya ait gayelerini o aleme kaydetmekle beraber alem-i ebedide, sermedi manzaralarda onların etvar-ı hayatlarında gördükleri vezaif-i hayatiyeyi ve mu'cizat-ı Sübhaniyeyi, menazır-ı sermediyede kaydetmek, mukteza-yı ism-i Hakim ve Rahim ve Vedud'dur.

(Bediüzzaman Said Nursi - 24. Mektub'dan)

Lügatler
Âlem :dünya, kâinat
Âlem-i beka :sonsuzluk âlemi
Âlem-i ebedi :sonsuz âlem
Beka :sonsuzluk, sonu olmamak
Dercetmek :içine konmak, yerleştirmek
Destgâh :işyeri ,tezgah, servet, kuvvet
Ehl-i istikbal :gelecek nesil
Ehl-i medeniyet :medeni insanlar
Etvar-ı hayat :hayat tavırları, yaşam tarzı
fâni :ölümlü, gelip geçici, yok olan
Garip :tuhaf, hayret veren
İstikbal: gelecek
Menazır-ı sermediye :süreklilik arzeden manzaralar
Mevcudat :varlıklar, kâinattaki her şey
Mevcudat-ı bahariye ve dünyeviye :bahar mevsiminde çıkan renk renk dünyevi varlıklar
Mu’cizat-ı Subhaniye :Subhan olan=hiçbir şeye benzemeyen, yüce Allah’ın mucizeleri
Mukteza-i İsm-i Hakîm :Hakim=her şeyde hikmet gizleyen isminin gereği ve lazımı
Nev’ :çeşit, sınıf, cins
Rahîm :rahmet edici, merhamet eden
Sâni-i Hakîm:Hikmetli yaratıcı
Sermedi :devamlı, sürekli, kesintisiz
suret : biçim, şekil
Teşkil :şekil vermek, meydana getirmek
Vaziyet :durum, hal
Vedûd :çok şefkatli, çok sevilen
Vezaif-i hayatiye :hayat vazifeleri, hayati vazifeler
Yadigâr :hatıra, hediye
Zaman-ı hal ve istikbal :şimdiki ve gelecek zaman
Zaman-ı mazi :geçmiş zaman


--
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
. . . : Kur'an'dan Bir Mesaj : . . .
"Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda meşrû olmayan yollarla yemeyin. Karşılıklı rıza ile yapılan bir ticaret yapmanız ise, elbette meşrûdur. Sakın haram yiyerek, başkasının hakkını gasbederek kendinizi öldürmeyin. Allah size pek merhametlidir. Kim sınırları aşarak ve haksızlık ederek bunu yaparsa Biz onu ateşe sokacağız. Bu da Allah'a çok kolaydır." [Nisa Suresi 4,29-30]
Âyette: "kendi kendinizi öldürmeyin!" emri:
a- "Birbirinizi öldürmeyin!" veya "intihar etmeyin!" demektir. Veya
b- "Haksız yere başkalarının mallarını alanlar toplumun nizamının bozulmasına sebeb olurlar; bu kendilerinin de sonunu hazırlayabilir." anlamına gelebilir.
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
"Senin isminle ölür, Senin isminle dirilirim ya Allah!" "Bize tatlı soğuk su içiren ve günâhlarımız sebebiyle onu içilmez tuzlu su yapmayan Allah'a hamdederiz." "Ey Hayy u Kayyum olan Rabbim! Rahmetine tevessül ediyorum ve benim her hâlimi ıslâh etmeni istiyorum. Göz açıp yumuncaya kadar da olsa beni kendime (nefsime) bırakma." "Ey Rabbim! Bana râzı olduğun bir çalışma, ver, günahımı bağışla, makbul bir amel ve zarar etmeyen bir ticâret nasîp et." "Bize tatlı soğuk su içiren ve günâhlarımız sebebiyle onu içilmez tuzlu su yapmayan Allah'a hamdederiz."AMİN AMİN AMİN ECMAİN İNŞ..SELAMETLE VE DUA İLE.SAYGILARIMLA......
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır
06 Ekim 2011 / 04:37
Günün Ayet-i Kerime meali...

Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak(c.c), Yâsin Sûresi 36 - 40. ayetlerinde mealen şöyle buyuruyor:
36. Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve (daha) bilemedikleri (nice) şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir.
37. Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır.
38. Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah'ın takdiri (düzenlemesi)dir.
39. Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur.
40. Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Risale-i Nur'dan vecizeli duvar kağıdı - [indir]
06 Ekim 2011 / 13:34
Günün vecizesi - Milletin kalb hastalığı, zaaf-ı diyanettir; bunu takviye ile sıhhat bulabilir...

Risale Haber - Haber Merkezi
Milletin kalb hastalığı, zaaf-ı diyanettir; bunu takviye ile sıhhat bulabilir. Bizim cemaatimizin meşrebi, muhabbete muhabbet ve husûmete husûmettir. Yani, beyne'l- İslam muhabbete imdat ve husûmet askerini bozmaktır. Mesleğimiz ise ahlak-ı Ahmediye (a.s.m.) ile tahallûk ve sünnet-i Peygamberîyi ihya etmektir; ve rehberimiz Şeriat-ı Garra ve kılıncımız da berahin-i katıa ve maksadımız Îla-i Kelimetullahtır. [Tarihçe-i Hayat]
(Haber detayında (altta) yer alan resmin üzerine farenizin sağ tuşu le tıklayıp Resmi farklı kaydet seçeneğini işaretleyerek duvar kağıdınızı indirebilirsiniz...)
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Yiğidim derken bile yiğido olmak için tosunum pikeas gibi olmak çok sert olmak sinirli olmak gerekiyor yahu........
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Bu güzel mevcudatın bir an görünmesiyle kaybolması ve birbiri arkasından gelip geçmesi, menazır-ı sermediyeyi teşkil etmek için, bir fabrika destgahları hükmünde görünüyor. Mesela: Nasıl ki ehl-i medeniyet, fani vaziyetlere bir nevi beka vermek ve ehl-i istikbale yadigar bırakmak için; güzel veya garib vaziyetlerin suretlerini alıp, sinema perdeleriyle istikbale hediye ediyor, zaman-ı maziyi zaman-ı halde ve istikbalde gösteriyor ve dercediyorlar. Aynen öyle de: Şu mevcudat-ı bahariye ve dünyeviyede kısa bir hayat geçirdikten sonra, onların Sani'-i Hakim'i alem-i bekaya ait gayelerini o aleme kaydetmekle beraber alem-i ebedide, sermedi manzaralarda onların etvar-ı hayatlarında gördükleri vezaif-i hayatiyeyi ve mu'cizat-ı Sübhaniyeyi, menazır-ı sermediyede kaydetmek, mukteza-yı ism-i Hakim ve Rahim ve Vedud'dur.

(Bediüzzaman Said Nursi - 24. Mektub'dan)
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
İşte, ey tembel nefsim! Beş vakit namazı kılmak, yedi kebâiri terk etmek, ne kadar az ve rahat ve hafiftir. Neticesi, meyvesi, faidesi ne kadar çok mühim ve büyük olduğunu, aklın varsa, bozulmamışsa anlarsın. Ve fısk ve sefahete seni teşvik eden şeytana ve o adama dersin: Eğer ölümü öldürüp zevâli dünyadan izale etmek ve aczi ve fakrı beşerden kaldırıp kabir kapısını kapamak çaresi varsa, söyle, dinleyelim. Yoksa, sus! Kâinat mescid-i kebirinde Kur’ân kâinatı okuyor, onu dinleyelim. O nur ile nurlanalım. Hidayetiyle amel edelim. Ve onu vird-i zeban edelim. Evet, söz odur ve ona derler. Hak olup Haktan gelip hak diyen ve hakikati gösteren ve nuranî hikmeti neşreden odur.

اَللّٰهُمَّ نَوِّرْ قُلُوبَناَ بِنُورِ اْلاِيمَانِ وَالْقُرْاٰنِ اَللّٰهُمَّ اَغْنِناَ بِاْلاِفْتِقَارِ اِلَيْكَ وَلاٰتَفْقُرْناَ بِاْلاِسْتِغْنَاۤءِ عَنْكَ تَبَرَّاْنَا اِلَيْكَ مِنْ حَوْلِناَ وَقُوَّتِناَ وَالْتَجَئْنَاۤ اِلٰى حَوْلِكَ وَقُوَّتِكَ فَاجْعَلْناَ مِنَ الْمُتَوَكِّلِينَ عَلَيْكَ وَلاَ تَكِلْنَاۤ اِلٰى اَنْفُسِناَ وَاحْفَظْناَ بِحِفْظِكَ وَارْحَمْناَ وَارْحَمِ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَصَلِّ وَسَلِّمْ عَلٰى سَيِّدِناَ مُحَمَّدٍ عَبْدِكَ وَنَبِيِّكَ وَصَفِيِّكَ وَخَلِيلِكَ وَجَمَالِ مُلْكِكَ وَمَلِيكِ صُنْعِكَ وَعَيْنِ عِنَايَتِكَ وَشَمْسِ هِدَايَتِكَ وَلِسَانِ حُجَّتِكَ وَمِثَالِ رَحْمَتِكَ وَنُورِ خَلْقِكَ وَشَرَفِ مَوْجُودَاتِكَ وَسِرَاجِ وَحْدَتِكَ فِى كَثْرَةِ مَخْلُوقَاتِكَ وَكَاشِفِ طِلْسِمِ كَاۤئِنَاتِكَ وَدَلاَّلِ سَلْطَنَةِ رُبوُبِيَّتِكَ وَمُبَلِّغِ مَرْضِيَّاتِكَ وَمُعَرِّفِ كُنُوزِ اَسْمَاۤئِكَ وَمُعَلِّمِ عِبَادِكَ وَتَرْجُمَانِ اٰيَاتِكَ وَمِرْاٰةِ جَمَالِ رُبوُبِيَّتِكَ وَمَدَارِ شُهُودِكَ وَاِشْهَادِكَ وَحَبِيبِكَ وَرَسُولِكَ الَّذِۤى اَرْسَلْتَهُ رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ وَعَلٰۤى اٰلِهِ وَصَحْبِهِۤ اَجْمَعِينَ وَعَلٰۤى اِخْوَانِهِ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالْمُرْسَلِينَ وَعَلٰى مَلٰۤئِكَتِكَ الْمُقَرَّبِينَ وَعَلٰى عِبَادِكَ الصَّالِحِينَ اٰمِينَ [SUP]1[/SUP] [h=3]Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler :[/h] [SUP]1[/SUP] : Allahım, kalbimizi iman ve Kur’ân nuruyla nurlandır. Allahım, kendimizi daima Sana muhtaç olduğumuzu hissetmekle bizi zengin eyle; Senin rahmetine ihtiyaç duymamakla bizi fakir düşürme. Biz kendi güç ve kuvvetimizden vazgeçip Senin güç ve ve kuvvetine sığındık. Sen de bizi, Sana tevekkül edenlerden eyle. Bizi nefsimize terk etme. Bizi hıfzınla koru. Bize, erkek ve kadın bütün mü’minlere rahmet et. Kulun, peygamberin, yüce katından seçtiğin, dostun, mülkünün güzelliği, sanatının sultanı, inâyetinin pınarı, hidâyetinin güneşi, hüccetinin lisanı, rahmetinin timsali, yaratıklarının nuru, mevcudatının şerefi, pek çok olan mahlukatının içinde birliğinin kandili, kâinatının tılsımının keşfedicisi, rubûbiyet saltanatının ilâncısı, râzı olduğun şeylerin tebliğcisi, isimlerinin definelerinin tanıtıcısı, kullarının öğreticisi, kâinatının delillerinin tercümanı, rububiyetine ait güzelliklerin aynası, Senin görünüp gösterilmene vesile olan habibin ve âlemlere rahmet olarak gönderdiğin resulün olan Efendimiz Muhammed’e, bütün âl ve ashâbına, kardeşleri olan nebî ve resullere, mukarreb meleklerine ve sâlih kullarına salât ve selâm eyle. Âmin.
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Mehdî âlem-i İslâmın zulümatını dağıtabilir mi
07 Ekim 2011 / 00:01
Günlük Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim
Âhirzamanın en büyük fesadı zamanında, elbette en büyük bir müçtehid, hem en büyük bir müceddid, hem hâkim, hem mehdî, hem mürşid, hem kutb-u âzam olarak bir zât-ı nuranîyi gönderecek ve o zat da ehl-i beyt-i Nebevîden olacaktır. Cenâb-ı Hak bir dakika zarfında beyne’s-semâ ve’l-arz âlemini bulutlarla doldurup boşalttığı gibi, bir saniyede denizin fırtınalarını teskin eder. Ve bahar içinde bir saatte yaz mevsiminin nümunesini ve yazda bir saatte kış fırtınasını icad eden Kadîr-i Zülcelâl, Mehdî ile de âlem-i İslâmın zulümatını dağıtabilir. Ve vaad etmiştir; vaadini elbette yapacaktır.
Bediüzzaman Said Nursi
Sözlük:
müçtehid: âyet ve hadisler başta olmak üzere diğer dinî delillerden hüküm çıkarma bilgi ve kabiliyetine sahip olan (bk. c-h-d)
müceddid: yenileyici; sahih hadislerle her yüz senede bir geleceği bildirilen, dinin hakikatlerini, asrın ihtiyacına göre ders
Mehdî: (bk. bilgiler)
Muhbir-i Sadık: doğru sözlü haber verici Peygamber Efendimiz (a.s.m.) (bk. ṣ-d-ḳ)
Rivayet: Peygamber Efendimiz’den (a.s.m.) duyulan bir haber veya hadisin aktarılması
beyne’s-semâ ve’l-arz: yer ile gök arası
cereyan etme: meydana gelme
daire-i esbab: sebepler dairesi (bk. s-b-b)
din-i Ahmedî: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) dini, İslâmiyet (bk. ḥ-m-d)
ebediyet: sonsuzluk (bk. e-b-d)
ehl-i beyt-i Nebevî: Peygamberimizin ailesine mensup ve soyundan olanlar (bk. n-b-e)
ehl-i tefekkür: tefekkür edenler, düşünenler (bk. f-k-r)
eser-i himayet: koruma, himaye etme eseri, belirtisi
fesad: bozukluk, karışıklık
fesad-ı ümmet: ümmetin fesada girmesi, bozulup iyi özelliklerini kaybetmesi
halife-i zîşan: şanlı halife (bk. ḫ-l-f)
hikmet-i Rabbâniye: Allah’ın herşeyi bir fayda ve gayeye yönelik olarak, anlamlı ve yerli yerinde yaratması (bk. ḥ-k-m; r-b-b)
hâkim: hükmeden, idareci (bk. ḥ-k-m)
icad eden: vücuda getiren, yoktan yaratan
izale etmek: gidermek, ortadan kaldırmak (bk. z-v-l)
kemâl-i rahmet: mükemmel ve kusursuz bir rahmet (bk. k-m-l; r-ḥ-m)
kutb-u âzam: en büyük kutup; bir çok Müslümanın kendisine bağlandıkları büyük evliyadan zamanın en büyük yol göstericisi (bk. a-ẓ-m)
muhafaza etme: koruma, saklama (bk. ḥ-f-ẓ)
muslih: ıslah eden, iyileştiren, düzelten (bk. ṣ-l-ḥ)
mübarek: hayırlı (bk. b-r-k)
veren peygamber vârisi olan âlim zât
mürşid: doğru yolu gösteren (bk. r-ş-d)
mürşid-i ekmel: en mükemmel doğru yol gösterici (bk. r-ş-d; k-m-l)
müçtehid: âyet ve hadisler başta olmak üzere diğer dinî delillerden hüküm çıkarma bilgi ve kabiliyetine sahip olan (bk. c-h-d)
nevi: tür, çeşit
teskin etme: yatıştırma, sakinleştirme, dindirme (bk. s-k-n)
vaad: söz verme (bk. v-a-d)
vuku: meydana gelme
zarfında: içinde
zulümat: karanlıklar (bk. ẓ-l-m)
zât-ı nuranî: nurani, nurlu zat
âhirzaman: dünya hayatının kıyamete yakın son devresi (bk. e-ḫ-r)
âlem-i İslâm: İslâm âlemi (bk. a-l-m; s-l-m)
ıslah etme: iyileştirme (bk. ṣ-l-ḥ)
şeriat-ı İslâmiye: İslâm şeriatı; Allah tarafından bildirilen hükümlerin hepsi, İslâmiyet (bk. ş-r-a; s-l-m)

Medresetüzzehranın akreditasyonu, misyonu

07 Ekim 2011 / 14:01
Münazarat Ekseninde Milliyet Fikri ve Demokrasi Konferansının tebliğleri yayınlanma başlandı

Risale Haber-Haber Merkezi
Bediüzzaman Said Nursi'nin hayata geçirmek için büyük uğraşılar verdiği Medresetüzzehra’nın Türk-Kürt birlikteliğine dair esaslarını tebliğinde açıklayan Prof. Dr. Gürbüz Aksoy, günümüze uyarlanmış bir örneğinin “Uluslararası Zehra Üniversitesi” olacağına dikkat çekti.
“Uluslararası Zehra Üniversitesi”nin vizyonu, misyonu ve temel değerlerini de belirleyen Aksoy, tebliğinde "Kalite güvencesi ve Akreditasyon" başlığına da yer verdi. Aksoy, "Günümüzde kalite kültürü gelişmektedir. Üniversiteler de stratejik planlar yaparak kalite güvencesi sağlarlar. Stratejik plan ile vizyon, misyon, temel ilke ve politikalar belirlenir; yol haritası çizilir ve kalite yönetimi ile yol alınır; aldıkları yol verilerle değerlendirilerek ne kadar güvence sağlandığı ölçülür. Yetkili bir kuruluş tarafından gerekli şartları sağlayıp sağlamadığı ve standartlara uygunluğu değerlendirilerek o konuda yetkin kılınır yani akredite edilir. Risale-i Nur’a bu açıdan baktığımızda, Bediüzzaman’ın ”Ulum-u diniye vazifesiyle tavzif edildiğini” görüyoruz. Mehazı kutsidir. Ne Şarkın ulumundan ne Garbın fünunundan alınmış bir nur değildir. O doğrudan doğruya Kur’an’dan alınmıştır. Bediüzzaman,”Yüksek bir yere çıkıp bağırarak derim ki, Risale-i Nur güzeldir, hakikattir, Kur’an’ın malıdır”. Yine “Resul-i Ekrem’in talimiyle ve Kur’an’ın dersiyle anladım ve bildim ki…” şeklindeki sözleriyle bir yerde akredite edildiğini, eserlerin referans gösterilir kalitede olduğunu ve konusunda yetkin kılındığını bildirmektedir" dedi.
"Türk-Kürt Birlikteliği Çevresinde Medresetüzzehra" tebliğinin tamamı için TIKLAYINIZ
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Ademoğlu için iki vadi dolusu mal olsaydı...
07 Ekim 2011 / 05:17
Günün Hadis-i Şerifi...

Bismillahirrahmanirrahim
Hz. Enes (ra) anlatıyor: Resulullah (sav) buyurdu ki:
“Âdemoğlu için iki vadi dolusu mal olsaydı, mutlaka bir üçüncüyü isterdi. Âdemoğlunun iç boşluğunu ancak toprak doldurur, ALLAH tövbe edenleri affeder.”
(Buhari, Rikâk 10)
 
Üst